Ahmed es-Suheyl
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, Washington ile ikinci stratejik diyalog turuna hazırlandığı bir dönemde Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Kazimi’nin ABD ziyaretinin gelecek temmuz ayında yapılacağını duyurdu. Hüseyin ziyarette iki taraf arasındaki diyalogun tamamlanmasına odaklanılacağını söyledi.
İki taraf arasında ele alınacak öncelikli başlıklara yönelik sorular artarken finansal kriz, ülkenin egemenliği ve ABD askerlerinin Irak’taki varlığı meselelerinin görüşmelerin merkezinde olması bekleniyor. Kazimi ise kendisini güçlü ve güvenilir, tüm taraflarla dengeli dış ilişkiler yönetebilen bir ortak olarak yansıtmaya çalışıyor.
Tıkanıklık
Ziyaret, Kazimi ile İran’a yakın silahlı gruplar arasında yaşanan tıkanık bir zamanda düzenleniyor. Söz konusu tıkanıklık çerçevesinde son olarak Irak kurumlarına ve yabancı diplomatik misyonlara karşı tekrarlanan füze saldırılarının ardından Hizbullah Tugayları’na bağlı unsulara gözaltı operasyonu gerçekleştirilmişti. Durum, Kazimi yönetiminin eski hükümetlerden farklı bir tavır takınmaya kararlı olduğunu gösteriyor.
Gözlemciler silahlı gruplara ve şüpheli alanlara yönelik tekrarlı füze saldırılarına karşı adımları sonrasında atılan son adımların ‘hükümetin devletin otoritesi ve istikrarı ile ilgili vaatlerini yerine getirme konusundaki ciddiyetini gösterdiğini ve bu hassas meselelerle ilgilenmede yeni bir örnek ortaya koyarak’ arenada zor tutumlar benimseme niyetini yansıttığını aktardılar.
Kazimi hükümetine yakın kaynaklar, “Yaklaşan diyaloglarda, silahların devlet elinde kısıtlanması konusunda ABD’nin Irak’a yardımlarına odaklanılacak” dediler. Söz konusu mesele, İran’a sadık grupların sık sık suçlamalarla karşı karşıya kaldığı bir konu olmayı sürdürüyor. Müzakerelerde Irak heyeti Başkanı Abdulkerim Haşim de ABD’nin bu konudaki yardımının doğasının yeniden yapılanma programları, silahların arşivlenmesi veya diğer teknik konularla ilgili olabileceğini belirtti.
Hr ne kadar hükümet herhangi bir çatışmanın parçası olmayacağına dair yinelenen açıklamalarda bulunsa da Tahran ile istikrarlı ilişkiler kurma niyetini de ortaya koyuyor.
Kaynaklar, silah kaçakçılığı meselesinin devletin imajını ve istikrarını geri kazanma konusundaki fikirler nedeniyle hükümet açısından bir öncelik olduğunu vurguladı. Aynı şekilde Kazimi hükümeti, bölgesel ve uluslararası çevrelerle diyalog masasına oturmadan önce iç meselelerdeki etkinliğini gözden geçirmeyi amaçlıyor.
Devletin koşullarını değerlendirme
Gözlemciler ve politikacılar, Kazimi’nin İran karşıtı bir cepheye girmeye niyetli olmadığını vurguluyorlar. Ancak iki taraf arasındaki ilişkilerin yeni bir sınıra doğru ilerlediği belirtilirken Kazimi’nin Tahran’a ‘Bağdat’taki çıkarlarının, uluslararası toplumla ilişkileri olan güçlü bir Irak ile bağlantılı olduğuna’ dair mesajlar gönderdiği belirtiliyor.
Siyasi Düşünme Merkezi başkanı İhsan eş-Şammari konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Özellikle de silahların devlet eli dışında olmasının siyasi ve güvenlik istikrarı üzerinde olumsuz etkilere yol açması dolayısıyla füze ateşlemekle suçlanan tarafları kovuşturmak, ülke açısından acil bir gerekliliktir.”
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan Şammari sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ortaya koyulanlar, Irak’ın güvenilir bir ortak olduğu ve Washington ile diyalogları tamamlamak için ülkenin yüksek çıkarlarının sınırında durduğu fikrinin yanı sıra söz konusu taraflara Kazimi’nin devletin gücünü geri kazanma yolunda ilerlediğine dair sağlam bir mesaj veriyor. Eski Başbakan Adil Abdulmehdi, ABD’nin Irak’ı güvenilmez bir ortak ve İran’ın iradesine bağlı olarak görmesine yol açmıştı. Kazimi, bu kayıp dengeyi düzeltmek istiyor.”
