Hindistan, Çin ve Güney Asya'da nüfuz çatışması

Hindistan, Çin ve Güney Asya'da nüfuz çatışması
TT

Hindistan, Çin ve Güney Asya'da nüfuz çatışması

Hindistan, Çin ve Güney Asya'da nüfuz çatışması

Yeni Delhi/ Prakriti Gupta
Son çatışmalar bir sınır anlaşmazlığından daha fazlası
Dünyanın en kalabalık bölgesi olan, 9 ülkede 3,1 milyar insanın yaşadığı, Çin ve Hint alt kıtasında jeopolitik düzeyde büyük bir oyun oynanıyor. Bu oyuna paralel olarak dünya, korona salgınıyla mücadele ediyor.
Buranın salgının kalbi olduğu bir gerçek. Asya ve dünya üzerinde etkili olan iki büyük gücü temsil eden Hindistan ve Çin arasında, virüsün yayılmasından kimin sorumlu olduğuna ilişkin karşılıklı suçlamalar içeren bir tartışma patlak verdi. Öte taraftan ABD ve Japonya gibi bazı dış güçler, bölgedeki siyasi manevraları ile hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik girişimlerde bulunuyorlar.
Hindistan ve Çin, Ladakh bölgesiyle sınırlı da olsa kanlı bir askeri çatışmaya girdi. Şu ana kadar gelen raporlarda Hint güçlerinden en az 20 kişinin öldürüldüğü ve durumun henüz normale dönmediği ifade ediliyor.
Burada tehlikeli olan husus, 1962'den beri ilk kez bölgenin iki taraf arasında yaşanan gerginliklere sahne olmasıdır. Bu çatışmalar, fiili kontrol hattının her iki tarafça açıkça tanımlanmasına ve üzerinde uzlaşıya varılmasına rağmen patlak verdi. Mayıs ayının ilk haftasında batıda Ladakh ve doğuda Sikkim eyaletinde sınır hattı boyunca askeri konuşlandırmalar başladı. Hint ve Çin kuvvetleri arasında çatışmalar burada patlak verdi ve sonra daha da kötüleşerek kontrol hattı boyunca diğer alanlara yayıldı.
Hindistan ve Çin üst düzey askeri heyetleri hafta ortasından itibaren sınırda yaşanan gerilimi çözmek ve kontrol altına almak için görüşmeler yaptılar. 5-6 Mayıs tarihlerinde iki tarafın güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Bunu, 8 ve 9 Mayıs'taki diğer çatışmalar takip etti. Hint ve Çinli yetkililer arasında, sınır krizine acil bir çözüm bulmak amaçlı diplomatik ve askeri görüşmeler devam ediyor. Gerginlikleri yatıştırmak için taraflar arasında daha fazla askeri görüşmenin yapılması bekleniyor.
Politik hesaplar
Hindistan ve Çin sınır bölgesinde ilk kez doğrudan çatışmalara girmiyor. Son çatışmalar 2017 yılında, Hindistan, Çin ve Butan arasındaki Doklam bölgesinde gerçekleşti ve 83 gün sürdü. Pek çok gözlemci, korona salgınının patlak vermesiyle birlikte yaşanan problemlerin ve ekonomik durumdaki kötüleşmenin, Pekin’i, Hindistan ile olan sınır bölgelerinde saldırılara başvurmaya sevk ettiğini düşünüyor. Bu şekilde Pekin, gözleri kendi iç sorunlarından uzaklaştırarak dünyaya gücünü sergilemek istiyor.
Ancak Güney Asya ile ilgilenen bazı uzmanlar mevcut krizin, Hindistan'ın, Pakistan’ın kuzeyinde yer alan bölgelerde askeri bir operasyona girişme yönündeki niyetinin önüne geçmek için mevcut krizin çıkarıldığına ilişkin bir ‘komplo teorisine’ atıfta bulunuyorlar.
