BM, Yemen’deki 30 yardım programını askıya aldı

Sana’da geçen hafta yürütülen dezenfekte çalışmaları. (AFP)
Sana’da geçen hafta yürütülen dezenfekte çalışmaları. (AFP)
TT

BM, Yemen’deki 30 yardım programını askıya aldı

Sana’da geçen hafta yürütülen dezenfekte çalışmaları. (AFP)
Sana’da geçen hafta yürütülen dezenfekte çalışmaları. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM), koronavirüs salgını nedeniyle Yemen’de kaydedilen ölüm sayısının küresel ortalamanın çok üstünde olduğunu, nüfusun yüzde 20’sine ulaştığını duyurdu. Husi milisler ise salgının yayılmaya devam etmesi nedeniyle meşruiyetin kontrolü altındaki sağlık otoritelerini eleştirmeye ve kendi kontrolü altındaki bölgelerde ölenlerin gerçek sayısını gizleme politikalarını sürdürüyor. Koronavirüsün Abyan vilayetinde de görüldüğü ve aralarında doktorların da bulunduğu en az 25 kişinin öldüğü bildirildi.
BM’nin Yemen’e yönelik yayınladığı bildiride BM Yemen İnsani Yardım Koordinatörü Lise Grande’nin şu açıklamaları yer aldı:
“İlk vakanın açıklanmasından yedi hafta sonra yoğun bakım ünitesinden alınan ilk raporlar, ölüm oranının yüzde 7 olarak kaydedildiği küresel ortalamaya kıyasla yaklaşık yüzde 20 oranında olduğunu göstermektedir. Yemen iki yıl önce, yakın tarihin en kötü kolera salgını ile karşılaştı. Ülke geçen yıl açlığın eşiğindeydi. Bu yıl ise on binlerce aile her nesilde bir defa meydana gelen seller nedeniyle yok oldu. BM ve birlikte çalıştığı kuruluşlar, kolera ve açlıktan kurtuldu. Ancak ihtiyaçları olan fonu edinemezlerse ve koronavirüsle mücadele etmek için daha fazla bir şey ortaya koyulmazsa virüs Yemen’de daha da yayılabilir.”
Grande ayrıca Yemen’deki 41 büyük BM programından 30’unun önümüzdeki birkaç hafta içerisinde askıya alınacağı bilgisini verdi.
BM yetkilisinin, virüsün Yemen’de yayıldığını ve ülke genelinde durumu hafifletecek hiçbir tedbirin ortaya koyulmadığını belirttiği değerlendirmesinin devamında şu ifadelere yer verildi:
“Yeterli test kapasitesi olmadan virüsle enfekte olan insanların tam sayısını bilmek imkansız. Hastanelerin hastaları geri çevirmek zorunda kaldığını ve her şeyin eksik olduğunu biliyoruz.”
BM Koordinatörü’nün açıklamasına göre ilk koronavirüs vakasının kaydedilmesinden bir hafta sonra ajanslar, fon yetersizliğinden dolayı BM’ye bağlı olarak çalışan 10 bin sağlık personelinin teşvikini askıya aldı.
Lise Grande, halkı virüs, nasıl bulaştığı ve kendilerini korumak için neler yapabilecekleri konusunda bilgilendirmek üzere ülke geneline 14 bin gönüllünün dağıtıldığını ve ortakların da Yemen’de 59 yoğun bakım birimindeki personellerin donatılmasına ve eğitilmesine yardımcı olduğunu ifade etti.

Gizlenen sayılar
Uluslararası endişeler ve korkunç tahminler de Husileri işgal altındaki Yemen’in başkentini istila eden bu ölümcül virüsle enfekte olanların gerçek sayısını açıklamaya yönlendiremedi. Milisler gerçek sayıyı gizlemekle suçlanırken yayınladıkları bir bildiride, ‘Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından gönderilen analizlerin doğru olmadığını’ öne sürdüler.
Açıklamada ayrıca, küresel sağlık çözümlerinin verimsizliğinin ilerleyen günlerde yapılacak bir basın toplantısında ortaya koyulacağı ifade edildi.
Milisler, koronavirüs vakalarının farklı bölgelerde ortaya çıktığını söylerken gerekli sağlık bakımını sağlamak için büyük bir sorumlulukla çalıştıklarını ve hastaları takip ettiklerini duyurdu.
Diğer yandan Yemen Sağlık Bakanlığı vekili Rakib el-Haydari, Husilerin açıklamasının çelişkilerle dolu olduğunu ve doğruluğunun bulunmadığını vurguladı. Haydari, Husilerin salgını uzun bir süredir gizlediğini ve bunun da salgının yayılmasına katkı sağladığını ifade etti.

