Rusya, Libya’daki anlaşmazlıkların derinliği nedeniyle Türkiye ile görüşmelerden aniden çekildi

Rusya, Libya’daki anlaşmazlıkların derinliği nedeniyle Türkiye ile görüşmelerden aniden çekildi
TT

Rusya, Libya’daki anlaşmazlıkların derinliği nedeniyle Türkiye ile görüşmelerden aniden çekildi

Rusya, Libya’daki anlaşmazlıkların derinliği nedeniyle Türkiye ile görüşmelerden aniden çekildi

Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan Cumartesi günü yapılan açıklamada, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Libya konulu görüşmelere katılmak üzere dün İstanbul'a yapmaları beklenen ziyaretin ertelendiği duyuruldu. Bu erteleme ani bir gelişme olarak kaydedildi.
Hem yerli hem de yabancı basın, iki ülke arasındaki görüşmelerin gerçekleşmesini beklerken Türk basını Cumartesi gecesi Rus askeri ve güvenlik yetkililerinden oluşan heyetin bakanlık düzeyindeki görüşmelere hazırlık için İstanbul'a geldiğini doğruladı. Ancak Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada görüşmelerin ertelendiği belirtilirken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Rus mevkidaşı Lavrov’un telefonda yaptıkları görüşmekle İstanbul’da yapılması planlanan bakanlar toplantısını erteleme kararı aldıkları bildirildi. Açıklamada ayrıca iki ülkenin dışişleri bakan yardımcılarının önümüzdeki süreçte iletişim kurmaya ve görüşmeye devam edecekleri, bakanlık düzeyindeki görüşmelerin daha sonraki bir tarihte yapılacağı belirtildi.
Öte yandan Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Ziyaret ertelendi. İki bakanın ziyareti için daha ileri bir tarih belirlenmesi kararlaştırıldı. Rusya ve Türkiye'nin Dışişleri ve Savunma Bakanları iki ülkenin lideri adına, Libya’daki uzlaşıyı desteklemek için aktif olarak çalışıyorlar. Uzmanlar, Berlin Konferansı'nın sonuçları ve uluslararası kararlar uyarınca hızlı bir ateşkes anlaşması yapmak ve Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde Libyalı taraflar arasında siyasi ve ekonomik olarak müzakere mekanizması kurmak amacıyla geniş kapsamlı temaslarını sürdürüyorlar” ifadeleri yer aldı.
Türkiye ve Rusya dışişleri bakanları açıklamalarında ziyareti iptal etme ve müzakereleri erteleme nedenlerine değinmediler. Ancak Şarku’l Avsat’a konuşan diplomatik kaynaklar, görüşmeleri zamanında gerçekleştirme çabasıyla dün sabahın erken saatlerinden itibaren Moskova ve Ankara büyükelçilikleri de dahil olmak üzere iki ülkenin yetkilileri arasında yoğun temaslar gerçekleştiğini söyledi. Kaynaklar Türkiye’nin Rus heyetin ziyaretiyle birlikte İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in katılımıyla Suriye konulu üçlü bir toplantı yapmayı planladığını belirttiler. Ancak kaynaklar iki taraf arasında Libya dosyası üzerindeki anlaşmazlıkların bu tür görüşmeler yapmak için bir formüle ulaşmayı zorlaştırdığının da ortada olduğunu vurguladı. Kaynaklar, Çavuşoğlu’nun Lavrov’u İstanbul’a gelmeye ikna etmek için son dakikaya kadar çabaladığını, ancak çabalarının bir sonuca ulaşmadığını ekledi.
Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun dün Rusya Silahlı Kuvvetleri’nin ana tapınağı İsa’nın Dirilişi Katedrali’nin açılış törenine katılması, Ankara’ya Lavrov ile İstanbul’a yapacağı ziyaretin iptaline dair bir işaret olarak görüldü. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Cumartesi günü ziyaretin gerçekleşeceğini duyurdu. Açıklamada, Erdoğan ve Putin’in talimatları çerçevesinde Libya'daki gelişmelere ilişkin yapılan telefon görüşmelerinin ardından iki liderin Libya'da şiddetin artması konusundaki endişelerini dile getirdiklerine dikkat çekildi.
