Beşir rejimi sembolleri, yasalara meydan okuyor

İbrahim Gandur (AFP)
İbrahim Gandur (AFP)
TT

Beşir rejimi sembolleri, yasalara meydan okuyor

İbrahim Gandur (AFP)
İbrahim Gandur (AFP)

Devrilmiş Sudan rejiminin önde gelen yetkililerinden İbrahim Gandur, siyasi faaliyetler yürüterek ve Ulusal Kongre Partisi mensuplarını siyasi faaliyetlerden mahrum eden yasaları tanımayarak hükümete meydan okudu. Sudan’da siyasi faaliyet yasalarını ihlal edenlere 10 yıl hapis cezası veriliyor.
Ulusal Kongre Partisi başkanlığına atanan ve eski Dışişleri Bakanı İbrahim Gandur, Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, “Siyasi bir grup tarafından belirlenen bir yasa, bizi kimse tarafından bize verilmemiş olan haklarımızı kullanmak hususunda korkutmayacak. Bu haklar uğruna hapse tıkılmaya veya başka tür cezalara hazırız” dedi.
Kober Hapishanesi yetkilileri, askeri darbe ve ‘eylemcilerin öldürülmesine ve mali yolsuzluk meselelerine’ karıştıkları suçlamasıyla soruşturulan devrik lider ve Ulusal Kongre Partisi lideri Ömer el-Beşir’i alıkoyuyor. Hükümet, geçen Kasım ayında Ulusal Kongre Partisi’nin dağılmasını, sembollerinin siyasi faaliyetinin askıya alınmasını, mülklerine ve mallarına el konulmasını öngören ‘kurtarma sisteminin feshedilmesini’ içeren bir yasa yayınlamıştı.
1989 yılında askeri bir darbeyle iktidara gelmesinden, geçen Nisan ayında devrilmesine kadar 30 yıldır iktidarı üstlenen Cumhurbaşkanı Beşir yönetimi, insan hakları hususunda, ‘önde gelen liderlerinin savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırımda yer alması’ nedeniyle ciddi suçlamalara tanık oldu. Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri liderlerinden Sıddık Yusuf, halk devriminin ülkedeki demokratik sistemine karşı askeri bir darbe ile iktidara gelen Beşir rejimine karşı patlak verdiğini ve iktidardaki döneminin, genel özgürlükler, siyasi özgürlükler ve insan hakları açısından kısıtlamalara tanık olunan en kötü dönem olduğuna dikkati çekti. Yusuf, rejimin halk devrimiyle devrilmesinden sonra geçiş yönetimi tarafından yayınlanan yasalar uyarınca herhangi bir siyasi faaliyetin ortaya koyulmadığını vurguladı.
Sıddık Yusuf, Ulusal Kongre Partisi’nin ‘kurtarma sisteminin dağıtılması’ yasası çerçevesinden yargılanacağını, ayrıca siyasi faaliyetlerinin yasaklandığını ve siyasi sahneye geri dönmeyeceğini vurgularken, “Yasa, partiye mensup olan herkesi yargılayacak, bu kimselerin Sudan halkına karşı işlenen suçlara karıştığını ispatlayacak. Partiye mensup olan, ama bu suçların hiçbirine karışmayan isimler sorumlu tutulmayacak ve sıradan bir Sudan vatandaşı gibi özgürlüğünün tadını çıkarabilecek” dedi.
Ulusal Kongre Partisi’nin herhangi bir faaliyet yürütmesini engelleyen yasal kısıtlamalara rağmen, son dönemde yasayı yürütme makamları tarafından herhangi bir uygulama ortaya koyulmaksızın, geçiş hükümetinin devrilmesini isteyen sokak gösterileri düzenlendi.
Bu çerçevede Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri bünyesinde bulunan gruplardan Federal Toplum Yürütme Kurulu Başkanı Ebu Bekir Faysal, geçiş dönemini düzenleyen anayasal belge ve ülkenin en yüksek makamları tarafından onaylanmış 30 Haziran sistemini bozan yasa uyarınca Ulusal Kongre Partisi’nin yasadışı bir oluşum olduğunu ve siyasi eylemde bulunmasına izin verilmemesi gerektiğini vurguladı. Faysal, bu parti liderlerinden herhangi birinin hapishane dışında bulunmasının ve yasadışı bir örgüt adına konuşmasına izin verilmesinin, yetkililerin büyük bir kusurunu yansıttığını ifade etti.
Yetkililerin devrik rejimin liderlerini ve (anayasa metinleri ve siyasi çalışma yasaları tarafından yasaklanan) parti adına konuşanları tutuklamadığına dikkati çekerken, “Bu kusur, aynı zamanda İbrahim Gandur’un yasadışı bir parti adına konuşması gibi, yasaları ihlal eden herkese karşı yasaları uygulamak zorunda olan başsavcılığa kadar uzanıyor” dedi.
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin bir lideri ise hükümeti de bu kusurlardan sorumlu tutarken, hükümetin devrik rejimin liderleriyle sıkı bir şekilde ilgilenemediğini ve İslamcıların yönetimi sırasında ülkede meydana gelen tüm ihlallerde ahlaki  ve yasal sorumluluklarını yerine getiremediğini kaydetti.
İsminin verilmesini istemeyen yetkili, rejimin devrilmesinden bu yana bir yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen yetkililerin, rejimin sembol isimlerini itiraf ettikleri suçlar dolayısıyla yargılayamadığını belirtti. Yetkili, sokaklara dökülüp Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesini isteyen Sudan halkının en büyük talebinin de Ulusal Kongre Partisi’nin feshedilmesi olduğunu vurguladı. Anayasanın 8’inci maddesi, devrik rejimin feshini, tasfiyesini, tüm mallarının kamulaştırılmasını, varlık ve fonlarına el konulmasını öngörüyor.



