İç hat uçuşları 1 Haziran'da başlayacak

İç hat uçuşları 1 Haziran'da başlayacak
TT

İç hat uçuşları 1 Haziran'da başlayacak

İç hat uçuşları 1 Haziran'da başlayacak

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle Mart ayında durdurulan uçak seferlerinin 1 Haziran’da yeniden başlayacağını bildirdi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Kovid-19 salgını nedeniyle Mart ayında durdurulan uçak seferlerinin 1 Haziran itibariyle başlayacağını açıkladı. Karaismailoğlu, “Kovid-19'a karşı hazırlıklarını yaparak sertifikalarını alan havalimanlarımızda uçuşları başlatıyoruz.
Şu ana kadar 6 havalimanımız sertifikasını aldı. 2 ay aradan sonra ilk seferimizi de 1 Haziran günü saat 10.00'da İstanbul Havalimanından Esenboğa Havalimanına yapıyoruz. Ülkemiz gibi havayollarımız da kalkış yapacak. Tedbirlerimizi alacağız ancak normalleşme adımlarımızı da atacağız. 1 Haziran'da İstanbul'dan Ankara'nın yanı sıra İzmir'e, Antalya'ya ve Trabzon'a da uçuş seferleri gerçekleştirilecek. 1 Haziran sonrası bütün havalimanlarımızda da uçuşlarımız kademeli olarak başlayacak" ifadelerini kullandı.
Bakan Karaismailoğlu, Kovid-19 salgını nedeniyle Mart ayında durdurulan uçak seferlerinin 1 Haziran'da yeniden başlatılacağını açıkladı. Konuyla ilgili Karaismailoğlu, Kovid-19 salgını nedeniyle 28 Mart'tan bu yana havalimanlarında uçuşların durdurduğunu anımsatarak, salgınla mücadelede alınan tedbirler sayesinde önemli mesafe kat edildiğini ve bu kapsamda ulaşım altyapısında normalleşme sürecine başladıklarını söyledi.
Yayılma hızındaki düşüş sayesinde yeni bir döneme girmiş bulunulduğunu vurgulayan Bakan Karaismailoğlu, bu kapsamda havayolunda ilk seferin 1 Haziran günü saat 10.00'da TK2150 sefer sayılı İstanbul Havalimanı - Ankara Esenboğa Havalimanı uçuşu olacağını söyledi.

İstanbul Havalimanına sertifikası 1 Haziran'da verilecek
Karaismailoğlu, Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında tüm havalimanlarında başarıyla alınan önlemlere ek olarak normalleşme sürecinde yeni uygulamaların hayata geçirileceğini kaydetti.
Havalimanlarında tedbir çerçevesinde Kovid-19'a karşı sertifikasyon programı yaptıklarına dikkati çeken Bakan Karaismailoğlu, söz konusu sertifikasyon programı ile tüm havalimanlarının tekrar düzenlenmeye başlandığının altını çizdi.
Salgın sertifikasının sadece havalimanı işletmecileri, terminal işletmecileri, yer hizmetleri kuruluşlarını değil aynı zamanda havalimanına yolcu getiren ulaşım araçları ile yolcular da dahil olmak üzere, her bir kurum ve kuruluşun kendi bünyesinde alması gerekli tedbirleri de içermesi nedeniyle önemli olduğuna dikkat çeken Bakan Karaismailoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sertifikasyon genelgemizin yayımlamamızın ardından Bakanlığımız tarafından eğitim, bilgilendirme, denetim ve inceleme çalışmaları gerçekleştirilmeye başlandı.
Bu süreçte havayolu taşımacılığı ile seyahat edecek vatandaşlarımız ile sektörde hizmet veren tüm çalışanların sağlıklarının korunmasına yönelik tedbirler detaylıca belirledik. Salgına karşı havalimanlarında dört ana unsur üzerinde durduk. Bunlar; herkesin maske takma mecburiyeti, sosyal mesafeye tam uyum, kişisel ve kurumsal hijyen tedbirlerinin alınması, çalışanlarca riske uygun koruyucu teçhizat kullanılmasıdır.”

