Türkiye'nin 34 şehrine uçuşlar başladı

Türkiye'nin 34 şehrine uçuşlar başladı
TT

Türkiye'nin 34 şehrine uçuşlar başladı

Türkiye'nin 34 şehrine uçuşlar başladı

Normalleşme adımları kapsamında 1 Haziran’da 5 şehirle başlayan yurtiçi tarifeli yolcu uçuşları, bugünden itibaren 34 farklı şehre gerçekleştirilmeye başladı.
Uçuşlara ilişkin Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, “Bugün itibariyle de seferlerimizin yüzde 30'unu açmış durumdayız. İstanbul, Sabiha Gökçen ve Ankara olmak üzere yaklaşık 250 sefer yapıyoruz. 25-26 binin üzerinde de yolcu taşıyacağız, doluluk oranları da yüzde 80'ler civarında oldukça iyi bir rakam” dedi.
Korona virüs tedbirleri kapsamında Nisan ayının ilk haftasında tüm iç ve dış hat seferlerine ara verilmiş, virüsün kontrol altına alınmaya başlamasıyla birlikte ise normalleşme adımları kapsamında ilk etapta 1 Haziran itibariyle İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Trabzon olmak üzere 5 ilde tarifeli uçuşlar başlatılmıştı. Sınırlı sayıda başlayan tarifeli iç hat uçuşları bugün itibariyle artarak devam etti. Bayrak taşıyıcı havayolu şirketi Türk Hava Yolları'nın 5 şehirle başlattığı uçuşlar, bugün 34'e yükseldi.

Yolcular, virüs tedbirlerine uygun şekilde terminale alındı
Normalleşme adımları kapsamında Anadolu'nun 34 şehrine uçuşların başlatılmasıyla birlikte İstanbul Havalimanı'nda sabahın erken saatlerinden itibaren hareketlilik başladı. Havalimanına gelen yolcular, virüs tedbirlerine uygun maskeli ve termal kameralardan geçerek terminale alındı. Terminale giren yolcuların bagajları ise virüslerden arındıran ultraviyole cihazlardan geçirilip terminale alındı. Yolcu yakınları da virüs tedbirleri kapsamında havalimanına alınmadı.
Adana'ya giden yolculardan Mehmet Cemil Şanlı, “Adana'ya gideceğim. İki aydır karantinadayım. Bileti alır almak çok sevindim. Biletimi elektronik ortamda aldım. Maskemizi ve HES Kodumuzu da aldım geldim” diye konuştu.
Türkan Aman ise, “Buradan Adana'ya oradan da Mersin'e geçeceğim. Gidememiştim çocuklarım orada. Mart'ta gitmem gerekiyordu virüsten dolayı gidemedim şimdi gidiyorum” dedi.

250 seferle 26 bin yolcu taşınacak
İstanbul Havalimanı'na gelerek incelemelerde bulunan Türk Hava Yolları Genel Müdürü Bilal Ekşi, basın mensuplarına yaptığı değerlendirmede bugün gerçekleştirilecek uçuş rakamlarına ilişkin bilgi vererek“İki aydır havacılık tamamen durmuştu. Uçuşları yapmıyorduk. 1 Haziran itibariyle iç hatlarda 5 ille tabiri caizse ön demene seferleine başladık. Bugün tibariyle de seferlerimizin yüzde 30'unu açmış durumdayız. Bugün İstanbul, Sabiha Gökçen ve Ankara olmak üzere yaklaşık 250 sefer yapıyoruz. Bugün itibariyle 25-26 binin üzerinde de yolcu taşıyacağız. Doluluk oranları da yüzde 80'ler civarında oldukça iyi bir rakam” dedi.

Yurt dışı uçuşları ne zaman başlayacak?
Yurt dışı uçuşlarının ne zaman başlayacağına ilişkin soruyu da değerlendiren Ekşi, "Türkiye'den yurt dışına yapılacak seferlerde iki tane otorite izin vermesi lazım. Birincisi, Türkiye'nin 'evet uçuşlar başlayabilir' demesi lazım. İki, bu yetmiyor, siz hangi ülkeye uçacaksanız, o ülkenin size izin vermesi gerekiyor. Dolayısıyla iki izin bir araya gelince uçuş olabiliyor. Biz, bu izinleri ne zaman olacağını biliyor muyuz? Evet, Türkiye'den yurt dışına olan izinlerin inşallah çok kısa zamanda çıkacağına inanıyoruz. İç hatlarımız açıldı. Bizim ümidimiz çok kısa sürede Türkiye'den, Türk devletinin de Sağlık Bakanlığımızın, Ulaştırma Bakanlığımızın da dış hatlara izin vereceğini bekliyoruz. Bunun ne zaman olacağını bilmiyoruz. Çünkü koronavirüs mücadelesi tüm dünya ile bizde de günlük olarak izleniyor. Nereye gidiyor, buna bakılıyor. Dolayısıyla yarın yapalım, öyle kolay ve mümkün değil. Allah korusun ikinci dalga diye tabir ettiğimiz çok daha sıkıntılı bir süreci görebiliri. İzinleri bekliyoruz, bu izinlerin ne zaman çıkacağını da işin doğrusu çok bilmiyoruz. Mesela Çin, Bana geleceksen haftada bir kere gelebilirsin. Her ülkeden bir sefer yapılabilir, diyor. Dolayısıyla seferlerin açılması demek, bütün, her şeyiyle açılması anlamına gelmiyor" ifadelerini kullandı.

