İsrail’in ilhak planına Cumhuriyetçilerden destek, Demokratlardan uyarı

İsrail’in ilhak planına Cumhuriyetçilerden destek, Demokratlardan uyarı
TT

İsrail’in ilhak planına Cumhuriyetçilerden destek, Demokratlardan uyarı

İsrail’in ilhak planına Cumhuriyetçilerden destek, Demokratlardan uyarı

İsrail’in Batı Şeria’nın bazı bölgelerini ilhak etme planına karşı ABD’den farklı sesler yükseliyor. Cumhuriyetçiler planı bütünüyle desteklediklerini açıklarken Demokrat kanat ise bu adımın bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehdit ettiği görüşünde.
ABD’deki Cumhuriyetçi senatörler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya ilettikleri mesajda “İsrail’in kendi güvenliği için önemli gördüğü her türlü politikayı uygulama hakkına sahip olduğunu” belirterek Netanyahu’nun kararını ‘bütünüyle’ desteklediklerini bildirdiler.
116 Cumhuriyetçi senatörün imzaladığı mesajda şu ifadelere yer verildi:
“Bazılarının İsrail’in sınırlarını koruma çabasına yanıt olarak yaptığı tehditleri biliyoruz ve bu tehditlerden son derece endişeliyiz. ABD’nin müttefiki ve dostu olan İsrail ile ilişkilerini tehdit eden herhangi bir açıklama itidalli değildir.”
Trump yönetiminin ilan ettiği Barış Planı’nı desteklediklerini dile getiren Cumhuriyetçi senatörlerin mesajının devamında “İsrail’in yanında durduğumuzu sana (Netanyahu) teyit ederiz. Hedefi size baskı uygulamak olan her türlü çabaya karşı çıkacağız” denildi.
Bu mesaj, daha önce Tel Aviv’i ilhak planının ABD-İsrail ilişkilerine zarar vereceği konusunda uyaran Demokrat kanadı kızdırdı. ABD Kongresi’nde İsrail’in en sıkı müttefikleri arasında gösterilen Senato Azınlık Lideri Demokrat Partili Chuck Schumer ‘ilhak planına’ sert tepki gösterdi.
Schumer, planın bölgenin güvenliğini ve istikrarını tehdit ettiğini ve muhtemel barış müzakeresini baltaladığını söyledi.
Schumer’in İsrail’in müttefikleri arasında gösterilen üst düzey Demokrat senatörlerden Rob Mendez ve Benjamin Cardin ile birlikte yayınladığı ilhak karşıtı bildiride şu ifadelere yer verildi:
“İsrail'in uzun vadeli güvenliğini ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını güvence altına alan her türlü kalıcı barış anlaşması iki taraf arasında doğrudan müzakere edilmelidir. Tek taraflı ilhak, bu kararlı politikalara karşıdır. Bölgedeki istikrarı tehdit eder ve ABD’nin oradaki ulusal güvenlik çıkarlarına zarar verir.”
İlhak karşıtı belgeyi, bildiriyi yayınlayanların yanı sıra 120’nin üzerinde Demokrat senatör imzaladı. 19 senatör de İsrail makamlarına bir mektup gönderdiler.
Cumhuriyetçi kanadın Netanyahu’ya gönderdiği mesaj, ABD’de İsrail ile ilişkiler konusunda yaşanan fikir ayrılığının arttığına işaret ediyor. Washington Post gazetesinin önceki gün yayınladığı anketin sonuçları da bu görüşü destekler nitelikte.
Maryland Üniversitesi’nin yaptığı anketin sonuçlarına göre Amerikalıların üçte biri ABD-İsrail ilişkilerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine inanıyor.
2 bin 395 kişinin katıldığı ankette Amerikalıların yüzde 43’ü ‘Kongre’deki bir üyenin ABD-İsrail ilişkilerinden şüphelenmesini kabul edilebilir’ bulduklarını ifade etti. Yüzde 24’ü ‘iki ülke arasındaki ilişkilerden şüphelenmenin Kongre üyelerinin görevi olduğunu aktardı. Cumhuriyetçi katılımcıların yüzde 32’si ise Kongre üyelerinin İsrail’e verilen desteği savunması gerektiği görüşünü dile getirdi.
İsrail ve Filistin arasındaki çekişmenin ABD’nin çıkarları için önemi sorulan katılımcıların yüzde 47’si bu meselenin önem sıralamasında ilk 5’te yer aldığını ifade ederken yüzde 35’i ise bu çekişmenin ABD çıkarları için önem taşımadığı görüşünü bildirdi. Katılımcıların yüzde 17’si bu meselenin ABD çıkarları için taşıdığı önem açısından ilk 3’e girebileceğini veya bunun en önemli konu olduğunu söyledi.
Söz konusu ihtilaflar, İsrail’deki diplomatik çevrelerde endişeye neden oluyor. Nitekim İsrailli diplomatlar bu tabloyu ‘İsrail’e yönelik olumsuz değişimin işaretleri’ olarak değerlendiriyor.
İsrail’in eski BM Daimi Temsilcisi Dan Gillerman, ülkesinin geçmiş dönemlerde ABD içinde hem Cumhuriyetçi hem de Demokrat kanattan destek gördüğünü ancak son yıllarda yalnızca Cumhuriyetçi kanatın desteğini alabildiğini söyledi.
ABD yönetimi geçtiğimiz günlerde Beyaz Saray’da ilhak meselesini değerlendirmek amacıyla bir dizi toplantı yapıldığını duyurmuştu. Açıklamada toplantılara katılanlar arasında ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Trump’ın başdanışmanı ve damadı olan Jared Kushner, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Avi Berkowitz ve ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman’ın yer aldığı belirtiliyor. Tel Aviv’deki ABD kaynaklarının aktardığına göre işgal altındaki Doğu Kudüs’te yer alan bazı yerleşim birimlerinin aşamalı bir şekilde ilhak edilmesi ve Trump’ın planında yer alan Batı Şeria’nın yüzde 30’unu ilhak planının ertelenmesi yönünde bir eğilim var.
Reuters’ın bir ABD’li kaynağa dayandırarak verdiği dünkü haberi de söz konusu eğilimi destekler nitelikteydi. Nitekim haberde, Trump yönetiminin büyük ilhak planına kapıyı kapatmadığını ancak İsrail’in çok hızlı hareket etmesine izin vermesinin yolun sonunda Filistinlilerin müzakere masasına oturmasına dair umutları tamamen bitirebileceğinden endişe duyduğu belirtiliyor. Bu nedenle ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Berkowitz’in bu tutumu dile getirmek için İsrail’i ziyaret edeceği iddia edildi.



