Lübnan’ın en fakir şehirlerinden biri olan Trablusşam’da yaşayan Ahlam hanım, yıllar önce Almanya’ya mülteci olarak gidip daha iyi bir hayat sürme hayalleriyle denize açılmış, fakat oğlunu kaybetmesi nedeniyle hemen şuan şiddetli bir kriz geçiren ülkesine ve evine geri dönmek zorunda kalmıştı.
Bab et-Tabbane semtindeki harap haldeki bir binada bulunan mütevazi bir evde yaşayan 54 yaşındaki Ahlam hanım Fransız Haber Ajansı’na (AFP) verdiği röportajda, “Bab et-Tabbane’deki yoksulluktan kaçtım, fakat daha sonra aşırı yoksulluğa geri döndüm” ifadelerini kullandı.
Ahlam hanım, Trablusşam'da en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadan ve aylardır süren ekonomik çöküşün sıkıntılarını daha da derinleştirdiği binlerce Trablusludan sadece biri. Mevcut kriz onlarca yıldır süren kötü ekonomik koşulların en kötü dönemini oluştururken bu durum Trablusşam sakinleri de dahil olmak üzere yüz binlerce Lübnanlıyı 17 Ekim'den bu yana protesto gösterileri düzenlemeye itti.
Yoksulluk, Ahlam hanım ve kocasını 2015 yılında ülkelerindeki savaş cehenneminden kaçan Suriyeli, Sudanlı ve Afgan mültecilerle dolu bir teknede, tehlikeli bir yolculuğa çıkmak üzere Türkiye'ye iki bilet ve bir insan kaçakçısının komisyon parasını temin edebilmek için mobilyalarını satmak zorunda bıraktı. Kaçakçı, Ahlam hanımı oğullarından birinin yaşadığı Almanya'ya yürüyerek gidilen Avusturya'ya götürdü.
Ahlam hanım iki yıl boyunca kendi tabiriyle ‘onurlu bir hayat’ sürdü. Ancak Trablusşam'daki diğer oğlunun ani ölümü, eşi ve geride bıraktığı iki küçük çocuğuna bakmak üzere Bab et-Tabbane'e geri dönmeye zorladı. Ahlam hanım, yoksunluğun hiç gitmediği bir bölge olan Bab et-Tabbane’de hayata sıfırdan başladı ve oğlunun kaybetmenin acısını çekti. Daha sonra Trablusşam'ın zengin ailelerinden birinin malikanesinde aylık 500 bin Lübnan lirasına (LBP) iş buldu. Aldığı maaş geçtiğimiz yaz 333 dolara denk gelirken, ekonomik çöküş ve LBP’deki devalüasyon ile kara borsadaki günlük döviz kuruna göre yaklaşık yüz dolara eşdeğer hale geldi.
Dolar geçtiğimiz hafta 5 bin LBP’ye çıkınca bu durum halkın öfke kustuğu protesto gösterilerinin fitilini ateşledi. Perşembe ile Cumartesi günleri arasında ‘devrimin gelini’ olarak adlandırılan Trablusşam, geride onlarca yaralı bırakan güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelinen gösterilere tanık oldu.
Mevcut durumda bugün Ahlam hanım zar zor bir şekilde sebze satın alabilirken ekmek ve zeytin almak için bazen borçlanmak zorunda kaldığını söyledi. Kar amacı gütmeyen Tüketiciyi Koruma Derneği’ne göre ülkedeki gıda fiyatlarında sonbahardan Mayıs sonuna kadar yüzde 70'i aşan çılgın bir artış görüldü.
Nahile hanım, ülkenin zenginleri arasında en üst sıralarda yer alan şehrin yöneticilerini eleştirmekte tereddüt etmiyor. Onları sadece seçimlerdeki hedeflerine ulaşmak için insanların ihtiyaçlarını ve yoksulluklarını kullanmakla suçlayan Nahile hanım, “Partiler bizi sömürüyorlar” şeklinde konuştu.
