Cezayir’deki yasal boşluk, ‘rukye’ uygulamasının yayılmasına neden oluyor

Halk, bir çocuğun rukye sırasında ölmesi üzerine söz konusu uygulamayla mücadele edilmesini talep etti. (Independent Arabia)
Halk, bir çocuğun rukye sırasında ölmesi üzerine söz konusu uygulamayla mücadele edilmesini talep etti. (Independent Arabia)
TT

Cezayir’deki yasal boşluk, ‘rukye’ uygulamasının yayılmasına neden oluyor

Halk, bir çocuğun rukye sırasında ölmesi üzerine söz konusu uygulamayla mücadele edilmesini talep etti. (Independent Arabia)
Halk, bir çocuğun rukye sırasında ölmesi üzerine söz konusu uygulamayla mücadele edilmesini talep etti. (Independent Arabia)

Ali Yahya
Cezayir şehirlerinden birinde düzenlenen rukye sırasında şiddete maruz kalan 10 yaşındaki bir kız çocuğunun ölümü, büyü ve sihir tartışmalarını hem halk hem psikoloji ve sosyoloji profesörleri arasında tartışmaya neden olurken Diyanet İşleri Başkanlığı’nda da yeniden gündeme getirdi. Nitekim herkes, söz konusu fenomenin bilimin yaşamın tüm yönlerine egemen olduğu bir zamanda neden bu denli yayıldığını merak ediyor.

Rukye, bir çocuğu nasıl öldürebilir?
Cezayirli yetkililerin ev ve dükkanlarda ya da mescitlerde ‘kâr amacıyla büyü yapmak’ amacıyla uygulanan rukyeyi yasaklandığı bir zamanda bu fenomen, son yıllarda gizliden gizliye yayıldı. Nitekim Rimas isimli bir kız çocuğunun râkinin (rukyeyi yapan kişi) gösterdiği şiddet nedeniyle ölmesi insan hayatı ve toplumu tehdit eden bu durumu açığa çıkardı.
Cezayir'in doğusundaki Guelma Mahkemesi Savcısı, söz konusu ölümün ardından râkinin tutuklandığını duyurdu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Hastanedeki ilk tetkikte küçük kızın cesedi üzerinde dayak ve yanık izleri görüldü. Bunun üzerine savcılık, kurban üzerinde otopsi yapılması ve soruşturmanın tamamlanması talimatını verdi.”

Öfke ve eleştiri
Bu olay, Cezayir toplumunu sarstığı gibi sosyal medyada da öfke dalgasına neden oldu. Bir Facebook kullanıcısı, “Rimas, celladının işkencesine maruz kaldı” ifadelerini kullanırken diğer bir kullanıcı dae “Bu suçlar daha ne kadar sürecek?” diye sordu. Cezayir Kadınları adlı kuruluş da konuyla ilgili paylaşımında “Zaten kendileri şeytan olanlar din adı altında geride kalmışlık ve cehalet nedeniyle şeytan avladıklarını iddia ediyorlar” ifadelerini kullandı.

Independent Arabia’ya konuşan gazeteci Ali Şemmam, söz konusu ölümün ilk olmadığını, Cezayir’de daha önce de benzer vakaların kaydedildiğini söyledi. Ölümlerin rukyenin kontrollü olup olmadığı gibi sorulara neden olduğunu belirten Şemmam, bu uygulamanın yasal çerçeve eksikliği nedeniyle sürdüğünü vurguladı. Çoğu kimse bu tür uygulamaları ruhsatsız faaliyetlerin bir parçası olarak sınıflandırıyor. Bu ve benzeri olayların tekrarı ise birçok ülke tarafından bilinen, hatta Avrupa ülkelerinde bile rağbet gören bu uygulamanın makamlar tarafından sınıflandırılması ve kanun sisteminde bir yere oturtulmasını gerektiriyor.

Kâr amacıyla büyücülük
İslam dininde yeri olan rukye, aslında fiziksel veya ruhsal hastalığı olan kişilerin iyileşmesi için râkinin Kur’an-ı Kerim ayetleri ve dualar okumasıyla yapılan dini bir ritüel. Ancak işin içine büyücülük ve sihrin girmesi, vatandaşların bu yolla dolandırılması ve bu ritüelin kâr elde etmek aracına dönmesi câiz ve yasal değil.
Nitekim bugün rukye, çocuk sahibi olmak ya da evlenmek isteyenlerin üzerlerindeki büyüleri bozmak ya da iş bulmak isteyenlerin başvurduğu bir uygulama haline geldi.