İstanbul'dan 34 şehre tarifeli sefer
Normalleşme adımları kapsamında Türk Hava Yolları(THY), bugünden itibaren Adana, Adıyaman, Ağrı, Amasya, Ankara, Antalya, Batman, Bingöl, Bodrum, Dalaman, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Hatay, Iğdır, Isparta, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Konya, Malatya, Mardin, Muş, Nevşehir, Ordu-Giresun, Samsun, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Trabzon ve Van olmak üzere İstanbul'dan Türkiye'nin 34 iline tarifeli iç hat seferi gerçekleştirilecek. Uçulan şehir sayısı ise önümüzdeki günlerde artarak devam edecek.



Kızamık geçirenlerde on yıl sonra ölümcül bir beyin hastalığı gelişebilir

Endonezya'nın Surabaya kentinde bir çocuğa kızamık aşısı yapan bir sağlık çalışanı (AFP)
Endonezya'nın Surabaya kentinde bir çocuğa kızamık aşısı yapan bir sağlık çalışanı (AFP)
TT

Kızamık geçirenlerde on yıl sonra ölümcül bir beyin hastalığı gelişebilir

Endonezya'nın Surabaya kentinde bir çocuğa kızamık aşısı yapan bir sağlık çalışanı (AFP)
Endonezya'nın Surabaya kentinde bir çocuğa kızamık aşısı yapan bir sağlık çalışanı (AFP)

ABD merkezli gazete New York Post, ABD'nin Los Angeles kentinde bir çocuğun kızamık geçirdikten yıllar sonra nadir görülen bir nörolojik hastalığa yakalanarak hayatını kaybettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın New York Post gazetesinden aktardığına göre yetkililer, çocuğun aşı olmaya hak kazanmadan önce bebeklik döneminde kızamık geçirdiğini söylediler, ancak vakayla ilgili daha fazla detay açıklamadılar.

İnsandan insana kolayca bulaşan bir solunum yolu hastalığı olan kızamığın yanı sıra kabakulak ve kızamıkçık (MMR) aşısının ilk dozu genellikle 12 ila 15 aylık çocuklara yapılır. İkinci doz ise anaokulu veya birinci sınıfa başlamadan önceolur.

Kızamık vakalarında sıkça enfeksiyonlu versiyonu görülebiliyor. Enfeksiyon ayrıca bronşit, larenjit ve Los Angeles'taki çocuk gibi çok nadir, ancak ciddi vakalarda olduğu gibi kızamık atağından aylar hatta yıllar sonra ortaya çıkan, ilerleyici ve genellikle ölümcül bir beyin hastalığı olan subakut sklerozan panensefalit (SSPE) hastalığına da yol açabilir.

İlk enfeksiyondan sonra, kızamık virüsü vücutta kalabilir ve yıllar sonra beyin iltihabına (ensefalit) neden olan belirli mutasyonlara uğrayabilir. Böylece her 100 bin kızamık vakasından 4 ila 11 hastada genellikle SSPE geliştirir.

gtyh
Kızamık aşısı hazırlayan bir sağlık çalışanı (AFP)

Hastalık, ruh hali değişimlerinden istemsiz kas spazmlarına, ciddi beyin hasarına ve ölüme kadar ilerleyebilir.

Semptomlar genellikle ilk enfeksiyondan 6 ila 10 yıl sonra ortaya çıkar.

ABD’de SSPE vakaları genellikle yılda dört veya beş vakayı geçmez, ancak kızamık vakalarının artmasıyla bu sayının yükselmesi bekleniyor.

ABD’de bu yıl yaklaşık bin 300 vaka kaydedildi. Bu rakam, vakaların son otuz yılın en yüksek seviyesine ulaştığını gösteriyor.

SSPE vakalarında ölüm oranı yüzde 95, zira hastalığın bilinen bir tedavisi yok. Yalnızca Antiviral ve antienflamatuar ilaçlarla hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir.

Los Angeles'taki vaka, ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) tarafından bu yıl bildirilen üç kızamık kaynaklı ölümden biri olarak kayıtlara geçti.