Sana’dan gelen haberler Aden’i endişelendiriyor
Yemen Yüksek Acil Durum Komitesi’nin ‘Aden’de koronavirüsten ve ateşten ölenlerin sayısının bu ayın başlarında ve ortasında tanık olunan orana kıyasla düştüğünü’ açıklamasına rağmen Sana’dan günlük ölü sayısına ilişkin yayınlanan haberler halkın yetkililerin bu salgını kontrol edemediği yönündeki korkularını artırdı. Sivil Durum Kurumu’nun iki haftadır ölü sayısını yayınlamaması sonrasında günlük ölü sayısının ilan edilmesinin sürdürülmesi talep edildi.
Aden’de yaşayan Adil Muhammed, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Sivil Durum Kurumu’nun günlük ölü sayısını açıklamadığını ve Acil Durum Komitesi’nin de son üç gündür vaka ve ölü sayısını duyurmadığını belirtti. Muhammed, “Bize güven vermiyorlar. Çünkü vaka ve ölü sayılarını biliyoruz ve duyuyoruz. Ancak bu sayılar iki hafta önce kaydedilenler gibi değil” dedi. “İnsanlar, ihtiyati tedbirlere uymaları gerektiğini bilmek zorunda” ifadelerini kullanan Adil Muhammed, Aden’deki az sayıda insanın maske taktığını, kalabalık alanlardan, pazarlardan ve restoranlardan kaçındığını kaydetti.
Aden sakinlerinden Muhtar Hasan, bölge halkının gruplar halinde kırsal alanlara veya memleketlerine kaçtığını aktardı. Hasan, halkın bu hareketlenmesinin salgının sağlık hizmetlerinin ve farkındalığın eksik olduğu alanlara yayılmasına neden olduğunu ve bu durum dolayısıyla çok sayıda ölümün gerçekleşmesine elverişli bir ortam oluştuğunu belirtti.
Meşru hükümete bağlı güçler ve Güney Geçiş Konseyi güçleri arasında aralıklı çatışmalara tanık olan Abyan vilayetinde ise bir vatandaş Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, vilayetin en büyük şehri olan Caar’da son dört gün içerisinde 30’dan fazla ölümün kaydedildiğini aktardı. Dircac kasabası ve Zencibar şehrinde ise dokuz ölümün daha kaydedildiği, ölenler arasında ünlü bir doktorun da bulunduğu aktarıldı.
Yemen Sağlık Bakanlığı yetkililerinin tahminlerine göre 21 doktor ve sağlık çalışanı koronavirüs nedeniyle öldü. Ölümlerin çoğu Sana, Aden, İb ve Taiz’de kaydedildi.
Aynı şekilde Yemen mahkemelerinde de 27 hakim ve personel koronavirüs dolayısıyla yaşamını yitirirken 8 avukata da virüs bulaştı. Sana’daki mezarların fiyatları iki katına çıkarken Aden’de de mezar fiyatlarının zamlandığı bildirildi.

17 kurumdan Yemen’e destek çağrısı
17 uluslararası insani yardım kuruluşu yetkilisi, Yemen’i Kovid-19 salgını ve diğer hastalıklardan kurtarma çağrısı yaptı.
BM ve Suudi Arabistan tarafından video konferans aracılığıyla 2 Haziran’da bağış toplamak için bir toplantı düzenlemesi bekleniyor. Aynı şekilde yardım kuruluşlarının gelecek Haziran- Aralık aylarında temel faaliyetleri kapsayacak şekilde iki milyar dolara ihtiyaç duyacağı tahmin ediliyor.
BM’nin New York’taki merkezinde dağıtılan ortak bir bildiriye imza atan taraflar “Yemen’deki koşullardan giderek daha fazla endişe duyuyoruz” açıklamasında bulundu. Söz konusu taraflar, Kovid-19’un, dünyanın en büyük insani krizine yol açan, belirsiz bir çatışmanın da etkisiyle hızla yayıldığına dikkat çekti. Bildiride ayrıca ihtiyaç sahiplerine hayat kurtarıcı yardımlar sağlamaya hazır olunduğu vurgulandı.



Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.