Husiler BM’nin verdiği ambulansları hizmet dışı kullanıyor

Yemenli aktivistlerin sosyal medya organlarında yayınladığı, BM aracıyla Sana’nın merkezini dolaşan Husi unsur
Yemenli aktivistlerin sosyal medya organlarında yayınladığı, BM aracıyla Sana’nın merkezini dolaşan Husi unsur
TT

Husiler BM’nin verdiği ambulansları hizmet dışı kullanıyor

Yemenli aktivistlerin sosyal medya organlarında yayınladığı, BM aracıyla Sana’nın merkezini dolaşan Husi unsur
Yemenli aktivistlerin sosyal medya organlarında yayınladığı, BM aracıyla Sana’nın merkezini dolaşan Husi unsur

3 ay önce Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hastanelere dağıtması amacıyla Husilere yaklaşık 100 ambulans teslim etti. O dönemde de bu cömert yardımın akıbetinin ne olacağı tahmin edilebiliyordu.
Husilerin işgali altında bulunan bölgelerdeki Yemen Sağlık hizmetleri personellerinin çoğu, yardımların büyük çoğunluğunun grup ve liderlerinin ceplerinin çıkarına olduğunu biliyor.
Birleşmiş Milletler (BM), yardımlarının yanlış yönetimi ve Kovid-19 salgının görüldüğü Yemen sokaklarının öfkesi hususundaki suçlamaları güçlendirecek şekilde milislerin BM ambulanslarına el koyduğu fotoğrafları yayınlandı.
Yemenli aktivistler de sosyal medya organlarında WHO tarafından sağlanmış BM amblemli araçlardaki askeri kıyafetli Husi silahlıların fotoğraflarını yayınladı. Sağlık sektörü çalışanlarının Şarku’l Avsat’a aktardığına göre Yemen’de milislerin kontrolü altındaki çoğu hastane, hastaları transfer etmek için teçhizat ve ambulans eksikliğinden mustarip.
Durum, BM’nin birkaç ay önce mayınları sökmelerine destek vermek amacıyla Husilere onlarca araba sağladığı dönemi hatırlattı. Aynı şekilde akıllara, birçok eski BM personelinin ‘yolsuzluklarını’ getirdi.

Soruşturma vaatleri
Şarku’l Avsat, WHO yetkilileri tarafından yayınlanan fotoğraflara ilişkin bazı isimlerle röportaj yapmaya çalıştı. Bu çerçevede geçen cuma günü WHO’nun bölge ofisindeki (Doğu Akdeniz Ofisi) medya yetkililerine e-posta aracılığıyla 3 soru yönelttim. salı günü Suudi Arabistan’ın daveti üzerine düzenlenecek olan özel bağış konferansında Doğu Akdeniz bölge direktöründen ‘beklemem halinde daha fazla soruma cevap alabileceğim’ sözü aldım. Medya yetkilisi, bu hafta Yemen konulu bir bağış konferansı düzenleneceğini ve Yemen’deki Kovid-19 salgınıyla ilgili tüm meselelerin ele alınacağını belirterek, “Eğer bekleyip, soruları genişletebilirseniz, bölge direktöründen yeterli cevapları sunacağız” ifadelerini kullandı.
Bununla birlikte kuruluşun Yemen şubesi, Twitter hesabı aracılığıyla, WHO tarafından Husilere gönderilen araçlara ilişkin yayınlanan fotoğrafların gerçekliğini öğrenmeyi amaçlayan sorulara yanıt vermeye yoğunlaştı. Bu çerçevede Husilerin bu araçları ‘grup kontrolündeki bölgelerde bulunan sivillere yardım sağlanmadan savaş cephelerinde yaralananlara tedavi sunmak için’ kullanıp kullanması hususunda çeşitli sorular ortaya koyuldu.
WHO Yemen ofisi, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada bağışların başka amaçlar için kullanılmasını sert bir dille kınadı. Açıklamada, “WHO, Yemen’deki sağlık sektörü ve halk için hayat kurtarıcı ekipmanlar ve malzemeler sağlamıştır. Bağışların, sağlık sisteminin desteklenmesi ile ilgili olmayan amaçlar için kullanılmasını şiddetle kınıyoruz. Bu durum, uluslararası insan haklarının ihlalidir ve durumu soruşturmaktayız” ifadelerine yer verildi.
Husilere bağlı Sağlık Bakanı Taha el-Mutevekkil de dahil Husi grubun ‘korona’ vakalarını test etmek için geçersiz araçlar sağlandığına dair son suçlamalarına yanıt veren WHO, Twitter üzerinde yaptığı bir başka açıklamada da “Bu zor zamanda ve koronavirüs salgını ışığında odağımızın, vatandaşların sağlığını ön plana koymak yerinde WHO’ya karşı yapılan sahte suçlamalara kayması hayal kırıklığına eden oldu. Şu an bölünde değil, dayanışma zamanı” dedi. Açıklamada, “Yemenlilerin, onların yanında mücadele verdiğimizi gördüğünü umuyoruz. Kovid-19 vakalarını ele alarak, hastaları tedavi etmek üzere gerekli tedbirleri uygulayarak, laboratuvar yeteneklerini geliştirerek ve yeterli düzeyde kişisel koruyucu ekipman sağlayarak, sağlık personellerini eğitmek üzere 7/ 24 çalışıyoruz” ifadelerine yer verildi.

