ABD’deki ayrımcılık kendini ekonomi alanında da gösteriyor

George Floyd’un öldürülmesi nedeniyle düzenlenen protestolara damgasını vuran slogan “Siyahların hayatları değerlidir” oldu. (Reuters)
George Floyd’un öldürülmesi nedeniyle düzenlenen protestolara damgasını vuran slogan “Siyahların hayatları değerlidir” oldu. (Reuters)
TT

ABD’deki ayrımcılık kendini ekonomi alanında da gösteriyor

George Floyd’un öldürülmesi nedeniyle düzenlenen protestolara damgasını vuran slogan “Siyahların hayatları değerlidir” oldu. (Reuters)
George Floyd’un öldürülmesi nedeniyle düzenlenen protestolara damgasını vuran slogan “Siyahların hayatları değerlidir” oldu. (Reuters)

Washington’da yaşanan lüks hayat kendisini gösterirken George Floyd’un ölümünü Beyaz Saray önünde protesto edenlerden biri olan Justin Monroe söz konusu refaha dâhil edileceğinden şüpheli.
Bir Afroamerikan olan Monroe AFP’ye verdiği demeçte, “Bu zenginlik yalnızca az sayıdaki belirli insanlar için değil, belirlenmiş çok sayıda insan için geçerli. Ancak bu parayı biz kazanamayız. Bizim bu parayı kazanmamızı istemezler” ifadelerini kullandı.
Koronavirüs nedeniyle işini kaybeden bir aşçı olan 25 yaşındaki Monroe’nun yaşadığı yer, başkentin merkezindeki lüks ofislerden ve hükümet binalarından bir nehir ile ayrılıyor.
Nitekim Monroe, ülke çapında protestolara yol açan polis şiddetinin istisna olmadığını söylüyor.
Polislerden bahsederken “Onları sevmiyorum. Çoğu arkadaşımın polisler tarafından vurulması canımı acıtıyor” diyor.
George Floyd’un Minneapolis’te bir polis tarafından öldürülmesi, kolluk kuvvetleri elinde ölme risklerinin bulunduğunu gösterdiği siyahlara yönelik şiddete son verilmesi çağrısında bulunan türlü protestolara yol açtı.
Nitekim siyahların karşı karşıya kaldığı eşitsizlikler, polisle olan etkileşimlerinden çok daha ötesine, düşük maaşlar karşılığında uzun saatler boyunca çalıştırılmalarına kadar uzanıyor. Dünyanın en büyük ekonomisinin yapısı siyahları derinden derine marjinalleştiriyor.
Georgetown Üniversitesi Eğitim ve İşgücü Merkezi baş ekonomisti Nicole Smith konuya dair yaptığı değerlendirmede “Afromerikan toplum, ABD ekonomisine her zaman tam katılım göstermiş, ancak bunun karşılığını tam olarak alamamıştır” ifadelerini kullanıyor.
Floyd, şehrin caddelerinden birinde bir beyaz polis memurunun dizi altında ölmeden önce koronavirüs salgını ABD’de en az 106 bin insanın hayatına mâl olmuş, 42 milyon kişi de işsiz kalmıştı.
ABD Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) verilerine göre, nüfusun yüzde 13,4’ünü oluşturan siyah Amerikalılar, Kovid-19 ölümlerinin yüzde 22,9’unu oluşturuyor. 

ABD’de ayrımcılık
ABD Çalışma Bakanlığı verilerine göre ayrımcılık işsizlik oranında da ön plana çıkıyor. Mayıs ayında genel olarak yüzde 13,4 oranında kaydedilen işsizlik oranı siyah Amerikalılar arasında yüzde 16,8 oranında kaydedildi.
Nitekim ekonomi, siyah Amerikalıları zaten salgından çok daha öncesinde dezavantajlı bir hale getirmişti. Ekonomi Politikası Enstitüsü (EPI) verilerine göre beyaz Amerikalıların aldığı her bir dolar karşılığında siyah Amerikalılar 73 sent alıyor. Siyah Amerikalılar arasında görülen yoksulluk oranı ise aynı karşılaştırmada iki buçuk kat daha yükseklerde seyrediyor.
Aradaki fark o kadar büyük ki Cleveland Federal Rezerv Bankası’nın geçen yılki tahminlerine göre ortalama bir beyaz hane halkının serveti, ortalama siyah bir hane halkının servetinin yaklaşık 6 buçuk katı. Bu oran 1962’deki ile hemen hemen aynı.
En iyimser senaryoya göre siyah Amerikalılar yaklaşık 200 yıl içerisinde beyazlara yetişecek. Ancak Cleveland Federal Rezerv Bankası Dionissi Aliprantis, salgından dolayı “bu farkların çoğunun büyüyeceği” konusunda uyardı.
19’uncu yüzyıl ortalarında köleliğin kaldırılmış olmasına rağmen siyah Amerikalıları belirli mahallelere ayıran ve onları finansal hizmetlere erişimden mahrum eden ırkçı yasalar ve uygulamalar, eşitsizlikleri körüklemeye ve ABD şehirlerini etkisi altına almaya devam ediyor.
Bir ev sahibi olmak nesiller arasındaki zenginliğin anahtarı sayılıyor. Ancak Brookings Enstitüsü’nün 2018 yılında yapılan bir araştırması gösteriyor ki sakinlerin en az yarısının siyah olduğu mahallelerdeki evler, hiçbir siyah sakini olmayan mahallelerden yüzde 50 daha az değerli.
2014’te Chicago Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmanın verilerine göre Afroamerikalılar çalışmak için de diğer gruplardan daha fazla zaman harcıyor. Zira genellikle daha az iş ve kötü ulaşım koşullarına sahip mahallelerde yaşıyorlar.
Toronto ve Stanford Üniversiteleri araştırmacılarının 2016 yılında yürüttüğü bir araştırmaya göre bu kişilerin isimleri bile zarar görmelerine neden olabiliyor. Özgeçmişlerinde ırklarını gizleme eğiliminde olan Afroamerikalılar işverenlerle iki kat daha fazla temasa geçiyor.
Beyaz Saray önündeki protestolara katılan siyah öğrencilerden Emmanuel Sanchez, “Kesinlikle dezavantajlıyım. Üniversiteden çıktığım an azınlık haline geleceğim” diyor.
Federal birçok yasa açık olarak ayrımcılığı yasaklarken birçok siyah Amerikalı ise önyargının günlük hayatlarının bir parçası olduğunu düşünüyor. Salgın dolayısıyla San Diego’daki bir telekomünikasyon firmasındaki işine son verilen Devyn Brown, “Afroamerikan bir erkek olarak birçok şeyin toplumda eşit hale gelmesi için fazlasıyla şeyi telafi etmek zorunda kaldım” diyor.
Bölünmenin ekonomik potansiyeli azalttığını söyleyen ekonomist Nicole Smith’in araştırmasına göre eğitim düzeyleri yüksek gelirli beyazlarla aynı olsaydı siyah Amerikalıların kazançları 186 milyar dolar daha yüksek olabilirdi.
Eşitsizliğe dikkat çeken Smith, “Bizi bugünkü raddeye getiren bu ardışık, sistematik ırkçılıktır. Muhtemelen bizi ülke çapında deneyimlediğimiz bu kaynama noktasına da bu ulaştırdı” ifadelerini kullandı.



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.