Mağrip El Kaidesi örgütünün liderlerinden Abdulmalik Droukdel, Mali’de öldürüldü

Abdulmalik Droukdel’in 2012 yılına ait bir kayıttaki görüntüsü (AFP)
Abdulmalik Droukdel’in 2012 yılına ait bir kayıttaki görüntüsü (AFP)
TT

Mağrip El Kaidesi örgütünün liderlerinden Abdulmalik Droukdel, Mali’de öldürüldü

Abdulmalik Droukdel’in 2012 yılına ait bir kayıttaki görüntüsü (AFP)
Abdulmalik Droukdel’in 2012 yılına ait bir kayıttaki görüntüsü (AFP)

Fransa tarafından dün akşam yapılan açıklamada Mağrip El Kaidesi örgütünün kollarından birinin lideri olan ‘Ebu Musab Abdulvedud’ lakaplı Abdulmalik Droukdel’in öldürüldüğü bildirildi.
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, yaptığı açıklamada, Droukdel’in El Kaide Yönlendirme Komitesi üyesi olduğunu ve Kuzey Afrika ve Sahel bölgesinde bu örgüte bağlı tüm grupları komuta ettiğini söyledi. Florence Parly ayrıca, Droukdel’in Sahel bölgesindeki en tehlikeli militan gruplarından biri olan Cemaat Nusret el İslam vel Müslimin'in (CNİM) yönetiminde olduğuna işarette bulundu.
Resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Sahel bölgesinde DEAŞ’ın bir kolu olan bu örgütü hedef alan operasyonların devam ettiğini söyleyen Parly, Fransız askerlerinin 19 Mayıs’ta da Muhammed el-Murabıt isimli DEAŞ’ın Batı Afrika’daki koluna mensup önemli bir militanı yakaladığını bildirdi.
El Kaide tarafından medyada yayınlanan görüntülerde genellikle ön planda olan Ebu Musab Abdulvedud’dan bir süredir haber alınamıyordu. Droukdel, Cezayir’deki silahlı grupların ülkede olup bitenlere odaklanmaktan vazgeçip ‘küresel cihad’ fikrini benimseme ve Mağrip El Kaidesi’ni bir koluna dönüşmesinin mimarlarından biri sayılıyor.  
Ebu Musab Abdulvedud, 1990’larda Cezayir’deki en kanlı gruplardan biri olan ‘Silahlı İslami Grup’un’ üyesiyken Selefi Vaaz ve Savaş Grubu’na (GSPC) geçmişti. GSPC, Silahlı İslami Grup’tan ayrılmıştı. Cezayir İç Savaşı’nın sürdüğü ve ‘Kara 10 yıl’ olarak tabir edilen dönemde güvenlik güçleri tarafından uygulanan baskı, silahlı kuvvetlerin güçlerinde gerilmeye neden oldu. Eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika'nın 1999'da iktidara gelmesinden sonra devlet tarafından uygulamaya konulan sivil uyum politikası ışığında güçleri zayıflamaya devam etti. Ayrıca o dönem, silah bırakan militanlar hakkında af çıkarılmıştı.
Bu süreçte 11 Eylül 2001 saldırıları ve ardından ABD’nin 2003’te Irak’ı işgali meydana geldi. Tüm bunlar, El Kaide'nin Afgan-Pakistan sınır bölgesinde merkezi bir liderlikle dünyanın dört bir yanındaki şubelere yayılan bir ‘ajanslar’ örgütüne dönüşmesine katkıda bulundu. Droukdel daha sonra 2004'te Cezayir Selefiler Grubu’nun başına geçti. 2007 yılında Mağrip El Kaidesi’nin resmi şubesine dönüşüm tamamlandı.
Bu yeni örgütün Cezayir'de bir dizi büyük intihar saldırısı gerçekleştirmesine rağmen güvenlik güçleri hücreleri tek tek kovuşturup çökertti. Dolayısıyla El Kaide şubesinin rolü, komşu ülke Libya ve Tunus'ta militan faaliyetleri canlandırmak için bir fırsat oluşturan ve ’Arap Baharı’ olarak isimlendirilen olayların ortaya çıkmasına kadar çok azaldı.
Fakat ortaya yeni bir sorun çıktı. Mağrip ve Afrika sahillerindeki birçok El Kaide militan grubu, Suriye ve Irak'ta güçlü bir şekilde ortaya çıkan rakip örgüt DEAŞ’a katılmayı seçip dönemin lideri Ebubekir el-Bağdadi’ye bağlılığını açıkladı. Ancak Droukdel, El Kaide’nin yeni lideri Eymen ez-Zevahiri'ye sadık kaldı.
Droukdel’in Mali'de öldürülmesi, Mağrip El Kaidesi şubesinin liderliğinin Cezayir'de değil, ‘El Kaide’ grubuna bağlı olan CNIM ile birlikte komşu ülke Mali'de faaliyette bulunduğunu gösteriyor.
Droukdel, 1970 yılında Cezayir başkentinin güneyindeki Blida'da doğdu.



