Ham petrol varil fiyatı 40 dolara yükseldi

ABD’nin Teksas eyaletinin batısındaki Permian Havzası'da bir petrol sondaj kulesi (Reuters)
ABD’nin Teksas eyaletinin batısındaki Permian Havzası'da bir petrol sondaj kulesi (Reuters)
TT

Ham petrol varil fiyatı 40 dolara yükseldi

ABD’nin Teksas eyaletinin batısındaki Permian Havzası'da bir petrol sondaj kulesi (Reuters)
ABD’nin Teksas eyaletinin batısındaki Permian Havzası'da bir petrol sondaj kulesi (Reuters)

Petrol yatırımcıları, büyük üreticilerin bu hafta yapılacak toplantıda petrol fiyatlarını desteklemek için yapılan devasa üretim kesintilerine devam edip etmeyeceklerini öğrenmeyi beklerken petrol fiyatlarında bugün yükseliş kaydedildi.
Brent petrolün varil fiyatı vadeli işlemlerde dünya saatiyle (GMT)  06.30 sularında 36 sent (yüzde 0,94) artışla 38,68 dolara yükseldi. ABD'nin Batı Teksas (WTI) tipi ham petrolü varik fiyatı ise vadeli işlemlerde 26 sent (yüzde 0,73) artarak 35.70 dolardan işlem gördü.
Petrol fiyatları, OPEC+ olarak bilinen Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyeleri ile başta Rusya olmak üzere OPEC dışı bazı ham petrol üreticisi ülkelerden oluşan grup tarafından anlaşmaya varılan üretim kesinleri sayesinde yükselirken Brent ve WTI varil fiyatları bu yılın başından bu yana halen yüzde 40 civarında seyrediyor.
Bu yükseliş, tüm dünyada ülkelerin kademeli olarak ekonomik faaliyetlere yeniden başlaması ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamaların hafifletilmesi ile artan talep nedeniyle uzun bir süre yaşanan gerilemenin ardından sonra gerçekleşti. Suudi Arabistan'ın gönüllü olarak günlük 1 milyon varil kesinti yapması da bu yükselişte etkili oldu.
Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı, Saudi Aramco Şirketi’ne 12 Nisan’da yapılan son OPEC+ toplantısında Suudi Arabistan’ın taahhüt ettiği kesintinin yanı sıra ham petrol üretimini Haziran ayında günlük bir milyon varillik gönüllü ek kesinti yapması talimatı vermişti. Böylece Suudi Arabistan’ın ham petrol üretimindeki kesinti miktarı geçtiğimiz Nisan ayı üretim miktarına kıyasla günlük yaklaşık 4 milyon 800 bin varil olurken Haziran ayı ham petrol üretiminin günlük 7 milyon 492 bin varil olması bekleniyor.
Bakanlık, şirkete ayrıca Mayıs ayında üretimini hedef seviyesinin altında tutma talimatı verdi. Böylece Saudi Aramco’nun Mayıs ayında ham petrol üretimi günlük 8 milyon 492 bin varil olarak kararlaştırıldı. Suudi Arabistan, bu ek kesintisiyle OPEC+ grubu ülkelerini, küresel petrol piyasalarının istikrarını desteklemek amacıyla taahhüt ettikleri kesinti oranlarına bağlı kalmalarını sağlamayı ve üretimlerinde daha fazla kesinti yapmaya yönlendirmeyi amaçladı.
OPEC+ grubu, dün düzenlenen Olağanüstü Bakanlar Toplantısı’nda, geçtiğimiz Perşembe günü varılan günlük 10 milyon varillik üretim kesintisi anlaşması çerçevesinde üretimi 9,7 milyon varil azaltmayı kabul etmesinin ve belirlenen günden önce kesintilerin yapılmaya başlanmasının ardından petrol fiyatları son üç hafta içinde yükselişe geçti.