Ekonomik kriz nedeniyle Lübnan nüfusunun yaklaşık yüzde 45'i şuan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İşgücünün yüzde 35'inden fazlası işsizlikten şikayet ederken bu yıl enflasyonun yüzde ellilere ulaşması bekleniyor.
Birleşmiş Milletler'in (BM) 2015 yılı tahminlerine göre sadece Trablus’un nüfusunun yüzde 26'sı aşırı yoksulluktan mustarip ve yüzde 57'si yoksulluk sınırında ya da altında yaşıyor. Bununla birlikte, iki oranda da kaçınılmaz olarak artış yaşandı. Birçok çalışan işini ya da gelirlerinin bir kısmını kaybetti.
Yedi çocuk babası 55 yaşındaki Feyyaz Derviş’in durumu da Ahlam hanımın durumundan farklı değil. Otomobil parçaları sattığı işindeki gerileme nedeniyle günlük geliri 20 bin LBP olan Feyyaz bey 300 dolar kira ödüyor. Öfke dolu bir sesle konuşan Feyyaz bey, “Bütün yetkililer hırsız. Öfke gününde önce bizi soyup soğana çeviren yiyecek dükkanları daha sonra milletvekillerinin evleri basılmalı. Çünkü tam anlamıyla kasaplar” ifadelerini kullandı.
Onlarca protestocu zaman zaman Trablusşam'daki milletvekillerinin ve bakanların evlerinin önünde öfkelerini ifade ediyorlar ve onları şehri, tesislerini ve sakinlerini ihmal etmekle suçluyorlar.
Nüfusunun çoğunluğunu Sünnilerin oluşturduğu Bab et-Tabbane semtindeki çoğu binanın duvarları, 2007-2014 yılları arasında Alevi bölgesi olan komşu semt Cebel Muhsin ile yaşanan ve her iki tarafta da ölümcül sonuçlara yol açan kanlı şiddet olayları nedeniyle mermi delikleriyle dolu.
Trablusşam’ın diğer birçok semtinde olduğu gibi Bab et-Tabbane'deki gençlerde okul bırakmak ve işsizlikle mücadele etmek zorunda kaldı. Bu durum onları para kazanmak için savaşçı olmaya itti. Bazıları radikal gruplar tarafından Suriye'deki savaş cephelerine götürülürken bazıları da uyuşturucunun pençesine düştüler.
70 yaşındaki Ebu Muhammed amca, bölgenin gençlerinin gelecekleri için kaygılanıyor. Çünkü herhangi bir partiye bağlı olmayanlar hiçbir şeyden istifade edemiyorlar.
Ebu Muhammed amca duygularını şöyle ifade ediyor:
“Bölgede, ilgimiz olmayan kavgalar için büyük bir bedel ödedik. Gençlerimiz yoksulluğun ve açlığın artmasıyla yeniden şiddete eğilimli hale gelmeleri ve silahlanmalarından korkuyoruz.”
Bab et-Tabbane ve Cebel Muhsin semtlerini birbirinden ayıran ve Ahlam hanımın evine pekte uzak olmayan Suriye Caddesi'nin bir köşesinde oturan işsiz gençlerden biri, “Devlet bizi terk etti. Yaşama seçeneğimiz yok. Hepimiz işsiziz” şeklinde konuştu.
Ancak şimdi hayatının sonbaharında olan Ahlam hanım gerçeklere teslim olmayı reddedip yeniden mülteci olma yolunda adım atma hazırlanıyor ve şöyle diyor:
“Artık kendimi bu ülkeye ait hissetmiyorum. Bugün yaşadığımız ve iflas eden ülkemizden kaçmak için yarından olmadan bu deneyimi yeniden yaşamaya hazırım.”
Trablusşam’da yoksulluk giderek artıyor
https://turkish.aawsat.com/home/article/2339601/trablus%C5%9Fam%E2%80%99da-yoksulluk-giderek-art%C4%B1yor
Trablusşam’da yoksulluk giderek artıyor
Trablusşam’da yoksulluk giderek artıyor
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة