Afrika’yı koranavirüs felaketinden kurtaran 3 faktör

WHO’nun Afrika’daki salgınla mücadele direktörü yardımcısı Dr. Richard Mihigo, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Afrika’nın koranavirüs ile mücadelesine dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Okulların yeniden açılmasının ardından Cape Town’da öğrencilerin ateşlerini ölçülüyor (Reuters)
Okulların yeniden açılmasının ardından Cape Town’da öğrencilerin ateşlerini ölçülüyor (Reuters)
TT

Afrika’yı koranavirüs felaketinden kurtaran 3 faktör

Okulların yeniden açılmasının ardından Cape Town’da öğrencilerin ateşlerini ölçülüyor (Reuters)
Okulların yeniden açılmasının ardından Cape Town’da öğrencilerin ateşlerini ölçülüyor (Reuters)

Afrika kıtasında Kovid-19 kaynaklı can kayıpları oranlarının düşük olması, dünyanın dikkatini çekti ve soru işaretlerine neden oldu. Bazıları resmi rakamların gerçeği yansıtmadığını öne sürerken, diğerleri ise bunu erkenden sıkı önlemler alınmasına bağladı.
Gerçekten de demografik ve önleyici faktörlerin bir karışımı, kıta ülkelerinin ölümcül koronavirüs salgınını kontrol altına almadaki başarısına katkıda bulundu. Avrupa’da şuana kadar 2 milyon 156 bin 146 vaka, 181 bin 458 can kaybı kaydedilirken Afrika’da ise yalnızca 219 vaka 5 bin 881 ölüm kaydedildi. Diğer yandan, kıtadaki vakalar arttıkça Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tehlike çanlarını çaldı. WHO Afrika Bölge Direktörü Dr. Matshidiso Moeti, yaptığı bir basın açıklamasında “Etkili bir aşıya ulaşana kadar bölgede devamlı bir artış ile birlikte yaşamamız gerekeceğinden korkuyorum. Güney Afrika, Cezayir ve Kamerun'daki gibi bazı ülkelerdeki birtakım sıcak noktaların ele alınması gerekecek. Bu da halk sağlığı ve sosyal izolasyon önlemlerinin çok sıkı bir şekilde uygulanmasını gerektiriyor” ifadelerinde bulundu.
Reuters’ın haberine göre 10 farklı ülkenin Afrika’da salgının başını çektiğini ve kıtadaki toplam vakaların yüzde 75’ini içerdiğini söyleyen Moeti, Güney Afrika’nın ise toplam vakaların dörtte birini oluşturduğuna değindi. Aynı zamanda “Kritik vaka sayısının ve gözlemlenen can kayıplarının yüksek olmadığına inanıyoruz. Afrika'daki en büyük zorluklardan biri, başta teşhis araçları olmak tıbbi malzeme eksikliğidir” dedi. 
Nitekim Afrika, salgın başlarında WHO tarafından uyarıda bulunan olası ‘sağlık felaketini’ kısıtlamayı başardı. Sağlık uzmanları ise ülkeler Mart ayından bu yana uygulanan karantina önlemlerini gevşettikçe vaka ve ölümlerin artmasından korkuyorlar. WHO’nun Afrika’daki salgınla mücadele direktörü yardımcısı Dr. Richard Mihigo, Şarku’l Avsat verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı:
“Afrika’daki bazı ülkeler, salgının üçüncü ayında vaka sayılarında yükseliş kaydetmeye devam ediyor. Genel olarak, çoğu ülke salgının zirvesine henüz ulaşmadı. Güney Afrika’daki ülkeler ve Kuzey Afrika’dan Mısır, Cezayir ve Fas, en yüksek vaka sayılarına sahip. Diğer yandan başta Nijerya, Gana, Senegal, Mali ve Burkina Faso olmak üzere Batı Afrika ülkeleri de salgından etkilendi. Gabon, Kamerun ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde artan vakaların olmasına rağmen, Doğu ve Orta Afrika salgından daha az etkilendi.”
WHO’nun kıtadaki salgına dair yüksek alarm seviyesini koruduğunu söyleyen Mihigo, önleyici tedbirleri azaltmanın henüz zamanı gelmediğini söyledi. Aynı zamanda Afrika ülkelerini dünya çapındaki etkisi kanıtlanmış halk sağlığı ve sosyal izolasyon önlemlerini uygulamayı sürdürmeye çağırdı.