Biriken sorunlar ve yasal boşluk
Psikoloji profesörü Retibe Sadani, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada Cezayirlilerin daha çok psikolojik sorunlar nedeniyle rukyeye yöneldiğini söyledi. Zirâ ülkedeki sosyal ve ekonomik krizler nedeniyle ailelerin baskı altında olduğunu ve toplumdaki sorunların biriktiğini belirten Sadani, küreselleşme nedeniyle herkesin daha iyi bir hayat ve gereksiz bir lüks arayışına girdiğini vurguladı. Rukyenin İslam dininde yeri olduğuna dikkat çeken Sadani, bugün bu uygulamanın vatandaşları dolandırma aracı haline geldiğinin, şifa bahanesi altında tılsımlar ya da bitki karışımları kullanılarak büyücülüğe dönüştüğünün altını çizdi.
Yasal rukye ve büyücülük arasında ayrım yapılması gerektiğini söyleyen Sadani, kontrolün dışına çıkan bu uygulamaların cehalet ve yalanı yaymasının endişelendirici olduğunu, bazı râkilerin insanları doktor önlüğü giyerek dolandırdığını, böylece yoksul ya da savunmasızların paralarını yağmalamak için kendilerine doktor ya da psikolog statüsü vermeye çalıştığını kaydetti.
İnsan hakları avukatı Kemal Burdim de Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada rukye fenomeninin yayılmasına izin veren yasal boşluk olduğunu, yalnızca büyücülüğün ve bu minvalde klinik kurulmasının cezaya tabi olduğunu belirtti. Cezayirlilerin ölümüne neden olan tüm uygulamaların daha sert cezalara tabi tutulması çağrısında bulunan Burdim rukyenin aslında bireylere faydası olan, onlara herhangi bir zarar vermeyen, para ödemelerini gerektirmeyen akil ve titiz râkilere ihtiyaç duyulan yasal bir bilim olduğu görüşünü dile getirdi.



Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian


Mısır ve Katar, Gazze ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi umuyor

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
TT

Mısır ve Katar, Gazze ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi umuyor

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na mensup bir savaşçı, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) personeli ve Hamas mensupları Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken alanda nöbet tutuyor. (EPA)

Mısır ve Katar, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının yakında uygulanacağına dair umutlarını dile getirdiler.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, ülkesinin ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi için hazırladığı planın ilk aşamasını tamamlamak üzere olduğunu ve ikinci aşamanın yakında başlayacağını umduğunu belirtti.

Abdulati, Mısır'ın Gazze halkının ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla insani yardımı daha büyük miktarlarda ve kısıtlama olmaksızın Gazze Şeridi'ne ulaştırmayı umduğunu söyledi. Ülkesinin Gazze'nin yeniden inşası konulu bir konferansın tarihini belirlemek için ABD ile koordinasyon içinde olduğunu açıklayan Abdulati, konferansın Mısır ve ABD'nin eş başkanlığında gerçekleştirileceğini ifade etti.

Güvenlik desteği konusuna da değinen Abdulati, bölgede istikrar ve güvenliği teşvik etme çabalarının bir parçası olarak, Mısır'ın Filistin polisinin eğitimine katılım konusunda Avrupa ülkeleriyle istişareye hazır olduğunu bildirdi.

Katar ise Hamas ve İsrail'in ‘çok yakında’ ikinci aşama görüşmelerine başlamasını umduğunu ifade etti.

Katar Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Macid el-Ensari, Doha'da düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin önerisiyle ulaşılan ve 10 Ekim'den beri yürürlükte olan Gazze ateşkes anlaşmasına atıfta bulunarak, “İki tarafı mümkün olan en kısa sürede ikinci aşamaya geçmeye zorlamamız gerektiğine inanıyoruz” dedi.

Ensari, görüşmelerin Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail kontrolündeki bir bölgede bulunan tünellerde mahsur kalan Hamas savaşçılarının akıbeti gibi çetrefilli konuları da içereceğini kaydetti.