Suudi Arabistan dünyayı yatırımları sağlık alanına yönlendirmeye çağırdı

Suudi Arabistan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Büyükelçisi Abdullah el-Muallimi
Suudi Arabistan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Büyükelçisi Abdullah el-Muallimi
TT

Suudi Arabistan dünyayı yatırımları sağlık alanına yönlendirmeye çağırdı

Suudi Arabistan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Büyükelçisi Abdullah el-Muallimi
Suudi Arabistan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Büyükelçisi Abdullah el-Muallimi

Birleşmiş Milletler (BM) Antlaşması’nın imzalanmasının 75. yıldönümünü kutlamak için BM Genel Kurulu Başkanı Tijjani Muhammad-Bande tarafından düzenlenen ve sanal ortamda gerçekleştirilen toplantı sırasında Suudi Arabistan, uluslararası ilkeler, hukukun üstünlüğü ve diğer ülkelerin içişlerine müdahale etmeme konusunda gösterdiği bağlılığının ve çabalarının devam ettiğini vurguladı.
Suudi Arabistan dünya ülkelerine, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını çoğulculuğun rolünü geliştirmek için bir teşvik olarak algılamaları, yatırımları silah ve savaşlardan ziyade sağlık alanına yapmaları ve istenen sonuçları vermeyen küresel politikaları gözden geçirmeleri çağrısında bulundu.
Suudi Arabistan’ın BM Daimi Büyükelçisi Abdullah el-Muallimi, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de katıldığı kutlama sırasında ülkesine söz hakkı verildiğinde Krallığın 75 yıl önce BM Antlaşması’nı imzaladığına işaret ederek “Bundan 75 yıl önce 1945 yılında Suudi Arabistan o zamanlar Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Kral Faysal bin Abdulaziz başkanlığındaki üst düzey bir heyetin temsilinde gururla BM Antlaşması’nı imzalayan 51 ülkeden biri olmuştu. Bu tarihi günde, dünya ülkeleri çoğulculuğa ve bunun rolüne değer kazandırmak, uluslararası barışı ve güvenliği sağlamak ve gelecek nesilleri dünyayı yakıp yıkan savaşların pençesinden kurtarmak için bir araya geldi” ifadelerini kullandı.
Muallimi BM Antlaşması’nın imzalanmasıyla dünyanın uyum ve dünya halkları için bir özgürlük ve güvenlik duygusu oluşturduğu yeni bir çağa girdiğini belirtti ve özellikle güvenlik, sağlık ve toplumsal alanlardaki sorunların içerisinde her an gün yüzüne çıkmayı bekleyen krizler ve tehlikeler ışığında dünyanın bugün, bu güvenlik ve barış duygusuna her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğunu dile getirdi.
Muallimi sözlerini şöyle sürdürdü:
“BM Antlaşması’nın imzalandığı günü kutlarken bu fırsattan istifade hep birlikte antlaşmaya bağlılığımızı ve küresel hedefleri hayata geçirmek için aramızdaki işbirliğini kuvvetlendirmemiz gerektiğini tekrar teyit ediyoruz. Antlaşma bizi, insanlığın umut ve beklentilerinin merkezi haline gelmiş BM çatısı altında bir araya getiren bir bağdır. İnsanlık kavramı, ırk, inanç ya da renge bakılmaksızın dünyayı birbirine bağlayan en güçlü ortak payda olarak kalacaktır. Aramızdaki bu bağ bizi bir araya getiren en güçlü ve yüce bağdır ki bu da, ortak hedeflere ulaşmak için antlaşma ilkelerine daha çok bağlı kalmamızı sağlıyor.”
Muallimi “Yüz binlerce insanın hayatına mal olan, milyonlarca insana bulaşan ve bütün dünyanın birçok alanının felce uğramasına sebep olan Kovid-19 salgını, diyalog, işbirliği ve iletişime dayanmanın en karmaşık problemlerle başa çıkmada en verimli yol olduğunu bizlere kanıtladı” dedi. Muallimi, erken müdahalenin ve ülkeler arasındaki koordinasyonun, dünyanın hala mücadele etmeye devam ettiği bu salgının etkilerini hafifletebileceğine dikkati çekti. Muallimi dünya ülkelerinin, yeni tip koronavirüs salgınını çoğulculuğun rolünü geliştirmek için bir teşvik olarak algılaması, yatırımları silahlardan ve savaşlardan ziyade sağlık alanına yönlendirmesi ve istenen sonuçları vermeyen küresel politikaları gözden geçirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Muallimi, Suudi Arabistan’ın BM Terörle Mücadele Merkezi’nin kurulması ve mali ve lojistik destekte bulunması dahil olmak üzere BM’nin birçok uzman kuruluşu ve örgütünde önemli bir rol oynadığını belirtti ve Krallığın uluslararası ilkeler, hukukun üstünlüğü, diğer ülkelerin içişlerine müdahale etmeme, uluslararası çatışmaları çözmek için barışçıl yollar tercih etme ve her halkın kendi kaderini tayin etme hakkını teyit etme konusunda gösterdiği bağlılığı ve çabaları sürdüreceğini vurguladı. Muallimi, Suudi Arabistan hükümetinin, BM’ye üye olan tüm ülkelere bu ilkeleri pekiştirmeleri ve tüm engellerin üstesinden gelmek için dayanışma ruhu içinde çalışmaları çağrısında bulunduğunu ifade etti.



Suudi Arabistan Netanyahu'nun Ürdün Vadisi'ne tecavüzünü reddettiğini yineledi

Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Ürdün Vadisi'ne saldırısını, yerleşimleri genişletmeyi amaçlayan bir provokasyon olarak değerlendirdi (Arşiv- EPA)
Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Ürdün Vadisi'ne saldırısını, yerleşimleri genişletmeyi amaçlayan bir provokasyon olarak değerlendirdi (Arşiv- EPA)
TT

Suudi Arabistan Netanyahu'nun Ürdün Vadisi'ne tecavüzünü reddettiğini yineledi

Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Ürdün Vadisi'ne saldırısını, yerleşimleri genişletmeyi amaçlayan bir provokasyon olarak değerlendirdi (Arşiv- EPA)
Suudi Arabistan, Netanyahu'nun Ürdün Vadisi'ne saldırısını, yerleşimleri genişletmeyi amaçlayan bir provokasyon olarak değerlendirdi (Arşiv- EPA)

Suudi Arabistan dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun Filistin Ürdün Vadisi'ne pervasızca girmesini şiddetle kınadığını ve reddettiğini belirterek, bu provokatif girişimin uluslararası meşruiyete sahip tüm yasa ve kararları ihlal ederek yerleşimi genişletmeyi amaçladığını kaydetti.

Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, bu ihlallerin tüm Filistin topraklarındaki durumu sakinleştirme ve sivilleri koruma çabalarına hizmet etmediğini belirterek, Gazze'ye yönelik saldırının durdurulmasının, işgal güçlerinin geri çekilmesinin, yerlerinden edilenlerin geri dönmesinin ve Filistin halkının acılarını hafifletmek için insani yardım girişinin önemini yineledi.

Suudi Arabistan, bölgedeki barış çabalarına zarar veren İsrail'in Filistin toprakları ve Filistin halkına yönelik tüm bariz tecavüzlerine son vererek, uluslararası topluma karşı sorumluluklarını yerine getirme çağrısını yeniledi ve işgalin güvenliği tehdit eden ihlallerinin durdurulmasına katkıda bulunan uluslararası hesap verebilirlik mekanizmalarını harekete geçirmenin önemini vurguladı.