Los Angeles İlçe Sağlık Müdür Dr. Muntu Davis geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada “Bu vaka, özellikle toplumumuzun en savunmasız üyeleri için kızamığın ciddiyetini açıkça hatırlatıyor” ifadelerini kullandı.

Dr. Davis, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Küçücük çocuklar, sürü bağışıklığı yoluyla onları korumak için bize güveniyorlar. Aşılar sadece kendinizi korumakla kalmaz, aynı zamanda ailenizi ve komşularınızı, özellikle de henüz aşı olacak yaşta olmayan çocukları da korur.”

ABD’de koronavirüs (Kovid-19) pandemisiyle birlikte MMR ve diğer rutin çocukluk çağı aşılarının yapılma oranında düşüş gözlemlendi.

Son raporlara göre 2024-2025 öğretim yılında anaokulu çocuklarının yüzde 92,5'i MMR aşısı oldu. Bu oran, 2019-2020 öğretim yılında yüzde 95’di.

Birleşik Krallık Liverpool Üniversitesi Enfeksiyonlu Sinirbilim Profesörü Benedict Michael, bu hafta kaleme aldığı bir makalede şunları yazdı:

Aşı oranlarındaki düşüş, kısmen MMR aşısını otizmle ilişkilendirmeye çalışan sahte araştırmalardan kaynaklanıyor. Bu iddialar, itibarını yitirmiş bir doktor tarafından ortaya atılmış ve tamamen çürütülmüştür.

Sosyal medyada yayılan yanlış bilgilerin Kovid-19 salgını nedeniyle aşılara karşı artan şüphecilikle daha da şiddetlenen bu endişeleri körüklediğini belirten Prof. Michael, “Los Angeles'taki vaka, kızamığın iyi huylu bir çocukluk hastalığı olmadığını hatırlatan önemli bir uyarıdır. Kızamık, zatürre gibi ciddi komplikasyonlara neden olabilir ve bu vakanın da gösterdiği gibi, yıllar sonra gecikmiş ancak ölümcül beyin hasarına yol açabilir” diye ekledi.


Orkalar, Portekiz kıyılarında turist yatını batırdı

Fotoğraf: Temsili/AP
Fotoğraf: Temsili/AP
TT

Orkalar, Portekiz kıyılarında turist yatını batırdı

Fotoğraf: Temsili/AP
Fotoğraf: Temsili/AP

Portekiz açıklarında bir turist yatı, bir grup orkanın (katil balina) çarpması sonucu battı.

5 kişiyi taşıyan tekne, cumartesi günü gerçekleşen saldırının ardından Fonte da Telha plajı yakınlarında sulara gömüldü.

Yelkencilik şirketi Mercedes-Benz Oceanic Lounge'ın paylaştığı görüntülerde, bir orka yatın yan tarafına defalarca vurduktan sonra yatın sallanıp batmaya başladığı görülürken, bir tanığın "Aman Tanrım" dediği duyuluyor.

Nautic Squad kulübüne ait gemideki 5 mürettebat üyesi de yat batmadan kısa süre önce botlarla kurtarıldı.

Aynı günün ilerleyen saatlerinde Cascais Körfezi açıklarında bu sürüyle ikinci bir karşılaşma yaşandı ve 4 kişi yaralanmadan tekneden çıkarıldı.

Portekiz Ulusal Denizcilik Otoritesi, "orkalarla yaşanan bir etkileşim nedeniyle" 12.30'da bir uyarı aldığını açıkladı.

Kurum "Cascais cankurtaran istasyonu ve Lizbon Limanı Kaptanlığı ekipleri hemen harekete geçti" diye ekledi.

Olay yerine vardıklarında mürettebatın fiziksel açıdan iyi olduğu ve tıbbi yardıma ihtiyaç duymadığı, yakındaki bir deniz turizmi teknesinin yardımıyla kurtarıldığı tespit edildi.  

The Telegraph'a göre bazı tanıklar 4 orka gördüklerini söylerken bir kaptan, sadece bir balinanın teknenin dümenine çarptığını bildirdi.

Araştırmacılar, Mayıs 2020'den bu yana İber Yarımadası yakınlarında orkaların teknelere çarptığı yüzlerce olayı belgelerken, bu davranış eğiliminin artmasına dair çeşitli teoriler ve araştırmalar ortaya çıktı.  

Bu olay, önceki haftalarda İspanya açıklarında iki teknenin bir çift katil balina tarafından saldırıya uğramasının ardından yeni bir uyarı yayımlanmasından sonra meydana geldi.

Orkaların, Galiçya sularındaki teknelere sadece birkaç dakika arayla çarpmasının ardından bir İspanyol deniz kurtarma gemisi çağrılmıştı. 