Gevşeklik suçlamaları
Öte yandan Husi darbesine karşı çıkan Yemen sokakları, BM’nin Husilere karşı gevşek davrandığı hususunda emin.
Yemenli akademisyen ve araştırmacı Dr. Fares el-Bayel, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Uluslararası örgütler, Husilerin felaketi ve kendi arzuları arasında yer alıyor. Bu kuruluşlar, işlerinin devam etmesini istiyor çünkü bu işlerden, büyük faydalar elde ediyorlar” dedi.
Bu kuruluşların daha kesin tedbirler ortaya koymadıklarını söyleyen Bayel, “Bağışçıları kaybetmekten ve hesap verebilirlikten korkmaları dolayısıyla şikayetten kaçınıyorlar. Bu nedenle hesap verebilirlikten uzak şekilde desteklerini artırarak, Husilerin yağma ve engellerinden faydalar sağlayıp faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bu durum, bu örgütlerin başarısızlığını ve Husi milislerin onlara, yardım ve destek planlarına karşı faaliyetleri hususunda neden sessiz kaldıklarını da açıklıyor” ifadelerini kullandı.
Diğer Yemenliler gibi Dr. Bayel de Yemenlilerin hayatları hususunda bu kuruluşların rollerinin yararsız olduğunu belirtti. Akademisyen, “Şok edici gerçek şu ki, bu resmi kurum ve kuruluşlar milyarlarca dolar elde etti. Yemen sokakları, tüm bu paralara dair bir iz bulamıyor. Bu kuruluşlar, sayıları geometrik olarak güncellemekten de kaçınmıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Husilerin, bu kuruluşların varlığına ilişkin tavrına da değinen Dr. Fares el-Bayel, Husilerin bu kuruluşlar sayesinde büyük faydalar sağladığını belirtirken, “Husiler, savaşlarını finanse etmek için bir kaynak ve çirkinliklerini güzelleştirmek için manevi bir kaynak buldu” dedi.

Yeni ne var?
Bu olay, Husi milislerin uluslararası ve insani yardımları kendi savaş çabaları için kullandığı ilk durum değil.
Sana’daki sağlık kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, Husi liderlerin kendi kontrolleri altındaki vilayetler arasındaki faaliyetlerinde ve savaş cephelerinde BM’nin sağladığı ambulansları sık sık kullandığını ifade etti.
Husilerin kontrolü altındaki Hudeyde şehrinden bir görgü tanığı, Şarku’l Avsat’a “Husi Sağlık Bakanı Taha el-Mutevekkil ve diğer liderler, birçok defa BM amblemi taşıyan araçlarda görüldü” dedi.
Aynı şekilde Husilere bağlı askeri hastaneden sağlık kaynakları da Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, sivilleri bir şehirden diğerine transfer etmek için ambulans sıkıntısı yaşanırken, Husi yaralıların çoğunun, savaşın ön cephelerinden BM ambulanslarıyla nakledildiğini söyledi. Kaynaklar, ölen sivillerin defnedilmek üzere büyük miktarlarda paralar ödeyerek hastanelerdeki bazı mevcut arabaları kullandığını ifade etti.
Öte yandan WHO, geçen yıl Yemen’deki ofisinde mali ve idari yolsuzluk faaliyetlerinin olduğunu kabul etti. Durum, batılı kuruluşların konuya ilişkin yaptığı soruşturmalarda ortaya çıktı. Aynı şekilde UNICEF, Dünya Gıda Programı (WFP) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) da dahil olmak üzere çeşitli uluslararası kuruluşlar da aynı suçlamalarla karşı karşıya kaldı.
Husi milislerin uluslararası ve insani desteği ele geçirdiğinin bir diğer kanıtı da Yemen ordusunun, haftalar önce ‘Marib şehrinin batısındaki Sirvah şehrinde Husi milislerin pençelerinden kurtarılan alanlarda WFP amblemi taşıyan büyük erzak kolileri’ bulması oldu. 
Kuruluşların Husi milislere destek sağladığı hususunda yerel ve uluslararası suçlamalar çerçevesinde Yemen hükümeti, ABD merkezli Associated Press (AP) ajansının ortaya koyduğu BM soruşturmalarının sonuçlarına ilişkin gizliliğin kaldırılması çağrısında bulundu.
Yemen hükümeti Enformasyon Bakanı Muammer er-İryani, o dönemde yaptığı resmi bir açıklamada, “BM iç soruşturma belgeleri ve AP ajansının ‘BM kuruluşlarının faaliyetlerine ilişkin olarak’ savaşçılardan topladığı bilgiler, Husilerin ihlalinin, siyasi ve mali yolsuzluğunun ve Yemen’deki yardım çabalarını kötüye kullanmasının boyutu çerçevesinde bu kurumun itibarını ve dengesini etkileyen bir skandalı ortaya çıkardı” ifadelerini kullanmıştı.
AP’nin raporu, mali yolsuzluklara katılımları ve Husilerin kişisel çıkarları için yardımları sömürmesiyle ilgili olarak BM’nin Yemen’deki kuruluşlarında çalışan çok sayıda personele ilişkin iç bir soruşturma yürüttüğünü ortaya koydu.
Yemenli Bakan, “Yolsuzluk, torpil, sahtekarlık, istihdam ihlalleri, çalışanların hesaplarına milyonlarca dolar para yatırılması, şüpheli sözleşmeler, tonlarca yiyecek, ilaç ve yakıtların saklanması, Husilere teslim edilmesi hususundaki bilgiler son derece tehlikelidir” değerlendirmesinde bulunmuştu.
Yardım bahanesi olarak ‘koronavirüs’
Yemen sokakları, BM kuruluşlarını ‘son zamanlarda yapılan faaliyetleri durdurma tehditlerine rağmen Husi engelleri ve kısıtlamalarıyla bir arada yaşama aşaması ortaya koymakla’ suçluyor. Yemenli aktivistlere göre bu kuruluşlar, koronavirüs dönemini, bu desteğin doğru yere gideceğine dair herhangi bir güvence vermeden Husilerin kontrolleri altındaki alanlara yardımlarını artırma yolunda yeni bir kapı olarak görüyor.
Bu çerçevede Yemenli yazar ve gazeteci Vaddah el-Celil, “Bu durum şaşırtıcı değil. Aksine hiç kimsenin itiraz etmediği günlük bir gerçeklik haline geldi” dedi.
Celil, “Milisler ve uluslararası güçler arasında BM’nin çalışma ve faaliyetlerini kontrol eden karşılıklı hizmetler var. Husi milisler bunları başta Suudi Arabistan olmak üzere, birçok ülkeye şantaj yapmak amacıyla kullanıyor” ifadelerini kullandı.
Vaddah el-Celil, Husi milislerin uluslararası toplumu ve WHO’yu koronavirüs testleri hususunda suçlamaları karşısında şaşkınlığını dile getirirken, bu durumun Sana’ya yardımların akışının devam etmesini neden engellemediği sorusunu gündeme getirdi. Celil, WFP tarafından sağlanan 15 tonluk bir sevkiyattan 24 saat sonra UNICEF’ten de 11 tonluk tıbbi yardımın sağlandığına dikkati çekti.
Yemenli gazeteci, bu uluslararası kargoların ‘savaş çabalarını güçlendirmek, yardımları satarak daha fazla para elde etmek veya lider ve savaşçılara hizmet etmek için kullanmak amacıyla’ Husiler tarafından bir katkı ve destek olarak görüldüğüne dair endişelerini dile getirdi.
Vaddah el-Celil ayrıca, BM’nin daha önce kurumları için bağışçılardan daha fazla fon çekmek amacıyla Yemen’deki 41 programını askıya almakla tehdit ettiğine dikkati çekti.



