Suriye: Rusya destekli askerler için düzenlenen cenaze töreni Rejim,İran ve Hizbullah karşıtı protestolara dönüştü

Suriye rejiminin iki yıl önce kontrol altına aldığı Dera’da şu ana kadar gerçekleşen en büyük protesto gösterisi (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi)
Suriye rejiminin iki yıl önce kontrol altına aldığı Dera’da şu ana kadar gerçekleşen en büyük protesto gösterisi (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi)
TT

Suriye: Rusya destekli askerler için düzenlenen cenaze töreni Rejim,İran ve Hizbullah karşıtı protestolara dönüştü

Suriye rejiminin iki yıl önce kontrol altına aldığı Dera’da şu ana kadar gerçekleşen en büyük protesto gösterisi (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi)
Suriye rejiminin iki yıl önce kontrol altına aldığı Dera’da şu ana kadar gerçekleşen en büyük protesto gösterisi (Suriye İnsan Hakları Gözlemevi)

Suriye’nin Dera kentinde önceki gün bombalı saldırıda ölen Rusya destekli askeri unsurlar için yapılan cenaze töreni, İran ve Hizbullah karşıtı protestolara dönüştü.
Suriye’nin Dera kentinin güneydoğusunda bulunan Kehil kasabası güzergahında önceki gün, Rus ordusunun desteklediği 5. Kolordu’ya bağlı 8. Tugay askerlerini taşıyan otobüsün geçişi sırasında yola döşenen el yapımı patlayıcı infilak ettirildi. 8. Tugay’dan yaklaşık 40 askerin bulunduğu otobüse yönelik saldırıda 9 askerin öldüğü, onlarcasının da yaralandığı bildirildi.
Rusya’nın kurduğu ve idare ettiği 5. Kolordu saflarında, Temmuz 2018’de rejimle uzlaşmayı kabul eden silahlı muhalif unsurlar da yer alıyor.
Saldırıda ölen askerler için dün Dera’nın doğusundaki Busra eş-Şam kasabasında cenaze töreni düzenlendi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin aktardığına göre, cenaze töreninin devam ettiği sırada 5. Kolordu unsurları ve sivillerin katılımıyla binlerce kişi sokağa çıktı. Rejimin düşmesini, İran ve Hizbullah güçlerinin ülkeyi terk etmesini talep eden kalabalıklar, rejim lideri Beşşar Esed ve ailesini eleştiren sloganlar attı. Bu olay, Suriye rejiminin Dera’da kontrolü ele geçirdiği 2018’den bu yana gerçekleşen en büyük gösteri olarak değerlendiriliyor. Gösterilere çevre kasaba ve köylerdeki halktan da katılım olduğu belirtiliyor.
Havran Ahrar Cemiyeti internet sitesinin paylaştığı videoda, cenaze törenine katılanların rejimin düşmesi, İran ve Hizbullah güçlerinin ülkeyi terk etmesi yönünde slogan attıkları görülüyor. Sitede konuyla ilgili yayınlanan haberde, ‘kuruluşundan bu yana 8. Tugay’ın Havran’da İran yayılmacılığına karşı set oluşturduğu’ ve otobüsü hedef alan saldırının ‘İran’ın Dera’nın güney kırsalındaki 4. Tümen’e ait kontrol noktalarını artırmasının ardından gerçekleştiği’ belirtildi.
Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed’in komuta ettiği 4. Tümen üzerindeki İran ve Hizbullah’ın etkisi biliniyor. Ürdün ve Lübnan sınır geçişlerinde ve limanlara giden anayollarda kontrolü elinde tutan taraflar, geçişlerden elde edilen gelirleri aralarında bölüşüyorlar.
Rusya geçtiğimiz günlerde, aslında başkent Şam’ın savunulmasında sorumlu olan 4. Tümen’in rejim denetimindeki tüm bölgelerde kontrol noktalarını kaldırması talebinde bulunmuş, ancak bu talep Mahir Esed tarafından reddedilmişti. Rusya ile İran, Suriye’nin güneyinde kontrolü ele geçirebilmek için birbiriyle rekabet ediyor.
Rusya, 5. Kolordu’nun Dera’da daha fazla etki sahibi olmasını istiyor. Nitekim geçen haftalarda 5. Kolordu’ya katılım başvuruları başlatılmış ve Dera kırsalındaki Yermuk, Kuneytra ve Hud bölgesi sakinlerinin çoğunluğu oluşturduğu, askerlik görevini yarıda bırakan veya henüz yapmayan yaklaşık 400 gönüllü kayıt yaptırmıştı. 5. Kolordu’ya katılımlar olduğu sırada İran’a yakın El Gays güçleri ise Dera’nın batısına konuşlandırıldı. El Gays güçleri, bölgede İran yayılmacılığına muhalefet eden kişilerin hedef alındığı suikastlarla biliniyor.
Havran Ahrar Cemiyeti’nin haberine göre, İran, Rusya destekli 5. Kolorduyu Dera’nın doğu kırsalından çıkarmaya çalışıyor. Haberde, son dönemde Busra eş-Şam’daki 8. Tugay’ın kalesine silah ve patlayıcı maddelerin sokulmaya çalışıldığına dikkat çekildi.
Hapishanede 3 yıl içinde yaklaşık 8 bin ölüm
Dera’nın doğu kırsalında bulunan El Cize kasabası halkı, Cumartesi günü rejimin düşmesi ve rejim kontrolündeki hapishanelerde kalan tutukların serbest bırakılması talebiyle gösteri düzenledi. Bu gösteriler, rejim hapishanelerinde tutulan bazı mahkumların ölüm haberlerinin ailelerine ulaşmasının ardından geldi. Toplanan kalabalık, mahkumların ölüm belgelerini teslim almak için Nüfus İdaresi’ne yöneldi. Hapishanede ölenlerin sayısı 40 olarak açıklandı. Yaşamını yitirenlerin çoğu daha önce rejimden ayrılmış ve Temmuz 2018’de yapılan uzlaşıyla teslim olan kişilerden oluşuyor. Teslim olmalarına rağmen Saydnaya Askeri Cezaevi’nde tutuldular.
Rejim, geçtiğimiz 3 yıl içinde cezaevlerinde yaklaşık 8 bin tutuklunun hayatını kaybettiğini itiraf etti. Ölüm haberleri Nüfus İdareleri aracılığıyla ailelerine bildiriliyor. Aileler, evlatlarının ölüm belgelerinde yazan ‘kalp krizi veya kronik hastalık kaynaklı doğal sebeplerden öldü’ ibaresinin altına imza atmaya zorlanıyor.
Suriye İnsan Hakları Ağı’na göre, halihazırda rejim kontrolündeki hapishanelerde bulunan tutukluların sayısı 118 binin üzerinde.
Rejim hapishanelerindeki tutuklular, ABD’nin Suriye rejimine karşı hayata geçirdiği Sezar Suriye Sivil Koruma Yasası’nın en önemli sebepleri arasında zikrediliyor.
 



