İsrail ordusu hayvanlara işkence ediyor

Ordu, kendisine kurulan pusulara gönderdiği yüzlerce köpeğin ölümüne neden oldu. Durumu protesto eden sivil toplum, Savunma Bakanlığını gerçeği ifşa etmeye zorlasa da çoğu detay gizli kalıyor. (İsrail ordusu sitesi)
Ordu, kendisine kurulan pusulara gönderdiği yüzlerce köpeğin ölümüne neden oldu. Durumu protesto eden sivil toplum, Savunma Bakanlığını gerçeği ifşa etmeye zorlasa da çoğu detay gizli kalıyor. (İsrail ordusu sitesi)
TT

İsrail ordusu hayvanlara işkence ediyor

Ordu, kendisine kurulan pusulara gönderdiği yüzlerce köpeğin ölümüne neden oldu. Durumu protesto eden sivil toplum, Savunma Bakanlığını gerçeği ifşa etmeye zorlasa da çoğu detay gizli kalıyor. (İsrail ordusu sitesi)
Ordu, kendisine kurulan pusulara gönderdiği yüzlerce köpeğin ölümüne neden oldu. Durumu protesto eden sivil toplum, Savunma Bakanlığını gerçeği ifşa etmeye zorlasa da çoğu detay gizli kalıyor. (İsrail ordusu sitesi)

Emel Şehade
İsrail ordusunun askeri operasyonlarında köpekleri kullandığı ve ordu için kurulan pusulara gönderdiği yüzlerce köpeğin ölümüne neden olduğu hakkındaki kapsamlı eleştirilerin ardından, ordunun hayvan türlerini askeri tatbikatlarda, sağlık personelinin ehlileştirilmesi ve çeşitli silahların geliştirilmesinde kullandığı ortaya çıktı.
Bu durumu protesto eden Bırakın Hayvanlar Yaşasın Derneği, Savunma Bakanlığından konu hakkındaki gerçekleri açıklamasını talep etmişti. Ardından, ordunun 2017-2018 yılları arasındaki deneylerinde en az bin hayvanı kullandığı ortaya çıktı. Bu durum hem ordu içerisinde hem de ordu ile hayvan hakları dernekleri arasında tartışmalara neden oldu.
Bu konudaki taleplere rağmen söz konusu deneylerde neyin amaçlandığını açıklanmayı reddeden Savunma Bakanlığı, “Açıklanabilecek asıl hedef; doktorlar ve askeri ilk yardım görevlilerinin eğitim kurslarına katılan askeri personelin hayatını kurtarmaktır” ifadeleriyle yetindi.
Bakanlık, hayvanlar üzerindeki denemelerin bu konuda bakanlık bünyesindeki bir komite gözetiminde yapıldığını iddia etti. Ancak Bırakın Hayvanlar Yaşasın Derneği, bu iddianın eylemleri mazur gösterme niyeti taşıdığını vurguladı.
Savunma Bakanlığının açıklamalarına göre, hayvanların deneylerdeki acı çekme seviyesi 2 ila 4 arasında değişiyor.
Hayvan deneyleri hakkında bilinenlere göre, söz konusu 2. seviyede hayvanlar geçici rahatsızlıklar geçiriyor. Acının 4. seviyede olduğu deneylerde ise hayvanın genel durumunda veya hareketlerinde orta derecede ağrı, acı ve sürekli bozukluklar meydana geliyor. Bakanlık, domuzlarda gözlemlendiği gibi bazen kullanılan 5. derecede bile deney sırasında hayvanın hayatını kaybetmediğini bildirdi.
Ancak bakanlığın açıkladığının aksine, deneylerin sonunda çok sayıda hayvanın öldüğü veya yaralandığı tespit edildi. Bakanlık ise yorum yapmayı ‘gizlilik’ dolayısıyla reddetti.