Petrol fiyatlarındaki yükselişin bir başka nedeni ise petrol piyasaları için iyimser bir hava estiren ülkelerin kademeli olarak ekonomik faaliyetlerini başlatması ve salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin hafifletilmesi oldu. Bununla birlikte Suudi Arabistan petrol fiyatlar düştüğünde istikrarın yeniden sağlanması için ek önlemler almaya hazır olduğunu da göstermiştir.
OPEC+ grubu geçtiğimiz Mayıs ayı başlarında tarihi bir anlaşmaya vararak, petrol üretimini iki ay boyunca günlük 9,7 milyon varillik kesinti yapma konusunda anlaştı. Yine aynı anlaşma çerçevesinde üretim kesintileri, Temmuz ayından 2020 yılı sonuna kadar günlük 8 milyon varil olacak. Üretim kesintileri, 2021 yılı başlarından Nisan 2022'ye kadar günlük 2 milyon varil ila 6 milyon varil olarak gerçekleşecek.
Petrol fiyatlarındaki son yükseliş, küresel petrol stoklarının birikmesi, koronavirüs salgının etkileri ve tüm dünyada ülkelerin sınırlarını kapatması nedeniyle petrol talebinde yaşanan önemli düşüşün bir sonucu olarak yaşanan sert düşüşlerinden ardından yaşandı.
20 Nisan Pazartesi günü WTI ham petrolü Mayıs kontratı fiyatı tam anlamıyla çöküntü yaşadı. New York borsasında listelenen bir varil petrolün fiyatı, tarihte ilk kez sıfırın altına düştü. Bu da yatırımcıların ellerindeki ham petrol stokunu eritmek için petrolün üzerine ödeme yapmaya istekli oldukları anlamına geliyordu.
Öte yandan Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) petrol talebiyle ilgili son tahminlerini, bu yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda 23,1 milyon varil ve 2020 yılında günlük 9,3 milyon varil azalacağı şeklinde revize etti. UEA ayrıca, üretim kesintisi anlaşmasının ardından Mayıs ayında petrol piyasalarındaki arzların günlük yaklaşık 12 milyon varil azalmasını bekliyor.
Diğer yandan Uluslararası Para Fonu (IMF) küresel ekonominin bu yıl yüzde 3 oranında küçüleceği tahmininde bulundu.
Petrol, 2020 yılının ilk çeyreğinde tarihinin en kötü çeyreğinde değerinin üçte ikisini kaybetti. SARS salgının yaşandığı 2002-2003 yıllarından bu yana petrol ilk çeyrekteki en düşük seviyelerinden işlem gördü. Koronavirüs salgını küresel ekonomiyi vuracağı korkusu arttıkça ilk çeyrekte düşüşler kaydedildi. Bu korku nedeniyle petrol talebinde sert bir düşüş yaşandı.
Günlük 1,5 milyon varil ek üretim kesintisi üzerine yapılan OPEC + anlaşmasının Rusya'nın reddetmesi nedeniyle başarısız olmasının ardından fiyatlar, ilk çeyrekte küresel petrol arzındaki artıştan etkilendi. Bu durum Suudi Arabistan'ı petrol arzını günlük 12,3 milyon varile yükselttiğini ve günlük 10 milyondan fazla varil petrol ihraç ettiğini açıklamaya itti. O dönem Suudi Arabistan gibi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de üretimini artırdı.