"Şartları karşılayan havalimanına sertifika verdik"
Karaismailoğlu, tüm şartları karşılayan havalimanlarına Bakanlık olarak sertifika verilmeye başlandığını bildirdi. Bakan Karaismailoğlu, bu kapsamda İstanbul Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı, Esenboğa Havalimanı, İzmir Adnan Menderes, Antalya ve Trabzon Havalimanlarının sertifika almaya hak kazandığını açıklayarak, 1 Haziran'da ilk sefer öncesinde İstanbul Havalimanının sertifikasının İGA yönetimine verileceğini söyledi.

“İlk uçuşlar İstanbul'dan Ankara, İzmir, Antalya ve Trabzon'a yapılacak”
Karaismailoğlu, havalimanlarına girişten, varış noktalarındaki havalimanlarından çıkışa kadar tüm süreçlerde izolasyona önem verileceğini dile getirdi.
Sertifika programı doğrultusunda fiziki şartların sosyal mesafe kuralına göre yeniden düzenlendiğini vurgulayan Bakan Karaismailoğlu, salgına karşı özellikle havalimanlarında bütüncül tedbirleri almaya özen gösterdiklerinin altını çizdi. Karaismailoğlu, 1 Haziran'da İstanbul Havalimanından saat 10.00'da yapılacak seferin yanı sıra saat 14.10'da İzmir'e, 11.15'de Antalya'ya ve 13.00'de Trabzon'a da sefer yapılacağını bildirdi. Bakan Karaismailoğlu, 1 Haziran sonrasında bütün havalimanlarında da uçuşların kademeli olarak başlayacağını kaydetti.
Bakan Karaismailoğlu, “Havalimanlarında belirlenecek trafik sayısı kapsamında slot planlamalarını da yaparak havalimanlarında ve uçaklarda sosyal mesafe şartlarını sağlayacağız. Yolcu sirkülasyonunu en uygun düzeyde tutacağız. Tedbiri elden bırakmadan havayolu ulaşımını vatandaşlarımızın hizmetine açıyoruz” diye konuştu.
Vatandaşların sağlığı için tüm önlemleri aldıklarını ve uçuş sırasında uçuş ekibinin yanı sıra uçan hijyen uzmanlarının da görev alacağını kaydeden Bakan Karaismailoğlu, “Uzmanlar, uçuş sırasında tüm önlemleri alarak seyahat sağlığı için gerekliliklerin yerine getirildiğinden emin olacak. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen Hayat Eve Sığar projesine uygun olarak yolcuların iç hat uçuşlarına kabulü, kişiye özel üretilen Hayat Eve Sığar (HES) kodu ile sağlanacak.
Yolcuların ilgili uygulamaya girerek kayıt oluşturmaları gerekiyor. Biletlerini online satış kanalları, bilet satış ofisleri ve acenteler üzerinden temin eden yolcular sağlık durumlarını HES kodu üzerinden uçuşa 24 saat kala kontrol edecekler. Biletleme esnasında ve havalimanlarında yapılacak HES kodu sorgulamalarında, uçuşa elverişli olmadığı tespit edilen yolcularımız uçuşa kabul edilmeyecek. Ayrıca uçağa biniş ve inişler sıralı şekilde olup uçak içerisine el çantası dışında bagaj alınmayacak” dedi.
Karaismailoğlu, havalimanları içerisinde alınacak önlemlere ilişkin olaraksa, “Havalimanına gelmek için özel toplu taşıma servislerini kullanan yolcular, sosyal mesafe kuralına göre oturma düzenine göre seyahat ederken, maskesiz araçlara binişlere izin verilmeyecek. Toplu taşıma araçları sürekli takip edilecek. Yurt içi veya yurt dışından gelen ve giden yolcuların terminale girişlerinde termal kamera veya temassız ısıölçerler ile ateşleri ölçülecek.
Refakatçi zorunluluğu olan yolcuların refakatçilerinin dışında terminal binasına karşılama ve uğurlamaya gelen vatandaşların girişlerine izin verilmeyecek. Yolcular maske takarak terminal binasına giriş yapabilecek. Hava yolunu kullanacak yolculardan uçuşları öncesinde hava yolu şirketlerine Türkiye sınırları içerisinde ikamet edecekleri adres ve bilgiler de istenecek” ifadelerini kullandı.

