Dünya Sağlık Örgütü Doğu Akdeniz Bölgesi: Bölgedeki beş ülke, steroid ilacının deneylerinde yer alıyor

Doktor Ahmed el-Munziri
Doktor Ahmed el-Munziri
TT

Dünya Sağlık Örgütü Doğu Akdeniz Bölgesi: Bölgedeki beş ülke, steroid ilacının deneylerinde yer alıyor

Doktor Ahmed el-Munziri
Doktor Ahmed el-Munziri

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Bölge Sorumlusu bir steroid ilacın keşfinin yol açtığı atılımın, koronavirüs (Kovid-19) hastalarının hayatını kurtarmaya güçlü bir şekilde katkıda bulunacağını belirterek örgütün bu ilacın analiz sürecinin son aşamasında olduğunu ve 129 ülkeye 1,5 milyon test kiti sağlandığını kaydetti.
WHO Ortadoğu Bölge Müdürü Dr. Ahmed el-Munziri WHO Doğu Akdeniz Bölge Ofisi ile yaptığı görüşmede, “WHO bu girişime ilişkin genel anlama seviyemizi artırmak için son analizlerin koordinasyonunu sağlayacak. Aynı zamanda örgütün klinik yönergeleri, ilacın Kovid-19 hastalarını tedavi etmek için nasıl ve ne zaman kullanılması gerektiğini gösterecek şekilde güncellenecek” ifadelerini kullandı.

En hızlı ve en düşük maliyetli ilaç
Munziri bugün deksametazon adı verilen steroid ilacın, bazı kanser türleri de dahil olmak üzere iltihap ile ilişkili hastalıkları tedavi etmek için 1960’lardan beri kullanılan bir ilaç olduğunu vurguladı ve insanların hayatlarını daha kısa sürede ve daha düşük bir maliyete kurtarma konusunda büyük bir atılıma sebep olduğuna dikkati çekti.
Munziri, WHO’nun İngiltere tarafından duyurulan ön klinik deneylerin sonuçlarını memnuniyetle karşıladığını dile getirdi. Söz konusu deneyler bir tür kortikosteroid ilacı olan deksametazonun, durumu kritik olan Kovid-19 vakalarının hayatını kurtarabileceğini ortaya koyuyor.
Munziri, İngiltere’nin WHO ile paylaştığı ön sonuçlara göre bu tedavinin, suni solunum cihazı kullanan hastalarda ölüm oranını yaklaşık üçte bir oranında azalttığının ve sadece oksijene ihtiyaç duyan hastalarda da beşte bir oranında azalttığının tespit edildiğini sözlerine ekledi.
Munziri açıklamasında bunun, oksijen desteğine ihtiyaç duyan Kovid-19 hastalarında ölüm oranını azalttığı kanıtlanan ilk tedavi olduğunu belirtti.
Munziri’ye göre Doğu Akdeniz Bölgesi’nden Suudi Arabistan, Lübnan, Pakistan, Kuveyt ve İran da dahil olmak üzere 100’den fazla ülke deneye katılıyor ve Ürdün’de şu an katılma aşamasında. Genel olarak, bölgede yaklaşık 40 hastane klinik çalışmalar kapsamına alındı.

Yanıt verme mücadelesindeki zorluklar
Munziri’ye göre Kovid-19 salgınına yanıt verme çabalarında karşılaşılan en büyük zorluk dünyadaki ve Doğu Akdeniz Bölgesi’ndeki birçok ülkenin, WHO’nun verdiği talimatlara uymadan kısıtlamaları hafifletmesi ve yasakları kaldırması. Bu da vakalarda görülen artışın ışığında bir risk temsil ediyor.
Munziri, WHO’nun kısıtlamaları gevşeten bütün ülkeleri, koruyucu tedbirlerin uygulanmasını ve kanıtlara dayalı risk değerlendirmelerine uygun olarak salgına yanıt verme uygulamalarının sürdürülmesini ve ilgili şartların gözetilmesini sağlamaya teşvik ettiğini söyledi.
Munziri’ye göre salgınla mücadele konusunda gösterilen çabaların önünü kapatan diğer sıkıntılardan en önemlisi çatışmalar, olağanüstü durumlar ve çeşitli felaketlerdir; çünkü çatışmaların yaşandığı ülkelerdeki sağlık sistemlerinin zayıflaması, altyapının çökmesi, sağlık personelinin yetersiz olması ve bu ülkelerin nüfusu içerisindeki büyük grupların genel sağlık durumunun zayıflaması nedeniyle bu faktörler salgınla mücadele karşısında hala büyük bir sorun teşkil ediyor.
Pandeminin yayılması ve salgına karşı başlatılan girişimler açısından durumu en kritik olan ülkeler hakkında Munziri “Geçen hafta boyunca bölgemizdeki yeni vakaların yarısından fazlasının sadece 3 ülkede bildirildiğini gözlemledik” dedi.
Çok sayıda ülke vaka sayılarının arttığını bildiriyor. Vaka sayılarında çok hızlı bir yükseliş söz konusu ve bu endişe verici bir gelişme sayılıyor. Bölgesel Olay Yönetimi Destek Ekibi bünyesindeki destek ekipleri mevcut durumu takip etmek ve karşılık vermek için tüm ülkelerle birlikte çalışmaktadır.