Rusya, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti'yle (UMH) 27 Kasım’da Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakatı Muhtırası ve Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası imzalayan Türkiye’nin Libya’ya askeri müdahalesine karşı çıkıyor. Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) birkaç gün önce Libya'da çatışan taraflar arasında yeni ateşkes müzakerelerinin başladığını duyurdu.
Türkiye Libya’da uluslararası toplum tarafından tanınan UMH’yi desteklerken Rusya Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nu (LUO) destekliyor.
Türkiye, UMH ile birlikte, Mısır’ın Libya’da ateşkes ilan edilmesi ve Libya'nın birliğini koruyan, yabancı müdahaleyi ortadan kaldıran siyasi bir sürecin başlatılması için duyurduğu ‘Kahire Bildirgesi’ni reddetti. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, geçtiğimiz günlerde Kahire'de LUO lideri Halife Hafter ve Libya'nın doğusunu yöneten Tobruk Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih ile yaptığı görüşme sonrasında Kahire Bildirisi’ni duyurmuştu. Öte yandan Kahire Bildirgesi, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Kuveyt, Ürdün, Arap Birliği (AL) ve Arap ülkelerinin çoğunun yanı sıra Rusya, ABD, Fransa ve Almanya tarafından destekleniyor.
Türkiye, LUO’nun Libya’nın batısındaki son gerilemesinin ardından Kahire Bildirgesi’ni Hafter’i kurtarma girişimi olduğu gerekçesiyle girişimi boşa çıkarmaya ve Ankara'nın Libya'ya müdahalesine bir tür gizli destek olarak görülen ABD’nin Rusya müdahalesini reddeden tutumundan yararlanarak Rusya ile anlaşarak Suriye'de ulaştıkları uzlaşıya benzer bir model oluşturmaya çalışıyor. Erdoğan hükümetine yakınlığıyla bilinen Demirören Haber Ajansı’nın (DHA) haberine göre, Türkiye’nin akaryakıta olan ihtiyacı ve Libya’nın Türkiye’ye olan borçlarının artması iki tarafın birbirine olan bağlarını güçlendiriyor.
Uzmanlar, Libya’nın 2011’deki kaos öncesi günlük 1,6 milyon varil yüksek kaliteli ve işlemesi kolay ham petrol ürettiğine ve üretilen petrolün yüzde 80'inin Avrupa pazarına ihraç edildiğine, bu durumun da Libya'yı kuzeyde önemli bir petrol üreticisi haline getirdiğine dikkati çektiler. Bununla birlikte uzmanlar Libya’nın küresel petrol üretiminin yüzde 3'ünü kapsayan Afrika’daki en büyük petrol rezervine sahip olduğunu belirttiler.
Libya'da 180 milyon doları aşan yatırımları bulunan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) 2000 yılının başlarında Libya’da petrol arama çalışmalarına başladı, ancak çöl bölgesinin derinliklerinde petrol bulduktan sonra çıkarma faaliyetlerine başlayamadan 2014 yılında tüm faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldı. TPAO, Sirte ve Merzuk dahil olmak üzere Libya’da Körfez bölgesinin ilk bağımsız özel sektör petrol ve gaz şirketi Crescent Petroleum ile ortak enerji projeleri geliştirerek yeniden çalışmaya başlamayı planlıyor.  Yeni petrol ve gaz işleme tesisleri, Türkiye için Libya'da önemli iş fırsatları sağlayacak ve Türkiye'nin petrol ihtiyacının büyük bir kısmını karşılayacak.



Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
TT

Rusya, yeniden yapılanmanın başlamasıyla birlikte Suriye arenasına geri dönüyor

Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)
Şeybani, Moskova'da Lavrov ile görüşmesinde güçlü bir diplomatik beden dili sergiledi (AFP)

Mustafa Rüstem

Sonunda ilk kez, birbiri ile savaşan eller tokalaştı. Rusya'nın siyasi karar alma süreçlerinin mutfağı olan Moskova Dışişleri Bakanlığı'nın lüks salonundaki beyaz masanın etrafında, on yıldır birbirine hasım olan gözler buluştu. Bu, Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani’nin, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mahir eş-Şara'nın da aralarında bulunduğu üst düzey bir heyetin eşlik ettiği ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir araya geldiği bu türden ilk ziyaretiydi.

Bu ziyaret, on yıllardır ittifak dilinin baskın olduğu iki ülke arasındaki diplomatik kartların yeniden karılması açısından son derece önemli görünüyor. İttifak, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin akabinde Moskova'ya kaçmasının ardından değişti. Ancak Kremlin’in kapıları, Esed iktidarını devirme hareketinin başlamasıyla birlikte katıldığı Suriyeli muhalif güçlerin saflarındaki siyasi ve askeri mücadelesinin başlangıcından bu yana, “Ebu Ayşe” lakaplı Bakan Şeybani'ye açıldı.

Yeni bir beyaz sayfa

Siyaset dünyasının en meşhur sözü olan “bugünün düşmanı yarının dostu olabilir” doğrudur. Mutlak anlamda ne düşmanlık ne de dostluk vardır. Ancak görüşmelerdeki beden dili söyleyeceğini söyledi ve Rus diplomasisinin, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'yı 15 Ekim'de Moskova'da yapılması planlanan Rus-Arap zirvesine davet ederek de olsa, Suriye topraklarına ve Akdeniz'e erişimini koruma konusundaki “aceleci” tavrını özetledi.

 Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)Rusya, Esed'in devrilmesinden bu yana Moskova'ya yaptığı ilk ziyarette Şeybani'yi ağırladı (AFP)

Suriyeliler, Lavrov ve Şeybani arasındaki görüşmede genel bir diplomatik denklik tablosuna ulaşmadan önce, Esed Suriyesi döneminde alışılan itaatkarlıktan uzak olduklarını açıklayan bir beden dili benimsemeye çalıştılar. Suriye Dışişleri Bakanı, ülkesinin Moskova'nın Esed rejimiyle ekonomik, güvenlik ve askeri alanlarda imzaladığı tüm önceki anlaşmaları kapsamlı bir şekilde yeniden değerlendirmeye çalıştığını gizlemedi. Bu yeniden değerlendirme, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini şekillendirmeyi amaçlıyor.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise ülkesinin, Suriye halkının tercihlerine saygı duyduğunu ve Moskova'nın Şam'daki yeni yönetimle iş birliği yapma isteğini dile getirdi. Hatta yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.

Şantaj mı yoksa oyunun kuralları mı?

GSM Merkezi Direktörü Dr. Asıf Melhem, The Independent Arabia'ya verdiği röportajda, “sözlü destek” sınırları içinde kalan Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılması ve benzeri konularla ilgili özel görüşmelere rağmen, mevcut Suriye hükümetinin ABD ve Batılı ülkelere her zaman kesin olarak güvenmenin imkânsız olduğunu anladığını söyledi.

Melhem, iki yönetim arasındaki gergin tutumlarda gözle görülür bir değişim olduğunu ve Şam'ın Esed rejimine verdiği destek sebebiyle Moskova'ya şantaj yapmaya çalışırken, Rusların bir miktar esneklik gösterdiğini belirtiyor. Melhem, “Yeni hükümet, ‘sizin yardımınız olmasaydı Esed çoktan devrilmişti’ demek istedi ve bu nedenle Rus yönetiminden tazminat ödemesini ve Esed'i teslim etmesini talep etmeye başladı” diye devam etti.

Ciddi Suriyeli yetkililer, Suriye'deki askeri üslerin Rusya için acil bir ihtiyaç ve Moskova tarihinde bir dönüm noktası olduğuna inanıyor. Ama durum böyle değil. Rusya'nın ihtiyacı olduğu doğru, ancak beklendiği kadar acil ve kaçınılmaz değil.

Rus GSM Merkezi’nin Direktörü, siyasette her pozisyonun bir bedeli olduğuna inanıyor. Rusya, Suriye'deki üslerini elinde tutmakla ilgileniyor ve bunları korumanın yanı sıra, Esed iktidarından önce bile Suriye ile iyi olan ilişkilerini sürdürmek istiyor.

Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)Haberler, Rus bombardımanı nedeniyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koyuyor (AFP)

Direktör şu açıklamada da bulundu: “Her halükarda, üsler Moskova için bir ölüm kalım meselesi değil. Örneğin Suriye kıyılarını ele alırsak, Ruslar açısından Akdeniz'e erişimin tek yolu Karadeniz, Cebelitarık Boğazı veya Süveyş Kanalı’dır. Bu koridorlar ise belirli anlaşmalara tabi. Bu nedenle, özellikle Rusya, herhangi bir bölgede yaşanabilecek beklenmedik gelişme korkusuyla askeri varlığını çeşitlendirmeye başladı. Sudan, Libya ve Eritre'de askeri üsler kurma girişiminde bulundu. Zira üslerinin bulunduğu ülkelerde bazı siyasi değişiklikler yaşanabileceğinin ve bu durumda üslerini korumanın zorlaşabileceğinin farkında.”