Afrika ülkelerinde, salgınının burada daha geniş yaşanacağının olası felaket sonuçlarına ilişkin uluslararası uyarılara rağmen, Avrupa ve Latin Amerika ülkelerine kıyasla yüksek ölüm oranları kaydedilmedi. Dr. Mihigo ise bunun 3 ana faktörden kaynaklandığını söylüyor.
İlki, Afrika ülkelerinin salgının sıçradığı son ülkeler arasında yer alması; nitekim buradaki ilk vakalar Şubat sonu ve Mart ayı başında kaydedilmişti. Bu husus, kıta ülkelerinin dünyanın geri kalanına yayılan salgının doğası hakkında çok şey öğrenmelerine ve mücadele için hazırlık önlemleri almalarına yardımcı oldu. Mihigo ise “Belki de en önemlisi, Afrika’da henüz ilk vakalar kaydedildiğinde özellikle de Avrupa ve Asya ülkelerinden gelen yolcuların kontrol edilmesi hakkında hızlı ve başarılı önlemlerin alınmasıydı. Aynı zamanda vakaların çoğunun yaşandığı başkentlerde sıkı kapanışlar yürütüldü ve şüpheli vakalar izlendi” ifadelerini kullandı.
WHO yetkilisinin söylediğine göre ikinci faktör ise birçok ülkenin yeterli laboratuvar ve test araçlarına sahip olmamasına rağmen muayene yeteneklerini güçlendirmiş olması. Üçüncü faktör ise genç kıtanın demografisinden kaynaklanıyor. Bu hususta Dr. Mihigo, “Kıtadaki ortalama yaşın 20’nin altında olduğunu görüyoruz. Dünyanın özellikle yaşça büyüklerin etkilendiği diğer ülkeleri ile karşılaştırıldığında Afrika’daki Kovid-19’a bağlı can kaybı oranı çok düşüklerde seyrediyor” açıklamalarında bulundu. The Economist gazetesi 2020 istatistiklerine bakıldığında, en az 22 Afrika ülkesindeki nüfusun yüzde 52’si 19 yaşın altında.
Afrika'nın krizi henüz atlatmadığı hakkında uyaran Dr. Mihigo, “mümkün olduğunca fazla insanı inceleme, vakaları izleme ve karantina altına alma, ilgili kişilerle bağlantıları izleme” ihtiyacını vurguladı. Nitekim bu tür hususların salgını kontrol altına almada yardımcı olduğu biliniyor. Öte yandan, birkaç Afrika ülkesi karantina prosedürlerini hafifletmeye başladı. Bunun alınan önlemler nedeniyle ekonominin kötüye gitmesinden kaynaklandığını söyleyen Mihigo ise “Ülkelerin vatandaşların ekonomik ihtiyaçlarını karşılamalarına izin vermek ile önleyici tedbirleri ve sosyal izolasyonu uygulamaya devam etmek arasında denge kurmaları gerekiyor. Bugün kıtanın çeşitli ülkelerindeki vatandaşların koruyucu maske taktıklarını görmek çok güzel” ifadelerini kullandı.
Afrika ülkeleri; vakaların artmasıyla birlikte, zayıf sağlık sistemleri, Ebola gibi bulaşıcı hastalıkların yeniden ortaya çıkması ve vakalar ya da salgına yakalandığından şüphelenilenleri karantina altına almanın zorluklarını yaşıyor. Bu bağlamda Dr. Mihigo ise şöyle söylüyor:
“Ev karantinası nimeti, Afrika ülkelerinin çoğunda mevcut değil. Zirâ aileler tek çatı altında yaşıyor. Ruanda, Uganda, Mauritius ve Botsvana gibi birçok ülke, hükümetler tarafından sağlanan özel karantina merkezlerinde vaka ve şüphelileri izole etmeyi başardı. Bu da salgının kontrol altına alınmasına katkıda bulundu.”
Öte yandan, vaka sayısı arttıkça ve salgın yurtdışından gelenlerden yerel halka sıçramaya devam ettikçe, önemli vakaların karantina altına alınması zor bir hale geliyor. Bu nedenle maske takılması, hijyene dikkat edilmesi ve sterilizasyon önlemleri önem teşkil ediyor. Diğer bir zorluğun belirti göstermeyen vakalar olduğunu söyleyen Mihigo ise “Bu tür vakalar salgını çok daha geniş bir şekilde yayıyor. Zirâ belirti göstermedikleri için aslında birer vaka oldukları anlaşılmıyor” ifadelerine başvurdu. Nitekim bu konudaki çalışmalar, belirti göstermeyen vakaların toplam vakaların yüzde 60 ila 70’ini teşkil ettiğini ortaya çıkarmıştı.



