Rus hava savunma sistemi Pantsir'e Türk rakip: Hisar sahaya indi

Hisar hava savunma sistemi/ Fotoğraf: Savunma Sanayi
Hisar hava savunma sistemi/ Fotoğraf: Savunma Sanayi
TT

Rus hava savunma sistemi Pantsir'e Türk rakip: Hisar sahaya indi

Hisar hava savunma sistemi/ Fotoğraf: Savunma Sanayi
Hisar hava savunma sistemi/ Fotoğraf: Savunma Sanayi

Türkiye son yıllarda hava savunmasını güçlendirmek için çaba içerisinde.
Uzun menzilli hava savunma ihtiyacını karşılamak için Rusya’dan bir filo S-400 sistemi alan Türkiye,  diğer taraftan da kendi imkanlarıyla alçak ve orta menzilli hava savunma sistemi geliştirme konusunda ciddi ilerleme kaydetti.
Bu konuda özellikle Hisar adlı bir hava savunma sistemi (HSS)üzerinde çalışmalarda sona yaklaşılmak üzere.
Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, 8 Haziran 2020'de NTV’de katıldığı programda Hisar HSS’yle ilgili önemli bilgiler vererek, alçak irtifaya sahip Hisar–A için seri üretime başlandığını söyledi.
Demir, orta menzile sahip Hisar-O’ya ilgili soruyu ise stratejik durumu nedeniyle cevaplamazken, sistemin bazı parçalarının sahada olduğunu belirtti ancak sahanın neresi olduğunu açıklamadı.

İdlib'de deneniyor iddiası
Demir’in Hisar’ın sahada denendiği açıklaması savunma sanayisi meraklıları arasında heyecan yaratırken, İdlib içerisine veya sınırına gönderildiği iddia edildi.
Türkiye’nin geçen aylarda İdlib’e ABD yapımı Hawk orta menzilli hava savunma sistemleri sevk ederek bunları İdlib merkeze yakın bir noktada konumlandırdı.

Bahar Kalkanı projeyi hızlandırdı
Bahar Kalkanı sürecinde hava savunma sistemlerine duyulan ihtiyaçtan dolayı Hisar orta menzilli füzenin geliştirilmesi çalışmalarına ağırlık verildiği kaydedilmişti.
Savunma Uzmanı Hakan Kılıç, Hisar projesi hakkında Independent Türkçe’nin sorularını yanıtladı.
Kılıç, HİSAR-O'nun, ilk testinin 23 Temmuz 2014 tarihinde, Aksaray’da başarıyla gerçekleştirildiğini belirtti.

“Sahanın İdlib olduğunu söyleyenler çoğunlukta”
“Şu an ise Savunma Sanayii Başkanlığı Başkanı İsmail Demir’in açıklamasından öğrendiğimiz kadarı ile sahada görev yapıyor, deneniyor” diyen Kılıç, “Bu sahanın İdlib olduğunu savunma sosyal medyasında söyleyenler çoğunlukta olmakla birlikte, bu konunda kimse resmi açıklama yapmadı” ifedelerini kullandı.

“Pantsir gibi kendi başına görev yapabilen bir sistem”
Kılıç, Hisar’ın özellikleriyle şu bilgileri verdi:
Hisar sisteminin alçak irtifaya hitap eden Hisar-A ve orta irtifaya hitap eden Hisar-O olmak üzere iki türü olduğunu söyleyen Kılıç, şu bilgileri verdi:
"Hisar-A tıpkı son günlerde medyada meşhur olan Pantsir hava savunma sistemi gibi kendi başına görev yapabilen tek araç üzerinde bir sistem. Ancak onun gibi kamyon değil, zırhlı paletli ara üzerinde ve menzili ondan düşük ama onun gibi kendi radarını ve füzesini üzerinde taşıyor."
ASELSAN sitesinde resmi olarak irtifa bilgisi olmadığından irtifa değeri konusunda çeşitli yorumlar var ama alçak irtifa olduğunu biliyoruz ve yatayda menzili 15 km.
Mevcut hava savunma sistemlerimizden en önemli farkı zırhlı birliklerle birlikte arazide mobil olarak görev yapabilmesi ve anti-radyasyon füzelerine karşı çok süratli şekilde yer değiştirip yeniden pozisyon alabilecek zırhlı paletli araç üzerinde olması.