ABD'nin dünyanın en büyük petrol üreticisi Rusya'ya uyguladığı yaptırımların ardından petrol fiyatları yüzde 3 yükseldi

Rosneft'e ait bir Rus petrol tankeri İstanbul Boğazı'ndan geçiyor. (Arşiv – Reuters)
Rosneft'e ait bir Rus petrol tankeri İstanbul Boğazı'ndan geçiyor. (Arşiv – Reuters)
TT

ABD'nin dünyanın en büyük petrol üreticisi Rusya'ya uyguladığı yaptırımların ardından petrol fiyatları yüzde 3 yükseldi

Rosneft'e ait bir Rus petrol tankeri İstanbul Boğazı'ndan geçiyor. (Arşiv – Reuters)
Rosneft'e ait bir Rus petrol tankeri İstanbul Boğazı'ndan geçiyor. (Arşiv – Reuters)

ABD'nin Ukrayna'daki savaş nedeniyle Rus petrol şirketleri Rosneft ve Lukoil'e yaptırım uygulamasının ardından, petrol fiyatları bugün yüzde 3 artış göstererek önceki seanstaki kazançlarını sürdürdü.

Brent ham petrol vadeli işlemleri saat 04:28'de, yüzde 3,1 artışla varil başına 64,53 dolara yükseldi. Bu arada, ABD Batı Teksas Orta Ölçekli (WTI) ham petrol vadeli işlemleri yüzde 3,2 artışla 60,39 dolara yükseldi.

ABD, Moskova'yı Ukrayna'daki savaşta derhal ateşkes kabul etmeye çağırarak, daha fazla önlem almaya hazır olduğunu açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump, daha önce savaş nedeniyle Rusya'ya yaptırım uygulamamış, bunun yerine ticari önlemlere güvenmişti. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Başkan Putin'in bu anlamsız savaşı sona erdirmeyi reddetmesi nedeniyle, Hazine Bakanlığı, Kremlin'in savaş makinesini finanse eden Rusya'nın en büyük iki petrol şirketine yaptırım uyguluyor.”

Birleşik Krallık geçen hafta Rosneft ve Lukoil'e yaptırım uyguladı. Ayrıca Avrupa Birliği (AB), sıvılaştırılmış doğal gaz ithalatının yasaklanması da dahil olmak üzere, savaş nedeniyle Rusya'ya karşı 19. yaptırım paketini kabul etti.

IG piyasa analisti Tony Sycamore şunları söyledi: “Yaptırım haberleri ham petrol fiyatlarını artırsa da, önceki yaptırım/gümrük vergisi tehditlerinin azalması veya ertelenmesi ve yaptırımların uygulanmasındaki zorluklar nedeniyle, şu ana kadar görülen artış nispeten mütevazı oldu.”

ABD'nin yaptırımlarını açıklamasının hemen ardından, Brent ve WTI ham petrol vadeli işlemleri, artan ABD enerji talebinin de desteğiyle varil başına 2 dolardan fazla yükseldi.

Geçen hafta ABD, Washington'un bölgeye Rus tedarikini aşamalı olarak sonlandırma baskısını artırmasıyla, Trump'ın Asya ziyaretinden önce, Rusya'nın sıvılaştırılmış doğal gazının önemli alıcılarından biri olan Japonya'yı Rusya'dan enerji ithalatını durdurmaya çağırdı.


IMF: 2025 yılı Ortadoğu ve Körfez bölgesinde büyüme için dayanıklılığın yılı olacak

Cihad Azur, geçtiğimiz hafta IMF ve Dünya Bankası toplantılarında bölge ekonomisi hakkında konuşurken (AFP)
Cihad Azur, geçtiğimiz hafta IMF ve Dünya Bankası toplantılarında bölge ekonomisi hakkında konuşurken (AFP)
TT

IMF: 2025 yılı Ortadoğu ve Körfez bölgesinde büyüme için dayanıklılığın yılı olacak

Cihad Azur, geçtiğimiz hafta IMF ve Dünya Bankası toplantılarında bölge ekonomisi hakkında konuşurken (AFP)
Cihad Azur, geçtiğimiz hafta IMF ve Dünya Bankası toplantılarında bölge ekonomisi hakkında konuşurken (AFP)

Uluslararası Para Fonu (IMF), Ortadoğu ve Kuzey Afrika ekonomilerinin, artan küresel belirsizlik ve tırmanan jeopolitik gerilimlere rağmen 2025 yılında da ‘olağanüstü bir direnç ve esneklik’ sergilemeye devam ettiğini açıkladı. Ancak bunun yanında risklerin henüz sona ermediğine de dikkati çekti.