Salih Müslim: Dünya Türkiye’nin operasyonlarına için yeşil ışık yakmayacak

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim (Şarku’l Avsat)
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim (Şarku’l Avsat)
TT

Salih Müslim: Dünya Türkiye’nin operasyonlarına için yeşil ışık yakmayacak

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim (Şarku’l Avsat)
Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim (Şarku’l Avsat)

Demokratik Birlik Partisi (PYD) Eş Başkanı Salih Müslim, Türkiye'nin İsveç'in NATO'ya üyeliğini kabul etmesi karşılığında Kürtlere yönelik operasyonlarının desteklenmesinin de aralarında bulunduğu şartlarını, Kürtlerin bekasına yönelik bir savaş ilanı olarak değerlendirdi. Müslim, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Türkiye, tarafların tarafsızlık politikasını reddetmelerinden ötürü Kürt halkının çektiği sıkıntıları anlayan uluslararası güçlere her türlü baskıyı uyguluyor. Öyle ki Ankara, Kürtlerin bekasına karşı yürüttüğü savaşta, başta NATO olmak üzere tüm güçleri kendi tarafına çekmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.

PYD ile başta İsveç olmak üzere Avrupa ülkeleri arasında herhangi bir düşmanlık olmadığını vurgulayan Müslim, Ankara'nın, Suriye'nin kuzeydoğusunda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve PYD liderliğindeki askeri güçlerin kontrolü altındaki bölgelere yönelik operasyonlarına yeşil ışık yakılması ihtimalini dışladı.