Hisar-O, kritik tesisleri koruyacak
Independent Türkçe'nin haberine göre, Hisar-O’nun ise 25 km yatayda menzile sahip olduğunu belirten Kılıç, tabur ya da kritik tesislerin korumasını sağlayacağını kaydederek, “Her birinde 6 füze olan 3 adet batarya ile yani 18 füze ile batarya seviyesi görev yapıyor ki bu tabur seviyesinde atışa hazır 54 füze lançerine çıkabiliyor. Tüm hava savunma sistemimize entegre görev yapabildiği gibi kendi radarı ile kendi başına da görev yapabilir” diye konuştu.

Hedefe yaklaşırken ikinci motoru ateşliyor
Kılıç, Hisar hava savunma sisteminin en ayırt edici özelliğini ise şöyle anlattı:
"Hava savunma füzelerinin etkinliği (hız ve manevra kabiliyeti), ilk fırlatıldığı andan etkinlik menzilinin sınırına gelene kadar ciddi miktarda düşmekte, bu durum da tehdit hava unsurlarının füze tarafından vurulmadan kaçma şansını artırmaktadır. Bu teknoloji sayesinde HiSAR füzeleri, akıllı algoritmaları ile hedefine az mesafe kaldığında ikinci motorunu ateşleyerek son manevra evresinde çok yüksek etkinlik kabiliyeti kazanmaktadır.” Yani füze terminal aşamada ikinci motoru ateşleyerek hız ve manevra yeteneğini kaybetmeden hedefi kovalayabiliyor."



İran'daki güvenlik değişiklikleri... Askeri zorunluluk mu, diplomatik mesaj mı?

Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
TT

İran'daki güvenlik değişiklikleri... Askeri zorunluluk mu, diplomatik mesaj mı?

Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)
Tahran'daki İran Radyo ve Televizyon Kurumu binasına düzenlenen İsrail saldırısının ardından yükselen dumanlar, 16 Haziran (Reuters)

İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin savunma konularıyla ilgilenecek bir alt komite kurulmasına ilişkin kararını onaylamasının ardından, güvenlik ve askeri kurumların kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi çerçevesinde gerçekleşen bu gelişmeye ilişkin iç tepkiler farklılık gösterdi. İranlı bir milletvekili, ülkenin en üst düzey güvenlik kurumunda yapılan değişikliklerin ‘mevcut savaş koşullarında gerekli’ olduğunu söylerken, eski bir yetkili ise bunun ‘Batı'ya yönelik bir mesaj’ olduğunu belirtti.

Değişiklikler, kamuoyunun artan baskısı altında bekleniyordu. Zira haziran ayında İsrail ile yaşanan kısa süreli savaşın sonuçları, İran için 1980'lerde Irak ile savaşından bu yana en büyük askeri zorluktu.

Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği, yeni savunma organının ‘savunma planlarını gözden geçireceğini ve İran Silahlı Kuvvetleri’nin kapasitesini merkezi bir şekilde güçlendireceğini’ bildirdi. İran devlet televizyonu, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi üyelerinin komitenin oluşumunu onayladığını duyurdu.

Komitenin yapısı Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nden çok farklı olmayacak. Komite, sembolik olarak İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan tarafından yönetilecek ve Meclis Başkanı, yargı yetkilileri, silahlı kuvvetlerin üst düzey komutanları, savunma, istihbarat ve dışişleri bakanları da komiteye dahil olacak.

Komite, mevcut Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Ekber Ahmediyan tarafından savunma planlarının hazırlanması ve İran Silahlı Kuvvetleri’nin kapasitesinin güçlendirilmesi için yönetilecek. Komitenin üyeleri arasında Meclis Başkanı, Yargı Erki Başkanı, silahlı kuvvetlerin komutanları ve ilgili bakanlıklar yer alacak.

Birçok haberde, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı Ali Laricani'nin, komite genel sekreterliği görevine getirileceği, Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) üst düzey generali olan Ahmediyan'ın rolünün ise savunma konularıyla sınırlı kalacağı belirtildi.

