Yemen: Darbeci Abdülmelik el-Husi iç savaşı sürdürmekte ısrarcı

Yerinden edilmiş bir çocuk, Sana’da bir köprünün altında oturuyor
Yerinden edilmiş bir çocuk, Sana’da bir köprünün altında oturuyor
TT

Yemen: Darbeci Abdülmelik el-Husi iç savaşı sürdürmekte ısrarcı

Yerinden edilmiş bir çocuk, Sana’da bir köprünün altında oturuyor
Yerinden edilmiş bir çocuk, Sana’da bir köprünün altında oturuyor

Yemen’in kuzeyini 2014’ten bu yana işgali altında tutan darbeci Husi lider Abdülmelik el-Husi, “İmam Humeyni Haykırışı”nın yıldönümü kutlamaları vesilesiyle yaptığı son açıklama, iç savaşın uzayacağı sinyali verirken, Husi Ensarullah örgütünün Yemenli sivilleri hedef almaya ve uluslararası barış çabalarından uzaklaşmaya devam edeceğini gösterdi.
Husilerin bu adımı da Yemenlileri bastırmak ve haklarını kötüye kullanmak üzerine kurulu.

Husiler mezhepçiliğin yanı sıra ırkçılık da yapıyor
Gözlemcilere göre Ensarullah Genel Sekreteri Abdülmelik el-Husi’nin açıklamasında yer verdiği en tehlikeli durum, siyah tenli sahabe Bilal-i Habeşi’ye atıfla, ‘Bilal’in soyundan gelenler’ olarak adlandırdığı dışlanmış grubu sömürmeye başvurmak ve farklı cephelerde devam eden çatışmalarda akan kanları telafi etmek üzere bu dışlanmış unsurları, savaş cephelerine almak.
Husilerin ‘dışlanmış’ olan bu grubu orduya alma çağrıları, grubun son yıllarda saflarını güçlendirmek üzere ortaya koyulan faaliyetleri kapsamında geldi. Ancak bu kez bu çağrı, ‘topluma yeniden entegrasyon’ bahanesiyle özel kamplar kurma talimatlarıyla eş zamanlı olarak yapıldı.
Milis liderlerin talimatlarına yönelik ilk cevap kapsamında Husilere bağlı medya organları, uluslararası açıdan tanınmayan hükümetteki Çalışma Bakanlığı’nın bu talimatların uygulanmasını görüşmek üzere bir toplantı düzenlediğini bildirdi. Toplantının en önemli gündem maddesini ise entelektüel kutuplaşma ve mezheplere yönelik seferberliğe hazırlık olarak gruplandıkları marjinal sınıflar için kamp inşa etme meselesi oluşturuyor.