Müslim, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye'nin Kürtlere yönelik saldırılarının karşılığında müzakerelerden bir şey kazanabileceğini düşünmüyorum. Çünkü Erdoğan, tüm dünyanın onun bombardımanlarına razı olacağına inanıyor, ama beklediğini alamayacak.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg arasında 11 Temmuz’da Litvanya'nın Vilnius kentinde gerçekleşen üçlü görüşme sırasında, Türkiye’nin İsveç'in NATO'ya katılımını onayladığını duyurdu. Müslim, bu kararın Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerine ilişkin beklenen sonuçları hakkında yaptığı değerlendirmede, Özerk Yönetim tecrübesi ve bu bölgelerin 10 yıl önce Suriye yönetiminin kontrolü dışında örgütlenmesi sayesinde Rojava'da (Suriye Kürdistanı) başarılı bir model oluşturduklarını belirterek, “Güçlerimizin disiplini sonucunda, ABD ve Uluslararası Koalisyon güçlerini bizimle askeri ortaklık yapmaya iten halkımızın kazanımlarını savunacağız” dedi.

Kürt halkını hedef alan saldırılara karşı Kürtlerin ulusal birliğinin sağlanmasını isteyen ve tüm Kürt tarafları, Kürt birliğinin önündeki en büyük engel olan partizanlık ve tek taraflı çıkarlardan uzak durmaya çağıran Müslim, “Ulusal birliği sağlamak isteyen Kürt partileri çıkarlarını bir kenara bırakmalı” şeklinde konuştu. Suriyeli siyasetçi, ulusal birliği sağlamaya ve muhalefetteki Kürt Ulusal Konseyi de dahil olmak üzere tüm Kürt taraflarla diyalog kurmaya hazır olduğunu da sözlerine ekledi.

Müslim, Özerk Yönetimin ve askeri güçlerinin kontrolü altındaki bölgeleri yönetmek için Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile birlikte çalışmak istediklerini, ancak ENKS’nin Türkiye destekli Suriyeli muhalefet koalisyonundaki varlığının buna engel olduğunu söyledi. Müslim, diyalog kapısının bir şeyler yapmak ve bu cesareti göstermek isteyen tüm siyasi güçlere açık olduğunun da altını çizdi.

Türk siyasetine ve Kürtlerle savaş politikasına karşı uyarıda bulunan PYD Eş Başkanı, “Türkiye, Türkiye'deki Kürt şehirlerini ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) topraklarındaki Kürt şehirlerini yakıp yıkıyor. Bunun DEAŞ'ın Rojava bölgelerine yaptıklarından hiçbir farkı yok. Bu politikalar, bir iç ekonomik krizin yansımasıdır” şeklinde konuştu.

PYD’nin resmi internet sitesi üzerinden pazar günü konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Suriye sorununun çözümüne yönelik arabuluculuk çalışmalarında önemli rol oynayan İsveç halkına ve kurumlarına saygı ve takdir ifade edildi. Açıklamada, “Partimiz (PYD), İsveç'in ve halkının çıkarlarına zarar verecek herhangi bir eylemde bulunmamıştır. Türkiye'nin, İsveç'in tüm dünyada demokrasiye destek veren insani duruşunu etkilemek için uyguladığı baskıyı kınıyoruz” denildi.

Türkiye’nin artan operasyonları

Türkiye, geçtiğimiz haziran ayı başlarından bu yana DEAŞ'e karşı savaşında ABD liderliğindeki Uluslararası Koalisyon güçleri tarafından desteklenen Özerk Yönetim ve Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bölgeleri hedef alan hava saldırılarını artırdı.

Geçtiğimiz haziran ayının sonlarında silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile Özerk Yönetimin önde gelen isimlerinin bulunduğu bir araç hedef alındı. Araçta Kamışlı Kantonu Eş Başkanı Yusra Derviş ile yardımcısı Liman Şiveş ve aracı kullanan Fırat Tuma öldü, Kamışlı Kanton Eş Başkanı Gabi Şamun ise ağır yaralandı.