Arap dünyası Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesini üzüntüyle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Arap dünyası Filistin'in BM'ye tam üyeliğinin veto edilmesini üzüntüyle karşıladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Arap ülkeleri ve uluslararası kuruluşlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını ABD'nin veto etmesini üzüntüyle karşıladıklarını açıkladı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığının X hesabından yapılan açıklamada, ABD'nin veto kararının "İsrail'in uluslararası hukuk ihlallerinin devamını sağlayacağı" belirtildi.

Suudi Arabistan'ın 15 üyeli BMGK'de Cezayir tarafından Filistin'in BM'ye tam üyeliğini talep eden karar tasarısının daimi üye ABD'nin "hayır" oyu ile reddedilmesini üzüntüyle karşıladığı kaydedilen açıklamada, "Filistin devletinin BM'ye tam üyeliğinin kabulünün engellenmesi, İsrail işgalinin inatçılığının ve uluslararası hukuk kurallarının caydırıcı olmaksızın sürekli ihlalinin sürdürülmesine katkıda bulunmakta ve bizi arzu edilen barış hedefine yaklaştırmamaktadır." ifadelerine yer verildi.

- Mısır

Mısır Dışişleri Bakanlığı da BMGK'den Filistin devletinin BM'ye tam üye olmasını sağlayacak bir karar çıkmamasından üzüntü duyulduğunu açıkladı.

Bakanlığın açıklamasında, Filistin devletini tanımanın ve BM'ye tam üyeliğini onaylamanın, yaklaşık 75 yıldır İsrail işgalinden acı çeken Filistin halkının en doğal hakkı olduğu vurgulandı.

- Ürdün

Ürdün Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise ABD'nin veto yetkisini kullanması sonucunda BMGK'nin Filistin devletinin BM'ye tam üye olarak kabul edememesinden "derin üzüntü" duyulduğu belirtildi

Bağımsız Filistin devleti vurgusu yapılan açıklamada, BM'ye tam üyeliğin Filistin halkının sabit bir hakkı olduğu kaydedildi.

- İslam İşbirliği Teşkilatı

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan (İİT) yapılan yazılı açıklamada da ABD'nin vetosunun ve Filistin'in üye olamamasının üzüntüyle karşılandığı ifade edildi.

ABD'nin veto kararının meşru haklarını alabilmeleri önünde engel olduğu ve Filistin halkına dayatılan tarihi adaletsizliğin yaklaşık 75 yıldır devam etmesine yeni bir katkı sunduğu belirtildi.

- Arap Birliği

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, X hesabından konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Gayt mesajında, "Vetonun, Filistin'in Birleşmiş Milletlere tam üye olarak katılımını kabul etme konusunda açık bir uluslararası iradeyi engellemek için kullanılması son derece talihsiz bir durumdur. Ancak bunun, Araplar tarafından ve uluslararası alanda desteklenen Filistin iradesinin zaferiyle kaçınılmaz olarak sonuçlanacak uzun bir siyasi mücadeleye giden yolda yalnızca bir adım olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin daha sonra 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.