Laricani geçen yıl, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı olarak aktif bir rol oynadı ve Beşşar Esed'in devrilmesinden önce Lübnan ve Suriye'ye gitti. Son olarak Hamaney'den Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e bir mesaj iletti. Daha önce Pezeşkiyan'ın Laricani'yi eski görevine geri getirmeye çalıştığına dair haberler çıkmıştı. İkili, Pezeşkiyan'ın 3 yıl boyunca Meclis Başkan Yardımcısı olduğu dönemde parlamentoda birlikte çalışmıştı.

t5y67u8
İran Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı Ali Laricani'nin internet sitesinde yayınlanan arşiv fotoğrafı

Yetkililer, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'ne bağlı Nur News Ajansı ve Tesnim ve Fars gibi DMO’ya yakın önde gelen medya kuruluşları tarafından sızdırılan haberlere rağmen, Laricani'nin atanmasını henüz resmi olarak açıklamadı. Resmî açıklamanın bu ayın ilerleyen günlerinde yapılması bekleniyor.

Laricani, iki yıl boyunca Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreterliği görevini yürüttükten sonra 12 yıl boyunca Meclis Başkanı olarak görev yaptı. Şarku’l Avsat’ın reformist çizgide yayın yapan Ham Mihan gazetesinden aktardığına göre Laricani, toplamda 25 yıl boyunca Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi üyesi olarak görev yaptı.

İran, 1980'lerde İran-Irak savaşı sırasında benzer bir komite kurmuştu. O dönemde komiteye, savaş sırasında Meclis Başkanı olan eski Cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşimi Rafsancani başkanlık etmişti.

İran Meclisi İçişleri Komisyonu üyesi milletvekili Kamran Gazanferi, komitenin kurulmasının ‘mevcut savaş koşullarında gerekli’ olduğunu söyledi. Değişikliği temel olarak ‘Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ve genel sekreterliğinin zayıflığına’ bağladı.

Parlamento çevrelerine yakın olan Iran Observer haber sitesine konuşan Gazanferi, Ali Laricani'nin ‘özel yeteneklere sahip olduğunu, ancak zayıf yönleri de bulunduğunu’ vurguladı. Gazanferi, “Yetkililer, onun Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreterliği’nde bulunmasından yararlanmaya karar verirlerse, bazı yönlerden faydalı olabilir, ancak konseyin tüm zayıflıklarını ortadan kaldırmayacaktır” dedi.

2015 yılındaki nükleer müzakereler sırasında Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu'nun başkanlığını yürüten eski milletvekili Haşmetullah Felahatpişe, “Saha gerçekleri, savaşın yeniden başlaması ihtimalinin yüzde 90 olduğunu gösteriyor. Çünkü Siyonist varlık savaştan başka bir şey istemiyor” ifadelerini kullandı.

İran iç politikası konusunda uzmanlaşmış Fararu internet sitesine konuşan Felahatpişe, “Laricani'nin atanmasının İranlıların gerilimi azaltma çabalarının bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bu, ülkenin siyasi yönetim sistemindeki pahalı bir hatanın düzeltilmesi olarak görülebilir” dedi. Felahatpişe, son yıllarda askerlerin bu pozisyondaki hakimiyetini ve politikacıların geri çekilmesini eleştirdi.

Felahatpişe sözlerini şöyle sürdürdü: “Pezeşkiyan hükümetinin dışişleri bakanı bile parlamentonun güvenini kazanmak için mecliste askeri sicilini sergiledi. İran'ın bazı diplomatik seçeneklerini kaybetmesine neden olan boşluklardan biri, savaş öncesinde Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi'nin diplomasi alanında hiçbir rol oynamamış olmasıdır. Ne yazık ki, Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreterliği mevcut gelişmeler ve tehditler hakkında siyasi analiz yapmaktan yoksundu.”

Laricani'nin atanmasının ilk sonucunun ‘İran'ın ulusal güvenliğini diplomasi çerçevesinde gördüğü mesajını Batı'ya vermek’ olacağını öngören Felahatpişe şu ifadeleri kullandı: “Geçmişteki savaş önlenebilirdi, olası bir savaş da önlenebilir. Diplomatlar müzakere masasının mimarlarıdır. Dostlar ve düşmanlar dahil tüm tarafların ulusal çıkarlarını ortaya koymakla yükümlüdürler ve buna dayanarak müzakere masasını düzenlerler.”

Felahatpişe, Trump'ın ‘Kongre'deki çoğunluğunu kaybetmeden önce 4 trilyon dolarlık anlaşmayı gerçekleştirme şansının sınırlı olduğunu’ ve ‘şirketlerin bölgedeki güvensizlikten endişe duyduğunu’ belirtti. Felahatpişe, İran'ın ‘istikrar peşinde olduğunu’ ve Netanyahu'nun ‘kendi siyasi çıkarları için savaşı uzatmaya çalıştığını’ iddia etti.