Tunus: Maaşlardaki düşüş, sendikalar ile hükümeti karşı karşıya getirdi

Hükümetin kalkınma ve istihdam sağlamadaki tekrarlı başarısızlıkları, çoğu sektörde protestoların dozunu artırdı (Arşiv-AFP)
Hükümetin kalkınma ve istihdam sağlamadaki tekrarlı başarısızlıkları, çoğu sektörde protestoların dozunu artırdı (Arşiv-AFP)
TT

Tunus: Maaşlardaki düşüş, sendikalar ile hükümeti karşı karşıya getirdi

Hükümetin kalkınma ve istihdam sağlamadaki tekrarlı başarısızlıkları, çoğu sektörde protestoların dozunu artırdı (Arşiv-AFP)
Hükümetin kalkınma ve istihdam sağlamadaki tekrarlı başarısızlıkları, çoğu sektörde protestoların dozunu artırdı (Arşiv-AFP)

Tunus Genel İşçi Birliği (İşçi Sendikası; UGTT) liderleri, Başbakan İlyas el-Fahfah’ın kamu çalışanları ve emeklilere koronavirüs salgınının neden olduğu ekonomik ve sosyal krizin daha da zorlaştığı iddiasıyla ücretlerini düşürme tehdidi yönelttiği, bütçe açığını ceplerinden ödeyeceklerini ima ettiği açıklamalarını kınadı.
UGTT Başkan Yardımcısı Abdulhafiz Hafiz, sendikanın hükümetin benimseyebileceği kemer sıkma politikası çerçevesinde işçilerin meşru haklarına halel getirmesini ya da mali kriz faturasını omuzlarına yüklemesini reddettiğini söyledi.
Hafiz, UGTT vizyonunun vergi kaçakçılığıyla mücadeleyi öncelik alarak ekonomik dengeyi sağlamayı ve ekonomiyi canlandırmak için hükümet önlemleri almayı temel aldığını bildirdi. Aynı zamanda Tunus işçilerinin haklarını etkileyen herhangi bir tek taraflı hükümet politikasını reddettiğini yineledi.
UGTT Yürütme Ofisi’nin son toplantısında, mevcut hükümet diğer hükümetlerin taahhüt ettiği anlaşmaların uygulanması gerektiği vurgulandı. Devletin süreklilik ilkesinin uygulanmasında, kamu sektörü çalışanı ücretlerindeki artışın üçüncü taksitinin programlandığı gibi Ağustos ayı itibariyle etkinleştirilmesi de yer alıyor. Nitekim uygulanmadığı taktirde sendikalar ve hükümet arasında çatışmalara yol açabileceği düşünülüyor.
UGTT, mevcut hükümeti bazı önemli sorunlara acil çözümler bulmaya çağırdı. Bunların başında, Tatavin bölgesindeki Kamur anlaşması hükümlerinin uygulanması, sosyal istikrarın sağlanmasına yardımcı olmak için birlik işçileri ve öğretmenler dosyasının kapatılması geliyor. Bir dizi barışçıl sosyal protesto ile uğraşırken güvenlik yaklaşımını eleştiren UGTT, ihlallerin sona ermesi ve Tunus'u tekrar despotizmin pençelerine atabilecek olan baskıcı politikaları izleme çağrısında bulundu.
Tunus Ulusal Kurucu Meclisi eski Başkanı Mustafa Bin Cafer, Cumhurbaşkanı Kays Said’i “siyasi bölünme durumunu sona erdiren, gerçek bir ulusal uzlaşma tesis eden” bir ulusal diyalog düzenlemeye çağıran bir girişim başlattı.
Bin Cafer, bir medya açıklamasında, “mevcut siyasi iklimin 2013'te meydana gelen şiddetli siyasi çatışmaları anımsattığını” söyledi. “Şu anda salgın nedeniyle kötüleşen sosyo-ekonomik hal, vaziyeti daha da karmaşık hale getirebilir” ifadelerini kullanan Cafer, meşruiyet sahibi ve siyasi partilerden bağımsız Cumhurbaşkanı Said’in bu siyasi diyalogu destekleyecek ve bakış açılarını birbirine yaklaştıracak nitelikte olduğunu vurguladı.
Bu davet, Tunus siyasi sahnesi tarafından ‘ulusal kurtuluş’ için bir konferans düzenlemek amacıyla yapılan benzer çağrılarla paralellik gösteriyor. Bu girişimlerin başını Demokratik Hareket Başkanı Ahmed Necib eş-Şabi, Tunus Projesi Hareketi lideri Muhsin Merzuk, Beni Vatani Partisi Başkanı Said el-Ayidi ve Emel Partisi Başkanı Selma el-Lumi çekiyor. Bu çağrılar, UGTT ve Tunus Sanayi, Ticaret ve El Sanatları Birliği (UTICA) başta olmak üzere sendikaların yer aldığı kolektif bir siyasi girişim pazarlamasıyla buluşuyor.
Fahfah hükümeti, özellikle de İslami Nahda Hareketi ile Halk Hareketi Partisi arasındaki keskin çatışmanın ardından, hükümeti oluşturan taraflar arasındaki siyasi gerilim ve uyumsuzluğun üstesinden gelmek amacıyla son haftalarda Hükümet İstikrar ve Dayanışma Belgesi’ni koalisyona sunmuştu. Ancak bu girişim, Nahda hareketinin beklenen ekonomik ve sosyal krizlerin üstesinden gelebilecek daha geniş bir siyasi kuşak sağlamak için hükümet katılımcıları çemberini genişletmeyi ve yolsuzluk şüphesiyle bakılan Nebil el-Karvi başkanlığındaki Tunus’un Kalbi Partisi’nin de dahil olmasını şart koşması nedeniyle başarılı olmadı.



Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
TT

Rapor: İsrail ordusu Suriye'nin Kuneytra kırsalındaki köylere sızdı

Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra sınır kapısında bir İsrail askeri (arşiv - Reuters)

İsrail ordusunun pazartesi günü Suriye'nin güneyindeki Kuneytra kırsalındaki el-Acref, el-Meşirfe ve Ummu Batina köylerine girerek, bazı evlerin etrafını sarıp arama yaptığı rapor edildi.

Suriye resmi haber ajansı SANA'nın haberine göre İşgalci İsrail ordusunun dört askeri araç ve iki tanktan oluşan bir devriyesi Adnaniya kontrol noktasından yola çıkarak el--Meşirfe köyünden el-Acref köyüne doğru ilerledi ve el-Meşirfa'da durarak bazı evleri aradı.

SANA, yedi askeri araç ve iki tanktan oluşan başka bir İsrail devriyesinin Ummu Batina köyünü bastığını ve köyün batısındaki bir evi kuşattığını bildirdi. Ancak bu eylemin nedenleri veya amaçları hakkında herhangi bir bilgi vermedi.

İsrail, Suriye’de geçtiğimiz aralık ayında Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra Suriye ordusunun askeri tesislerini yok etmek ve altyapılarının yeniden inşa edilmesini önlemek amacıyla bu tesisleri hedef almıştı. Ayrıca Şam, Kuneytra ve Deraa çevresindeki kırsal bölgelere kara harekâtları düzenleyerek Suriye ile İsrail arasındaki sınırdaki tampon bölgeyi kontrolü altına aldı. Daha sonra sınır bölgelerinde baskınlar düzenleyerek çok sayıda kişiyi gözaltına aldı.


Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

TT

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Sudani: Milis grupların silahsızlandırılması ancak ABD’nin geri çekilmesiyle mümkün

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani dün yaptığı açıklamada, Irak'ın ülkedeki tüm silahları devletin kontrolüyle sınırlandırmayı taahhüt ettiğini, ancak bazı milis grupların işgal gücü olarak gördüğü ABD liderliğindeki askeri koalisyon ülkede kaldığı sürece bunun başarılı olamayacağını söyledi.

Sudani, radikal İslamcı grupların oluşturduğu tehdidin önemli ölçüde azalması nedeniyle, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon’un (DMUK) İran'ın en yakın Arap müttefiklerinden biri olan Irak'tan 2026 yılının eylül ayına kadar çekilme planının hala geçerli olduğunu vurguladı.

Bağdat'ta Reuters’a konuşan Başbakan Sudani, “DAEŞ diye bir şey yok. Güvenlik ve istikrar mı? Allah’a şükür, bunlar mevcut. (2014 yılında kurulmasından bu yana DMUK’a katılan ülkelerin sayısına atıfla) DMUK’ta 86 ülkenin varlığı için bana tek bir mazeret gösterin” ifadelerini kullandı.

Silahlarını teslim ettikten sonra grupların resmi güvenlik güçlerine veya siyasi sahneye entegre edilebileceğine işaret eden Sudani, “Bu yüzden devlet kurumları dışındaki tüm silahları ortadan kaldırmak için kesin bir program olacak. Herkesin istediği de bu” ifadelerini kullandı.

