Sıcak hava ve koronavirüs Hindistan’da hayatı zorlaştırıyor: İçmeye su bulamazken bizden ellerimizi iyice yıkamamızı ve banyo yapmamızı istiyorlar

Su sıkıntısı sağlık kurallarına uymayı zorlaştırıyor

Cumartesi günü Haydarabad’da Hintli işçiler trene binmek için hazırlanıyorlar  (AP)
Cumartesi günü Haydarabad’da Hintli işçiler trene binmek için hazırlanıyorlar (AP)
TT

Sıcak hava ve koronavirüs Hindistan’da hayatı zorlaştırıyor: İçmeye su bulamazken bizden ellerimizi iyice yıkamamızı ve banyo yapmamızı istiyorlar

Cumartesi günü Haydarabad’da Hintli işçiler trene binmek için hazırlanıyorlar  (AP)
Cumartesi günü Haydarabad’da Hintli işçiler trene binmek için hazırlanıyorlar (AP)

Bollywood yıldızları ve siyasi liderler Hindistan vatandaşlarını koronavirüs (Kovid-19) salgınından korunmak için ellerini yıkamaya teşvik ediyor ancak yoksul mahallerde yaşayan kişiler için bu durum elde edilemeyecek bir rüyadan ibaret.
40 yaşında bir dul olan Devi ve 8 kişilik ailesinin yanı sıra Kovid-19 salgının yayılması ile mücadelede ülkede uygulanan tecrit tedbirleri altında evlerinde mahsur kalan milyonlarca insan havanın sıcak olduğu aylarda, sıcaklığı azaltmak ve duş almak için düzenli olarak temiz suya ulaşma imkanı bulamıyor.
Fransız haber ajansı AFP’nin aktardığında göre Devi, Yeni Delhi’deki küçük evinde “Hava çok sıcak olduğundan çocuklar içmek için su istemeye devam ediyor. İçmek için yeterli suyumuz yok iken ellerini yıkamaları için onlara nasıl su verebilirim?” şeklinde konuştu ve yıkanmamış çocukları etrafındayken “Her damla su bizim için bir lüks, onu yıkanmak için harcayamayız” ifadelerini kullandı.
Dışarıda hava sıcaklığı 45 dereceyi geçiyor ancak Devi’nin tek odalı evindeki tavan vantilatörü ev halkını serin tutuyor. Devi’nin ailesi ortak bir tuvalet kullanıyor ve tuvalet perdenin arkasındaki bir kovadan daha fazlası değil.
Su nakilleri için kuponlar kullanılıyor ancak bu hayati kaynağın temini düzenli olarak yapılmıyor. Aynı şekilde yeraltı sularına bağlı pompalar çoğu zaman su değil hava pompalıyor.
Devi’ni komşusu Anita Bisht “Yıkanamıyoruz, temizlenemiyoruz ve etrafımızdakiler pis ise virüse yakalanacağız ama ne yapabiliriz ki?” ifadelerini kullandı.
Kovid-19 salgının yayılmasından önce bile 100 milyon kişi Hindistan’ın yoksul bölgelerinde yaşıyordu ve su sıkıntısı çekiyordu.
Başbakan Narendra Modi hükümeti su altyapısını ana öncelik olarak belirlemişti ve 2024 yılına kadar köylerde yaşayan 145 milyon aileye su ulaştırmayı vaat etmişti ancak ülkenin 1,3 milyarlık nüfusunun yaklaşık üçte biri, musluklarının kuruması ile yaz aylarında yıkanma sayılarını azalttılar.
Yaz aylarında susuzluk sıkıntısı olan bölgelere su tankerleri nakledildi ancak musluğa ulaşma sırasının kendilerine gelmesini bekleyen insanların girdiği uzun kuyruklarda düzenli olarak kavgalar çıkıyor.
Geçen yıl, ülkenin güneyinde bulunan Chennai şehrinde su tamamen bitmişti. Ülkede sıcak hava dalgaları artış gösterdi ve ülkenin batısında yer alan Racastan eyaletinde bu hafta hava sıcaklığı 50 dereceye ulaştı. Yeni Delhi'nin bazı bölgelerinde Mayıs ayında, son 20 yılın en yüksek sıcaklık derecesi kaydedildi.
AFP’nin aktardığına göre, hükümetin açıkladığı rakamlara göre Hindistan genelinde 2015 yılından bu yana hava sıcaklıklarının artması 3 bin 500 kişinin hayatını kaybetmesine neden oldu.  Kuraklık mahsulleri yok ettiği için çiftçiler intihar ederken, gelir oranlarının yükselmesine rağmen Hintli ailelerin sadece %7’si evlerinde klimaya sahip.
Bilim ve Çevre Merkezine bağlı araştırma merkezinden Tarun Gopalakrishnan, Hindistan’ın gelecekte oluşacak şiddetli sıcaklık dönemlerine hazırlıklı olması gerektiğini belirtti. Gopalakrishnan “Mevsimsel sıcaklık oranlarına baktığımızda bazen, büyük toplumsal zorluklara sebep olan azami sıcaklık derecelerinin artmasını gözden kaçırıyoruz” ifadelerini kullandı.
Hindistan’da aşamalı olarak tecrit önlemleri hafifletilmeye başlandı ancak uygulanan kısıtlamalar şiddetli sıcaklık dalgalarının sebep olduğu sefaleti daha da kötü bir hale getiriyor. 20 milyon nüfusa sahip Yeni Delhi şehrinde günlük su talebi 760 milyon litreyi aşıyor.
Salgının şehri vurmasından bu yana kentte su tankerlerini bekleme şartları daha da kötü bir hal almıştı. Yoksul mahallerde yaşayanlar saatlerce güvenli mesafe kuralına uyarak ellerinde kova ve plastik şişelerle belki de gelmeyecek olan su tankerlerini bekliyorlar.