Irak’ta meclis başkanı ve yardımcıları göreve başladı

Yeni Irak Meclisi üyeleri Bağdat'ta ilk oturumlarına giderken (AFP)
Yeni Irak Meclisi üyeleri Bağdat'ta ilk oturumlarına giderken (AFP)
TT

Irak’ta meclis başkanı ve yardımcıları göreve başladı

Yeni Irak Meclisi üyeleri Bağdat'ta ilk oturumlarına giderken (AFP)
Yeni Irak Meclisi üyeleri Bağdat'ta ilk oturumlarına giderken (AFP)

Irak Meclisi, dün Meclis Başkanı ve iki yardımcısının seçimini tamamlayarak siyasi krizi hızla sona erdirdi. Üçüncü tur oylamanın ardından, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) üyesi Ferhad el-Atruşi, ikinci Meclis Başkan yardımcısı olarak seçildi.

Bu karar, KDP’nin iki turda da mutlak çoğunluğu elde edemeyen önceki adayı Şahvan Abdullah'ı adaylıktan çekip yerine Ferhad el-Atruşi’yi aday göstermesinin ardından alındı.

Muhammed el-Halbusi 208 oyla Meclis Başkanı olarak seçilirken Adnan Feyhan 177 oyla birinci başkan yardımcısı seçildi.

Sonuçların açıklanmasının ardından yeni başkanlık kadrosu resmi olarak göreve başladı. Halbusi, cumhurbaşkanlığı için aday başvurularının açıldığını duyurarak, Şii Koordinasyon Çerçevesi tarafından seçilecek olan başbakanın onaylanmasıyla sona erecek olan bir sonraki anayasal süreci başlattı. Şii Koordinasyon Çerçevesi, kendisini meclisteki en büyük blok olarak ilan etmişti.


Suudi Arabistan, güvenliği ve Yemen'in istikrarı için kırmızı çizgiyi çizdi

Salı günü Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na ulaştıktan sonra Arap Koalisyonu güçleri tarafından imha edilen bazı araçlar (Reuters)
Salı günü Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na ulaştıktan sonra Arap Koalisyonu güçleri tarafından imha edilen bazı araçlar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, güvenliği ve Yemen'in istikrarı için kırmızı çizgiyi çizdi

Salı günü Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na ulaştıktan sonra Arap Koalisyonu güçleri tarafından imha edilen bazı araçlar (Reuters)
Salı günü Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na ulaştıktan sonra Arap Koalisyonu güçleri tarafından imha edilen bazı araçlar (Reuters)

Yemen salı günü, Suudi Arabistan'ın güvenlik denklemlerini yeniden çizdiği ve kırmızı çizgileri ve ittifak sınırlarını belirlediği önemli gelişmelere tanık oldu. Hadramut ve el-Mehra'da Güney Geçiş Konseyi'nin (GGK) gerginliği tırmandırmasıyla birlikte Riyad, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) ‘son derece tehlikeli’ olarak nitelendirdiği eylemlerinden duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Bu adımlar, GGK’ya bağlı güçlerin güney sınırları yakınlarında askeri eylemlerde bulunmasına neden oldu. Riyad, bu gelişmeleri ulusal güvenliği ile Yemen ve bölgenin güvenliğine yönelik doğrudan bir tehdit olarak değerlendirdi.

Güvenliğinin ‘kırmızı çizgi’ olduğunu vurgulayan Suudi Arabistan, Yemen'in birliğine ve egemenliğine bağlılığını ve Yemen Başkanlık Konseyi'ne tam desteğini teyit ederken, ‘güney davasının’ haklılığı konusundaki tutumunu ve bunu kapsamlı siyasi diyalog çerçevesi dışında ele almayı reddettiğini bir kez daha yineledi.

Riyad, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin talebine yanıt olarak BAE güçlerinin Yemen'den çekilmesini ve herhangi bir iç tarafa askeri ya da mali destek verilmesinin sonlandırılmasını istedi. Yemen'de Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu Sözcüsü Tümgeneral Turki al-Maliki'ye göre Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu güçleri, resmi izin olmadan Mukalla Limanı’na getirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan ‘sınırlı ve nokta atışı’ bir hava saldırısı düzenledi.