Husiler din istismarı ile ülke servetini gasp ediyor
Gelişmeyle eş zamanlı olarak ülke servetinin yüzde 20’sinin Husi sülalesi yararına ödenmesini öngören bir düzenlemenin onaylanması nedeniyle Yemen çevrelerinde öfke dalgası baş gösterdi. Grup lideri, meseleye açıkça değinmezken, ‘iki yüzlü’ olarak nitelendirdiği Beşinci Tabur’a da sözlü saldırıda bulundu.
12 İmamcı Şia mezhebine göre herkes malının ve kazancının beşte birini “Humus” adı altında Peygamberimizin soyundan olan Seyyidlere vermek zorunda. 1979 İran Devrimi sonrası mezhep değiştirerek Zeydilikten 12 İmamcı Şiiliğe geçen Husi aşireti de kendilerinin Hz. Muhammed’in soyundan geldiklerini iddia ederek ülke servetinin beşte biri üzerinde hak iddia ediyor.
Darbeci lider Abdülmelik el-Husi, ‘vatan sınırları içerisinde kalıp, kalplerinde hastalık bulunan iki yüzlüler’ olarak nitelendirdiği Beşinci Taburu uyarırken, “Bunlardan bazıları, Sana’da düşmanlar için çalınan bir zurnadan ibaret. Bu kimseler, taşındıkları her adreste düşmanlarla uyumlu” dedi.
Darbeci grubun lideri el-Husi, Sana’daki grup liderlerine suçlamalarını da artırırken, bu liderlerin içeride ‘dini, siyasi veya ekonomik başlıklar altında yanlış sorunlar ortaya koymak için’ hareket ettiklerine dikkati çekerek, “Onlar yalancıdır, dürüst ve samimi değillerdir” dedi.
Husi lider, yandaşlarını da uyarırken “Herkes, dışarıdaki düşman lehine hala içeride zurna çalan bu grup hakkında farkındalığa sahip olmalı” ifadelerini kullandı.
Darbeci lider el-Husi, tırmanan koronavirüs salgını ve diğer salgın hastalıkların bir sonucu olarak kontrol altındaki bölgelerdeki vatandaşların maruz kaldığı koşullara değinmedi. Bu mesele yerine kırsal alanlardaki öğrencilerin savaş cephelerine hazırlanması amacıyla yaz merkezlerinin kurulmasının önemine dikkati çeken darbeci lider, Husilere yakın medya organlarının, çocuklar ve öğrenciler için uzaktan eğitim programları uygulamaya yöneldiğini vurguladı.
Husi lider, İran rejimine bağlılığını ve Tahran’ın bölgedeki kolu olduğunu belirtmeyi unutmazken, grup karşıtı tüm halk unsurlarına da saldırıda bulundu. Lider, grubun İran’a bağlılığının da Kuran-ı Kerim’in esasları ve dini sabitler uyarınca olduğunu ifade etti.
Grup yandaşlarının, çocuklarını ve akrabalarını savaş cephelerine çekme faaliyetleri kapsamında ise Husi lider, bu eylemin tüm alanlarda yürütülmesi gerektiğini belirtti.
Büyük miktarlarda Yemen parasının yağmalandığına da dikkati çeken lider, zekat ve humus ödemelerini reddeden vatandaşlara saldırıda bulundu. Darbeci lider, bu faaliyetin yaygın olan yoksulluğu ve açlığı ortadan kaldırmak üzere ekonomik bir araç olduğunu vurguladı.
Abdülmelik el-Husi ayrıca, uluslararası kuruluşlar tarafından sağlanan insani yardım çabalarının önemini de küçümserken, grubun liderlerine de kuruluşların faaliyetlerini kısıtlamaları talimatı verdi. Lider, “Kuruluşların sundukları şeylere, asla odaklanmamalıyız. Biz bu ihtiyacı karşılamaya, bu yardımları zekattan sağlamaya yöneldik” dedi.
Husiler, son yıllarda tüccarlara ve çalışanlara zekat ödemesini zorunlu tutarken, savaş çabalarında da hükümet kurumlarının fonları, yakıt ticareti, vergiler ve gümrük harçlarına el koymaya devam ediyor.
Darbeci lider Abdülmelik el-Husi’nin ifadelerinin, vatandaşlara karşı keyfi uygulamaların ve baskının artacağı sinyali vermesi dolayısıyla ise milislerin kontrolündeki Yemen sokaklarında korku hakim.



Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
TT

Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)

Hamas yanlısı Filistinli bir araştırmacının, hareketin siyasi büro üyelerinden birinden kamuoyu önünde özür dilemesi, özellikle bu özrün söz konusu üyenin siyasi bir açıklamasına yöneltilen eleştirinin ardından gelmesi nedeniyle Hamas destekçileri arasında tepkiye yol açtı.

Katar’da yaşayan ve Hamas’a desteğiyle bilinen Filistinli siyasi araştırmacı Mahmud Hamid el-İle, salı akşamı X platformunda, hareketin yine Katar’da bulunan siyasi büro üyesi Muhammed Nazzal’dan özür diledi. El-İle, özrünü bir ay önce aynı platformda Nazzal’ın Hamas’ın silahları ve Gazze Şeridi’ndeki geleceğine ilişkin açıklamalarının ardından paylaştığı bir mesajda yer verdiği ifade nedeniyle yaptı.

Krizin kökeni, geçen yıl ekim ayında Reuters’ın yayımladığı bir habere dayanıyor. Haberde, Nazzal’a Hamas’ın Gazze Şeridi’nde silah bırakıp bırakmayacağı sorulduğunda verdiği yanıt aktarılmıştı. Nazzal, “Evet ya da hayır diyemem” ifadesini kullanmış, ardından “Silah meselesi genel bir ulusal konudur ve yalnızca Hamas’la ilgili değildir. Sahada silahlı gücü olan başka gruplar da var” demişti.