Ekim 2011'de Moskova, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi olarak, eski Suriye devlet başkanı Beşşar Esed'in istifasını isteyen Batı destekli kararlara karşı veto yetkisini kullanmaya başladı. Bu veto, 8 Aralık 2024'e kadar süren Suriye savaşı boyunca tekraren devam etti. Eylül 2015’te de askeri müdahalede bulundu. O dönemde Rus güçleri, DEAŞ ve terör örgütü olarak tanımladığı el-Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi de dahil olmak üzere muhalif grupları hedef aldıklarını kabul ettiler.

Bununla birlikte haberler, özellikle Kuzey Suriye'de Rus bombardımanları sebebiyle sivillerin zarar gördüğü olaylarda artış olduğunu ortaya koydu. Bu durum, milyonlarca insanın Türkiye yakınlarındaki veya sınırındaki kamplara göç etmesine yol açtı. Bu arada, Ekim 2016'da Moskova, BM İnsan Hakları Konseyi'ndeki koltuğunu kaybetti.

Rusya-Suriye ilişkileri, Suriye'nin bağımsızlığını tanıyan ilk rejim olan eski Sovyetler Birliği dönemine kadar uzanıyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre iki ülke arasında kurulan diplomatik ilişkiler ve stratejik ittifak, Hafız Esed'in Suriye'de iktidara gelmesiyle (1970'ten 2000'e) zirveye ulaştı.

Ekonomik ilişkiler

Tüm bunların bir uzantısı olarak Moskova, Şam ile ilişkilerini korumaya çalışıyor. Son görüşme de yeni bir koordinasyon aşamasının başlangıcı sayıldı. Rusya yalnızca siyasi ve askeri düzeylerde değil, ayrıca Suriye'nin yeniden inşası ve istikrarının sağlanması konusunda da kapsamlı yardım sunma isteğini dile getirdi.

Gözlemciler, bu görüşmenin kanlı bir dönemin ardından açık oynamaya ve yeni bir sayfa açmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğuna inanıyor. Bu adımlar, sivillerin ölümüne ve geniş bir bölgede köy ve kasabalarda hâlâ görülebilen yıkıma yol açan bombardımanlar sebebiyle Rusya'nın kendileriyle karanlık bir geçmişe sahip olduğunu düşünen Suriyelilerin kızgınlığına rağmen atılıyor. Rusya'nın yeniden inşaya katılması yakıp yıktıklarını telafi etmenin, diğer yandan da yatırım ve çok sayıda anlaşmanın değerlendirilmesi yoluyla sıcak sulara dönüşün bir yolu olabilir.

 Dr. Asıf Melhem ise, Suriye ile Rusya arasında fosfat, petrol, doğalgaz ve Tartus Limanı alanındaki yatırımlar için imzalanan sözleşmelerin rejimin devrilmesinden çok önce iptal edildiğini vurguluyor. Bu sözleşmeler kapsamında Suriyeli şirketler ile ortak olan Rus şirketlerinin, hisselerini ortaklarına devrettiklerinin, dolayısıyla ziyaretin, bu anlaşma ve sözleşmelerin yeniden değerlendirilmesi bağlamında yapıldığının altını çiziyor.

Buna ilave olarak Rusya, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi ve uluslararası alanda önemli bir varlığa sahip. Dünyanın en büyük ikinci gücü. Melhem bunun önemli olduğuna inanıyor, zira bu sebeple Rusya’nın görüşleri dikkate alınıyor. Dolayısıyla Rusya ile ilişkiler sürdürülmeli, bu durum şüphesiz Suriye'ye fayda sağlayacaktır.

Öte yandan Şam, Rusya'nın Suriye'ye ihtiyacı olduğunu iddia ederek durumu abartmaya çalışıyor. Melhem’e göre bu doğru değil, çünkü Suriye'nin toplam yüzölçümü Moskova ve kırsalının yüzölçümünü aşmıyor ve Rusya, eğer zorunda kalırsa ve bölgede kalmasının bedelinin elde edeceği faydadan daha büyük olduğunu görürse, sonunda bu üslerden vazgeçebilir.

*Bu analiz Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.