Irak güçlerinden ‘Katyuşa örgütlerine’ gece baskını

Bağdat’ta Haşdi Şabi’ye ait bir afiş. (AP)
Bağdat’ta Haşdi Şabi’ye ait bir afiş. (AP)
TT

Irak güçlerinden ‘Katyuşa örgütlerine’ gece baskını

Bağdat’ta Haşdi Şabi’ye ait bir afiş. (AP)
Bağdat’ta Haşdi Şabi’ye ait bir afiş. (AP)

Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi’nin talimatıyla, başkent Bağdat’taki Yeşil Bölge’ye ve Irak ordusu ile Uluslararası Koalisyon güçlerinin bulunduğu karargahlara Katyuşa füzeleriyle saldırı gerçekleştirdikleri gerekçesiyle kontrolsüz silahlı örgütlere ‘gece baskını’ düzenlendi. Irak’ta ilk defa resmi düzeyde böyle bir adım atıldı.
Hükümetin attığı bu adım, Kazimi’nin ‘silahları devlet elinde toplama ve devletin iradesi dışında hareket eden silahlı gruplarla yüzleşme’ taahhüdü kapsamında değerlendirildi. Kazimi daha önce, ‘Katyuşa örgütlerini’ terörle mücadele kanunları çerçevesinde yargılamakla tehdit etmişti.
Gece baskını, Irak kamuoyunda büyük bir memnuniyetle karşılandı. Twitter kullanıcıları, ‘Örgütlere karşı Terörle Mücadele Kurumu’nun yanındayız’ etiketiyle operasyona destek verdi.
Terörle Mücadele Kurumu’na bağlı bir birim cuma günü gece yarısı düzenlediği operasyonla Yeşil Bölge’ye, Irak ordusu ile Uluslararası Koalisyon güçlerinin bulunduğu karargahlara ve ABD Büyükelçiliği’ne katyuşa füzeleriyle saldırı düzenleyen silahlı grup üyelerinden bazılarını tutuklamıştı.
Irak Operasyonlar Komutanlığı, operasyonun detaylarına ilişkin yayınladığı açıklamada istihbaratın, daha önce Yeşil Bölge’yi hedef alan ve birçok kez Bağdat Uluslararası Havalimanı’na dolaylı yollardan ateş açan kişiler hakkında hassas bilgiler sağladığını bildirdi.
Söz konu kişilerin Yeşil Bölge’deki hükümet binalarına yönelik yeni saldırı hazırlığı içinde olunduğuna dikkat çekilen açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:
“Irak yargısının,  Terörle Mücadele Yasası uyarınca haklarında tutuklama kararı çıkardığı ateş açan grubun bulunduğu yer istihbarat tarafından tespit edildi. Terörle Mücadele Kurumu, hükümet binalarına yönelik terör saldırısının gerçekleşmesini önleme ve tutuklama görevini yerine getirmekle görevlendirildi. Kurum, 14 sanığı tutuklayarak görevini üstün bir uzmanlıkla yerine getirdi. Bu sanıklar, iki fırlatma rampasıyla suç eylemlerini gerçekleştiren grubun tamamını oluşturuyor.”
Açıklamada ayrıca sanıkların sorgulanması için İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Birimleri bünyesinde bir soruşturma kurulu oluşturulduğu belirtildi.
Silahlı gruplar, tutuklama operasyonunun ardından dün sabah saatlerinde 30 hükümet aracıyla Yeşil Bölge’ye yöneldi.
Irak Operasyonlar Komutanlığı’nın açıklamasının devamında şu ifadelere yer verildi:
“Terörle Mücadele Gücü binası tacize uğradı. Bu gruplar, devletin bir parçası olmayı reddediyor ve Silahlı Kuvvetler Komutanı'nın anayasal ve hukuki otoritesinin dışında kalmak için çabalıyor. Bu gibi davranışlar risk taşıyor ve devletin siyasi ve demokratik rejiminin güvenliğini tehlikeye atıyor. Irak halkının güvenliğini sağlamak için yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Bu durumun değerlendirmesini ilgili kurum olan yargıya bırakıyoruz.”