Tunus, Gannuşi dahil olmak üzere önde gelen siyasetçilere ağır hapis cezaları verdi

Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (DPA)
Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (DPA)
TT

Tunus, Gannuşi dahil olmak üzere önde gelen siyasetçilere ağır hapis cezaları verdi

Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (DPA)
Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi (DPA)

Tunus merkezli radyo istasyonu Mosaique FM dün bir mahkemenin, Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ve eski güvenlik yetkilileri de dahil olmak üzere önde gelen siyasetçilere komplo kurmak suçlamasıyla 12 ila 35 yıl arasında hapis cezaları verdiğini bildirdi.

Bu davada devlete karşı komplo kurmakla suçlananlar arasında, Cumhurbaşkanı Kays Said'in eski Özel Kalem Müdürü Nadia Akkaşa da bulunuyor.

Hakkında 35 yıl hapis cezası bulunan Akkaşa ülkeden kaçtı.

Mosaique FM, bu davada sanık olan eski Başbakan Yusuf eş-Şahid'in, kendisini ceza mahkemesine sevk eden iddianame kararını temyiz ettiğini, temyiz sonucu beklendiği için bu kararın şimdiye kadar hükümlerin kapsamına girmediğini belirtti.

İslami çizgideki Nahda Hareketi’nin deneyimli lideri Gannuşi (84), 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Cumhurbaşkanı Said tarafından feshedilen meclisin başkanı olan Gannuşi, 2023 yılından beri hapiste ve son birkaç ay içinde ayrı davalarda toplam 27 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bu davada 21 kişiye suçlama yöneltildi, bunlardan 10'u halihazırda hapiste, 11'i ise ülkeden kaçtı.

Mahkeme, eski İstihbarat Teşkilatı Başkanı Kemal Keyzani'yi 35 yıl hapis cezasına, eski dışişleri bakanı Rafik Abdusselam’ı 35 yıl hapis cezasına ve Raşid Gannuşi'nin oğlu Muaz Gannuşi'yi 35 yıl hapis cezasına çarptırdı. Üçü de ülkeden kaçtı.

Cumhurbaşkanı Said, 2021 yılında meclisi feshetti ve ülkeyi kararnamelerle yönetmeye başladı. Ardından bağımsız yargı yüksek konseyini feshetti ve onlarca yargıcı görevden aldı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre muhalefet bu hamleyi, 2011 yılında ‘Arap Baharı’ ayaklanmalarını tetikleyen ‘yeni doğan demokrasiyi baltalayan bir darbe’ olarak nitelendiriyor.

Cumhurbaşkanı Said ise bu suçlamaları reddediyor ve attığı adımların yasal olduğunu ve siyasi elitler arasında yıllardır süren kaos ve yolsuzluğu sona erdirmeyi amaçladığını söylüyor.

Cumhurbaşkanı Said'in 2021 yılında iktidarın büyük bir kısmını ele geçirmesinden bu yana muhalefet liderlerinin çoğu, bazı gazeteciler ve Said'i eleştirenler hapiste tutuluyor.

Bu yıl, başka bir mahkemede muhalefet liderleri, iş adamları ve avukatlara yine komplo suçlamasıyla 5 ila 66 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi. Muhalefet, bu davanın Cumhurbaşkanı Said’in muhaliflerini bastırmak için uydurulmuş olduğunu söylüyor.

İnsan hakları grupları ve aktivistler, Said'in Tunus'u açık bir hapishaneye dönüştürdüğünü ve yargı ve polisi siyasi rakiplerini hedef almak için kullandığını söylüyorlar.

Tüm bu suçlamaları reddeden Cumhurbaşkanı Said, diktatör olmayacağını, kim olursa olsun, hangi makamda olursa olsun, hiç kimsenin kanunların üstünde olmadığını söylüyor.