Alternatif kullanmamak
Ordu içinde bu deneylere karşı çıkan birimler ve hayvan hakları dernekleri; hassas sensörler, geliştirilmiş cansız bebekler, bazı deneylerin denetlenmesine izin veren gelişmiş cihazlar gibi bu deneylerde kullanabilecek çeşitli alternatifler sundu.
Ordu deneylerinde kullanılan hayvanların çektiği yoğun eziyetlerden bahseden Bırakın Hayvanlar Yaşasın Derneği, hayvan deneyleriyle ilgili evrensel olarak kabul edilen tüm normlara aykırı hareket edildiğini vurguladı.

Deniz tatbikatlarında deneyler
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre İsrail ordusunun birçok kurbanın verildiği “düşman” karşılaşmalarının simüle edildiği bazı deniz tatbikatlarında da çeşitli hayvanlar kullandığı ortaya çıktı. Ancak konuyla ilgili ayrıntı verilmedi.
İlgili raporlar, ordu deneylerinde en çok kullanılan hayvanın insanlarınkine yakın kalp yapısı ve solunum şekli dolayısıyla domuzların olduğunu ortaya koydu.
Hayvan ticareti
Ordunun hayvan hakkında işlediği suçların yanı sıra, hayvanları ticarete alet ettiği de meydana çıktı. İsrail güvenlik biriminin, hayvanları üzerlerinde deneyler yapılması için yabancı taraflara sattığı tespit edildi.
Yedioth Ahronoth gazetesine göre, eski bir İsrail subayı, hayvan vücudunun reaksiyonu ile ilgili bazı deneylerde şarapnel parçaları ve patlayıcı silah kullanıldığını öne sürdü.
Söz konusu subay tarafından yapılan açıklamada, “Bu hayvanların sadece ordunun hizmet içi eğitim kurslarında kullanıldığı iddiası, bir çeşit aldatmacadır. Diğer hedefler için vahşi hayvanlar üzerinde yapılan deneyler de mevcut. Bunları halktan gizlemeleri ise tesadüf değil” ifadelerini kullandı.

Şeffaflık talebi
Bakanlık ve ordunun açıklamalarına yorumda bulunan dernek, deneylerde kullanılan hayvanlara gerçekte neler olduğunun açıklanması ve bu deneylerin durdurulması çağrısında bulundu.
Dernek tarafından yapılan açıklamada, “Şeffaflık eksikliği, deneylerde kullanılan hayvanlar için herhangi bir zarureti olmayan ciddi eziyetlere zemin hazırlar. Birçok deney, hayvanların şiddetli bir şekilde ölmesiyle sonuçlanır” ifadeleri kullanıldı.
Bu meseleler ortaya çıkmadan önce, ordu yıllardır gerçekleştirdiği operasyon ve görevlerde kullandığı köpeklerin başarılarıyla övünüyordu. Nitekim orduda, köpekler için Oketz adlı özel bir birim bulunuyor.
Oketz birimi dahilinde, köpeklerin belirli askeri amaçlara hizmet etmek için eğitimini denetleyen, doğrudan Ordu Genelkurmay Başkanlığı Yüksek Komutanlığından emir alan askeri bir ekip bulunuyor.
Ana görevi, Batı Şeria'daki kontrol noktalarını ve geçişleri denetleyip kontrol etmek olan bu birim için Hollanda’dan getirilen çoğunluğu 12 ila 18 ay yaşındaki köpekler, yoğun eğitime tabi tutuluyor.
Ancak ordu, Oketz köpeklerini pusuların beklendiği operasyonlarda kullanıyor. Bilinmeyen ve keşfedilmeyen bölgelere gönderilen köpekler, keşif için gönderildikleri yerde meydana gelen patlamalarda birçok operasyonda hayatını kaybediyor.
Köpeklerin İsrail’in saldırı operasyonlarında kullanımına 1939’larda Haganah terör örgütünde başladığı biliniyor. O zamanlar köpekler büyük şehirlerde veya Kibbutz’da Yahudi yerleşim bölgelerine giren kamyon ve araçları aramak için kullanılıyordu. Ardından Mayıs 1948'de kurulan birim, İsrail ordusunun gözetimi altına alındı.
1974’te ise hücum operasyonlarıyla savaşmak için bir köpek birimi kuruldu. Ordu Komutanlığı, bu ekibin operasyonlarını ve gizliliğini sürdürdü.
Birim, 1980’de Lübnan sınırındaki Misgaf’ta operasyon yürüten Filistin fedailerini tasfiye etme sürecinde aleni hale geldi.
Birim liderliği, birkaç köpeğin gövdesine patlayıcı kemer ve bombalar bağlayarak onları Lübnan'daki Filistin kampları ve tahkimatına yönlendirmiş, ancak başarı sağlanamamıştı.



Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC


Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
TT

Sırbistan'daki protestoların ardından Trump'ın damadı geri adım attı

Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)
Öğrencilerin liderliğindeki aktivistler, Kushner'ın projesini protesto etmişti (AFP)

Sırbistan yönetimi, ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner'ın otel yapmasına yeşil ışık yaksa da ardından gelen protestolar ve bir bakana açılan dava, Belgrad'daki projenin iptaline neden oldu.

Pazartesi günü bir özel savcı, aralarında Kültür Bakanı Nikola Selaković'in de olduğu 4 kişi hakkında, Kushner'ın projesiyle bağlantılı olarak düzenlediği iddianameyi açıkladı. 

Organize Suçlardan Sorumlu Kamu Başsavcılığı'nın sitesinde yayımlanan açıklamada bu 4 kişinin görevin kötüye kullanılması ve belgede sahtecilikle suçlandığı bildirildi. 

Bunun üzerine Kushner'ın firması Affinity Partners hızlıca bir açıklama yayımlayarak Belgrad'ın merkezindeki otel ve apartman kompleksi projesinin iptal edildiğini duyurdu:

Anlamlı projeler ayrışmaya değil, birleşmeye neden olmalı. Sırbistan ve Belgrad halkına saygı göstererek başvurumuzu geri çekiyoruz.

Kushner'ın iki yılı aşkın süredir üzerinde çalıştığı projenin 1999'daki Kosova Savaşı sırasında NATO'nun bombaladığı bir bölgede yapılması öngörülüyordu.

Lüks otel Trump markasını taşıyacağı için projede Cumhuriyetçi liderin oğulları Eric ve Donald Jr. tarafından yönetilen Trump Organization da yer alıyordu.

Ancak yarım milyar dolarlık proje, bombalanan Yugoslav Halk Ordusu karargahının yer aldığı anıt bölgesinde inşa edileceğinden ülkede büyük tartışma yaratmıştı. 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic, bölgenin kültürel koruma statüsünü geçen yıl kaldırmıştı. Ayrıca Kushner'ın firması Affinity Partners'la 99 yıllığına kira sözleşmesi imzalanmıştı. Bunun ardından ülkede büyük protestolar patlak vermişti. 

Vucic'in liderliğindeki Sırp İlerleme Partisi, çoğunluğu elinde bulundurduğu Parlamento'da geçen ay geçirdiği yasayla inşaatın önünü açmıştı. 

Muhalefetten hükümetin kararına sert tepkiler gelmişti. Merkez sol Özgür ve Adalet Parti'den parlamenter Marinika Tepic, Belgrad'ın "Donald Trump'ı memnun etmek uğruna ülkenin tarihini yok ettiğini" söylemişti. 

44 yaşındaki damat, ilk Trump döneminin aksine ABD yönetiminde yer almayacağını açıklasa da Gazze ve Ukrayna savaşlarındaki müzakerelerde önemli roller üstleniyor. 

Diğer yandan da çoğunlukla Ortadoğu yönetimlerinin fonladığı bir özel sermaye şirketi olan Affinity'nin başında. 

Şirket, dünyanın en büyük oyun şirketlerinden Electronic Arts'ın (EA) satışında da gündem oldu. 

Önceki aylarda sağlanan 55 milyar dolarlık anlaşmayla EA'i satın alan konsorsiyumda Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'yla birlikte Affinity Partners ve bir başka özel sermaye şirketi olan Silver Lake de yer alıyor.

Netflix'in satın alması beklenen Warner Bros. için Paramount'un verdiği teklifte de Affinity'nin adı geçiyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Wall Street Journal, AP