Hudson Enstitüsü'nden Aparna Pande, durumla ilgili bir raporda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Çin, dünya kamuoyundan sert eleştirilerle karşı karşıya kaldığı bir zamanda güç ve kararlılık mesajları gönderiyor. Hem içeriden hem de dışarıdan kendisine yöneltilen eleştirileri ve kınamaları dağıtmak için saldırgan bir yol izledi. Bu gibi zamanlarda sosyal gerginliklerin arttığı bilinmektedir. Açık bir şekilde görünüyor ki Çin, içeride meşruiyetini yeniden sağlamak ve uluslararası prestijini sağlamlaştırmak için Hindistan'a bir ders verdiğini düşünüyor. Öte taraftan ekonomik ve askerî açıdan güçlü, politik ve sosyal olarak istikrarlı bir Hindistan, Asya'da Çin için potansiyel bir rakiptir. Kesin bir şey var ki, Hindistan'ın Asya ve Batı'daki ülkelerle olan ittifakları ve ortaklıkları arttığı ölçüde Çin'in baskı yapma olasılığı o kadar düşük olacaktır. Bundan dolayı Çin, Pakistan'ı destekliyor ve Hindistan'ın bütün komşu ülkelerini onun aleyhinde kışkırtıyor.”
Hindistan ve Nepal
İki ülkeyi asırlardır bir araya getiren yakın ilişkilere rağmen son dönemde Hindistan ve Nepal arasında sınır anlaşmazlığı patlak verdi. Bu anlaşmazlık, Hindistan'ın, Çin'e bağlı olan Tibet Bölgesi yakınlarında Himalaya Dağları’nda bir yol açmasıyla körüklendi. Her ne kadar yol bir gecede açılmamış olsa da bu mesele Nepal’de politik bir soruna dönüştü. Nepal hükümetinin yol çalışmalarından haberdar olduğunu doğrulayanlar var.
Nepal parlamentosu, ülkenin siyasi haritasının şeklini değiştiren ve üç Hint bölgesini de haritaya ekleyen bir yasayı kabul etti. Nepal ve Hindistan arasındaki sınırda yaşanan bir diğer hadise de Nepal polisinin ateş açması sonucunda Hindistan tarafından bir kişinin hayatını kaybetmesi. Kaynakların aktardığı kadarıyla köylüler, Nepal polisinin sınırda dolaşmamalarını istediğini ve gerekçe olarak da Nepal'de koronavirüsü yaydıklarını öne sürdüklerini söylüyorlar.
Hindistan alt kıtasındaki siyasi gözlemciler bütün bu atmosferin ortasında Nepal Başbakanı K. P. Oli’ye gözlerini dikmiş durumdalar. Geçmişte Hindistan ile arasında, Hint yetkililerini hükümetini devirmekle suçlamasının ardından birtakım anlaşmazlıklar alevlenmişti. Nepal, denize kenarı olmayan bir kara ülkesi olduğu için, uzun yıllar Hindistan ithalatına dayandı ve Hindistan da Nepal’in işlerinde aktif bir rol oynadı. Bununla birlikte son yıllarda durum değişti. Nepal Hindistan’ın nüfuz alanından uzaklaştı. Çin, Hint nüfuzunun kademeli olarak azalmasıyla oluşan boşluğu kapattı.
Diğer taraftan Çin, ‘Bir Kuşak, Bir Yol’ projesinde Nepal'i çok önemli bir ortak olarak görüyor. Küresel ticari faaliyetlerini artırmaya yönelik ana planlarının bir parçası olarak Nepal altyapısına yatırım yapmak istiyor. Bu bağlamda Çin Cumhurbaşkanı Şi Cinping’in 1996'dan bu yana Nepal'i ziyaret eden ilk Çinli lider olduğunu belirtmek gerekir.
Çin-Nepal yakınlaşması