Şammari, yaklaşan görüşmelerde ele alınacak başlıca meseleler de dikkat çekti:
“Washington’daki görüşmelerin başlıca gündem maddeleri arasında finansal kriz, Irak ile güvenilir bir ortaklık ve silahlı gruplar yer alıyor. Irak’ın öncelikleri, ‘karşılıklı stratejik çerçeve anlaşmasını aktive etmek, iki ülke arasındaki ilişkiyi yeniden onarmak ve ekonomik destek, iş birliği ve güvenlik koordinasyonunun devamlılığını sağlamaktır.”
“Suudi Arabistan ve Kuveyt’e açılmak, iki ülke ile stratejik ilişkileri olan Washington’ın güveninin sağlanmasına katkıda bulunacak ve Tahran’ın nüfuzuyla ilgili olarak Kazimi hükümetine manevra alanı sağlayacak” diyen Şammari, İran’ın şu an Irak’ta yeni bir yaklaşım şekillendiğinin ve en az zarara ulaşılmaya çalışıldığının farkında olduğunu vurguladı.
ABD kuvvetlerinin ihracı
İlk diyalog turunda ülkedeki ABD güçlerinin sayısını azaltmak ve Irak parlamentosunun kararlarına saygı göstermek için bir anlaşmaya yaklaşılmış olmasına rağmen silahlı gruplar, müzakerelerinin sonuçlarını kabul etmek üzere bir ön koşul olarak ABD kuvvetlerinin geri çekilmesi için zaman çizelgesi belirlenmesini talep ettiler.
Siyaset alanında araştırmalar yürüten Hişam el-Kindi konuya dair Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Gruplar, ABD’nin Irak karşıtı bir ülke olduğuna ve tekrar işgale geri dönmeye çalıştığına inanıyor olmalarına rağmen Kazimi’nin başbakan olarak tüm ülkelerle görüşmesi gerektiğini düşünüyorlar. Grupların Kazimi’nin yaklaşan Washington ziyaretine ilişkin bakış açısı, ABD kuvvetlerinin ülkeden çıkışı programı hazırlığıyla ilişkili. Bu açık bir beyan ile ortaya koyuluyor. Grupların Kazimi hükümetine tavrını diyalogun sonuçları belirleyecek. Mevcut bahisler, ABD’nin bir grup askeri üs kapsamındaki varlığını meşrulaştıran anlaşmalar yapmak istemesiyle ilgili. Ancak gruplar bunu kabul etmiyor. Gruplar, ABD ve İran’ı tek kılacak siyasi anlaşmaları kabul etmeyecek. Aksine Irak’ın tutumu, söz konusu ülkelerin güvenlik ve egemenlik konusundaki tavırlarına dayanmalıdır. Direniş gruplarının seçimi, ABD kuvvetlerinin ülkeden geri çekilmesi hususunda Iraklıların iradesini ve parlamentonun kararlarını uygulamak için siyasi ve diplomatik eylem fırsatı sağlama yönündedir.”
İran krizine yatırım
Tahran’ın yaşadığı ekonomik kriz ve uluslararası izolasyon, Suudi Arabistan ve Kuveyt’e yatırım yapma olasılığının yanı sıra Kazimi’nin bölgesel ve uluslararası düzeylerde dengeli ilişkiler kurmak için kendi lehine yatırım yapabileceği iki faktör olarak görülüyor.
Bağımsız bir araştırma grubunun başkanı olan Munkez Dagher konuya dair açıklamasında “Kazimi’nin Washington’a gitmeden önce hazırladığı en önemli konu, Irak devletinin otoritesini saha ve kurumlar açısından geri kazandırmaktır. Devlet İran iradesine ve para, silah ve yolsuzluk ittifakının kontrolüne rehindi” değerlendirmesinde bulundu.
Independent Arabia’ya konuşan Dagher sözlerini şöyle sürdürdü:
“Washington’ın devletin otoritesi altında bir kurum olarak Haşdi Şabi’nin varlığıyla hiçbir sorunu yoktur. ABD’nin temel sorunu, silahlı kuvvetlerin onarımının ve ülkedeki güvenlik kontrolünün yanı sıra Irak’ın siyasi ve ekonomik kararlarında ne kadar bağımsız olabileceği ile ilgilidir.”
Munkez Dagher, Hizbullah Tugayları unsurlarının gözaltına alınmasına ilişkin de “Yaşananlar, devletin şekliyle ilgili bir dönüm noktasıdır. Bir sonraki adım, önceki adımlarla aynı olmayacak” dedi.
Dagher “Kazimi’nin silahlı gruplara yönelik son hamleleri, onları kontrol altına almaya kararlı olduğuna dair bir mesaj veriyor” ifadelerini kullandığı açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Kazimi, bu hamlelerden sonra faaliyetlerinin sınırları hususunda anlaşmaya varmak için gruplarla diyalog kurmaya başlayacak. Bu bağlamda bir anlaşmaya varılamazsa açık bir çatışma yaşanacaktır.”