HDK’nın el-Faşir’de düzenlediği saldırıda en az 18 sivil öldü

El-Faşir'deki şiddetli çatışmalardan kaçan ve ed-Daba’da HDK ile Sudan ordusu arasında devam eden çatışmalar nedeniyle insani durumun kötüleşmesi üzerine, yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta oturan Sudanlı kadınlar, 6 Eylül 2025 (Reuters)
El-Faşir'deki şiddetli çatışmalardan kaçan ve ed-Daba’da HDK ile Sudan ordusu arasında devam eden çatışmalar nedeniyle insani durumun kötüleşmesi üzerine, yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta oturan Sudanlı kadınlar, 6 Eylül 2025 (Reuters)
TT

HDK’nın el-Faşir’de düzenlediği saldırıda en az 18 sivil öldü

El-Faşir'deki şiddetli çatışmalardan kaçan ve ed-Daba’da HDK ile Sudan ordusu arasında devam eden çatışmalar nedeniyle insani durumun kötüleşmesi üzerine, yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta oturan Sudanlı kadınlar, 6 Eylül 2025 (Reuters)
El-Faşir'deki şiddetli çatışmalardan kaçan ve ed-Daba’da HDK ile Sudan ordusu arasında devam eden çatışmalar nedeniyle insani durumun kötüleşmesi üzerine, yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta oturan Sudanlı kadınlar, 6 Eylül 2025 (Reuters)

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan iki tıbbi kaynak dün Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde kuşatma altındaki el-Faşir kentinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından düzenlenen saldırıda en az 18 sivilin öldürüldüğünü söyledi.

Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehri olan el-Faşir, HDK ile savaşın başlamasından iki yılı aşkın bir süre sonra, Sudan ordusunun ve müttefiklerinin kontrolü altında kalan geniş bölgedeki son büyük şehir.

Kimliklerinin gizli kalmasını isteyen iki tıbbi kaynak tarafından bildirilen ölü sayısı, Güney Hastanesi ve el-Faşir Hastanesi’ne kaldırılan kurbanlarla sınırlı. Kaynaklar ayrıca, özellikle şehrin kuzeyinde bulunan Ebu Şuk Mülteci Kampı’nın güney kesiminde, bilinmeyen sayıda cesedin hemen gömüldüğünü bildirdi.

Sudan’daki savaşın acılarını belgeleyen sivil gruplardan biri olan Yerel Direniş Komiteleri Koordinasyonu'na göre HDK pazartesi gününden bu yana saldırıların gerçekleştiği şehrin kuzey mahallelerinde ilerliyor.