Hint diplomat Krishan Singh, Çin-Nepal yakınlaşmasıyla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Çin ile nasıl başa çıkılabilir? Onlara karşı çıkıyoruz, fakat nüfuz alanınız içerisindeki önemli bir bölge olan Nepal söz konusu olduğunda başbakanından kurtulmanız gerekiyor. Orada yeteri kadar varlığımız bulunuyor. Nepal parlamentosu ve iktidardaki Nepal Komünist Partisi içinde bölünmeler var. Bununla birlikte tüm aktörleri de biliyoruz. Bu yüzden civardaki Çinli bebekten kurtulmak ve Katmandu'da Hint yanlısı bir hükümeti desteklemek için harekete geçmeliyiz. Çin'e vurulacak böyle bir darbe tüm komşu ülkelere açık bir mesaj gönderecektir. Çin'den koruma istedikleri takdirde, demokratik sistemlerin nasıl çalıştığını bilmediği için Çin’in kendilerine bir yardımı dokunmayacağını görecekler. Büyükelçiniz bir yerden diğerine kayda değer bir şey elde etmeksizin mekik dokuyabilir. Ancak başbakan popülaritesini kaybederse ve partisi dağılırsa neler olacağı, gönderilen mesajın anlamıdır. Çin'i suçlamıyoruz. Nepal’in halkına Çin’den uzak durmaları çağrısında bulunmak dışında Çin’i gündemimize almamız gerekmiyor.”
Hindistan'ın Nepal konusunda karşı karşıya kaldığı aksilikler, kötü bir zamana denk geldi. Muhtemelen Çin, Pakistan'ın Hindistan ile Cemmu ve Keşmir konusundaki anlaşmazlığını uluslararası boyuta taşıma girişimlerini desteklemeyi sürdürecektir. Modi hükümetinin 5 Ağustos 2019'da burayı iki federal bölge olarak yeniden organize etme kararının ardından yaptığı gibi.
Dörtlü güvenlik
Bazıları, Çin’in ABD’den sonra dünya hakimiyetinde ikinci sırada yer alma hayalini, mevcut jeopolitik durumda ulaşılamayacak gibi görüyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın korona salgını sonrasında içerde karşı karşıya kaldığı bütün zorluklara rağmen oluşturmayı başardığı Çin karşıtı blok bunu destekliyor. Bugün Almanya, İngiltere ve Avustralya gibi ülkeler Çin’le olan diplomatik ilişkilerini yeniden gözden geçiriyorlar.
Hindistanlı yazar ve gazeteci Manish Pandya bu bağlamda şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Sınırda yaşanan Çin-Hindistan krizi, Pekin ve Washington arasındaki kötüleşen diplomatik ilişkilerle bağlantılıdır. Hindistan, iki taraf arasında gerginlik içinde sıkışan tek ülke gibi görünmüyor. Çin tarafından Hong Kong'da çıkarılan huzursuzluklar, Tayvan’daki muhalif seslerin bastırılması amacıyla yapılanlar ve Tibet'in tamamını işgal etmeye yönelik çalışmalar, Hint-Çin ilişkilerini takip eden pek çok kimse için sürpriz değil. Çin, Yeni Delhi ve Kanberra’nın bir savunma anlaşması imzalamasından sonra Avustralya'yı Hindistan ile olan gerginliklerine dahil etti.”
Bir diğer Hindistanlı gazeteci M. De. Nalabat ise; ABD Başkanı Trump, Japonya Başbakanı Şinzo Abe, Avustralya Başbakanı Scott Morrison ve Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin 21. yüzyılda yeni bir dünya düzeni için planlarının bulunduğunu ifade ederek şöyle devam ediyor:
“Hindistan ve Pasifik bölgeleri arasında yapılacak bir sözleşme; ABD, Hindistan, Avustralya ve Japonya tarafından gün geçtikçe daha da destek görüyor. Dört ülkede politika yapıcılar, gayri resmi olarak Hindistan-Pasifik bölgesi için önerilen sözleşme üzerine çalışma imkanını araştırıyorlar. Dörtlü Güvenlik Diyaloğu’na katılan (ABD, Hindistan, Avustralya ve Japonya) dört ülke, tıpkı İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ‘Atlantik Paktı’nda olduğu gibi böyle bir adımın atılması için ideal unsurlar olarak görünüyor. Önerilen sözleşme, zamanla Vietnam ve Güney Afrika gibi ülkeleri de içerebilir.”
 



