Yeni göstergeler: Türkiye, Libya’daki iki askeri üsse kalıcı olarak yerleşmeyi düşünüyor

Trablus’un güneyindeki Selahaddin bölgesinde, 15 Haziran’da 2 Türk güvenlik gücü (AFP)
Trablus’un güneyindeki Selahaddin bölgesinde, 15 Haziran’da 2 Türk güvenlik gücü (AFP)
TT

Yeni göstergeler: Türkiye, Libya’daki iki askeri üsse kalıcı olarak yerleşmeyi düşünüyor

Trablus’un güneyindeki Selahaddin bölgesinde, 15 Haziran’da 2 Türk güvenlik gücü (AFP)
Trablus’un güneyindeki Selahaddin bölgesinde, 15 Haziran’da 2 Türk güvenlik gücü (AFP)

Türkiye’nin Libya’daki iki askeri üsse kalıcı şekilde mevzilenme niyetine dair yeni göstergeler ortaya çıkarken, Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçleri de stratejik öneme sahip kıyı şehri Sirte’deki konumlarını güçlendirmeye devam ediyor.
Reuters’ın 15 Haziran’da Türk kaynaklardan aktardığına göre, Ankara ve Serrac hükümeti, Doğu Akdeniz bölgesinde kalıcı bir Türk varlığı için Türkiye’nin Libya’da iki askeri üssü kullanma olasılığını araştırıyor. Kaynak, Türkiye destekli Serrac hükümetinin yakın bir zamanda ele geçirdiği Misrata deniz üssü ve el-Vatiyye hava üssünün olası bir askeri Türk üssü olarak kullanılması hususunda nihai bir kararın henüz verilmediğini söyledi. İsminin verilmesini istemeyen kaynak, “Türkiye’nin üssü kullanması meselesi gündemde. Türkiye’nin Misrata deniz üssünü kullanması da mümkün olabilir” ifadelerini kullandı. Yeni Şafak gazetesi de iki gün önce Türkiye’nin iki üssü kullanmayı planladığını ve Türk mayın ve patlayıcı madde imha uzmanlarının, şu anda el-Vatiyye üssünü ve LUO’nun ayrıldığı diğer alanları patlayıcılardan temizlediğini yazdı.
Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Erdoğan ve Serrac’ın geçen hafta Ankara’da düzenledikleri toplantıda petrol ve doğalgaz sondajlarında işbirliğini geliştirme yollarını ele aldıklarını belirtti. Ülkesinin Libya’da iki büyük elektrik santrali inşa etmeye kararlı olduğunu söyleyen Dönmez, devlet tarafından işletilen Türk Petrol Şirketinin, Kasım 2019’da Türkiye ve Serrac hükümeti arasında imzalanan mutabakat uyarınca 3 ay içerisinde Akdeniz’in bazı bölgelerinde arama faaliyetlerine başlayacağını ifade etti.

Salih iddiaları yalanladı
Öte yandan Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih, 15 Haziran’da Türkiye’ye yakın zamanda bir ziyaret planladığı veya ziyaret daveti aldığı söylentilerini yalanladı. Salih, “Bu mesele kapalı. Tartışmaya bile açık değil” dedi. LUO sözcüsü Ahmed el-Mismari ise geçtiğimiz Pazar günü düzenlediği basın toplantısında, “Erdoğan destekli güçlerin büyük oranda ekipman ve savaşçı kaybı vermesinden sonra çok sayıda paralı asker ve Türk subayın takviyesinin yanı sıra Libya kıyılarında 7 Türk savaş gemisi bulunuyor” dedi. Mismari, “Erdoğan’ın ilan ettiği hayaller, Libya’daki birçok yabancı şirketin yatırımlarının bulunduğu Petrol Hilali Bölgesini kontrol etmekle ilgili” diyerek, UMH kuvvetlerini ‘Libya’da insanlık suçu’ işlemekle suçladı. Trablus’un güneyinde, el-Urban, el-Asaba ve Tarhuna kasabalarında UMH’ye bağlı güçler tarafından işlenen suçların belgelendiğini iddia eden Ahmed el-Mismari, “Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu’nun bu eylemleri kınadığını ve bu ciddi ihlallerle ilgili şeffaf bir soruşturma yapılmasını istediğini duymayı umuyoruz” dedi. Mismari ayrıca, BM’nin, Tarhuna kentinde toplu mezarların varlığına ilişkin soruşturmayı hızlandırma çağrısı yapmasına rağmen, uluslararası kuruluşun milislerin şehri kontrolü çerçevesinde herhangi bir soruşturma yürütme yeteneğinden şüphe duyduğunu belirtti.
Mismari, ordunun faaliyetlerine değinmezken, tüm operasyonların tam gizlilik altına yürütüldüğünü vurguladı.
LUO savaş medyası bölümü, terör gruplarının ve kanun kaçaklarının şüpheli hareketlerini takip etmek ve bu alanlarla çevre bölgelerin güvenliğini sağlamak amacıyla Şerare, el-Fil alanları ve Ubari şehrinin güneyini kapsayan bir keşif turu gerçekleştirmiş birimlerin görüntülerini yayınladı. UMH’ye yakın yerel medya organları 15 Haziran’da, el-Kazazefe kabilesinden 3 gencin, kıyı kenti Sirte’nin idari sınırlarındaki Carif bölgesinde mayın patlaması sonucunda öldüğünü açıkladı.
Öte yandan Mısır kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, yakın zamanda UMH tarafından kontrol edilen Tarhuna şehrinde işkence gören Mısırlı işçiler hakkında gerçekleri ortaya çıkarmak için soruşturma başlatıldığını belirtti. Kaynaklar, “Bu işçilerin işkence görmesini engellemek ve mümkün olan en yakın zamanda ülkelerine iadelerini sağlamak için kapsamlı temaslar yürütülüyor” dedi. Mısır Temsilciler Meclisi Başkanı Ali Abdulal, “Verilecek yanıtın zamanını ve mekanını belirliyoruz” derken, Mısır Göçmenlik Bakanı Nabila Makram da Mısır Temsilciler Meclisi’nde Arap İşleri Komitesi’nde yaptığı açıklamada, “Mısır Devleti’nin yurt dışındaki çocuklarına yönelik saldırılara izin vermeyeceğiz” ifadelerini kullandı. LUO sözcüsü de Tarhuna’daki Mısırlıların işkence videoları nedeniyle özür diledi.