Yerel Direniş Komiteleri Koordinasyonu tarafından dün yapılan açıklamada, “Birçok sivil evlerinde öldürüldü, diğerleri ise şehrin kuzeyindeki eş-Şufra Mahallesi’nde gizemli koşullar altında tutuklandı” denildi. Yerel Direniş Komiteleri Koordinasyonu, el-Faşir üzerinde ‘iki gün üst üste’ çatışmalar, bombardıman ve sürekli insansız hava aracı (İHA) uçuşları olduğunu belirtti.

AFP'ye konuşan bir görgü tanığı, HDK’nın Ebu Şuk’taki mülteci kamplarının her birine topçu birlikleri yerleştirip savunma hatları kurduğunu söyledi.

BM’ye göre HDK 500 günden fazla bir süredir, yarısı çocuklardan oluşan yaklaşık 260 bin sivilin yaşadığı el-Faşir’i kuşatma altında tutuyor ve bu bölgede insani yardım neredeyse tamamen kesilmiş durumda.

Sivil toplum kuruluşu Avaaz tarafından dün düzenlenen basın toplantısında konuşan uzman Shaina Lewis, “Şehir sabah saat beşten bu yana bombalanıyor” dedi.

AFP, bölgenin uzaklığı ve iletişim hatlarındaki kesintiler nedeniyle çeşitli kaynaklardan sağlanan bilgileri bağımsız olarak teyit edemedi.

Öte yandan Sudan ordusu dün şafak vakti düzenlediği karşı saldırıda HDK saldırılarını püskürttüğünü duyurdu.

Sudan’da 2023 yılının nisan ayında başlayan savaşta on binlerce kişi hayatını kaybetti ve milyonlarca kişi yerinden edildi.


Suudi Arabistan, ABD, BAE ve Mısır, Sudan'da üç aylık ateşkes çağrısı yaptı

Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu’nun (Hamideti) Nisan 2023'te başlayan çatışma öncesi görüntüleri (Arşiv – AFP)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu’nun (Hamideti) Nisan 2023'te başlayan çatışma öncesi görüntüleri (Arşiv – AFP)
TT

Suudi Arabistan, ABD, BAE ve Mısır, Sudan'da üç aylık ateşkes çağrısı yaptı

Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu’nun (Hamideti) Nisan 2023'te başlayan çatışma öncesi görüntüleri (Arşiv – AFP)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu’nun (Hamideti) Nisan 2023'te başlayan çatışma öncesi görüntüleri (Arşiv – AFP)

Suudi Arabistan, ABD, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, insani yardımların hızlı bir şekilde ulaştırılabilmesi için Sudan'da üç aylık insani ateşkes çağrısında bulundu.

Bu çağrı, dört ülkenin dışişleri bakanlarının dün yayınlanan ortak açıklamasında yer aldı. Açıklamada, Sudan'da ordu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmanın ‘dünyanın en kötü insani krizine’ yol açtığı ve bölgesel barış ve güvenliği tehdit ettiği belirtildi.

Açıklamada, mevcut durumun devam etmesinin acıları daha da derinleştirdiği ve bölgesel istikrara yönelik riskleri artırdığı belirtilerek, Sudan'ın geleceğinin, herhangi bir silahlı tarafın kontrolünde olmayan kapsamlı ve şeffaf bir geçiş süreciyle Sudan halkı tarafından kararlaştırılması gerektiği vurgulandı.

Washington'un düzenlediği istişarelerin ardından bakanlar, tüm tarafları insani yardımın tüm yollardan güvenli ve hızlı bir şekilde ulaştırılmasını kolaylaştırmaya, sivilleri korumaya ve altyapıya yönelik ayrım gözetmeyen saldırıları durdurmaya çağırdı.

