Ham petrol varil fiyatı 40 dolara yükseldi

ABD’nin Teksas eyaletinin batısındaki Permian Havzası'da bir petrol sondaj kulesi (Reuters)
ABD’nin Teksas eyaletinin batısındaki Permian Havzası'da bir petrol sondaj kulesi (Reuters)
TT

Ham petrol varil fiyatı 40 dolara yükseldi

ABD’nin Teksas eyaletinin batısındaki Permian Havzası'da bir petrol sondaj kulesi (Reuters)
ABD’nin Teksas eyaletinin batısındaki Permian Havzası'da bir petrol sondaj kulesi (Reuters)

Petrol yatırımcıları, büyük üreticilerin bu hafta yapılacak toplantıda petrol fiyatlarını desteklemek için yapılan devasa üretim kesintilerine devam edip etmeyeceklerini öğrenmeyi beklerken petrol fiyatlarında bugün yükseliş kaydedildi.
Brent petrolün varil fiyatı vadeli işlemlerde dünya saatiyle (GMT)  06.30 sularında 36 sent (yüzde 0,94) artışla 38,68 dolara yükseldi. ABD'nin Batı Teksas (WTI) tipi ham petrolü varik fiyatı ise vadeli işlemlerde 26 sent (yüzde 0,73) artarak 35.70 dolardan işlem gördü.
Petrol fiyatları, OPEC+ olarak bilinen Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyeleri ile başta Rusya olmak üzere OPEC dışı bazı ham petrol üreticisi ülkelerden oluşan grup tarafından anlaşmaya varılan üretim kesinleri sayesinde yükselirken Brent ve WTI varil fiyatları bu yılın başından bu yana halen yüzde 40 civarında seyrediyor.
Bu yükseliş, tüm dünyada ülkelerin kademeli olarak ekonomik faaliyetlere yeniden başlaması ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında uygulanan kısıtlamaların hafifletilmesi ile artan talep nedeniyle uzun bir süre yaşanan gerilemenin ardından sonra gerçekleşti. Suudi Arabistan'ın gönüllü olarak günlük 1 milyon varil kesinti yapması da bu yükselişte etkili oldu.
Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı, Saudi Aramco Şirketi’ne 12 Nisan’da yapılan son OPEC+ toplantısında Suudi Arabistan’ın taahhüt ettiği kesintinin yanı sıra ham petrol üretimini Haziran ayında günlük bir milyon varillik gönüllü ek kesinti yapması talimatı vermişti. Böylece Suudi Arabistan’ın ham petrol üretimindeki kesinti miktarı geçtiğimiz Nisan ayı üretim miktarına kıyasla günlük yaklaşık 4 milyon 800 bin varil olurken Haziran ayı ham petrol üretiminin günlük 7 milyon 492 bin varil olması bekleniyor.
Bakanlık, şirkete ayrıca Mayıs ayında üretimini hedef seviyesinin altında tutma talimatı verdi. Böylece Saudi Aramco’nun Mayıs ayında ham petrol üretimi günlük 8 milyon 492 bin varil olarak kararlaştırıldı. Suudi Arabistan, bu ek kesintisiyle OPEC+ grubu ülkelerini, küresel petrol piyasalarının istikrarını desteklemek amacıyla taahhüt ettikleri kesinti oranlarına bağlı kalmalarını sağlamayı ve üretimlerinde daha fazla kesinti yapmaya yönlendirmeyi amaçladı.
OPEC+ grubu, dün düzenlenen Olağanüstü Bakanlar Toplantısı’nda, geçtiğimiz Perşembe günü varılan günlük 10 milyon varillik üretim kesintisi anlaşması çerçevesinde üretimi 9,7 milyon varil azaltmayı kabul etmesinin ve belirlenen günden önce kesintilerin yapılmaya başlanmasının ardından petrol fiyatları son üç hafta içinde yükselişe geçti.
Petrol fiyatlarındaki yükselişin bir başka nedeni ise petrol piyasaları için iyimser bir hava estiren ülkelerin kademeli olarak ekonomik faaliyetlerini başlatması ve salgınla mücadele kapsamında alınan tedbirlerin hafifletilmesi oldu. Bununla birlikte Suudi Arabistan petrol fiyatlar düştüğünde istikrarın yeniden sağlanması için ek önlemler almaya hazır olduğunu da göstermiştir.
OPEC+ grubu geçtiğimiz Mayıs ayı başlarında tarihi bir anlaşmaya vararak, petrol üretimini iki ay boyunca günlük 9,7 milyon varillik kesinti yapma konusunda anlaştı. Yine aynı anlaşma çerçevesinde üretim kesintileri, Temmuz ayından 2020 yılı sonuna kadar günlük 8 milyon varil olacak. Üretim kesintileri, 2021 yılı başlarından Nisan 2022'ye kadar günlük 2 milyon varil ila 6 milyon varil olarak gerçekleşecek.
Petrol fiyatlarındaki son yükseliş, küresel petrol stoklarının birikmesi, koronavirüs salgının etkileri ve tüm dünyada ülkelerin sınırlarını kapatması nedeniyle petrol talebinde yaşanan önemli düşüşün bir sonucu olarak yaşanan sert düşüşlerinden ardından yaşandı.
20 Nisan Pazartesi günü WTI ham petrolü Mayıs kontratı fiyatı tam anlamıyla çöküntü yaşadı. New York borsasında listelenen bir varil petrolün fiyatı, tarihte ilk kez sıfırın altına düştü. Bu da yatırımcıların ellerindeki ham petrol stokunu eritmek için petrolün üzerine ödeme yapmaya istekli oldukları anlamına geliyordu.
Öte yandan Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) petrol talebiyle ilgili son tahminlerini, bu yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda 23,1 milyon varil ve 2020 yılında günlük 9,3 milyon varil azalacağı şeklinde revize etti. UEA ayrıca, üretim kesintisi anlaşmasının ardından Mayıs ayında petrol piyasalarındaki arzların günlük yaklaşık 12 milyon varil azalmasını bekliyor.
Diğer yandan Uluslararası Para Fonu (IMF) küresel ekonominin bu yıl yüzde 3 oranında küçüleceği tahmininde bulundu.
Petrol, 2020 yılının ilk çeyreğinde tarihinin en kötü çeyreğinde değerinin üçte ikisini kaybetti. SARS salgının yaşandığı 2002-2003 yıllarından bu yana petrol ilk çeyrekteki en düşük seviyelerinden işlem gördü. Koronavirüs salgını küresel ekonomiyi vuracağı korkusu arttıkça ilk çeyrekte düşüşler kaydedildi. Bu korku nedeniyle petrol talebinde sert bir düşüş yaşandı.
Günlük 1,5 milyon varil ek üretim kesintisi üzerine yapılan OPEC + anlaşmasının Rusya'nın reddetmesi nedeniyle başarısız olmasının ardından fiyatlar, ilk çeyrekte küresel petrol arzındaki artıştan etkilendi. Bu durum Suudi Arabistan'ı petrol arzını günlük 12,3 milyon varile yükselttiğini ve günlük 10 milyondan fazla varil petrol ihraç ettiğini açıklamaya itti. O dönem Suudi Arabistan gibi Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de üretimini artırdı.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?