"Vatandaşımız gönül rahatlığı ile uçsun"
Bakan Karaismailoğlu, bakanlık ve ilgili kurumlarının tüm tedbirleri alacağını ve titizlikle uygulayacağına işaret ederek, "Çıkış noktasından varış noktasına kadar her şeyi hassasiyetle takip edeceğiz. Vatandaşlarımız gönül rahatlığı ile havayolunu kullansınlar" ifadelerine yer verdi.
Karaismailoğlu sözlerini, “Türkiye küresel salgına karşı milli mücadele verdi. Bu süreçte her zaman olduğu gibi ihtiyacı olan ülkelere yardım elini uzattı. Dünyaya örnek olan ülkemiz normalleşme süreciyle Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gücüne güç katarak yoluna devam edecek” ifadeleri ile tamamladı.



Estonya, Rusya yanlısı siyasetçileri vatana ihanetten suçlu buldu

NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
TT

Estonya, Rusya yanlısı siyasetçileri vatana ihanetten suçlu buldu

NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)
NATO ülkesi yalnızca 1,4 milyon kişilik nüfusa sahip (AFP)

Kasım 2023'te başlayan dava nihayet sonuçlandı ve Estonya yargısı, aynı yılın mart ayında tutuklanan politikacılar hakkındaki kararını verdi. 

Harju Bölge Mahkemesi'nde geçen perşembe görülen davada muhafazakar Koos partisinin kurucularından Aivo Peterson vatana ihanetten 14 yıl, Dmitri Rootsi ve Andrei Andronov ise 11'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. 

Ekim 2022 - Mart 2023'te Estonya devleti ve toplumunun hilafına Rusya'nın politikalarını desteklemekle suçlanan üç siyasetçi bu iddiaları reddediyor. 

Moskova'dan aldıkları emirlerle hareket etme iddialarının hedefindeki üçlü, temyize başvuracaklarını açıkladı. 

Partiden yapılan açıklamada da savcıların Estonya'nın anayasal düzeni ve güvenliğine nasıl zarar verildiğine dair somut kanıt gösteremediği savunuldu.

Estonya'nın Ukrayna'ya yardımına karşı çıkan Koos partisi, bu yıl düzenlenen belediye seçimlerinde ülke genelindeki oyların yalnızca binde 8'ini alabilmişti. 

2022'de kurulan parti, Baltık ülkesinin NATO'dan çıkıp tarafsızlığını ilan etmesini ve yabancı askerlerin ülke topraklarından çekilmesini isterken, diğer ülkeler arasındaki askeri çatışmalara doğrudan ya da dolaylı olarak karışılmasına karşı çıkıyor. 

Öte yandan Aivo Peterson, Ukrayna'dan 2014'te tek taraflı bağımsızlığını ilan eden ve Eylül 2022'de Rusya'ya katılma kararı alan Donetsk Halk Cumhuriyeti'ni 2023'te ziyaret etmişti. 

55 yaşındaki siyasetçi, Şubat 2022'de başlayan Ukrayna savaşına dair bilgi almak için bölgeye gittiğini şu ifadelerle savunmuştu:

Estonya medyasından aldığımız bilgiler tek taraflı. Tüm gazetecilerimiz Kiev'i destekliyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova haziranda yaptığı açıklamada Estonya için "düşmanca davranan ülkeler arasında ilk sıralarda" ifadesini kullanmış, Tallin yönetiminin kendilerini yalanlarla bir tehdit gibi gösterdiğini öne sürmüştü. 

Independent Türkçe, ERR, RT


Barrack, Netanyahu’yu Gazze’de Türkiye’nin rolünü kabul etmeye ikna etmeye çalışıyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
TT

Barrack, Netanyahu’yu Gazze’de Türkiye’nin rolünü kabul etmeye ikna etmeye çalışıyor

ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ile İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu arasında Pazartesi günü gerçekleşen görüşmeden bir kare (İsrail hükümeti)

İsrail basınında yer alan haberlerde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi ve Ankara Büyükelçisi Tom Barrack ile pazartesi günü Kudüs’te yaptığı görüşmede, Trump yönetiminden “sert ve özel mesajlar” aldığı belirtildi. Görüşmenin, ay sonunda Florida’da yapılması planlanan ABD-İsrail zirvesi öncesinde gerçekleştiği aktarıldı. Barrack-Netanyahu görüşmesinin ana gündem maddelerinin Gazze, Suriye ve Trump’la yapılacak buluşma olduğu kaydedildi.

Gazze’de “kabul edilemez” açıklamalar

Gazze dosyasında, Ekim ayında başlayan kırılgan ateşkesin ikinci aşamasına geçilmesi ele alınırken, Yedioth Ahronoth gazetesi Barrack’ın, Netanyahu’nun Türkiye’nin rolüne ilişkin kaygılarını gidermeye çalıştığını ve Türkiye’nin Gazze’de kurulması öngörülen uluslararası güce katılmasına ikna etmeye çalıştığını yazdı. Haberde, Barrack’ın Türkiye’nin Hamas üzerinde en fazla etkiye sahip ülke olduğunu ve silahsızlanma konusunda Hamas’ı ikna edebilecek en güçlü aktör konumunda bulunduğunu vurguladığı belirtildi.

frt
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Şarm el-Şeyh Ortadoğu Barış Bildirgesi'ni imzalarken (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığı habere göre Barrack, Türkiye’nin Trump planını imzaladığını ve Hamas adına silahların teslimini içeren maddeye taahhüt verdiğini Netanyahu’ya hatırlattı. Türkiye’nin katılımının, şu aşamada çekimser olan birçok ülkeyi de uluslararası güce katılmaya teşvik edeceğini savundu.

Haberde, Barrack’ın “Türkiye’nin dışlanmasının diğer ülkelerin de geri adım atmasına yol açtığını, Başkan Trump’ın bu planın başarısız olmasına izin vermeyeceğini” söylediği aktarıldı. Ayrıca Netanyahu’nun “Hamas’ın silah bırakacağına güvenmediği” yönündeki açıklamalarının ve İsrail’in bunu zorla sağlayabileceğine dair ifadelerinin “kabul edilemez” olduğu ve planı tehdit ettiği uyarısında bulunduğu kaydedildi.

Bu bilgiler, İsrail Kanal 12 televizyonunun aktardıklarıyla da örtüştü. Kanal 12, Beyaz Saray’ın Netanyahu’ya “özel ve sert” bir mesaj gönderdiğini ve Hamas’ın üst düzey askeri isimlerinden Raid Saad’ın öldürülmesinin, Trump arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının ihlali olarak görüldüğünü bildirdi.

Kanal ayrıca, Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan anlaşmanın ikinci aşamasına geçiş konusundaki görüş ayrılıkları ve İsrail’in bölgedeki genel politikaları nedeniyle Trump yönetimi ile Netanyahu hükümeti arasında artan bir gerilim yaşandığını aktardı.

ABD’li iki yetkili, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Başkan Trump’ın damadı Jared Kushner’in Netanyahu’nun tutumundan “son derece rahatsız” olduğunu söyledi. Üst düzey bir ABD’li yetkiliye göre Netanyahu’ya verilen net mesajda şu ifadelere yer verildi: “Eğer itibarını zedelemek ve anlaşmalara uymayan bir lider olarak görünmek istiyorsan bu senin tercihin. Ancak Trump’ın arabuluculuğunda sağlanan Gazze anlaşmasının itibarını zedelemene izin vermeyiz.”