Kurtarma ekipleri, orkaların hasar verdiği gemiyi limana çektikten sonra başka bir saldırı uyarısı almıştı.

Bir mürettebat üyesi, "Gerçek şu ki çok korktuk; katil balinaların tekneye vurduğunu fark ettiğimizde gerçekten çok 'korktuk'" demişti.

Independent Türkçe


Ryugu'dan gelen bulgular Güneş Sistemi'nin su tarihini baştan yazıyor

Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
TT

Ryugu'dan gelen bulgular Güneş Sistemi'nin su tarihini baştan yazıyor

Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)
Yaklaşık 900 metre çapa sahip Ryugu, Dünya'ya yakın nesne ve tehlikeli olabilecek cisim sınıfında yer alıyor (JAXA)

Asteroit Ryugu'nun koptuğu göktaşının, sanılandan çok daha uzun süre sıvı suya ev sahipliği yaptığı bulundu. Yeni çalışma, Dünya'daki suyun kökenine ışık tutuyor.

Ryugu gibi karbon zengini asteroitlerin, yaklaşık 4,6 milyar yıl önce Güneş ve çevresindeki gezegenler oluşurken, dış Güneş Sistemi'ndeki buz ve tozdan meydana geldiği uzun zamandır biliniyor. 

Diğer yandan bilim insanları, bu gökcisimlerindeki su aktivitesinin Güneş Sistemi'nin ilk dönemleriyle sınırlı olduğunu düşünüyordu.

Ancak Japonya Uzay Araştırma Ajansı'nın (JAXA) Hayabusa 2 aracının Ryugu'dan toplayarak 2020'de Dünya'ya getirdiği örnekler bu düşünceye meydan okudu. 

Tokyo Üniversitesi'nden Tsuyoshi Iizuka ve ekibi, Ryugu kaya örneklerindeki lutesyum (Lu) ve hafniyum (Hf) elementlerinin radyoaktif izotoplarını inceledi. Bu sayede radyoaktif bozunmaya bakarak örneklerin geçirdiği jeolojik süreçlere ışık tutabiliyorlar.

Bulguları hakemli dergi Nature'da 10 Eylül Çarşamba günü yayımlanan çalışmada incelenen örnekler, lutesyuma kıyasla çok daha yüksek oranda hafniyum içeriyordu. 

Araştırmacılar bu duruma, bazı sıvıların asteroitteki kayalardan lutesyumu alıp götürmesinin yol açtığını düşünüyor.

Iizuka, "Ryugu'nun kimyasal kayıtlarının, Dünya'da daha önce incelenen bazı meteoritlere benzeyeceğini düşünmüştük. Ancak sonuçlar tamamen farklıydı" ifadelerini kullanıyor. 

Dikkatli analizlerle diğer ihtimalleri eleyen ekip, gökcisminin oluşumundan 1 milyar yıl sonraya kadar sıvı su barındırdığını öne sürüyor.

Iizuka "En olası tetikleyici, Ryugu'nun ana asteroidine başka bir cismin çarpması. Bu çarpışma, kayayı kırarak içeride gömülü olan buzu eritti, böylece sıvı su yüzeye sızdı" diyerek ekliyor: 

Bu gerçekten sürpriz oldu! Bu çarpışma, ana cismin parçalanmasına ve ardından Ryugu'nun oluşmasına yol açmış olabilir.

Ryugu'nun bir zamanlar parçası olduğu asteroidin 1 milyar yıl boyunca sıvı su içermesi, karbon zengini diğer göktaşlarının da uzun süre sıvı suya ev sahipliği yapmış olma ihtimalini gündeme getiriyor.

 Dolayısıyla genç Dünya'ya çarpan asteroitler, sanılandan çok daha fazla su getirmiş olabilir. Araştırmacılar bunun, Dünya'nın ilk okyanusları ve atmosferi üzerinde önemli bir etki yaratmış olabileceğini söylüyor.

Dünya'daki suyun kökenine dair kesin bir fikir birliği sağlanmasa da genellikle göktaşları ve kuyrukluyıldızların gezegene çarpması sonucu geldiği tahmin ediliyor.

Iizuka, "Ryugu benzeri cisimlerin bu kadar uzun süre buz tuttuğu fikri dikkate değer" diyerek ekliyor: 

Bu, Dünya'nın yapıtaşlarının hayal ettiğimizden çok daha ıslak olduğunu gösteriyor. Bu da gezegenimizdeki suyun kökenine dair başlangıç koşullarını yeniden değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor.

Araştırmacılar Ryugu örneklerini detaylıca inceleyerek ana cisimde akan suyun geçmişini daha iyi anlamayı umuyor. Ayrıca son verileri, NASA'nın OSIRIS-REx göreviyle Bennu asteroidinden alınan örneklerle kıyaslamayı planlıyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Cosmos Magazine, Nature