IMF geçtiğimiz hafta, bu yıl ve gelecek yıl için bölgeye ilişkin büyüme tahminini yükseltti. Temmuz ayında açıkladığı yüzde 3,2'lik tahminini yüzde 3,3'e çıkarak 2025 yılında yüzde 3,3'lük bir büyüme öngören IMF, 2026 yılında bölgedeki büyümenin yüzde 3,7'ye çıkacağı tahminini açıkladı. Temmuz ayında bu rakamı yüzde 3,4 olarak açıklamıştı.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri bu ivmeyi sürdürürken, IMF büyüme tahminini 2025 için yüzde 3,9'a ve 2026 için yüzde 4,3'e yükseltti. Bu güçlü performans, petrol üretimindeki kademeli artışın yanı sıra, yatırım harcamalarındaki artış ve petrol dışı sektörlerdeki dikkate değer büyümeyi yansıtıyor. IMF’nin Suudi Arabistan için öngördüğü büyüme tahmini, geçtiğimiz temmuz ayında açıklanan tahminlere kıyasla önce 0,4 ardından 0,1 puanlık artışla 2025 yılında yüzde 4'e sıçradı. BAE'nin büyüme tahmini de bu yıl yüzde 4,8'e yükselirken, Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Umman gibi ülkelerin yüzde 2,6 ila %2,9 civarında bir büyüme kaydetmesi bekleniyor. Bu durum, Körfez ekonomilerinin dayanıklılığını, jeopolitik ve küresel zorluklara rağmen istikrarlı bir büyüme elde etme kabiliyetini teyit ediyor.

fgt
IMF, Suudi Arabistan için 2025 yılı ekonomik büyüme oranını yüzde 4'e yükseltti (SPA)

IMF, Körfez ülkelerinde petrol dışı gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) büyüme tahminini 2025 yılı için yüzde 3,8'e yükseltti. Mayıs ayında açıklanan yüzde 3,4'lük tahminin, 2026'da yüzde 3,6'ya yükselmesi bekleniyor.

Bölge ve gümrük tarifeleri

IMF Ortadoğu ve Orta Asya Bölge Direktörü Dr. Cihad Azur, IMF'nin ‘Ortadoğu ve Orta Asya Ekonomik Görünümü’ raporunun yayınlanması vesilesiyle Dubai'de düzenlenen basın toplantısında, şunları söyledi:

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki ekonomik faaliyetler, küresel belirsizliğin devam etmesi ve jeopolitik gerilimin artmasına rağmen, 2025 yılında şimdiye kadar olağanüstü bir direnç gösterdi.”

Dr. Azur, son zamanlarda yaşanan gerilimin ‘sınırlı ve kısa vadeli’ bir etki yaratarak endişelere yol açmasına rağmen, bölgenin ABD'nin gümrük vergilerine uyguladığı artışların ve küresel ticarete getirdiği kısıtlamaların doğrudan etkilerinden büyük ölçüde kaçındığını belirtti.

Dr. Azur, kısa vadede büyümenin gelecek yıl yüzde 3,7'ye doğru hızlanarak önceki tahminleri 0,3 puan aşmasını ve orta vadede genel olarak istikrarlı kalmasını bekliyor.

Yukarı yönlü revizyon, bazı olumlu faktörleri yansıtıyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki petrol ihraç eden ülkelerdeki büyüme artışı, OPEC+ kesintilerinin kaldırılmasının ardından beklentilerin üzerinde gerçekleşen üretim artışına bağlanabilir. Bu ekonomilerdeki büyümenin 2025 yılında yüzde 3'e, 2026 yılında ise yüzde 3,4'e ulaşması bekleniyor. Dr. Azur, ‘petrolün ötesinde başka faktörlerin de olduğunu’ özellikle KİK düzeyinde ekonomik çeşitlendirme çabalarında kaydedilen muazzam ilerlemeyi övdü ve büyümeyi sürdürmek ve istihdam yaratmak için petrol dışı sektörlerin önemini vurguladı.

