Suudi Arabistan ve Rusya petrol üretim kesintilerini sürdürme konusunda anlaştı

Riyad'daki Suudi Menkul Kıymetler Borsası’ndaki ekranda hisse senedi fiyatları görülüyor (Reuters-Arşiv)
Riyad'daki Suudi Menkul Kıymetler Borsası’ndaki ekranda hisse senedi fiyatları görülüyor (Reuters-Arşiv)
TT

Suudi Arabistan ve Rusya petrol üretim kesintilerini sürdürme konusunda anlaştı

Riyad'daki Suudi Menkul Kıymetler Borsası’ndaki ekranda hisse senedi fiyatları görülüyor (Reuters-Arşiv)
Riyad'daki Suudi Menkul Kıymetler Borsası’ndaki ekranda hisse senedi fiyatları görülüyor (Reuters-Arşiv)

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) en büyük petrol üreticisi Suudi Arabistan ve OPEC üyesi olmayan Rusya, şuan yürürlükte olan rekor seviyedeki petrol üretim kesintilerini bir ay daha sürdürme konusunda anlaştı.
Öte yandan Reuters’ın kaynaklardan aktardığı bilgiye göre Suudi Arabistan ve Rusya, üretim kesintilerinin daha fazla etkili olması için üretimi kesintilerine tam olarak uymayan ülkeler üzerindeki baskıyı arttırma konusunda da uzlaştı.
OPEC üyeleri ile OPEC dışı bazı ham petrol üreticisi ülkelerden oluşan grup OPEC + Mayıs ve Haziran aylarındaki petrol üretiminde günlük 9,7 milyon varil ya da bir başka deyişle küresel üretimin yaklaşık yüzde 10'unu kadar kesinti yapmayı kararlaştırdı. Böylece yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele kapsamında uygulanan izolasyon önlemleri nedeniyle petrole olan talebin çökmesiyle düşen fiyatların yükseltilmesi hedeflendi.
OPEC üyeleri ve müttefikleri, şimdi Haziran ayı sonrasında da kesintileri sürdürmeyi tartışıyorlar. OPEC’ten bir kaynak, “Suudi Arabistan ve Rusya, üretim kesintilerini bir ay daha uzatmayı kabul ediyor” ifadelerini kullandı. Reuters’ın aktardığı açıklamasında kaynak, “Üretim kesintilerini uzatmak için yapılacak herhangi bir anlaşma, Mayıs ayında bu kesintilere tam olarak uymayan ülkelerin, önümüzdeki aylardaki fazla üretimi dengelemek için kesintilere uymalarına bağlı” yorumunda bulundu.
Öte yandan OPEC dönem başkanı Cezayir, 9 veya 10 Haziran’da yapılması planlanan bir toplantı tarihi belirlenmesi önerisinde bulunmasının ardından bugün internet üzerinden üretim politikasının ele alınması beklenen bir OPEC + grup toplantısı yapılması umuluyor. Ancak toplantının yapılıp yapılmayacağına dair hala bir takım şüpheler devam ediyor.
OPEC kaynağı konuyla ilgili olarak “4 Haziran’da erken tarihli bir toplantı yapılması da uzlaşılmasını gerektiriyor. Üretim kesintilerine tam olarak uymayan ülkelerin başvuru kriterleri ve önümüzdeki aylarda fazla üretimi nasıl dengeleyecekleri konusunda tartışmalar halen sürüyor” dedi.
Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, OPEC + toplantısından hemen önce, Suudi Arabistan ve Rusya gibi büyük petrol üreticilerinin, ham petrol üretim kesintileri taahhütlerine bağlı kalacakları ve rota değiştirerek küresel ekonomiye zarar vermeyeceklerini düşünüyor.
ABD yönetiminden üst düzey bir yetkili, Reuters'a yaptığı açıklamada, bugün yapılacak OPEC+ toplantısı öncesinde Washington’ın küresel petrol üreticilerine yönelik tutumunun ne olduğuyla ilgili bir soruyu şöyle yanıtladı:
“Büyük petrol üreticilerinin, daha önce eşi benzeri görülmemiş küresel ekonomik koşullar çerçevesinde düzenli ve hızlı bir şekilde toparlanmanın önünde engel oluşturan politikalara geri dönmeyeceğinden eminiz.”
İki OPEC üyesi Irak ve Nijerya, Mayıs ayında hedeflenen üretim kesintilerine tam olarak uymadı. Bununla birlikte bir kaynak, Kazakistan'ın da OPEC + anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmediğini söyledi. Buna karşın bir başka kaynak ise Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi OPEC üyelerinin, Haziran ayından sonra da petrol üretiminde gönüllü olarak günlük 1,18 milyon varil ek kesinti yapmayı planladıklarını aktardı.
Bir diğer gelişmede ise koronavirüs salgınının başladığı Çin'de devam eden toparlanma sayesinde petrol fiyatları Nisan ayında yükselişe geçti. Diğer ekonomiler de salgına karşı alınan izolasyon tedbirlerinin hafifletilmesiyle yavaş yavaş faaliyetlerine devam ediyorlar.
İlk OPEC kaynağı açıklamasında ayrıca şunları söyledi:
“Piyasa genel olarak, izolasyon tedbirlerinin kademeli olarak hafifletilmesi ile doğru yönde ilerliyor. Ancak her zaman yeni bir koronavirüs dalgası riski bulunduğundan dikkatli olmalıyız. Diğer bir konu ise taleplerin hızla toparlanmasıdır. Hisse senetleri hala ortalama seviyelerin üzerinde ve bu konunun bir an evvel ele alınması gerekiyor.”
Öte yandan Mart ayından bu yana geçtiğimiz Salı günü ilk kez en yüksek seviyesini (40 doları aştı) gören petrol fiyatları dün yeniden geriledi. Söz konusu gerileme, Bloomberg haber ajansının bugün yapılması planlanan toplantının olup olmayacağına dair şüphelerin bulunduğunu duyurmasının ardından piyasa üzerinde oluşan baskıdan dolayı kaydedildi.
Ağustos kontratlı Brent ham petrol varil fiyatı vadeli işlemlerde dünya saatiyle (GMT) 11.50’de 73 sentlik (yüzde 1,8) düşüşle 38,84 dolara geriledi. Petrolün varil fiyatı 6 Mart'tan bu yana en yüksek seviye olan 40,53 dolara yükselmişti. ABD'nin Batı Teksas (WTI) tipi ham petrolü varil fiyatı ise 79 sentlik (yüzde 2,2) düşüşle 36,02 dolardan işlem gördü.
Göstergeler son haftalarda petrolün varil fiyatında hızlı bir artışa işaret etti. Brent ham petrol son 21 ayın en düşük seviyesine düştükten sonra iki katın üstünde artış kaydetti. Petrolün varil fiyatı 16 doların altına düşerken, ABD ham petrolünün fiyatı 0 doların altına inmişti.



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?