İran destekli silahlı örgütlere bağlı ‘maaşlı trollerin’ sosyal medya üzerinde, ‘tutuklular serbest kaldı; Başbakan Kazimi, baskın için silahlı gruplardan özür diledi’ şeklinde iddiaları dolaşıma koymaları neticesinde söylentilerle kamuoyunda oluşturdukları soru işaretleri, Irak Operasyonlar Komutanlığı’nın açıklamasıyla tamamen giderildi.
Irak Operasyonlar Komutanlığı tarafından yapılan resmi açıklamada, Terörle Mücadele Kurumu’nun baskın düzenlediği grubun ismi belirtilmedi. Ancak gözlemciler ve hükümete yakın kaynaklar, operasyon yapılan grubun İran’ın Velayet-i Fakihi olarak kabul edilen Ali Hamaney’e biat eden Hizbullah Tugayları olduğu bilgisini verdiler.
Kaynaklar, güvenlik operasyonu kapsamında Bağdat’ın güneybatısındaki Devra Mahallesi yakınlarında, Elbuise bölgesinde grubun kullandığı merkeze baskın düzenlendiğini aktardı. Ayrıca bu operasyondan 3 gün önce de Hizbullah Tugayları’na bağlı 3 unsurun tutuklandığını ve bu kişilerin Bağdat’ta Meçhul Asker Anıtı yakınlarına düşen katyuşa füzelerini fırlattıklarını itiraf ettiğini bildirdiler.
Kaynakların aktardığına göre 3 unsurun tutuklandığı baskında İranlı bir uzmanın kontrolünde çalışan bir füze imalathanesine de el konuldu.
Hükümet ve hükümetin yanında duran gruplar, Terörle Mücadele Kurumu’nun düzenlediği baskının hedefinde Haşdi Şabi’ye bağlı düzenli birliklerin değil, yasa dışı eylemlerde bulunan unsurların olduğunu savunurken Hizbullah Tugayları ve ‘direniş ekseni’ne yakın çevreler, Haşdi Şabi’ye ve Terörle Mücadele Kurumu ile olan ilişkisine zarar verilmemesi gerektiğini vurguladılar.
İran’a yakın Asaib Ehlil Hak örgütü üyesi Naim el-Ubudi, Twitter hesabından dün paylaştığı mesajda şunları söyledi:
“Yer yerinden oynarken, Irak vatandaşı bugün, bir yanda Haşdi Şabi diğer yanda Terörle Mücadele Kurumu gibi çokça kurban veren iki kuruma güvenmeye devam ediyor. Allah göstermesin; ikisi arasında fitne ateşi yakmak kime fayda sağlayacak? İkisi çarpışacak olursa Irak ve Iraklılardan geriye ne kalır? Artık yetmedi mi?”
Irak’ın eski Başbakanı Nuri el-Maliki, Twitter hesabından sağduyu çağrısı yaparak sorunların dış müdahale ve kinden uzak bir şekilde, sorumluluk sahibi ulusal bir ruhla çözülmesi talebinde bulundu.
İran’a yakın Nuceba Hareketi Sözcüsü Nasr eş-Şammari de Haşdi Şabi’yi hedef alacak her türlü girişime ve tarafları iç fitneye sürüklemeye karşı uyardı.
Şammari, Twitter sayfasından şu mesajı paylaştı:
“Onları (Haşdi Şabi) hedef almaya ve bu zor salgın günlerinde tarafları iç fitneye sürüklemeye yönelik her türlü girişim kesinlikle sonuçları öngörülemeyen ve bu emri verenleri asla nereye sürükleyeceği belli olmayan başarısız bir girişim olacaktır.”



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.