İran geniş çaplı füze tatbikatlarına başladı

Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
TT

İran geniş çaplı füze tatbikatlarına başladı

Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.
Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı Nour News Ajansı tarafından yayınlanan bir fotoğrafta, yeri belirtilmeyen füze tatbikatları görülüyor.

İran medyası, ülke genelindeki çeşitli illerde füze denemelerinin başladığını bildirdi.

İran Devrim Muhafızları'na bağlı Fars Haber Ajansı, görgü tanıklarının ifadelerine ve vatandaşlardan gelen haberlere dayanarak, İran genelinde çeşitli yerlerde füze denemelerinin yapıldığını belirtti.

Haberlere göre, füzeler Loristan eyaletinin başkenti Hürremabad'da, Batı Kürdistan eyaletinin (batı) Mahabad şehrinde, İsfahan'da, Tahran'da (merkez) ve ülkenin kuzeydoğusundaki Horasan eyaletinin başkenti Meşhed'de görüldü.


Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
TT

Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)

ABD’nin Miami kentinde yapılan Gazze anlaşması çerçevesindeki dörtlü arabuluculuk toplantısının sonuçları, haftalar sürebilecek istişarelere işaret ediyor. İsrail kaynaklarından sızan bilgiler, Gazze Şeridi’nin kontrol altındaki alanının yüzde 50’sinden fazlasını kapsayan ve Hamas’ın bulunmadığı bölgede silahsızlandırma olasılığına dair ipuçları veriyor.

