Darfur sorunu: Cancavid lideri Kuşayb Lahey’de yargı önünde

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Fatou Bensouda (Reuters)
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Fatou Bensouda (Reuters)
TT

Darfur sorunu: Cancavid lideri Kuşayb Lahey’de yargı önünde

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Fatou Bensouda (Reuters)
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Fatou Bensouda (Reuters)

Cancavid milisleri eski lideri ve yerel olarak Kuşayb olarak bilinen Ali Muhammed Ali Abdurrahman, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ndeki (UCM) ön dava dairesinde hakim Rosario Salvatore’nin huzuruna çıktı. Video konferans yoluyla düzenlenen usuli duruşmada; ismi, doğum tarihi ve yeri, 2003-2004 yılları arasında Darfur bölgesinde işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar dahil olmak üzere aleyhindeki 50 farklı suç sesli bir şekilde zikredildi. Mahkeme, suçlamaların onaylanacağı veya reddedileceği bir sonraki oturumun tarihini 7 Aralık olarak belirledi.
1949 yılında Güney Darfur’daki Rahid el-Berdi’de et-Teayişe kabilesinde doğan Abdurrahman, Kuşayb ismiyle değil de Abdurrahman ismiyle çağrılmayı tercih etti. Ardından avukatı aracılığıyla mahkemeden Darfur ve Sudan kurbanları için bir dakikalık saygı duruşunda bulunmayı talep etti. Platformun buna uygun olmadığı gerekçesiyle bu talebe ret cevabı veren hakim Salvatore ise avukatın talebin dava dosyasına yazılması talebini kabul etti. Söz konusu oturuma geçici avukat ile UCM Başsavcısı Fatou Bensouda da katıldı.
Abdurrahman, 3 Şubat’ta Sudan’dan yürüyerek Orta Afrika Cumhuriyeti’ne gittiğini ve buranın başkenti Bangui’ye taşındığını söyleyerek “Oradan da Hollanda’ya geçtim. Zorlanmadım, iyi muamele gördüm” ifadelerini kullandı.
Salvatore, bu oturumun bir muhakeme olmadığını, suçlama, kanıt ve cezai sorumluluklara dayanmadığını söyledi. Aynı zamanda, “Roma Statüsüne göre, tek bir hakimin iddia edilen suçlar hakkında bir kanaatinin olması, huzuruna çıkan kişinin Roma Tüzüğü kapsamındaki haklarından haberdar edilmesi ve bir sonraki oturumun planlanması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
İşlediği iddia edilen suçlar hakkında bilgilendirilip bilgilendirilmediğine ilişkin bir soruya verdiği yanıtta aleyhindeki suçlamaları reddeden Abdurrahman “Evet, bu konuda bilgilendirildim; ancak bu suçlamalar doğru değildir haklarında herhangi bir bilgim yoktur” ifadelerini kullandı.
Ardından 2003-2004 yılları arasında Darfur bölgesinde işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar dahil olmak üzere aleyhindeki 50 farklı suç, bir mahkeme memuru tarafından sesli bir şekilde okundu. Memur, Abdurrahman’ın diğerleriyle birlikte, Güney Darfur'daki Mukjar ve Arola kasabalarında sivillerin kasıtlı olarak öldürülmesine dahil olduğu, aynı zamanda Darfur’daki meşhur Fur kabilesi köylerinde tecavüz, yağma, mülk tahribatı, hapsetme, işkence ve zulüm gibi eylemlere karıştığı hakkındaki suçlamalarını zikretti. Sanığın Eylül ve Ekim 2003 tarihleri arasında Mukjar’da Fur kabilesinden savaş ile ilgisi olmayan 22 adamı öldürmekle suçlandığı; dolayısıyla bunun Roma Tüzüğü’nün 7. maddesi uyarınca insanlığa karşı bir suç teşkil ettiği vurgulandı. Abdurrahman’ın aynı zamanda alıkoyarak bir yere götürdüğü yaklaşık 20 adamı idam ettiği ve ‘bunun savaş suçları bağlamına girdiği’ de eklendi.
Mart 2004’te ise diğerleriyle birlikte yine Mukjar kasabasında Fur kabilesinden savaş ile herhangi bir ilgisi bulunmayan 32 erkeğin öldürülmesine dahil olduğu, dolayısıyla bunun da insanlığa karşı suç teşkil ettiği vurgulandı. Mahkeme memuru, Abdurrahman’ın aynı kasabada en az 400 kadın ve erkeği hapsedip özgürlükten mahrum bıraktığı ve işkence yaptığını, bunların insanlığa karşı suç sayıldığını bildirdi. Ardından, “Mukjar kasabası ve civarında en az 60 kişiye işkence yaptığı, çoğunluğu Fur kabilesinden olan sivillerin dükkanları, hayvanları ve mülklerini yağmaladığı, konut ve tarım ürünlerini yaktığı; tüm bunların bir savaş suçu olduğu ön görülüyor” ifadeleri kullanıldı. Diğer yandan, Abdurrahman ve yanındaki grubun yine Fur kabilesinin yaşadığı Arola kasabasında cinayet işlediği, tecavüz, zulüm ve saldırıda bulunduğuna işaret edildi. Bu bağlamda “Aralık 2003'te Abdurrahman, Arola kasabasında Fur kabilesinden -savaşa katılmamış olan- en az 26 sivilin öldürülmesine karıştı. Bununla birlikte 10 kadına tecavüz etti. Tüm bunlar, insanlığa karşı suç ve savaş suçu sayılıyor. Abdurrahman, şuanda sakini kalmayan Mukjar kasabasındaki zorunlu göç eylemlerine dahil oldu ve böylece insanlığa karşı suç işlemiş bulundu” açıklamaları yapıldı.
Mahkeme memuru, mahkemenin Abdurrahman’ın cinayetlerden sorumlu olduğu sonucuna vardığını vurgulayarak bunların 5 ila 7 Mart 2004 Fur kabilesine ait bölgede yaklaşık 100 kişiye karşı insanlık karşıtı suç teşkil ettiğinin altını çizdi.
Hakim’in Başsavcı Bensouda’dan 2017 yılında Abdurrahman aleyhindeki tutuklama tadil etmek için bir belge sunmasını talep etmesi üzerine Başsavcılık ise belgeyi mümkün olan en kısa sürede sunmayı kabul etti. Hakim, aynı zamanda ücretsiz bir çeviri edinme, bir savunma hazırlama, seçeceği bir avukatla iletişim kurma, söylediklerini yeminsiz delillendirme, mahkemenin toplanmasını beklerken geçici tahliye talep etme hakkı gibi sahip olduğu haklar konusunda Abdurrahman’ı bilgilendirdi. Hakim Salvatore ise mahkemenin suçlamalara itimat edilmeden bir araya gelmeyeceğini vurguladı.
Abdurrahman’ın mahkemenin sicil dairesi yardımıyla daimi bir avukat tayin etmesi gerektiğini hatırlatan geçici avukat, prosedürlerin avukatın atanmasına kadar askıya alınması çağrısında bulundu.



Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
TT

Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin altyapısının yeniden inşa edilmesinin ve insani yardımların bölgeye güvenli, hızlı ve engelsiz şekilde ulaşmasının önemini vurguladı.

Açıklama, Abdulati’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf tarafından duyuruldu.

Hallaf’ın açıklamasına göre Abdulati, mart ayında yayımlanan ortak bildiriyle Mısır-AB ilişkilerinin kapsamlı ve stratejik bir ortaklığa yükseltilmesinden bu yana yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Bakan, ortaklığın altı ana ekseninin uygulanması çerçevesinde karşılıklı çıkar alanlarında iş birliğini güçlendirmeye kararlı olduklarını belirtti. Ayrıca uluslararası toplumun bölgedeki jeopolitik krizler ile mülteci ve göçmen sorunlarının yükünü paylaşma sorumluluğunu hatırlatarak, komşu ülkelerdeki krizler nedeniyle milyonlarca yabancıya ev sahipliği yapan Mısır’ın ağır bir yük taşıdığını ifade etti.

Abdulati, Lahbib’i Gazze Şeridi’ndeki son duruma ve ateşkesin Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması doğrultusunda kalıcı hâle getirilmesine yönelik yürütülen çabalara dair bilgilendirdi. Ayrıca Mısır’ın, erken toparlanma, yeniden inşa ve Gazze’nin kalkınmasını ele alacak uluslararası konferansa yönelik hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.

Mısır Dışişleri Bakanı, 20 Kasım’da Brüksel’de yapılan Filistin Bağışçılar Grubu’nun ilk toplantısını da memnuniyetle karşıladı. AB ve üye ülkelerden yeniden imar sürecinin finansmanına etkin katılım beklediklerini belirten Abdulati, Filistin halkına ve Filistin Yönetimi’ne destek sağlayan Avrupa mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve bütçelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Abdulati, Mısır’ın Suriye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini savunan kararlı tutumunu yineledi. Abdulati, ülkenin istikrarını zayıflatabilecek her türlü girişim ve müdahaleye karşı olduklarını belirterek, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsamlı bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamaya göre Lahbib, Mısır’ın bölge barışı ve istikrarı için yürüttüğü çabaları ve Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ile insani yardımların ulaştırılmasındaki kritik rolünü takdir etti. AB’nin Mısır’ın bu yöndeki çalışmalarını desteklediğini ve stratejik ortaklığı güçlendirmeye önem verdiğini ifade etti.

Hallaf, görüşmede Sudan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktardı. Abdulati’nin, özellikle el-Faşir bölgesinde işlenen ağır ihlalleri kınadığı ve Sudan’daki çatışmaların durdurulması ile devletin birliği ve bütünlüğünün korunması için Mısır’ın dörtlü mekanizma kapsamında yürüttüğü çabaları anlattığı belirtildi.

Abdulati, insani yardımların Sudan’a ulaştırılmasının önemine dikkat çekerek, ülkenin egemenliğine saygı duyulması ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yardım akışının kolaylaştırılması yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Görüşmede ayrıca Lübnan’daki gelişmeler ele alındı. Abdulati, Mısır’ın Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği desteğin değişmez olduğunu ifade etti.


Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.