İsrail'in, Suriye'nin güneyinde rejim ordusunun hava savunma sistemlerine saldırı düzenlediği iddia edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in, Suriye'nin güneyinde rejim ordusunun hava savunma sistemlerine saldırı düzenlediği iddia edildi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 İsrail'in, Suriye'nin güney sınırlarında Beşşar Esed rejimi ordusunun hava savunma sistemlerinin bulunduğu birkaç noktaya roket saldırısı düzenlediği ileri sürüldü.

Suriye'deki haber ajansı SANA'nın askeri kaynağa dayandırdığı haberinde, yerel saatle 02.55'te Suriye'nin güney bölgesinde bazı noktaların, İsrail güçleri tarafından roketlerle hedef alındığı iddia edildi.

Haberde, "Düşman İsrail, Filistin'in kuzeyinden Suriye'nin güney bölgesindeki hava savunma sistemlerini roketlerle vurdu. Saldırıda maddi hasar meydana geldi." ifadeleri kullanıldı.

Diğer yandan, İsrail makamlarından saldırıya ilişkin açıklama yapılmadı.

Suriye'nin güneyinde Şam ve kırsalındaki bölgelerde Suriye ordusu ve İran destekli terörist grupların yanı sıra Lübnan Hizbullahı unsurlarının bulunduğu biliniyor.

İsrail, iç savaşın başladığı 2011'den bu yana Suriye'de zaman zaman İran destekli gruplara ve Suriye ordusuna ait askeri noktalara saldırılar düzenliyor.

İran basını, İran Hava Kuvvetleri Üssü'ne ev sahipliği yapan İsfahan eyaletinin kuzeydoğusunda patlama seslerinin geldiğini duyurmuştu.

İsfahan eyaletindeki patlama seslerinin ardından Tahran, İsfahan ve Şiraz ile İran'ın bazı bölgelerindeki uçuşların askıya alındığı bildirilmişti.

Amerikan medyası, ABD'li yetkililere dayandırdığı haberlerinde, İsrail'in İran topraklarına yönelik bir saldırı düzenlediğini yazmıştı.


Filistin, ABD'nin BM tam üyeliğini engellemeye yönelik "vetosunu" kınadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Filistin, ABD'nin BM tam üyeliğini engellemeye yönelik "vetosunu" kınadı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Filistin, ABD'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) Filistin'in BM'ye tam üyeliği talep edilen karar tasarısını veto etmesini şiddetle kınadı.

Filistin Devlet Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, "ABD'nin, Filistin'in BM'ye tam üye olmasını engellemek için BMGK'da veto yetkisini kullanmasını en güçlü ifadelerle kınadı." ifadesine yer verdi.

Devlet Başkanlığı, "ABD'nin vetosu haksız ve ahlak dışıdır. Filistin Devleti'nin BM'ye tam üye olmasını güçlü bir şekilde destekleyen uluslararası toplumun iradesine meydan okumadır" değerlendirmesinde bulunuldu.

ABD, BMGK Filistin'in BM'ye tam üyeliği istenilen karar tasarısını veto etmişti.

15 üyeli BMGK'de ABD'nin "hayır" oyu kullandığı tasarı, 12 "evet" ve 2 "çekimser" oy almıştı.

Karar tasarısının geçmesi için 5 daimi üyeden hiçbirinin "hayır" oyu kullanmaması ve toplamda 9 "evet" oyu alması gerekiyordu.

- Filistin'in üyelik başvurusu

Filistin, 2011'de de BM'ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK'de gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM "daimi gözlemci statüsü"ne kavuştu.

Filistin'in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan'da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan'da BMGK'ye mektup yazarak, Filistin'in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı.

BMGK ise 8 Nisan'da Filistin'in talebini "Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi'ne" iletmişti.

BMGK'ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.

Bunun ardından Cezayir, Filistin'in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.


Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Türkiye'den Gazze'ye insani yardım götüren 9. gemi El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Gazze'ye ulaştırılması için 3 bin 774 ton insani yardım malzemesiyle Türkiye'den uğurlanan "9. İyilik Gemisi" Mısır'ın El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Mersin Limanı'ndan 16 Nisan'da uğurlanan, Türk Kızılay tarafından temin edilen gıda, bebek malzemeleri, uyku tulumu ve un gibi ihtiyaç malzemeleriyle yola çıkan gemi, Akdeniz'deki yolculuğunu tamamlıyor.