Sızıntılar, sarı hat bölgesinde ikinci aşamadan bağımsız kısmi bir yeniden imar planının hazırlandığını öne sürüyor. Uzmanlar, bu hamleyi, arabulucular ve Hamas üzerinde baskı kurmak için bir araç olarak değerlendiriyor; amaç, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahlarını bırakmasını sağlamak.

Uzmanlar, tek taraflı girişimlerin, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını aksatabileceğini ve İsrail’in bölgeyi bölme ve tamamen çekilmeme hedeflerine hizmet edebileceğini belirtiyor. İlk aşaması 10 Ekim’de uygulamaya konulan barış planının maddeleri de bu olasılıklara işaret ediyor.

İsrail Kanal 12 televizyonuna konuşan bir güvenlik kaynağı, ordunun sarı hat bölgesinde silahsızlandırma çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Kaynağa göre, söz konusu bölge Gazze Şeridi’nin doğusunda yer alıyor ve toplam alanın yaklaşık yüzde 52’sini kapsıyor.

Ekim ayında imzalanan Gazze anlaşmasından bu yana, sarı hat içinde faaliyet gösteren altı tugay, yer üstü ve yer altındaki altyapının onlarca kilometresini yok etti. Aynı kaynak, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahsızlandırmanın önemine dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre İsrail ordusu cumartesi günü, Han Yunus’un güneyinde sarı hattın İsrail tarafında Hamas’a ait tünellerin patlatıldığını ve yıkıldığını gösteren görüntüler paylaştı.

Bu adımlar, Yedioth Ahronoth gazetesinin yaklaşık bir hafta önce aktardığı habere göre, Tel Aviv’in, ABD talebi üzerine Gazze Şeridi’nde enkaz kaldırma maliyetlerini karşılamayı ve geniş çaplı mühendislik çalışmalarını üstlenmeyi ilk etapta kabul etmesinin ardından geldi. Haberde, Refah bölgesinde yeniden imar için bir alanın boşaltılmasının planlandığı ifade edildi.

Buna karşılık Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati cumartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yeniden imar çalışmalarının acilen başlatılması gerektiğini vurguladı. Abdulati, tek taraflı çözümleri veya Filistin topraklarının demografik ve coğrafi yapısını değiştirme girişimlerini reddettiklerini ve Filistin halkının topraklarından zorla çıkarılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.

dcfr
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hattı temsil eden beton blok (AFP)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail konularında uzman akademisyen Ahmed Fuad Enver, sarı hattın silahsızlandırılmasıyla ilgili açıklamaların İsrail tarafından yapılan belirsiz ve baskı amaçlı beyanlar olduğunu belirtti. Enver, bu adımların ikinci aşamayı etkilemeyi amaçladığını vurguladı.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise sızıntıları, arabulucular ve Hamas üzerinde ‘doğrudan baskı’ kurma girişimi olarak nitelendirdi. Nazzal, Hamas’ın silahsızlandırılmasının zaman alacağını ve uygulanmasının zorluklar içereceğini, ayrıca İsrail içinde sahte zafer algısı yaratmayı hedeflediğini ifade etti.

Söz konusu tartışmalar, Miami’de yapılan toplantının sonuçlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti. Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi temsil eden arabulucuların açıklamasına göre, ABD’nin gönderdiği diplomat Steve Witkoff’un X hesabından aktardığı mesajda, ikinci aşama görüşmelerinde Gazze’de birleşik otorite altında sivil ve kamu düzeninin korunmasını sağlayacak bir yönetim organının güçlendirilmesine vurgu yapıldığı belirtildi. Arabulucular, geçiş sürecinde sivil ve güvenlik alanları ile yeniden inşayı yönetmek üzere Barış Konseyi’nin kurulması ve aktif hale getirilmesine destek verdiklerini açıkladı.

xscdfg
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, 2023 yılında er-Rimal mahallesinde yıkılan bir binanın enkazı arasında ceset arıyor. (AFP)

Arabulucular, tüm taraflara yükümlülüklerini yerine getirme, itidal gösterme ve denetim mekanizmalarıyla iş birliği yapma çağrısında bulundu. Ayrıca ikinci aşamanın uygulanmasını ilerletmek amacıyla önümüzdeki haftalarda görüşmelerin devam edeceği açıklandı.