Uluslararası işbirliği ve güçlükleri
WHO Bölge Müdürü söz konusu salgını, 2023 “Hep Birlikte Herkes için Sağlık” Vizyonu’nu, sadece bölge ülkeleri arasında değil aksine ülkeler, kurumlar ve bağışçılar ile bir bütün olarak dünya ülkeleri arasında ortak eylem, toplumsal sorumluluk ve dayanışma çağrısı olarak sahada hayata geçirmek için bir test olarak gördüklerini belirtti.
Küresel düzeyde gösterilen çabalara dikkat çeken Munziri “Örgüt, dünya genelinde 133 ülkede bu temel malzemeleri sağladı ve aynı şekilde 129 ülkeye 1 milyon 5 bin test kiti gönderildi. Yeni teknik yönergeler koymak ve sağlık çalışanlarını ve ön saflarda mücadele eden diğer kişileri eğitmek için aralıksız çalışıyoruz” dedi.



Netflix'in suç dramasına övgü yağıyor: İkinci sezon şart

Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
TT

Netflix'in suç dramasına övgü yağıyor: İkinci sezon şart

Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)

Gençlik dizisi Dawson's Creek ve korku serisi Çığlık'ın (Scream) yaratıcısı Kevin Williamson imzalı yeni suç draması The Waterfront, haziranda Netflix'te yayımlanmasının ardından kısa sürede geniş bir izleyici kitlesine ulaştı.

8 bölümlük dizi, dünya çapında 11,6 milyon kez izlendi ve 70 ülkede Netflix'in en popüler 10 yapımı arasına girmeyi başardı. 

Kuzey Carolina sahilinde geçen hikaye, Buckley ailesinin zayıflamaya başlayan balıkçılık imparatorluğunu odağına alıyor. Görünüşte geleneksel bir aile olsalar da perde arkasında ihanet, karanlık sırlar ve organize suçlarla kuşatılmış karanlık bir dünya gizleniyor.

The Waterfront, sıradan bir ailenin suç dünyasına karışmasını anlatan drama dizisi Ozark'a benzetiliyor.

Dizinin kadrosunda 1990'ların yıldız isimlerinden Holt McCallany, Çıtır Kızlar'la (Coyote Ugly) tanınan Maria Bello ve popüler dizi Supergirl'den Melissa Benoist gibi dikkat çekici oyuncular yer alıyor. 

The Waterfront, aile bağlarının karanlık yüzünü ve bir mirası korumak için nelerin göze alınabileceğini çarpıcı biçimde işliyor.

Sosyal medyadaki izleyici yorumları da dizinin ne kadar etkileyici olduğunu gözler önüne seriyor. X'te bir kullanıcı, "The Waterfront tam olarak Ozark havası veriyor. Dalmaya hazırım!" paylaşımında bulunurken, bir diğeri, "Melissa Benoist için geldim, hikaye için kaldım. Gerçekten çok iyi bir dizi" yorumunu yaptı.

Bir Reddit kullanıcısı, The Waterfront için "İzlemeye değer" derken, bir başkası ise "Ozark'ı hatırlattı... İnsanı o kadar germiyor ama yine de sağlamdı" ifadesini kullandı.

Bir diğer izleyiciyse, diziyi şöyle özetledi: 

Gergin, kaotik, tempolu ve izlemesi çok eğlenceli!

İnternette heyecan dalga dalga yayılırken, pek çok kişi ikinci sezonun çekilmesi için Netflix'e çağrıda bulunuyor. "Lütfen ikinci sezonu istiyoruz" diyen bir hayrana başka biri şöyle katılıyor: 

Eğer benim gibi Ozark'ı sevdiyseniz, sıradaki Netflix maratonunuz The Waterfront olmalı. Çılgın sürprizlerle dolu. Gerçekten muhteşem.

Dizinin yaratıcılarından Kevin Williamson, New York Post'a verdiği röportajda The Waterfront'u yazarken kendi geçmişinden ilham aldığını söylemişti. Bir kıyı kasabasında büyüyen Williamson, balıkçı babası Wade ve bir otelde çalışan annesi Faye'le denizcilikle iç içe bir yaşam sürmüş.

"Ben balıkçı bir aileden geliyorum. Sadece babam değil, tanıdığım herkes balıkçıydı" diyen yönetmen, aynı zamanda kariyeri boyunca sıklıkla işlediği ihanet ve ahlaki gri alanlar gibi temaları bu yapımda da merkezine alıyor.

Independent Türkçe, Express, LadBible, New York Post