Japonya, Rusya ve ABD, Kamçatka açıklarında meydana gelen 8.0 büyüklüğündeki depremin ardından tsunami uyarısında bulundu

Tehlikeli tsunami dalgaları (Arşiv)
Tehlikeli tsunami dalgaları (Arşiv)
TT

Japonya, Rusya ve ABD, Kamçatka açıklarında meydana gelen 8.0 büyüklüğündeki depremin ardından tsunami uyarısında bulundu

Tehlikeli tsunami dalgaları (Arşiv)
Tehlikeli tsunami dalgaları (Arşiv)

ABD ve Japon yetkililer, dün gece Rusya'nın Kamçatka açıklarında meydana gelen 8,7 büyüklüğündeki depremin ardından, tsunami dalgalarının üç metreye kadar yükselebileceği uyarısında bulundu. Bu dalgalar, özellikle Japonya, Rusya ve Hawaii takımadalarının kıyıları olmak üzere Batı Pasifik Okyanusu'na ulaşabilecek.

Tokyo'da Japon yetkililer, takımadaların Pasifik kıyılarına 01:00 ile 02:30 (GMT) arasında üç metre yüksekliğe kadar ulaşabilecek tsunami dalgalarının gelebileceği konusunda uyardı. Japonya Meteoroloji Ajansı, "Tsunami dalgaları bölgeye sık sık vuracak. Lütfen uyarı kaldırılıncaya kadar denize açılmayın veya kıyıya yaklaşmayın" uyarısında bulundu.

Honolulu Acil Durum Yönetim Kurumu dün, olası bir tsunami tehdidi nedeniyle Hawaii'deki bazı kıyı bölgelerinin tahliye edilmesi çağrısında bulundu. Honolulu Acil Durum Yönetim Kurumu Twitter'da, "Harekete geçin! Yıkıcı tsunami dalgaları bekleniyor" ifadelerini kullandı.

ABD Tsunami Uyarı Merkezi de önümüzdeki üç saat içinde Rusya ve Japonya kıyılarında "tehlikeli tsunami dalgaları" uyarısı yayınladı ve depremin büyüklüğünün 8,7 olduğunu açıkladı. ABD Tsunami Uyarı Merkezi, Alaska ve ABD'nin Pasifik adası Guam kıyılarının bazı kısımları ile Rusya ve Japonya kıyılarını "üç saat içinde" tehdit edebilecek yüksek tsunami dalgaları riski konusunda uyardı.

Rusya'daki bölge valileri, "on yıllardır" görülen en şiddetli depremin ardından can kaybı olmadığını bildirirken, tsunami uyarısının ardından Sahalin bölgesindeki küçük bir kasaba için tahliye emri verildi. Kamçatka Valisi Vladimir Solodov, Telegram'da yayınlanan bir videoda, "Bugünkü deprem ciddiydi, on yıllardır görülen en şiddetli depremdi" dedi. Solodov, ön bilgilere göre can kaybı olmadığını, ancak bir anaokulunun hasar gördüğünü belirtti.

Sahalin Valisi Valery Limarenko, Telegram'da yaptığı açıklamada, depremin ardından verilen tsunami uyarısı sonrasında Severo-Kurilsk adlı küçük kasaba için tahliye emri verildiğini ifade etti. Rusya'nın Kamçatka Yarımadası Acil Durumlar Bakanı Sergey Lebedev, depremin ardından bölgenin bazı yerlerinde üç ila dört metre yüksekliğinde bir tsunami kaydedildiğini bildirdi. Lebedev, sosyal medyada yayınlanan bir videoda, "Herkes dalgalardan uzak dursun" uyarısında bulundu.