Eleştirmenlerin "sönük bir deneyim" dediği dizi zirveye oynuyor

7 bölümden oluşan The Abandons'ın 52 yaşındaki Emmy adayı yıldızı Lena Headey, Game of Thrones'daki Cersei Lannister rolüyle tanınıyor (Netflix)
7 bölümden oluşan The Abandons'ın 52 yaşındaki Emmy adayı yıldızı Lena Headey, Game of Thrones'daki Cersei Lannister rolüyle tanınıyor (Netflix)
TT

Eleştirmenlerin "sönük bir deneyim" dediği dizi zirveye oynuyor

7 bölümden oluşan The Abandons'ın 52 yaşındaki Emmy adayı yıldızı Lena Headey, Game of Thrones'daki Cersei Lannister rolüyle tanınıyor (Netflix)
7 bölümden oluşan The Abandons'ın 52 yaşındaki Emmy adayı yıldızı Lena Headey, Game of Thrones'daki Cersei Lannister rolüyle tanınıyor (Netflix)

Western türü popülerliğini korurken, Netflix de sevilen dizi Yellowstone'la yarışabilecek yeni bir yapım arayışını sürdürüyor. Platformun son denemesi The Abandons da 4 Aralık'ta bu hedefle izleyiciyle buluştu.

Game of Thrones'la tanınan Lena Headey ve The X-Files'ın yıldızı Gillian Anderson'ın başrolünde yer aldığı dizi, ilk etapta merak uyandırsa da eleştirmenlerden gelen düşük puanlar beklentileri hızla azalttı.

Buna rağmen The Abandons izlenme listelerini domine etmeyi başarıyor. FlixPatrol'a göre dizi, küresel sıralamada halihazırda ikinci sırada yer alıyor. Listenin zirvesindeki Stranger Things ise 5. sezonunun prömiyerinden beri koltuğunu bırakmış değil.

Dizi ABD’de üçüncü sıraya yerleşirken, Türkiye'de ise izlenme listesinin zirvesine çıktı.

The Abandons, Sons of Anarchy'nin yaratıcısı Kurt Sutter'ın imzasını taşıyor. Ancak Sutter, ilk sezon çekimlerinin bitimine haftalar kala, Ekim 2024'te projeden ayrıldı. 

Ayrılık nedeni açıklanmazken, kaynaklar ilk bölümlerin kaba kurgusuna ilişkin "yaratıcı anlaşmazlıkların" Sutter'ın projeden ayrılmasına yol açtığını belirtiyor.

Netflix ve Sutter bu iddialar üzerine sessizliğini korurken, yönetmen Otto Bathurst ve Rob Askins yapım sorumluluğunu devraldı.

1850'lerin Washington'ında geçen dizi, biri zengin, diğeri yoksul ama birbirine sıkı sıkıya bağlı iki ailenin, kanunun işlemediği sınır bölgesinde üstünlük kurmak için verdiği mücadeleyi anlatıyor.

Başroller Headey ve Anderson'a Nick Robinson, Diana Silvers, Aisling Franciosi ve Lucas Till eşlik ediyor.

Eleştirmenlerden sert tepkiler

Dizi, televizyon yazarlarından son derece düşük puanlar aldı. Eleştirileri derleyen Rotten Tomatoes'daki başlangıç skoru yüzde 50'lerdeyken, daha fazla incelemenin yayımlanmasıyla bu oran yüzde 27'ye kadar düştü.

Eleştirmenlerin ortak görüşü şöyle:

The Abandons, güçlü başrollerine rağmen zayıf karakterleri, özgünlükten uzak yapısı ve heyecansız anlatımıyla sönük bir deneyim sunuyor.

Time dergisinden Judy Berman ise çok daha sert bir değerlendirme yaptı ve The Abandons'ı "2025'te televizyona dair yanlış olan her şeyi" temsil ettiğini yazdı. Berman Headey'yi dizinin "en güçlü tarafı" diye överken, Anderson'ın performansının "tutarsız ve donuk" olduğunu belirtti. Genç oyuncuların ise "orta çağda yaşayan karakterleri gençlik dizisindeki gibi oynadığı" yorumunu yaptı.

Independent Türkçe, CBR.com, MovieWeb, Rotten Tomatoes, Time


Stephen King evrenindeki 40 yıllık gizem nihayet çözüldü

It: Welcome to Derry'de, Pennywise ve Bob Gray rolünde 35 yaşındaki İsveçli aktör Bill Skarsgård var (HBO)
It: Welcome to Derry'de, Pennywise ve Bob Gray rolünde 35 yaşındaki İsveçli aktör Bill Skarsgård var (HBO)
TT

Stephen King evrenindeki 40 yıllık gizem nihayet çözüldü

It: Welcome to Derry'de, Pennywise ve Bob Gray rolünde 35 yaşındaki İsveçli aktör Bill Skarsgård var (HBO)
It: Welcome to Derry'de, Pennywise ve Bob Gray rolünde 35 yaşındaki İsveçli aktör Bill Skarsgård var (HBO)

Stephen King'in O (It) romanının yayımlanmasının üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen, "Bob Gray" adının kökeni hayranlar arasında bitmeyen bir tartışma konusuydu. Kötücül varlığın zaman zaman kullandığı bu adın nereden geldiği hep merak edilmişti. 

Artık cevap net: Bob Gray gerçekten yaşamış biriymiş ve ardında epey hüzünlü bir hikaye var.

Bob Gray ve Pennywise isimleri nereden geliyor?

Pek çok hayran, Bob Gray'in Derry sokaklarında daha rahat dolaşmak için şekil değiştiren O'nun benimsediği bir kimlik olduğunu düşünüyordu. 

Why does It call itself "Bob Gray?"
byu/Wolf_Tactics inMovieIt

Beverly Marsh karakterinin çocukluk evine yaptığı ziyarette O'nun farklı bir formu olan Bayan Kersh'le karşılaştığı ve onun Bob Gray'in babası olduğunu söylediği sahne de bu teoriyi destekliyordu.

*Bundan sonrası It: Welcome to Derry'nin 7. bölümüne dair sürprizleri bozabilir, bizden uyarması*

It: Welcome to Derry'nin son bölümünde tanıştığımız Bob Gray, aslında 1900'lerin başında küçük gezici panayırlarda "Dans Eden Palyaço Pennywise" adıyla sahne alan sıradan bir adam. 

Dizi, Bob'un trajik hikayesine de değiniyor: Eşini kaybetmiş yalnız palyaço, artık küçük kızları Ingrid'e tek başına bakıyor.

Bir sahnede Bob'u karavanının arkasında içki içerken görüyoruz; kırmızı peruğu da çit direğinin üzerinde duruyor. Tam o sırada ormanın içinden tuhaf bir çocuk beliriyor.

Gizemli karakter gölgelerin içinden "Çocuklar seni seviyor gibi" diyor.

Çocuk, Bob'dan ailesini bulmasına yardım etmesini istiyor; Bob önce meşgul olduğunu söylese de uzaklardan bir kadının yardım çığlığını duyunca fikrini değiştiriyor. Çocuk onun elini tutup karanlığa doğru götürüyor. 

1962'de Pennywise formundaki O, Ingrid'e aslında babası olmadığını, Bob'u yediğini ve onun kimliğine büründüğünü söylüyor. Böylece 40 yıllık gizem de çözülmüş oluyor.

"İkinci ve üçüncü sezonda pek çok soru cevap bulacak"

Dizinin yaratıcısı ve yönetmeni Andy Muschietti, ekimde SFX dergisine yaptığı açıklamada, izleyicilerin O evrenine dair daha geniş bir mitoloji göreceğini söylemişti:

Kitabı ya da filmleri sevenler için daha büyük bir mitolojiye kapı açıyoruz. İlk sezonda attığımız tüm tohumlar, ikinci ve üçüncü sezonda karşılığını bulacak. O'nun ne istediği, neden burada olduğu gibi yıllardır gizemini koruyan pek çok sorunun cevabını göstereceğiz.

It: Welcome to Derry, HBO Max'te izlenebiliyor.

Independent Türkçe, GamesRadar, Reddit, Comic Book Club Live, SFX


Ünlü oyuncu Oscar'dan beri yeni projelere kapıyı kapattı

The Brutalist, II. Dünya Savaşı'ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli mimar Laszlo'nun yolculuğunu ve hayat hikayesini anlatıyor (A24)
The Brutalist, II. Dünya Savaşı'ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli mimar Laszlo'nun yolculuğunu ve hayat hikayesini anlatıyor (A24)
TT

Ünlü oyuncu Oscar'dan beri yeni projelere kapıyı kapattı

The Brutalist, II. Dünya Savaşı'ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli mimar Laszlo'nun yolculuğunu ve hayat hikayesini anlatıyor (A24)
The Brutalist, II. Dünya Savaşı'ndan sonra "Amerikan rüyasını" yaşamak için ABD'ye göç eden Macaristan doğumlu, Bauhaus eğitimli mimar Laszlo'nun yolculuğunu ve hayat hikayesini anlatıyor (A24)

Çifte Oscarlı Adrien Brody, martta The Brutalist'teki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında Akademi Ödülü kazanmasından bu yana henüz yeni bir proje kabul etmediğini açıkladı.

Deadline, martta Brody'nin Damien Chazelle'in yeni projesi Evel Knievel on Tour için görüşmeler yürüttüğünü yazmıştı. Ancak ünlü oyuncu, şimdilik hiçbir teklif için imza atmadığını doğruladı.

Suudi Arabistan'daki Kızıldeniz Film Festivali'nde sahneye çıkan Brody, şöyle konuştu:

The Brutalist'ten bu yana hiçbir teklifi kabul etmedim. İlginç fırsatlar çıkmadı değil ama doğru gelmedi. Çalışmayı seviyorum, insanlarla birlikte üretmeyi seviyorum, yaratım sürecine tamamen dalmayı seviyorum. Sorun çözmekten keyif alıyorum. O yoğunluğun içinde olmak bana iyi geliyor.

"Gençken her fırsatı değerlendirin"

Yaklaşık 40 yıllık kariyerinden edindiği deneyimleri genç oyuncu ve sinemacılarla paylaşan Brody, henüz kariyerlerinin başındaki gençlere mümkün olduğunca çok şey denemelerini tavsiye etti:

Gençken ya da kariyerinizin başındayken, sizi geliştirebilecek her olasılığı değerlendirmelisiniz; maddi karşılığı ya da başka bir getirisi olmasa bile. Profesyonel deneyimin kendisi en büyük derstir... Bir projede başarısız olmak ya da baskının üstesinden gelmek, ileride yaşayacağınız zorluklar için sizi güçlendirir.

Kendi kariyerine değinen Brody, özellikle 2003'te Piyanist'le (The Pianist) kazandığı ilk Oscar'dan sonra daha seçici davranmaya başladığını söyledi:

O dönem kendimi kanıtlamam gerektiğini daha az hissediyordum. İyi bir oyuncu olduğumu biliyordum ve yalnızca ilgimi çeken işleri seçebileceğimi sanıyordum. Ama kariyerin bir yönü olduğunu ve bunun sorumluluk gerektirdiğini anlamak zaman aldı.

The Brutalist’in zorlu çekimleri

Brody, The Brutalist'in çekim sürecini de anlattı. Film için "yıpratıcı" kelimesini kullanan Brody, şunları söyledi:

The Brutalist'i çok kısıtlı imkanlarla çektik... Üç buçuk saatlik bir epik film ve VistaVision kamerayla çekildi. Bu sistem 1960'lardan beri kullanılmıyor; ağır ve gürültülü olsa da olağanüstü bir görüntü sunuyor.

Çekimlerin yalnızca 23 günde tamamlandığını belirten Brody, bu sürecin fiziksel olarak çok yıpratıcı olduğunu ekledi:

23 günde çekmek demek neredeyse hiç dinlenmemek anlamına geliyordu. 5 hafta boyunca haftada 6 gün çalışıyorsunuz ve sonunda tükeniyorsunuz.

Oyuncu, bir performansı her zaman aynı seviyede tutmanın mümkün olmadığını da ekledi:

Bu bilim değil, sonuçta kimse makine değil. Bazı günler iyi olmayabilirsiniz. O yüzden zihninizi toparlayacak yollar bulmanız gerekiyor; kişisel dikkat dağınıklıklarını ya da setteki karmaşayı aşmanız şart.

Independent Türkçe, Deadline, Tribune