Suriyeli Kürtler ‘yurtdışındaki Kürt liderlere olan bağımlılıktan’ şikayetçi

Kamışlı’nın merkezindeki Kürt örgütlerin bayraklarını satan bir dükkan (Şarku’l Avsat)
Kamışlı’nın merkezindeki Kürt örgütlerin bayraklarını satan bir dükkan (Şarku’l Avsat)
TT

Suriyeli Kürtler ‘yurtdışındaki Kürt liderlere olan bağımlılıktan’ şikayetçi

Kamışlı’nın merkezindeki Kürt örgütlerin bayraklarını satan bir dükkan (Şarku’l Avsat)
Kamışlı’nın merkezindeki Kürt örgütlerin bayraklarını satan bir dükkan (Şarku’l Avsat)

Suriye’nin en kuzeydoğusunda yer alan Kamışlı’nın merkezindeki bir çarşıda, geleneksel Kürt kıyafetleri satan bir mağazada Molla Mustafa Barzani, oğlu Başkan Mesud Barzani ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) kurucusu Abdullah Öcalan dahil olmak üzere Kürtlerin önde gelen liderlerinin resimlerinin basılı olduğu tişörtlerin yanı sıra Irak’ta ve Türkiye'de faaliyet gösteren Kürt örgütlerin bayrakları bir arada bulunuyor. Öcalan’ın resimleri, bölgede, 2014 yılı başlarında Suriye’de Demokratik Birlik Partisi (PYD) tarafından kurulan özerk yönetim kurumlarında ve PYD’ye sadık savaşçıların giydiği askeri üniformaların omuzlarında yaygın olarak görülüyor. Barzani'nin resimleri ise Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) taraflarının ofislerinde ve karargahlarında asılı olurken partizan vesilelerle de ortaya çıkabiliyor.
Suriye’deki Kürt hareketinin iki kutbu arasında ABD’nin Suriye’deki üst düzey görevlisi William Roebuck'un gözetiminde Nisan ve Mayıs ayları boyunca süren görüşmelerin ardından siyasi bir vizyon anlaşmasına varıldı. ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi kendi Twitter hesabından paylaştığı tweette, “Kürt-Kürt müzakerelerinin ilk turu başarılı geçti. Müzakerelerin ikinci turuna geçtik” dedi.
Ancak Suriye'deki Kürtler, siyasi tarafların girdiği karanlık tünelden ayrılarak umutlarını yitirmiş gibi görünüyorlar. Suriye’de 9 yıldır devam eden savaş boyunca söz konusu tarafların kurdukları ittifaklar bir biriyle çelişiyordu.
Kamışlı’da basın mensubu ve sivil aktivist olarak çalışan Şilan Şeyh Musa, Suriye’deki Kürt tarafların komşu ülkelerdeki Kürt liderlere bağımlı olmasının, uzlaşıların başarısında önemli bir rol oynasa da Suriye Kürtlerinin çıkarlarına olumsuz yansımaları olduğunu söylüyor. Musa, “Her dış mihrakın kendi vizyonu ve ideolojisi vardır. Kurdukları ittifaklar, Suriye'deki Kürtlerin istek ve çıkarlarından çok uzaktadır. Kürt tarafların liderleri 9 yıllık çatışmadan sonra kırılgan bir anlaşmaya vardı” ifadelerini kullandı. Suriyeli Kürt taraflar, diğer Kürt liderlere olan bağımlılıklarından vazgeçmedikçe bu görüşmelerin başarılı olamayacağını ve öncekiler gibi başarısızlığa mahkum olacağını düşünen Musa, “Bunun nedeni, Suriye Kürtlerinin siyasi karakterinin zayıf olmasıdır. Bu yüzden, uykularından uyanmalı, vatandaşlarının acılarına dokunmalı ve asıl sorunlarının Bağdat veya Ankara ile değil, Şam ile olduğunu bilmeliler” şeklinde konuştu.
Kürt liderlere bağımlılık, ikilemi Suriye'deki Kürt hareketinin iki tarafı arasında en fazla tartışılan konudur. ENKS, rakibi PYD’yi, Türkiye’de 40 yıldır silahlı isyan yürüten ve 40 bin insanı öldüren PKK’nın bir uzantısı olmakla suçluyor. Ankara PKK’yı terör örgütü olarak sınıflandırıyor.
Uluslararası bir organizasyonda çalışan ve Türkiye ile Irak'ın sınır kenti Derek'te yaşayan Alan Civan ise Kürt tarafların, 1950’lilerde siyasi hareketin kurulmasından bu yana komşu ülkelerdeki Kürt liderlerine tabi olduklarını söyledi. Kürt taraflar arasında kapsamlı ve nihai bir anlaşmaya varılamayacağını düşünen Civan, bunun nedenini, Kürt taraflar arasındaki çelişkili ilişkiler ve ittifaklara bağladı. Bir anlaşmaya varılması halinde bunun sınırlı olacağına inanan Civan, “Böyle bir anlaşma halk tabanını razı edemeyecek ve Fırat'ın doğusundaki bölgesel ve küresel müdahaleleri etkilemeyecektir” yorumunda bulundu.
Haseke’nin kuzeybatısındaki Amuda ilçesinde eczacılık yapan Roza ise Kürt liderlere bağımlılığın, ilk aşamada müzakerelerin ilerlemesine ve başarısına olumlu yansıdığı şeklinde, diğerlerinden farklı bir görüşe sahip. PYD ile ENKS arasındaki iyi ve sağlam ilişkilerin Suriyeli Kürtlerin içini rahatlattığını söyleyen Roza, “Bunun Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ve onun siyasi partileriyle olan ilişkilere olumlu yansımaları olacaktır” şeklinde konuştu.
Bununla birlikte insanların hayatın tüm yönlerine egemen olan ekonomik kaygılar ve piyasa dalgalanmaları ile daha fazla ilgilendiklerine dikkati çeken Roza, “Sıradan vatandaş geçim derdi, döviz kurundaki dalgalanma ve fiyatlardaki çılgın artışla ilgileniyor. Siyasi hareket umudunu yitiren halk, iki taraf arasındaki müzakerelere kayıtsızdır” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin Mart 2018’de Afrin’de gerçekleştirdiği askeri operasyonun ardından Kamışlı’ya yerleşen Can Kurdagi, “Yurtdışındaki Kürt taraflar, Suriye’deki Kürt bölgesini, yıllarca Suriyeli Kürtlerin çıkarlarına değil, kendi çıkarlarına hizmet edecek çatışmaların arka bahçesi olarak kullandılar. Krizin patlak vermesinden bu yana doğrudan hatta dahil oldular ve Suriyeli Kürtlerin egemenliğini yerel halkın elinden çekip aldılar” ifadelerini kullandı.
Konuşmasının sonunda Suriyeli Kürt tarafların siyasi tutumlarını ve dış ittifaklarını yeniden gözden geçirmelerini umduğunu ifade eden Kurdagi,  “Suriyeli Kürt karakterini geliştirmek için çalışmalılar ve ulusal taleplerimizi yerine getirmek için ulusal bir proje çizmeliler” dedi.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.