Batı Şeria ve bölgesel gerilim

Batı Şeria konusunda da Beyaz Saray’ın, Yahudi yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik şiddetinden ve “Arap dünyasında provokasyon olarak algılanan” İsrail adımlarından giderek daha fazla endişe duyduğu belirtildi. ABD’li bir yetkili, Washington’un Netanyahu’dan İsrail’in güvenliğini tehlikeye atmasını değil, İbrahim (Abraham) Anlaşmaları’nın genişletilmesine zarar verecek adımlardan kaçınmasını istediğini söyledi.

Aynı yetkili, Netanyahu’nun son iki yılda uluslararası alanda giderek yalnızlaştığını savunarak, “Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin neden onunla görüşmeyi reddettiğini ve Abraham Anlaşmaları’nın üzerinden beş yıl geçmesine rağmen neden BAE’ye davet edilmediğini kendisine sorması gerekir” dedi. Yetkili, Netanyahu’nun tansiyonu düşürmeye hazır olmaması halinde Washington’un Abraham Anlaşmaları’nı genişletme çabalarına zaman ayırmayacağını da ifade etti.

Beyaz Saray’da Netanyahu’ya öfke

Trump’ın, son dönemde Netanyahu’nun sert eleştirilerine maruz kalan Barrack’ı Kudüs’e göndermesi dikkat çekti. Netanyahu, Barrack için “Amerika’daki Türk büyükelçisi gibi davranıyor” ifadesini kullanmıştı. Barrack’ın İsrail demokrasisine ilişkin sözleri de Netanyahu’nun tepkisini çekmiş, Barrack bu açıklamalar için özür dilemişti.

Yedioth Ahronoth yazarı Nahum Barnea, ABD’li kaynaklara dayandırdığı yazısında, Washington’un Netanyahu’nun Trump’ın barış planını hayata geçirme konusunda samimi olmadığı ve İsrail’in sürekli savaş halinde kalması için çaba gösterdiği kanaatine vardığını yazdı. Barnea, Beyaz Saray’da Netanyahu’ya yönelik sert ve ağır ifadeler kullanıldığını, bunların bir kısmının doğrudan Netanyahu’ya da iletilmiş olabileceğini belirtti.

Suriye’de “kırmızı çizgiler”

İsrail basınına göre Barrack, Netanyahu’ya Suriye konusunda da “kırmızı çizgiler” iletti. Trump yönetiminin, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’yı Washington’un bir müttefiki olarak gördüğü ve ülkenin istikrarı için desteklenmesi gerektiği görüşünde olduğu aktarıldı. ABD’nin, İsrail’in yoğun askeri operasyonlarının Suriye’de yönetimin çökmesine yol açmasından endişe duyduğu ve güvenlik anlaşmasına varılmasını istediği belirtildi.

Lübnan konusunda ise Trump’ın, İsrail’in Hizbullah’a karşı sınırlı baskıyı sürdürmesini desteklediği, ancak geniş çaplı bir savaşa onay vermediği ifade edildi.

İsrailli analistler, Netanyahu’nun Barrack’ın tüm taleplerini reddetmeyeceğini, ancak kesin taahhütlerden kaçınarak Trump’la 29 Aralık’ta Florida’da yapacağı görüşmenin önünü açmaya çalıştığını öne sürdü. Buna karşın Netanyahu’nun, Barrack’ın ofisine ulaşmasından hemen önce Suriye’ye hava saldırısı düzenlenmesi talimatı vererek bağımsız hareket ettiği mesajını da vermekten geri durmadığı kaydedildi.

vgt
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Pazartesi günü bir araya geldi (İsrail hükümeti)

Türkiye’ye mesaj olarak yorumlanan bir adımda ise Netanyahu’nun, Yunanistan Başbakanı ve Kıbrıs Rum Yönetimi lideriyle üçlü bir zirve düzenleme kararı aldığı belirtildi. İsrail’de bu toplantı, Türkiye’ye yönelik doğrudan siyasi mesaj olarak değerlendirildi. Barrack ise görüşme sonrasında, temasların “bölgesel barış ve istikrarı hedefleyen yapıcı bir diyalog” olduğunu söyledi.


Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

TT

Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

Bondi Plajı saldırganına müdahale ederken yaralanan Ahmed el-Ahmed, ameliyat edildi

Bondi Plajı’ndaki saldırganlardan birini etkisiz hâle getirerek silahını alan manav Ahmed el-Ahmed’in, saldırı sırasında yaralanmasının ardından ameliyata alındığı bildirildi. El-Ahmed’in ailesi, oğullarını “kahraman” olarak nitelendirirken, hastanedeki tedavisi sürerken kendisi için başlatılan bağış kampanyasına yoğun destek geldi.

El-Ahmed’in, Avustralya yayın kuruluşu ABC’ye konuşan anne ve babası, oğullarının omzundan dört ila beş kurşunla vurulduğunu, vücudunda hâlâ çıkarılmamış mermiler bulunduğunu söyledi. Ailesi, Ahmed el-Ahmed’in 2006 yılında Avustralya’ya geldiğini, kendilerinin ise Suriye’den Sidney’e yalnızca birkaç ay önce ulaştıklarını ve uzun süredir oğullarından ayrı olduklarını belirtti.

Kuzeni Hozay el-Kenc, pazartesi günü basına yaptığı açıklamada, Ahmed el-Ahmed’in ilk ameliyatının başarıyla tamamlandığını söyledi. El-Kenc, “İlk ameliyatını geçirdi. Durumuna bağlı olarak iki ya da üç ameliyat daha gerekebilir” dedi.

Aileden hükümete çağrı

El-Ahmed’in anne ve babası, yaşlarının ilerlemesi nedeniyle oğullarının iyileşme sürecinde yeterli destek verememekten endişe duyduklarını ifade ederek, Başbakan Anthony Albanese hükümetinden yardım talep etti. Aile, Almanya’da ve Rusya’da yaşayan iki kardeşin Avustralya’ya gelerek destek olabilmesi için vize kolaylığı istediklerini belirtti.

sdfg
Ahmed Al-Ahmed'in babası Muhammed Fateh Al-Ahmed (Videodan alınan ekran görüntüsü).

Anne, “Şu anda yardıma ihtiyacı var çünkü engelli kaldı. Diğer çocuklarımızın buraya gelmesini istiyoruz” dedi. Ahmed el-Ahmed’in, saldırganın mermileri bittiğinde silahını elinden aldığı sırada vurulduğunu da aktardı.

Başbakan Albanese, Ahmed el-Ahmed’in cesaretinin hayatlar kurtardığını söyledi. ABD Başkanı Donald Trump da el-Ahmed’i “çok, çok cesur bir kişi” olarak nitelendirdi.

Bağışlar 750 bin dolara yaklaştı

Reuters’ın aktardığına göre, 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed için başlatılan bağış kampanyasında toplanan miktar yaklaşık 750 bin ABD dolarına ulaştı. GoFundMe üzerinden başlatılan kampanya, bir gün içinde 1,1 milyon Avustralya dolarını (yaklaşık 744 bin ABD doları) aştı.

Ailesinin anlattığına göre el-Ahmed, Bondi’de bir arkadaşıyla kahve içerken silah seslerini duydu. Ağaç arkasına saklanan silahlı kişiyi fark eden el-Ahmed, saldırganın cephanesi tükendiğinde arkadan yaklaşarak silahını almayı başardı.

Hanuka Bayramı dolayısıyla düzenlenen etkinlikte gerçekleşen silahlı saldırıda en az 15 kişi hayatını kaybederken, 42 kişi yaralandı. Saldırının Navid Akram (24) ile babası Sajid Akram (50) tarafından gerçekleştirildiği açıklandı.

Başbakan Chris Minns, hastane ziyaretinin ardından yaptığı paylaşımda, “Ahmed’in gösterdiği cesaret olağanüstüydü. Hayatını büyük bir riske atarak saldırganı etkisiz hâle getirdi” dedi.

El-Ahmed’in, silahlı saldırgana arkadan koşarak uzun namlulu tüfeğini aldığı anlara ait görüntüler dünya genelinde medya kuruluşları tarafından yayımlandı ve sosyal medyada 22 milyondan fazla kez izlendi.