Savaşa sürüklenmeyeceğiz

Irak, ABD'nin baskısı altında, İran destekli grupları silahsızlandırmak gibi siyasi açıdan hassas bir görevi yerine getirmenin bir yolunu arıyor. ABD, Sudani'nin, diğer Şii grupları da içeren bir çatı örgütü olan Haşdi Şabi (Halk Seferberlik Güçleri) ile bağlantılı silahlı grupları dağıtmasını istediğini açıklamıştı. Haşdi Şabi resmi olarak Irak güvenlik güçlerinin bir parçası ve çatısı altında İran yanlısı bazı grupları barındırıyor.

Öte yandan ABD ve Irak, Amerikan askerlerinin aşamalı olarak geri çekilmesi konusunda anlaşmaya vardı. Tam çekilmenin gelecek yılın sonuna kadar tamamlanması bekleniyor. Asker sayısındaki ilk azalma bu yıl başladı.

Irak Başbakanı Sudani, Reuters’a verdiği röportaj sırasında Lübnan'daki Hizbullah gibi bölgedeki devlet dışı silahlı gruplara yönelik artan uluslararası baskı sorulduğunda, “Ortadoğu'da ABD ve İsrail’in nüfuzuna karşı çıkan ‘direniş ekseni’ olarak bilinen İran destekli grubun bir parçası olan bu gruplara yönelik baskı artacak. Allah’ın izniyle, o gün gelecek. Buradaki durum Lübnan'dakinden farklı” yanıtını verdi.

Başbakan Sudani, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak’ın güvenliği ve istikrarı koruma konusundaki tutumu açık ve devlet kurumları savaş ve barış konusunda karar verme yetkisine sahip. Hiçbir taraf Irak'ı savaşa veya çatışmaya sürükleyemez.”

İran, 2003 yılında ABD öncülüğündeki işgal hareketinin Saddam Hüseyin rejimini devrilmesinden bu yana Irak'ta önemli bir nüfuz kazanırken bu durum, İran destekli silahlı gruplara büyük bir siyasi ve askeri güç sağladı.

Irak’ta art arda gelen hükümetler, birbirine düşman olan İran ve ABD'yi Bağdat'ın müttefiki olarak tutmak konusunda büyük zorluklarla karşı karşıya kaldı. ABD, İran'a ağır yaptırımlar uygularken, Irak Tahran ile güçlü ticari ve ekonomik bağlara sahip.

ABD’den büyük yatırımlar çekme konusu, 2003 yılından bu yana mezhep çatışmalarının yanı sıra yıllardır ciddi ekonomik sorunlar yaşayan Irak için en önemli önceliklerden biri.


Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
TT

Fransa, Lübnan'dan Esed'in 3 generalinin tutuklanmasını istedi

Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)
Beyrut Adalet Sarayı'nda adli yıl bugün başlıyor (Arşiv)

Fransa, Lübnan'dan, devrik Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimindeki üç üst düzey generalin, Fransız vatandaşlarının ölümüne yol açan savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işledikleri gerekçesiyle bulunup tutuklanmasını istedi.

Önde gelen bir Lübnanlı yargı kaynağı Şarku'l Avsat'a, Başsavcı Hakim Cemal Hacer'in, Fransız yargısından, Lübnan'dan "Beşşar Esed rejiminde Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Başkanı olan Tümgeneral Cemil Hasan'ı, Ulusal Güvenlik Bürosu Müdürü Tümgeneral Ali Memlük'ü ve Hava Kuvvetleri İstihbarat Müdürlüğü Soruşturma Şubesi Başkanı Tümgeneral Abdülselam Mahmud'u bulmasını, soruşturma ve inceleme yapmasını, Lübnan'da bulunmaları halinde tutuklamasını ve Fransız yetkililere teslim etmesini" isteyen bir yargı talebi içeren resmi bir telgraf aldığını açıkladı.

İlginçtir ki, yargı kaynağına göre Fransa'nın yardım talebi, "adı geçen kişilerle düzenli olarak iletişim kuran Lübnan telefon numaralarını da içeriyordu; bu durum, Fransız makamlarının Esed rejimindeki üst düzey isimleri takip etme kapsamında yürüttüğü iletişim izlemeleriyle de doğrulandı." Yargı kaynağı, bu konunun "İç Güvenlik Kuvvetleri Bilgi Şubesi tarafından yürütülecek takip ve soruşturmaların merkezinde yer alacağını" vurguladı.