Ahmed Fuad Enver, ikinci aşama için geri sayımın başladığını belirterek, “İsrail’in bu aşamaya girmesi için zorunlu bir süreç olacak… Ocak ayında bunu görebiliriz” dedi.

Nizar Nazzal ise Miami toplantısının ikinci aşamanın ana hatlarını çizdiğini, Barış Konseyi, Gazze Yönetim Komitesi ve istikrar güçlerinin oluşturulmasının uygulamaya konduğunu söyledi. Nazzal, buna bağlı olarak İsrail’in, silahsızlandırma ve saldırıların devamı gibi engellere rağmen ABD baskısı altında ikinci aşamaya katılmak zorunda kalacağını ifade etti.


İran: Füze programımız savunma amaçlıdır ve müzakere konusu değildir

Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
TT

İran: Füze programımız savunma amaçlıdır ve müzakere konusu değildir

Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)
Tahran'da düzenlenen askerî geçit töreninde görülen İran balistik füzeleri (Arşiv – Reuters)

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün yaptığı açıklamada, İran’ın füze programının savunma amaçlı olduğunu ve müzakere edilemeyeceğini belirtti.

Bekayi, “İran'ın saldırganları caydırmak için tasarlanmış savunma yetenekleri hakkında hiçbir koşulda tartışma yapılmasına yer yoktur” dedi.

Amerikan medyasında yer alan haberlere göre, ABD Başkanı Donald Trump’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan İran’ın balistik füze programındaki herhangi bir genişlemenin hızlı bir müdahaleyi gerektirebilecek bir tehdit oluşturduğunu belirten bir brifing alması bekleniyor.

sdf
İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), ülkenin güneyindeki Hürmüz Boğazı'nda düzenlenen askeri tatbikat sırasında füze ateşledi. (EPA)

İsrailli güvenlik kaynakları, İran’ın nükleer programını yeniden canlandırma yönünde adımlar atmaya başladığına dair bir dizi işaret bulunduğunu, ancak uranyum zenginleştirmeyi henüz yeniden başlatmadığını açıkladı. Şarku’l Avsat’ın Maariv gazetesinden aktardığına göre, son haftalarda İsrail ve ABD’nin önceki saldırılarında tahrip edilen nükleer reaktörler çevresinde sürekli bir hareketlilik gözlemleniyor.

Kaynaklar, ayda ortalama 3 bin balistik füze üretimi için yoğun çabalar sarf edildiğini belirtti. Bu füzeler eski nesil ve düşük isabetli olmasına rağmen, hedeflerine ulaşanlar ciddi yıkıma yol açabiliyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ise dün yaptığı açıklamada, Tahran’ın ‘yeni bir saldırı olasılığını göz ardı etmediğini’, ancak ülkenin ‘tam anlamıyla ve öncesine göre daha fazla’ hazır olduğunu belirtti. Arakçi, bu hazırlığın amacının savaşı önlemek olduğunu, savaş istemek olmadığını vurguladı ve İran’ın haziran ayındaki saldırılarda zarar gören altyapıyı yeniden inşa ettiğini kaydetti.

fgt
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ve ekibi, 12 Nisan'da Maskat'ta Amerikan heyetiyle yapılan dolaylı görüşmelerin ardından gerçekleştirilen ilk tur görüşmelerin arasında (Arşiv – AFP)

Nükleer tesislerine yönelik saldırılardan önce İran, uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştiriyordu. Bu oran, askeri kullanım seviyesine yakın kabul ediliyor. UAEA, savaşın başlaması sırasında İran’ın yaklaşık 441 kilogram bu düzeyde zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu bildirmiş, ancak 13 Haziran’dan bu yana stokları doğrulamanın mümkün olmadığını açıklamıştı.

Batılı ülkeler, bu seviyede zenginleştirmenin sivil bir ihtiyaç olmadığını savunurken, UAEA İran’ın yüzde 60 oranında uranyum zenginleştiren, nükleer silaha sahip olmayan tek ülke olduğunu belirtiyor.