Mısır açıklarında yakıt ikmali yaptıktan sonra rotasına devam eden 9. İyilik Gemisi, Gazze'ye en yakın bölge El-Ariş Limanı açıklarına ulaştı.

Gemi, işlemlerin ardından taşıdığı acil ihtiyaç malzemelerinin indirilmesi için limana yanaşacak.

İndirilecek 3 bin 774 ton insani yardım malzemesi, tırlara yüklenerek Refah Sınır Kapısı üzerinden Gazze'deki Filistin halkına götürülecek.

Türk Kızılay ile AFAD işbirliğinde bugünü kadar 13 uçak ve 8 gemiyle toplamda 39 bin 697 ton çeşitli insani yardım malzemesi Gazze'ye ulaştırıldı.


İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
TT

İran ve Ürdün dışişleri bakanları, ikili ve bölgesel konuları görüştü

Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare
Safedi'nin İranlı mevkidaşı ile görüşmesinden bir kare

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, New York’ta Filistin’deki son gelişmeler ile ikili ve bölgesel meseleleri görüştü.

İran Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) bakanlar düzeyinde düzenlenen "Orta Doğu" oturumuna katılmak üzere ABD’de bulunan Abdullahiyan ile Ürdünlü mevkidaşı Safedi bir araya geldi.

ABD’nin İsrail’e desteği ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun saldırıları sona erdirmek istememesinin “Filistinlilere yönelik soykırımın devam etmesinin temel nedeni” olduğu değerlendirmesinde bulunan Abdullahiyan, uluslarası toplumun, özellikle İslam ülkelerinin “bu soykırımı sona erdirmek için harekete geçip çabalarını sürdürmesi gerektiğini ifade etti.

Abdullahiyan, İran’ın İsrail’e yönelik saldırısının, ülkesinin Şam’daki konsolosluk binasına yapılan saldırıya karşı cevap olarak “meşru savunma” çerçevesinde gerçekleştirildiğini ifade ederek “hassas ve hesaplı” bir şekilde askeri ve istihbarat üslerini hedef aldıklarını kaydetti.

Bölgede barış ve istikrarın güçlendirilmesinden yana olduklarını belirten Abdullahiyan, İsrail’in saldırısına verilen karşılığın “sınırlı ve minimum” olduğunu, İsrail’in “herhangi bir maceracı eyleme girişmesi durumunda” ülkesinin cevabının “kesin, hızlı ve kapsamlı” olacağını yineledi.

Abdullahiyan, İsrail’in Filistin halkına karşı sürdürdüğü saldırılara işaret ederek, uluslararası toplum, İslam İşbirliği Teşkilatı ve üye ülkelerin bu saldırıların durdurulması için harekete geçmesi gerektiğini vurguladı.

Ürdün Dışişleri Bakanı Safedi de Filistin meselesinin ülkesi için yüksek öncelik taşıdığını belirterek Gazze’ye yönelik sürdürülen saldırıların sonlandırılması için çabalarının süreceğini ifade etti.

Filistin’deki durumu zor ve karmaşık” olarak nitelendiren Safedi, Ürdün'ün, Filistinlilerin komşu ülkelere yerleştirilmesine yönelik her türlü girişime kesin olarak karşı olduğunu kaydetti.

Abdullahiyan ile Safedi, bazı ikili ve bölgesel konuları da ele aldı.


Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
TT

Hizbullah top mermileriyle İsrail askerlerini hedef alıyor

Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)
Lübnan sınırına yakındaki İsrail askerleri (AFP)

Lübnan Hizbullah grubu dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, Raheb bölgesi yakınlarında toplanan İsrail askerlerini top mermileriyle hedef aldığını duyurdu.

Hizbullahın açıklamasında saldırının tam yeri veya sonuçları belirtilmedi. İsrail'den ise  saldırı ile ilgili henüz bir açıklama yapılmadı.


Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
TT

Erdoğan'ın Irak ziyaretinde ilişkilerde sıçrama bekleniyor

Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)
Kuzey Irak'ta PKK operasyonlarına katılan iki Türk helikopteri (arşiv - Türkiye Savunma Bakanlığı)

Türkiye ve Irak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önümüzdeki Pazartesi günü Bağdat'a yapacağı ziyarette ilişkilerinde bir sıçrama bekliyor. Ankara ve Bağdat'ta yapılan duyuruya göre ziyarette güvenlik, ekonomi ve kalkınma konularının yanı sıra, su ve enerji dosyalarını da içeren stratejik çerçeve anlaşmasının imzalanması öngörülüyor.

Irak hükümetinden bir kaynak, Türkiye Savunma Bakanı Yaşar Güler'in çarşamba günü açıkladığı, PKK’nın faaliyetleriyle mücadelede iki komşu ülke arasında iş birliğine ilişkin stratejik bir anlaşmanın imzalanması hakkındaki açıklamasını dün (Perşembe) doğruladı.

Milli Savunma Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Zeki Aktürk dünkü (Perşembe) haftalık basın toplantısında, Türkiye ‘nin “Pençe Kilit’te” operasyonunu hızlandıracağını ve kilitin bu yaz kapanacağını, kilit kapanırken, Bakanımız açıkladığı gibi: Öngörülemez, alışılmadık, PKK’nin reaksiyon gösteremeyeceği şekilde kapanacağını belirtti.

Buna karşılık Iraklı kaynak, "konunun aynı zamanda iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğiyle, güvenlik ve ekonomik yönlerle ilgili birçok ortak çıkar konusuyla da ilintili olduğunu" ifade etti. Kaynak Şarku’l Avsat’a Türk tarafının Irak'a su paylaşımının sağlanması ve bir mekanizma kurulması konusunda iş birliği gösterdiğini, dosyanın Erdoğan'ın ziyareti sırasında görüşüleceğini belirtti.

 Erdoğan, salı günü yaptığı açıklamada, gündeminin en önemli maddelerinden birinin su meselesi olacağını, ayrıca Irak'ın doğalgaz ve petrolün Türkiye üzerinden taşınmasına ilişkin taleplerinin de bulunduğunu, her iki konunun da çözümü için çalışılacağını söyledi.

Irak'ın geçen yıl lansmanını duyurduğu "Kalkınma Yolu" projesi, Erdoğan'ın ziyaretinin gündeminde önemli bir madde oluşturuyor. Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu geçtiğimiz cuma günü yaptığı açıklamada, geçtiğimiz aylarda bakanlar düzeyinde ve teknik görüşmelerde bulunularak, Türkiye ile Irak arasında, projenin takibi için "Bakanlar Kurulu" benzeri bir ortak mekanizmanın kurulması yönünde karara varıldığını söyledi. Projeye aynı zamanda BAE ve Katar’ın da katılması bekleniyor.

Türkiye-Irak meclisinden heyetler arasında, çarşamba ve perşembe günleri Ankara'da görüşmeler yapıldı. Terörle mücadele konusunda ortak hareket etmenin, ekonomi ve kalkınma alanlarında iş birliğini geliştirmenin iki ülkenin çıkarına olduğunu, Erdoğan'ın ziyaretinin çok önemli bir dönüm noktası oluşturacağı ifade edildi.


SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
TT

SOHR: İsrail saldırıları Suriye'nin güneyindeki bir askeri bölgeyi hedef aldı

İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)
İsrail'in Suriye'ye önceki baskınlarından (Arşiv- Reuters)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin (SOHR) açıklamasına göre İsrail saldırıları bugün (Cuma) şafak vakti Suriye'nin güneyindeki bir Suriye ordusu mevzisini hedef aldı.

Gözlemevi, "saldırıların As-Suveyda ile Deraa arasındaki bölgede meydana geldiğini ve İsrail uçaklarının herhangi bir hava savunması olmaksızın yoğun uçuş gerçekleştirdiğini bildirdi. SOHR, "Bölge, radar taburunun bulunduğu Zara ile Karfa arasında yer alıyor" bilgisini paylaştı.