cdfgh
Dr. Azur, geçtiğimiz hafta IMF ve Dünya Bankası toplantılarında bölge ekonomisi hakkında konuşurken (AFP)

Petrol ithalatçısı ülkeler için de ivme hız kazanırken büyümenin 2025'te yüzde 3,5'e, 2026'da ise yüzde 4,1'e yükselmesi bekleniyor. Bu büyümenin, düşük petrol fiyatları, yurtdışındaki işçilerden gelen güçlü döviz girdileri, gelen turist sayısındaki artış ve tarım koşullarındaki iyileşmeden kaynaklı olduğu söylenebilir. Dr. Azur, makroekonomik istikrar ve yapısal reformlarda kaydedilen sürekli ilerlemenin, bu ekonomilerin dayanıklılığını artırmaya ve gelecekteki beklentilerini güçlendirmeye yardımcı olduğunu açıkladı. Aynı şekilde mali koşullar da iyileşti, devlet tahvili getiri farkları daraldı ve para birimi değerleri sorunsuz bir şekilde ayarlandı.

Dr. Azur, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da GSYH büyümesinin, güçlü talep, yüksek petrol üretimi ve devam eden reformların etkisiyle bu yıl ve gelecek yıl da artmaya devam edeceğini öngörüyor. Orta vadede, reformlar ve istikrar politikaları yerleşik hale geldikçe büyümenin kademeli olarak artması bekleniyor.

Enflasyon göstergeleri

Enflasyon eğilimleri bölge genelinde farklılık gösterse de çoğu ekonomi ılımlı veya düşüş eğiliminde olan enflasyon oranları ile karşı karşıya. Dr. Azur’a göre bu durum, daha sıkı para politikaları ve gıda ve enerji fiyatlarındaki düşüşün bir sonucu olurken, aynı zamanda devlet tahvili getiri farklarının daralması, sorunsuz para birimi düzeltmeleri ve bazı ülkelerin piyasalara yeniden erişim kazanması da dahil olmak üzere finansal koşullarda iyileşme görüldü.

IMF, KİK ülkelerinde enflasyonun 2025 yılında yüzde 1,7 ile düşük ve istikrarlı kalacağını öngörüyor. Raporda ayrıca, Körfez ülkelerinin cari işlemler fazlasının 2024 yılında GSYİH'nin yüzde 7,1'inden 2030 yılına kadar kademeli olarak yüzde 3,7'ye gerileyeceği belirtildi.

“Büyük riskler”

Dr. Azur, bu tahminlerin olumlu görünümlerine rağmen ‘önemli riskler’ taşıdığını vurguladı. Küresel belirsizliğin ekonomik faaliyeti etkileyebileceği konusunda uyaran Dr. Azur, küresel talebin gerilemesi veya finansal koşulların sıkılaşmasının, büyük finansman ihtiyacı olan ya da devlet borç risklerine yüksek düzeyde maruz kalan bankacılık sistemlerine sahip ülkelere baskı uygulayabileceğini belirtti. Dr. Azur’a göre gelişmiş ekonomilerde süregelen enflasyon da bölgedeki borçlanma maliyetlerini artırabilir.

Jeopolitik gerilimlere değinen Dr. Azur, bu gerilimlerin seviyesinin halen yüksek olduğunu vurguladı. Ateşkes konusunda bazı ilerlemeler kaydedilmesine rağmen, bölgede hala acil insani ihtiyaçlar bulunduğunu belirten Dr. Azur, geçtiğimiz haziran ayında İsrail ile İran arasında patlak veren çatışmanın ticaret üzerinde yalnızca ‘sınırlı ve kısa vadeli’ bir etkisi olduğunu belirtti, ancak istikrarsızlığın yeniden tırmanma riskinin yüksek olduğunu vurguladı.

hyu
IMF, Suudi Arabistan'ın ekonomik büyüme oranı tahminini yüzde 4'e yükseltti (SPA)IMF, Suudi Arabistan'ın ekonomik büyüme oranı tahminini yüzde 4'e yükseltti (SPA)

Dr. Azur, olumlu tarafta ise bölgesel çatışmaların çözülmesinin ve özellikle yönetim, finans sektörünün derinleşmesi ve özel sektörün gelişimi alanlarında yapısal reformların hız kazanmasının orta vadede beklenenden daha güçlü büyüme oranlarına yol açabileceğine inanıyor.