Bakanlar, kalıcı bir ateşkesin önünü açacak üç aylık bir insani ateşkes önerdiler. Bunu, dokuz ay içinde geniş meşruiyete sahip bağımsız bir sivil hükümetin kurulmasına yol açacak kapsamlı geçiş sürecinin başlatılması izleyecek.

Bakanlar, savaşan Sudanlı taraflara sağlanan her türlü dış askeri desteğin sona erdirilmesi gerektiğini vurguladılar. Zira bu, savaşın uzamasına ve bölgenin istikrarsızlaşmasına neden olan önemli bir faktör.

Siyasi çözüme destek

Dört ülke, Sudan ordusu ve HDK'nin dahil olduğu siyasi bir çözümü desteklemek, tarafları sivilleri ve altyapıyı korumaya zorlamak ve insani yardıma erişimi sağlamak için tüm çabaları göstereceklerini taahhüt ettiler. Ayrıca, aşırılıkçı grupların sınır ötesi tehditlerine karşı koymanın ve Kızıldeniz'in güvenliğini korumanın önemini vurguladılar.

Bakanlar, Sudan'ın geleceğinin ‘Müslüman Kardeşler ile bağlantılı şiddet yanlısı aşırılıkçı gruplar’ tarafından belirlenemeyeceğini belirterek, bu grupların bölgedeki şiddet ve istikrarsızlığı körükleyen rolü konusunda uyardı.

Diğer yandan, Suudi Arabistan ve ABD öncülüğündeki Cidde müzakereleri ve Mısır'ın öncülüğündeki Sudan Sivil ve Siyasi Güçler Konferansı da dahil olmak üzere, barışçıl bir çözüme ulaşmak için bölgesel ve uluslararası ortaklarla birlikte çalışma taahhütlerini yinelediler.

Yapılan ortak açıklamaya göre, bakanlar bu ayın sonlarında dışişleri bakanları düzeyinde yapılacak yeni dörtlü toplantıda istişarelerine devam etme konusunda anlaştılar.

Müslüman Kardeşler'in reddi

Sudan Maliye Bakanı Cibril İbrahim, orduyla ittifak halindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi'nin lideri (Reuters)Sudan Maliye Bakanı Cibril İbrahim, orduyla ittifak halindeki Adalet ve Eşitlik Hareketi'nin lideri (Reuters)

Açıklamada, 2019 yılına kadar 30 yıl boyunca ülkeyi yöneten ve savaş sırasında orduyu desteklemek için siyasi sahneye geri dönen İslamcılar kastedilerek, Müslüman Kardeşler veya ona bağlı grupların Sudan'da herhangi bir rol oynaması reddedildi. Bu nedenle ABD dün, bölgesel istikrarsızlığı körükleyen ve İran'ı destekleyen rolleri nedeniyle Sudanlı ‘İslamcı partiler’ olarak tanımladığı gruplara yaptırım uyguladı.

ABD Hazine Bakanlığı'na bağlı Yabancı Varlıklar Kontrol Ofisi yaptığı açıklamada, yaptırımların Sudan Maliye Bakanı Cibril İbrahim ve orduyla birlikte savaşan İslamcı grup el-Bera bin Malik Tugayı'nı da kapsadığını, bunların savaşa katılımları ve İran'la bağları nedeniyle yaptırım uygulandığını belirtti.

Bakanlık, Sudan Maliye Bakanı’nın İran hükümetiyle siyasi ve ekonomik bağları güçlendirmek için iş birliği yaptığını ve geçtiğimiz kasım ayında Tahran'ı ziyaret ettiğini belirtti. Son yaptırımların ‘Sudan'daki İslamcıların etkisini sınırlamak ve İran'ın bölgesel faaliyetlerini kısıtlamak’ amacını taşıdığını bildirdi.

