İdlib’de El Kaide’ye bağlı ‘Din Muhafızları’ örgütünün iki lideri öldürüldü

Kimliği belirsiz bir insansız hava aracı bindikleri arabayı füze ile bombaladı

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), insansız hava aracının “ABD’ye” ait olabileceğini söyledi (AFP)
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), insansız hava aracının “ABD’ye” ait olabileceğini söyledi (AFP)
TT

İdlib’de El Kaide’ye bağlı ‘Din Muhafızları’ örgütünün iki lideri öldürüldü

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), insansız hava aracının “ABD’ye” ait olabileceğini söyledi (AFP)
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), insansız hava aracının “ABD’ye” ait olabileceğini söyledi (AFP)

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) dün aktardığı bilgilere göre, Suriye’nin kuzeybatısında bulunan İdlib kentinde, kimliği belirsiz bir insansız hava aracı tarafından düzenlenen saldırıda El Kaide’ye bağlı “Din Muhafızları” örgütünün iki askeri lideri öldürüldü.
SOHR Genel Müdürü Rami Abdurrahman, AFP’ye verdiği demeçte, “İnsansız bir hava aracı liderlerin içinde bulunduğu bir arabayı füzeyle bombaladı ve bombalama sonucunda Din Muhafızları’nın Genel Askeri Yetkilisi Kassam el-Ürdüni ve Yemen uyruklu bir askeri komutan Bilal es-Sanani öldü” dedi. Abdurrahman, insansız hava aracının “ABD’ye” ait olabileceğini söyledi.
2018 yılında kurulan ve yüzlerce militanın mensup olduğu Din Muhafızları örgütü İdlib’de aktif olan bir örgüttür. Örgüt, rejim güçlerine düzenledikleri son saldırının ardından İdlib’in büyük bir kısmını ve Hama, Halep ve Lazkiye kentlerine bitişik sınırlı alanları ele geçiren Heyetu Tahriru’ş Şam’ın (HTŞ) (El Kaide örgütü ile bağlantısını kesmeden önce Nusra Cephesi olarak bilinen) safında savaşıyor.
İç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana Suriye hava sahası, Uluslararası Koalisyon uçaklarından ABD ve Rusya uçaklarına kadar çeşitli bölgelerdeki farklı çatışma taraflarının hava harekatların destekleyen savaş uçaklarıyla dolu.
ABD öncülüğündeki Uluslararası Koalisyon Sözcüsü, Suriye’nin kuzeybatısında geçtiğimiz haftalarda herhangi bir saldırı düzenlenmediği bilgisini paylaştı.
ABD kuvvetleri, ülkenin kuzeybatısında bulunan ve Rus operasyonlarının bölgesi sayılan İdlib kentindeki silahlı grupların liderlerini defalarca kez hedef almıştı.
2019 yazında ABD hükümeti, kuzeybatı Suriye’de El Kaide liderlerinin bir toplantısını hedef aldığını açıklamıştı. Konuya ilişkin açıklama yapan SOHR da bombalama sonucunda Din Muhafızları örgütünün altı lideri de dahil olmak üzere sekiz üyenin öldürüldüğünü duyurmuştu. Söz konusu saldırı ABD’nin DEAŞ’a karşı oluşturulan koalisyon kapsamındaki faaliyetlerine odaklanıp iki yıldan fazla bir süre sessiz kalmasının ardından İdlib’de düzenlediği ilk saldırıydı.
Rus destekli rejim kuvvetlerinin İdlib’e düzenlediği büyük bir saldırının akabinde, Rusya ve muhalifleri destekleyen Türkiye, 6 Mart’tan beri İdlib’de ve komşu şehirlerin bazı kısımlarında ateşkes uygulandığını duyurmuştu.
SOHR’a göre yaklaşık üç aylık bir aradan sonra Rus uçakları bu ay bölgeyi bombalamaya devam etti ve saldırılar ilk olarak başta Din Muhafızları olmak üzere diğer militan grupların konuşlandığı İdlib, Hama ve Lazkiye kentlerinin idari sınırları arasındaki bir bölgede yoğunlaştı.
SOHR birkaç gün önce Din Muhafızları’nın, daha az nüfuza sahip diğer gruplarla birlikte rejim güçlerine karşı savaşmak için ortak bir operasyon odası oluşturduğunu bildirmişti.



Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
TT

Gazze’de ateşkes görüşmeleri ne durumda?

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail ordusunun 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 58 bine yaklaştı (Reuters)

Filistinli yetkililere göre Gazze'de ateşkes görüşmeleri çıkmaza girdi. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla BBC'ye konuşan kaynaklar, Tel Aviv yönetiminin Katar'ın başkenti Doha'daki müzakerelere, ihtilaflı konularda karar vermeye yanaşmayan bir heyet gönderdiğini savunuyor. 

Ayrıca yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD ziyaretiyle "zaman kazanmaya" çalıştığını ve süreci tıkadığını ileri sürüyor. 

Netanyahu, 7-10 Temmuz'da gerçekleştirdiği ziyarette ABD Başkanı Donald Trump'la bir araya gelmişti. Ancak beklenen 60 günlük ateşkesin sağlandığına dair bir açıklama yapılmamıştı.

Filistinli yetkililer, İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesi ve bölgeye yardım girişleri gibi konularda uzlaşma sağlanamadığını belirtiyor. 

BBC, özellikle İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini ayıran Morag Koridoru'nda işgali sürdürme ısrarının henüz aşılamadığını aktarıyor. İsrail ordusunun Gazze'nin 1 ila 1,5 kilometre içine giren bir alandaki "tampon bölgeleri" bırakmak istemediği ifade ediliyor.

Diğer yandan Hamas'ın tampon bölgelere ait haritaları istediği ve sözkonusu alanın söylenenden çok daha büyük olduğunun ortaya çıktığı aktarılıyor. Buna göre İsrail ordusu, bazı noktalarda Gazze'nin 3 kilometre kadar içine giren tampon bölgeler inşa etmeyi planlıyor. 

Filistinli örgütün ilk etapta bu konuda taviz vermeyi düşündüğü fakat haritaları görünce bundan vazgeçtiği ifade ediliyor. Tel Aviv yönetiminin, Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah kentinin tamamında işgalini sürdürmeyi planladığı aktarılıyor.

Kaynaklardan biri, Netanyahu yönetiminin tutumuna dair şunları söylüyor: 

Bu görüşmeleri hiçbir zaman ciddiye almadılar. Bunları zaman kazanmak ve sahte bir ilerleme görüntüsü vermek için kullandılar.

Diğer yandan New York Times'ın (NYT) analizinde, Netanyahu'nun Gazze savaşını iktidarını sürdürmek için kullandığına dikkat çekiliyor. 

Netanyahu'nun, savaşın sürmesini isteyen Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir gibi radikal sağcı koalisyon ortaklarını memnun etmek için ateşkese yanaşmadığı ifade ediliyor. 

Analizde, Netanyahu'nun Nisan 2024'te ateşkes yapmayı düşündüğü fakat yine aynı baskılar nedeniyle geri adım attığı belirtiliyor. Bazı Amerikalı yetkililerin, Netanyahu'yla İsrail halkının yüzde 50'sinin savaş yerine rehine takası anlaşmasını istediğine dair anket sonuçları paylaştığı, İsrail liderininse şöyle yanıt verdiği aktarılıyor: 

Evet ama bu yüzde 50'lik kesim benim seçmenlerimden oluşmuyor.

Başbakanın yargı reformu paketinin 2023'te büyük protestolara yol açtığı, hatta yedek askerlerin greve gittiği anımsatılıyor. Bunlara ek olarak Netanyahu hakkında yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarıyla açılan davaların sürdüğü hatırlatılıyor. 

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) de Gazze'de işlenen "savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar" nedeniyle Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Kasım 2024'te tutuklama emri çıkarmıştı. 

Analizde, Netanyahu'nun Gazze savaşını uzatarak bu davalardan kendini korumaya çalıştığı belirtiliyor. "İsrail hiç olmadığı kadar güvensiz bir konumda" denen analizde, başbakanın hamlelerinin ülke tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturduğu ifade ediliyor: 

Netanyahu, 21. yüzyılın felaketlerinden birinin mimarı ve bu felaket, İsrail'in adını muhtemelen onlarca yıl lekeleyecek.

Independent Türkçe, BBC, Times of Israel, New York Times