Öncelikler

IMF, kısa vadeli risklerin yönetilmesinde politika önceliklerinin açık olduğu ve aynı zamanda herkes için daha güçlü ve daha kapsayıcı bir büyümenin temellerinin atıldığını vurguladı. Dr. Azur bu bağlamda mevcut büyüme ivmesinin, özellikle sınırlı marjlara sahip ülkelerde, mali ve dışsal tamponları yeniden oluşturmak için ‘değerli bir fırsat’ sunması gerektiğinin altını çizdi.

Ekonomilerin çeşitlendirilmesi, özel sektörün desteklenmesi, yönetimin ve kurumların güçlendirilmesi, ticaret engellerinin azaltılması ve altyapıya yatırım yapılması amacıyla cesur reformların sürdürülmesi çağrısında bulunan Dr. Azur, bu istikrarlı büyümenin, gençlere ve kadınlara daha fazla fırsat sunarak, eğitim ve sağlık hizmetlerini iyileştirerek ve finansmana erişimi genişleterek kapsayıcı olması gerektiğini vurguladı. Dr. Azur, dijital dönüşüm ve yapay zekanın (AI) üretkenliği artırmak için ek fırsatlar sunduğuna işaret etti.

Çatışmadan çıkan ekonomilerle ilgili değerlendirmesinde başarılı bir toparlanma için erken makroekonomik istikrar, dış finansmana erişim (uluslararası destek ve borç hafifletme dahil) ve kurumsal güçlendirmenin kilit faktörler olduğunu vurgulayan Dr. Azur’a göre IMF analizleri, barışın ilk beş yılında makroekonomik oynaklığın azaltılmasının kalıcı toparlanma olasılığını büyük ölçüde artırdığını gösterdi.

Politika yapıcıların şu anda karşı karşıya olduğu temel zorluğun ‘bu direnci kapsamlı ve sürdürülebilir uzun vadeli büyümeye dönüştürmek’ olduğuna dikkati çeken Dr. Azur, 2025 yılının ‘belirsizlik ortamında dayanıklılığın yılı’ olduğunu belirterek sözlerini tamamladı.


Dünya Bankası: Suriye'nin yeniden inşasının tahmini maliyeti 216 milyar doları aşıyor

Sednaya Hapishanesi önündeki enkazın arasında park halindeki bir araç (Arşiv – Reuters)
Sednaya Hapishanesi önündeki enkazın arasında park halindeki bir araç (Arşiv – Reuters)
TT

Dünya Bankası: Suriye'nin yeniden inşasının tahmini maliyeti 216 milyar doları aşıyor

Sednaya Hapishanesi önündeki enkazın arasında park halindeki bir araç (Arşiv – Reuters)
Sednaya Hapishanesi önündeki enkazın arasında park halindeki bir araç (Arşiv – Reuters)

13 yılı aşkın süren çatışmaların ardından Suriye'nin yeniden inşası için tahmini maliyet 216 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

Bu tahmin, ulusal düzeyde altyapı ve bina varlıklarına verilen hasarın hızlı ve kapsamlı bir değerlendirmesinin sonuçlarını sunan ‘2011-2024 Dönemi Suriye'deki Fiziksel Hasar ve Yeniden İnşa Değerlendirmesi’ raporundan alındı.

Fiziksel yıkımın boyutu ve en çok hasar gören altyapı

Raporda, çatışmanın Suriye'nin çatışma öncesindeki toplam sermayesinin yaklaşık üçte birine zarar verdiği belirtildi. Altyapı ile konut ve konut dışı binalara verilen doğrudan fiziksel hasar yaklaşık 108 milyar dolar olarak hesaplandı.