SOHR, "İsrail savaş uçaklarının baskınlarında hava savunmasının karşı koymasını veya izlemesini engellemek için Daraa'daki bir radar taburunun hedef alındığını" doğruladı.

Suriyeli aktivistler daha önce cuma günü saldırılarının ülkenin güneyinde Suveyda'daki Suriye ordusunun mevzilerini hedef aldığını bildirmişti.

Suveyda haberlerinin yer aldığı Suveyda24 sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Rayan Maruf, "Suriye ordusuna ait bir radar taburunun bombalandığını" doğruladı.

İran resmi medyası bugün (Cuma) şafak vakti İsfahan'ın merkezinde patlamalar duyulduğunu bildirirken, Amerikan medyası yetkililerin, İsrail'in ezeli rakibine karşı misilleme saldırıları düzenlediğini söylediğini aktardı.


Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
TT

Darfur ve Kordofan'da askeri gerilim

Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)
Hartum eyaletinin Omdurman şehrinde savaşta hasar gören evlerin arasında bir Sudan ordusu mensubu (Reuters)

Sudan'daki savaşın iki tarafı arasındaki askeri gerilimin seviyesi dün (perşembe) yeniden arttı. Orduya ait savaş uçakları ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) mevzilerine hava saldırıları düzenlerken, HDK kaynakları güneydeki Kordofan bölgesini ordunun elinden kurtarmak için ilerlemekten söz etti.

Günlerdir Darfur ve Kordofan bölgelerinde yoğun çatışmalar yaşanıyor. Bu durum insani acıları ve yerinden edilmeleri arttırıyor.

Ordu jetleri, Kuzey Darfur eyaletinin başkenti el-Faşir ve Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala’daki HDK mevzilerini bombalarken, görgü tanıkları şehrin pazarlarında ‘yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte genel fiyatlarda da önemli artış yaşandığını’ bildirdi.

Sudan'ın orta kesimindeki El Cezire eyaletinde Sivil Direniş Komiteleri, ‘ordunun dört ay önce eyaletten çekilmesinden beri HDK'nin en iğrenç ihlal türlerini; öldürme, yağmalama, tecavüz ve sindirme eylemlerini gerçekleştirmeden hiçbir yeri terk etmediğini’ söyledi. Komiteler, HDK'yi ‘eyalette 800'den fazla kişiyi öldürmekle’ suçladı.

Konuyla ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sudan'daki hastanelerin çöküşün eşiğinde olduğu uyarısında bulundu. WHO Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Hanan Hasan Balkhy de yaptığı açıklamada, salgın hastalıkların halk arasında yayıldığı dönemde ülkeyi bir ‘ilaç açığının’ kuşattığını söyledi. Balkhy, “Çatışmalardan etkilenen ülkelerdeki hastanelerin yaklaşık yüzde 70 ila 80'i ya kendilerine yönelik saldırılar ya da tıbbi malzeme ve işgücü eksikliği nedeniyle çalışmıyor” ifadesini kullandı.


BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
TT

BAE Dışişleri Bakanı, İranlı mevkidaşıyla bölgedeki gelişmeleri görüştü

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan
BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan

BAE Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Amir Abdullahian ile yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki mevcut tehlikeli gelişmeleri ve bunların bölgesel ve uluslararası güvenlik ve barışa yansımalarını ele aldı.

BAE Dışişleri Bakanı, Ortadoğu bölgesindeki gerilim çemberinin genişlemesini önlemek ve mevcut gerilimi düşürmek için çalışmanın önemini vurguladı. Al Nahyan, farklılıkları çözmenin, bölgenin ve halkın güvenliğini sağlamanın yolunun diplomasi ve diyaloğa öncelik vermek olduğuna dikkat çekti.

Şeyh Abdullah bin Zayed, bölge ülkelerinin faydalanması ve hak ettiği şeyin barış, refah ve kalkınma olduğunu vurguladı.

Görüşmede, iki komşu ülke arasındaki ilişkiler ve bu ilişkileri iki ülkenin ve bölgenin ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde geliştirmenin yolları ele alındı.