Türkiye’den Rusya açıklaması
Öte yandan Ankara, 15 Haziran’da Rusya ile Libya’da prensip olarak anlaşmazlıkların bulunduğu iddialarını yalanlarken, kalıcı bir ateşkes sağlamak için birlikte çalıştıklarını vurguladı. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ülkesinin Libya’da kalıcı bir ateşkes sağlamak için Rusya ile görüşmelerini sürdüreceğini belirtirken, Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ve Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun Libya konusunda görüşmek üzere geçtiğimiz Pazar günü İstanbul’a ziyaretlerinin iptaline ilişkin yanlış yorumlardan kaçınılması çağrısında bulundu. 15 Haziran’da İstanbul’daki görüşmeleri sonrasında İranlı mevkidaşı Muhammed Cevad Zarif ile ortak bakın toplantısında konuşan Çavuşoğlu, Türkiye’nin Libya’da saldırıları sonlandırmak için Rusya ile çalışmaya devam edeceğine dikkati çekti. Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de Libya’da kalıcı ateşkesin tesis edilmesi için birlikte çalışma konusunda mutabık kaldıklarını vurguladı.
Bu çerçevede iki ülke arasında teknik düzeyde toplantılar düzenlendiğine dikkati çeken Mevlüt Çavuşoğlu, “Bu toplantıda gördük ki, temel prensiplerde görüş ayrılığımız yok Rusya ile. Burada ateşkesin kalıcı olması için ayrıca ateşkes sonrası adımların modeliteleri için görüşmelere teknik düzeyde devam edilmesinin daha doğru olacağına karar verdik” dedi. Türk Bakan, “Libya'da ateşkes tek taraflı olmaz. Çatışan taraflar var, kabileler var, farklı tutumlar var. Dolayısıyla oturup tarih ve diğer konularda Türkiye ile Rusya’nın, Libyalıların ve özellikle meşru yönetimin olurunu almadan bir karar vermesi gerçekçi olmayabiliyor” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Çavuşoğlu, Serrac’ın, Türkiye ve Rusya arasındaki ateşkes mutabakatını imzalaması meselesine de değinerek, LUO komutanı Hafter’in bunu imzalamayı reddettiğini vurguladı.
Çavuşoğlu’nun açıklamalarının aksine bir Türk yetkili, Rusya ve Türkiye’nin Serrac hükümetinin sahil kenti Sirte’yi kontrol etme çabalarına dair anlaşmazlık nedeniyle Libya ile ilgili görüşmelerini ertelediğini savundu. Reuters’a konuşan yetkili, “Türk- Rus toplantılarının bir sonuca varması gerekiyordu, ancak bu aşamaya ulaşmak mümkün olmadı. İki ülkenin karşı uçlarda durduğu sorunlar var. Lavrov’un ziyaretinin ertelenmesine yol açan ana konulardan biri, UMH’nin Sirte’de bir operasyon başlatma planıdır” ifadelerini kullandı.



Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.


Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)

Sudan'daki Sumud İttifakı’nın siyasi ve sivil güçleri, Sudan'daki savaşı sona erdirmek ve İslamcıların rejimini siyaset sahnesinden kalıcı olarak silmek için dün Kenya'nın başkenti Nairobi'de Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/A) ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile ortak bir ‘İlkeler Bildirgesi’ imzaladı. Savaşa karşı çıkan Sudanlı tarafların çoğunluğunu bir araya getiren bu ilk yakınlaşma aylar süren istişarelerin ve görüşmelerin ardından gerçekleşti.

Savaşın derhal sona erdirilmesinin ‘ulusal öncelik olduğu’ vurgulanan bildirgede, savaşan taraflar olan Sudan ordusuna ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) geçtiğimiz ağustos ayında Uluslararası Dörtlü (ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır) tarafından önerilen yol haritasına uymaları için daha fazla baskı uygulanmasının önemine işaret edildi.

İlkeler Bildirgesi’nde savaşan taraflara önerilen üç aylık insani ateşkesin hızla uygulanması, koşulsuz olarak derhal ateşkesin sağlanması ve bunun kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çalışılması çağrısı yer aldı.