Bu açıklamalar Hamas içinde geniş çapta tepki çekti. Tepki gösterenler arasında, sözlerin muğlaklığı nedeniyle eleştiriler yönelten araştırmacı Mahmud el-İle de vardı. El-İle, açıklamaların hem siyasi büro üyesi tarafından yapılmış olmasına hem de hareketin farklı kademelerindeki, özellikle Gazze’de yaşayan veya aslen Gazze kökenli olan diğer yöneticilerin tutumlarıyla çelişmesine dikkat çekmişti.

Nazzal’ın sözlerine yönelik itirazların büyümesi üzerine Hamas bir açıklama yayımlayarak beyanların ‘bağlamından koparıldığını’ bildirdi.

Paylaşımına gelen tepkilerin ardından birkaç gün sonra eleştirisini silmek zorunda kalan el-İle, krizin bu noktada sona erdiğini düşünüyordu.

Özrün sebebi neydi?

Ancak özrün yayımlanması, bunun nedenine ilişkin yeni soru işaretleri doğurdu. Daha sonra X platformundaki bazı Hamas yanlısı kullanıcıların paylaşımlarına ve Katar’daki hareket kaynaklarının Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre, olayın arka planında Muhammed Nazzal’ın attığı adım bulunuyor. Buna göre Nazzal, uzun yıllardır ikamet ettiği Doha’da Katar resmi makamlarına Mahmud el-İle hakkında şikâyette bulunarak, kendisine hakarette bulunduğu ve manevi zarar verdiği iddiasını gündeme getirdi.

ghy
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)

Kaynaklardan birine göre, pek çok kişi, aralarında bazı üst düzey yöneticiler de olmak üzere, arabuluculuk yaparak anlaşmazlığı çözmeye çalıştı, ancak Nazzal, kendisine yönelik ifadeler nedeniyle X platformu üzerinden kamuoyuna açık bir özür yayınlanmasında ısrar etti. Bu şart yerine getirilince, Nazzal’ın başka bir talepte bulunmaması ve anlaşmazlığın kapanması üzerinde uzlaşıldı. Buna rağmen Nazzal’ın ‘maddi tazminat talebinde ısrar ettiği’ ifade edildi.

Hareketle ilişkili başka kaynaklar ise ‘Mahmud el-İle’nin özrünün krizi çözmek için yalnızca ilk adım olduğunu, sürece müdahil olan bazı kişilerin Nazzal’ın öfkesini yatıştırmak ve onu şikâyeti geri çekmeye ikna etmek amacıyla el-İle’yi bu yöne yönlendirdiğini’ aktardı.

Aktivistler arasında öfke

Hamas’ın içinden ve dışından birçok isim özür meselesine tepki gösterdi. Tepki verenler arasında Filistinli gazeteci Muna Havva da vardı. Havva, sosyal medya hesabında, “Filistin’deki özgürlük hareketlerinin tarihinde, ne yaşanırsa yaşansın, bir liderin kendi mensuplarından birini üçüncü bir tarafa ya da başka bir otoriteye şikâyet ettiği tek bir örnek dahi yoktur. Bu davranış ne ulusal örgütlerin ahlakıyla ne de kabile geleneklerinde kabul gören en basit sığınma kurallarıyla bağdaşır. Utanç verici, acı verici, üzücü” diye yazdı.

Havva bir başka paylaşımında ise şu ifadeleri kullandı: “İsrail’in bugünkü genişlemesi kadar tehlikeli bir dönem görülmedi; tarih de Gazze’de halkımızın yaşadığı kadar vahim bir katliama tanıklık etmedi. Bu felaketin ortasında, halkımızın önde gelen isimlerinden biri, bir gencin attığı bir tweet yüzünden onu başka bir devlete şikâyet ediyor; geçimini ve güvenliğini riske atıyor. ‘Direniş’in liderleri halkımızdan ateş altında direnmelerini isterken, tek bir eleştiri cümlesine dahi tahammül edemiyor.”

Ayrıca Hamas gibi gruplara verdiği destekle bilinen aktivist Cemil Mikdad da konuya ilişkin paylaşım yaptı. Mikdad, “Hamas’tan bir yönetici, Katar’da yaşayan bir Filistinliyi, hakkında Katar mahkemelerinde dava açtıktan sonra uzun bir özür metni yayımlamaya zorladı; üstelik yalnızca kendisini eleştirdiği bir önceki paylaşım yüzünden!” ifadesini kullandı. Mikdad sözlerini şöyle sürdürdü: “Harika gerçekten… Nereye geldik? Halk olarak eleştirme hakkına sahip olduğumuz ve bizi dinlemekle yükümlü olan liderlerimiz, şimdi Arap mahkemelerini bize karşı bir güç olarak kullanıyor. Bu da ne demek oluyor? Siz ne hale geldiniz böyle, cahiller?!”