Öte yandan Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, BAE ile ortak savunma anlaşmasının iptal edildiğini duyurdu. 90 günlük olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini açıklayan Alimi, BAE güçlerinin 24 saat içinde ülkeyi terk etmelerini ve kamplarını Vatan Kalkanı Güçleri’ne devretmelerini talep etti. Bu kararlar resmi kurumlar tarafından desteklendi.

Tüm bu gelişmeler ve Alimi'nin verdiği son tarih çerçevesinde BAE Savunma Bakanlığı, ilgili ortaklarla koordineli olarak güçlerinin geri çekileceğini duyurdu. Bakanlık, misyonu sonlandırma kararının ‘mevcut aşamanın gerekliliklerinin kapsamlı bir değerlendirmesi’ çerçevesinde alındığını ve BAE'nin bölgesel güvenlik ve istikrarı destekleme konusundaki taahhütleri ve rolüyle tutarlı olduğunu vurguladı.


Suriye: Lazkiye'de çıkan şiddet olaylarının ardından Esed'le bağlantılı 21 kişi gözaltına alındı

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye kentindeki çatışmaların ardından bir askeri aracın üzerinde (EPA)
Suriye güvenlik güçleri Lazkiye kentindeki çatışmaların ardından bir askeri aracın üzerinde (EPA)
TT

Suriye: Lazkiye'de çıkan şiddet olaylarının ardından Esed'le bağlantılı 21 kişi gözaltına alındı

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye kentindeki çatışmaların ardından bir askeri aracın üzerinde (EPA)
Suriye güvenlik güçleri Lazkiye kentindeki çatışmaların ardından bir askeri aracın üzerinde (EPA)

Suriye devlet televizyonuna göre Suriyeli yetkililer, ağırlıklı olarak Alevi nüfusun yaşadığı Lazkiye bölgesinde yaşanan şiddet olaylarının ardından sokağa çıkma yasağı ilan ettikten kısa bir süre sonra, ülkenin batısında Beşşar Esed rejimiyle bağlantılı olmakla suçlanan 21 kişiyi gözaltına aldı.

Lazkiye vilayetinde düzenlenen gösterilerde en az 3 kişinin silahla öldürülmesinin ardından, pazartesi günü Alevi mahallelerinde şiddet olayları yaşandı. Binlerce kişinin katıldığı gösteriler, Humus şehrindeki Alevi mahallesinde bulunan bir camiye düzenlenen patlamayı protesto etmek amacıyla Alevi bir dini otorite tarafından düzenlenmişti. Göstericilerden ikisi güvenlik güçleri tarafından öldürüldü.

Suriye devlet televizyonu, Lazkiye vilayetinde İç Güvenlik Güçlerinin, eski rejimin kalıntıları olarak tanımlanan ve suç faaliyetlerinde, mezhepçi kışkırtmada ve iç güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarda yer alan 21 kişiyi gözaltına aldığını bildirdi. 

Gözaltılar, devlet televizyonunun, yetkililer tarafından dün saat 17:00 ile bugün 06:00 arasında Lazkiye’de uygulanan sokağa çıkma yasağının yoğun güvenlik önlemleri altında yürürlüğe girdiğini bildirmesinin ardından açıklandı.

İçişleri Bakanlığı daha önce yaptığı açıklamada, "acil durumlar, sağlık personeli, ambulans ve itfaiye ekipleri hariç" şehirde sokağa çıkma yasağı ilan etmiş ve sakinleri "karara tam olarak uymaya ve ilgili makamlarla iş birliği yapmaya" çağırmıştı.

Şarku’l Avsat’ın devlet medyasından aktardığına göre Lazkiye’de ağırlıklı olarak Alevi mahallelerinde yaşayanlar, pazartesi gecesi saldırılar ve yağmalama olayları yaşandığını, araçların ve mülklerin tahrip edildiğini, daha sonra sükunetin sağlandığını ve güvenlik güçlerinin konuşlandırıldığını bildirdi.

İçişleri Bakanlığı sözcüsü Nureddin el-Baba dün yaptığı açıklamada, yetkililerin "vatandaşların onurunu veya mallarını ihlal eden her türlü sabotaj veya saldırı eylemini kesinlikle reddettiğini" belirterek, failler hakkında "gerekli yasal önlemleri" alacaklarını ifade etti.

İçişleri Bakanlığı'nın "gerekçesi ne olursa olsun, hiçbir pervasız veya yasadışı eyleme izin vermeyeceğini" vurgulayan el-Baba, "istisnasız tüm Suriye vatandaşlarını koruma konusundaki tam kararlılığını" teyit etti.

"Saraya Ensar el-Sünne" adını kullanan bir grup tarafından üstlenilen ve 8 kişinin ölümüne yol açan cami saldırısı, bu mezhebin üyesi olan eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in Aralık 2014'te devrilmesinden bu yana çok sayıda şiddet olayına maruz kalan dini azınlığa yönelik bir dizi saldırının sonuncusu.

Suriye, özellikle mart ayında kıyı bölgesinde Alevi sivillere karşı yaşanan kanlı mezhep çatışmalarına sahne oldu. Şam'daki yeni yönetim, Esed'in silahlı destekçilerini güvenlik güçlerine saldırarak şiddeti kışkırtmakla suçlamıştı.