Darfur'da silah ambargosunun uzatılması

Darfur'da bir yılı aşkın süredir Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatma altında tutulan el-Faşir kentinde halka ücretsiz yemek dağıtılıyor. (AFP)Darfur'da bir yılı aşkın süredir Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından kuşatma altında tutulan el-Faşir kentinde halka ücretsiz yemek dağıtılıyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi dün, sık sık ihlal edildiği için eleştirilen, Sudan'ın batısındaki sorunlu Darfur bölgesine uygulanan silah ambargosunu bir yıl daha uzattı.

Güvenlik Konseyi, oybirliğiyle aldığı kararla, 2005 yılından bu yana uygulanan ve yalnızca Darfur bölgesini hedef alan, beş kişiye yönelik bireysel yaptırımlar (mal varlıklarının dondurulması, seyahat yasağı) ve silah ambargosunu içeren yaptırımları 12 Eylül 2026 tarihine kadar uzattı.

ABD temsilcisi John Kelly, “Darfur'daki durum, yaygın şiddet, büyük insani sorunlar ve kitlesel göç ile ciddiliğini korumaktadır” dedi.

Uzatma kararının ‘açık bir mesaj verdiğini’ belirten Kelly, ‘uluslararası toplumun silah akışını durdurmaya ve Darfur'daki şiddet ve istikrarsızlık eylemlerinden sorumlu olanlardan hesap sormaya kararlı olduğunu’ ifade etti

Şarku’l Avsat’ın görüştüğü diplomatik kaynaklar, bazı ülkelerin silah ambargosunun coğrafi kapsamını Kordofan bölgesini de içerecek şekilde genişletmeyi önerdiğini, ancak BM Güvenlik Konseyi'nde veto hakkına sahip Rusya'nın bu öneriye şiddetle karşı çıktığını bildirdi.

Nisan 2023'te Sudan'da, Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski yardımcısı Korgeneral Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) liderliğindeki HDK arasında savaş çıktı. Kanlı çatışmalar ülkeyi böldü ve on binlerce kişinin ölümüne, milyonlarca kişinin yerinden edilmesine neden oldu.


BM'nin Sudan'daki "savaş suçlarına" dair kanıtları

Nisan 2023'ten bu yana şiddetlenen Sudan'daki savaş, ülkenin binalarına ve altyapısına büyük zarar verdi (AFP)
Nisan 2023'ten bu yana şiddetlenen Sudan'daki savaş, ülkenin binalarına ve altyapısına büyük zarar verdi (AFP)
TT

BM'nin Sudan'daki "savaş suçlarına" dair kanıtları

Nisan 2023'ten bu yana şiddetlenen Sudan'daki savaş, ülkenin binalarına ve altyapısına büyük zarar verdi (AFP)
Nisan 2023'ten bu yana şiddetlenen Sudan'daki savaş, ülkenin binalarına ve altyapısına büyük zarar verdi (AFP)

Birleşmiş Milletler soruşturma ekibi dün, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında devam eden ve Nisan 2023'te patlak verdiğinden bu yana binlerce kişinin hayatına mal olan çatışmada, her iki tarafın da savaş suçu işlediğine dair kanıtlar bulduğunu açıkladı.

Misyonun başkanı Muhammed Şande Osman yaptığı açıklamada, “Bulgularımız şüpheye yer bırakmıyor... Her iki taraf da saldırılar, infazlar, keyfi tutuklamalar, gözaltı merkezlerinde işkence ve insanlık dışı muamele, gıda, sağlık hizmetleri ve tıbbi bakımdan mahrum bırakma dahil olmak üzere kasıtlı olarak sivilleri hedef aldı” dedi. Osman şöyle devam etti: “Bunlar tesadüfi trajediler değil, savaş suçlarına varan kasıtlı stratejiler” değerlendirmesinde bulundu.

Bu arada Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre devam eden hazırlıklar ve karşılıklı seferberlikler, çatışmanın taraflarının önümüzdeki günlerde “sonuç alıcı savaşlara” doğru ilerlediğini ve beklenen askeri operasyonların stratejik Kordofan bölgesinin geniş alanlarını kapsayacağını gösteriyor.