Hamas’ın silahlı yapısının geleceği, hareketin üst düzey isimlerinin açıklamalarında uzun süredir farklılık gösteren bir başlık olarak öne çıkıyor. Hamas’ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da düzenlenen bir panelde, “Hamas’ın ancak bir Filistin devleti kurulması hâlinde silah bırakabileceğini” söyledi.

Buna karşın, Meşal’in açıklamasından yalnızca bir gün sonra, Hamas yetkilisi Basim Naim AP’ye yaptığı değerlendirmede, hareketin kapsamlı bir güvenlik ve siyasi düzenlemenin parçası olmak kaydıyla ‘silahların depolanması ya da dondurulması gibi seçeneklerin görüşülmesine açık olduğunu’ belirtti.

Hamas’ın siyasi büro üyelerinden Husam Bedran ise salı günü yaptığı açıklamada, sürecin ikinci aşamaya geçmesinin ‘İsrail’in ihlalleri durdurmasına’ bağlı olduğunu ifade etti. Öte yandan Hamas’ın birçok lideri ve sözcüsü, aralarında Halil el-Hayye ve Hazım Kasım’ın da bulunduğu isimler, hareketin ikinci aşamaya geçmeye ‘hazır olduğunu’ vurgulayan açıklamalarını sürdürdü.


Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
TT

Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz dün Kudüs'te yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planının ikinci aşamasına ilişkin gelişmeler hakkında "yakında" duyurular beklediğini belirterek, Washington'un Hamas'ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Waltz, planın ana bileşenlerinin, hizmetleri yönetecek teknokrat bir Filistin yönetimi, ilgili tarafların maliyetleri karşılamasını sağlayacak bir finansman mekanizması ve son olarak uluslararası bir istikrar gücü olduğunu açıkladı.


İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
TT

İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)

İsrail ve Filistinli yetkililer AFP'ye verdikleri demeçte, İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan kamyonlar için Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü (Allenby Köprüsü) sınır kapısını, kapanmasından yaklaşık üç ay sonra dün yeniden açtığını söyledi.

İsrail, eylül ayında Ürdünlü bir sürücünün sınırda ateş açarak iki İsrail askerini öldürmesinin ardından sınır kapısını kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre birkaç gün sonra, sınır kapısı bireysel geçişlere yeniden açıldı, ancak savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımlara kapalı kaldı.

İsrail hükümetinin Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü (COGAT) sözcüsü, "Allenby Köprüsü sınır kapısı bugün açıldı ve kamyonlar Allenby Köprüsü'nden Gazze'ye geçiyor" dedi. Adının açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili de sınır kapısının yeniden açıldığını doğruladı.

Yetkilinin açıklamasına göre, salı günü çimento ve yapım malzemesi taşıyan 96 kamyonun geçişine izin verildi. Dün ise insani yardım taşıyan 20 kamyon bu sınır kapısından giriş yaparken, inşaat sektörü için kumun da bugün girişine izin verilmesi bekleniyor.

Sınır kapısının kapatılmasından bu yana Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Şeyh Hüseyin sınır kapısından Gazze'ye yardım ulaştırabildiklerini söylüyor. Salı günü bir İsrailli yetkili, Ürdün'den Allenby Köprüsü sınır kapısından mal ve yardım transferinin yakında yeniden başlayacağını söyledi.

Yetkili şöyle devam etti: “Gazze Şeridi'ne giden tüm yardım kamyonları, kapsamlı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, refakat ve güvenlik eşliğinde seyahat edecek… Ürdünlü sürücüler ve kargolar için güvenlik kontrolü ve kimlik doğrulama prosedürleri sıkılaştırıldı. Geçişi güvence altına almak için özel güvenlik güçleri görevlendirildi.”

Ürdün Vadisi'ndeki sınır geçişi, Batı Şeria'dan Filistinlilerin İsrail topraklarına geçmeden ayrılmalarına olanak tanıyan tek geçiş noktasıdır.

İsrail, özel izinleri olmadığı sürece Filistinlilerin havaalanlarından geçmesine izin vermiyor.