Doğrudan hasarın dağılımı açısından, altyapı toplam hasarın yüzde 48'ini (52 milyar dolara eşdeğer) oluşturarak en çok etkilenen kategori olurken, bunu konut binaları (33 milyar dolar) ve konut dışı binalar (23 milyar dolar) izledi. Vilayet düzeyinde, toplam hasar açısından en çok etkilenenler Halep, Şam Kırsalı ve Humus oldu.

Yeniden inşa maliyeti GSYİH'nın 10 katı

Raporda, hasar gören fiziki varlıkların yeniden inşa maliyetinin 140 milyar ile 345 milyar dolar arasında olacağı tahmin ediliyor ve en ihtiyatlı tahmin 216 milyar dolar olarak belirtiliyor. Bu tahmini maliyet, konutlar için 75 milyar dolar, konut dışı tesisler için 59 milyar dolar ve altyapı için 82 milyar dolar olarak ayrılmış. Halep ve Şam Kırsalı bölgelerinin yeniden inşa yatırımlarının en büyük payını alması bekleniyor.

zcdfg
Beyrut'tan evlerine dönmek için hazırlanan Suriye mülteciler (EPA)

Raporda, yeniden inşa için tahmini maliyetin Suriye'nin 2024 yılı için öngörülen gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yaklaşık on katı olduğu belirtilerek, bu zorluğun muazzam boyutu vurgulandı. Çatışma, Suriye ekonomisine ciddi zarar verdi ve 2010 ila 2022 yılları arasında reel GSYİH yaklaşık yüzde 53 oranında düştü. Nominal GSYİH, 2011'de 67,5 milyar dolardan 2024'te tahmini 21,4 milyar dolara geriledi.

Uluslararası toplumdan ortak taahhüt ve destek için harekete geçme çağrısı

Bulgular hakkında yorum yapan Dünya Bankası Ortadoğu Bölge Direktörü Jean-Christophe Carret şunları söyledi: “Zorluklar çok büyük, ancak Dünya Bankası, Suriye halkı ve uluslararası toplumla birlikte çalışarak iyileşme ve yeniden inşa çabalarını desteklemeye hazır. Suriye'nin iyileşme ve uzun vadeli kalkınma yolunda ilerlemesine yardımcı olmak için toplu taahhüt, koordineli eylem ve kapsamlı ve yapılandırılmış bir destek programının benimsenmesi kritik öneme sahip.”

cvf
Suriye Maliye Bakanı Muhammed Yusr Berniyye, geçtiğimiz hafta Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası toplantılarına katıldı. (Reuters)

Suriye Maliye Bakanı Muhammed Yusr Berniyye ise bu raporun ‘ülkedeki muazzam yıkımın boyutunu ve Suriye’yi bekleyen yeniden inşa maliyetlerini değerlendirmek için önemli bir temel’ sağladığını ifade etti. Berniyye, uluslararası toplumun şimdi her zamankinden daha fazla ‘Suriye'nin temel altyapı hizmetlerini yeniden kurmasına, yerel toplulukları canlandırmasına ve halkı için daha dayanıklı bir gelecek adına temeller atmasına yardımcı olmak üzere destek toplaması ve ortaklıklar kurması’ gerektiğini vurguladı.

Rapordaki bulguların, çatışmanın uzun süren niteliği ve bununla ilişkili metodolojik kısıtlamalar nedeniyle yüksek derecede belirsizliğe tabi olduğu ve değerlendirmenin, kurtarma planlaması tartışmalarına bilgi sağlamak amacıyla toplam hasar ve yeniden inşa maliyetlerinin bir tahminini sunmayı amaçladığı unutulmamalı. Bu değerlendirme, Dünya Bankası'nın Küresel Afet Azaltma ve İyileştirme Fonu'nun (GFDRR) mali ve teknik desteği ile hazırlandı.