SDG, Haseke’deki hükümet binalarını kontrol altına alıyor

Amuda kasabası yakınlarındaki Suriye rejim kuvvetleri (Şarku’l Avsat)
Amuda kasabası yakınlarındaki Suriye rejim kuvvetleri (Şarku’l Avsat)
TT

SDG, Haseke’deki hükümet binalarını kontrol altına alıyor

Amuda kasabası yakınlarındaki Suriye rejim kuvvetleri (Şarku’l Avsat)
Amuda kasabası yakınlarındaki Suriye rejim kuvvetleri (Şarku’l Avsat)

ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG), birkaç devlet kurumu ve merkezini kontrol altına aldı. Bunlar arasında Geveran mahallesindeki Tahıl Genel İdaresi binası, bölgedeki bazı genç yurtları ve Suriye Bilgisayar Derneği, aynı zamanda Haseke’nin doğusunda bulunan Sanayi ve Turizm, Çevre İşleri Müdürlükleri, Trafik Şubesi, Nüfus Kayıt Müdürlüğü, Ticari Banka, Haseke Elektrik Genel Şirketi ve Neşve’nin doğu mahallesindeki Spor Şehri Merkezi bulunuyor. Rejim güçleri, SDG tarafından kontrol altına alınan bölgeler dahilindeki Haseke ve Kamışlı şehirlerindeki ‘güvenlik dikdörtgenlerini’ elinde bulunduruyor.
Başka bir bağlamda, SDG komutanı Mazlum Abdi, kuvvetlerinin Haseke’nin kuzeyindeki şehir halkı ile uzlaşmakla görevli bir komite toplantısında ‘Amuda katliamı’nda zarar görenlerden ve kurbanların yakınlarından özür dilemeye, maddi manevi tazminatlarını karşılamaya hazır olduğunu belirttiğini açıkladı. Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Kürt kasabası Amuda’da YPG’nin 27-28 Haziran 2013 tarihlerinde Kürt sınır şehrindeki 6 protestocu hakkında gerçekleştirdiği katliamının 7. yılı vesilesiyle “YPG ve Amuda şehitleri aileleri arasında uzlaşma sağlamaktan sorumlu komitenin tüm şartlarını kabul ettik” ifadelerini kullandı. Muhalefetteki Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ve PYD liderliğindeki ulusal birlik partileri arasındaki son anlaşmaya atıfta bulunan Abdi, “Tüm sorunları çözmeyi, Kürt birliği önündeki engelleri kaldırmayı dört gözle bekliyoruz” dedi.
Diğer yandan, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi yetkilileri, yeni tip koronavirüs salgınının yönetimin kontrol altında tuttuğu bölgelerde, bilhassa kamplarda patlak vermesinden duyduğu korkuyu dile getirdi. Zirâ bu bölgeler, sınırlardan gelen yardımların durmasının ardından hassas sağlık sisteminden ve ciddi tıbbi eksiklikten mustarip. ABD yaptırımlarının ve bu ayın ortalarında yürürlüğe konan Ceaser Yasası’nın ardından bu bölgelerde daha ciddi sağlık felaketlerinin yaşanacağı düşünülüyor. Bu yasa, Kuzeydoğu Suriye ile Kuzey Irak arasındaki Til Koçer (el-Ya’rubiya) sınır kapısının insani yardımın geçişini önlemek için Rusya ve Çin’in talebi üzerine Güvenlik Konseyi kararıyla kapatılmasının ardından 6 ay geçmesi ile aynı zamana geldi.
Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eş Başkanı Berivan Halid, geçen hafta Haseke’de ABD Büyükelçisi William Rupak ile görüşen Özerk Yönetim heyetinin kapının açılmasını talep ettiğini belirtti ve ekledi:
“Til Koçer (el-Ya’rubiya) sınır kapısı hakkında değişen bir şey yok. Hala insani yardımlara ve örgütlerin geçişine kapalı durumda. Birleşmiş Milletlere (BM) ve uluslararası insani yardım kuruluşlarına kapının tekrar açılması için baskı yapmaları çağrısında bulunduk. Özerk Yönetim kurumları üzerindeki yükü hafifletmek ve Ceaser Yasası’nın ülkedeki yansımalarını azaltmak için kapının açılmasını talep ettik.”
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi yetkilileri, ülkede 10. yılına giren savaş dolayısıyla zayıf düşen sağlık sistemi kapasitesinin, olası salgın durumunda virüsü kontrol altına almaya yetmeyeceğini bildirdi. İlaç eksikliği ve yönetimin ithal edememesi dolayısıyla fiyatların yüksekliğine değinen Sağlık Otoritesi başkanı Dr. Cuvan Mustafa, “Ceaser Yasası, Til Koçer sınır kapısının hizmete kapatılması ve ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle eczanelerde ciddi bir ilaç eksikliğini yaşanıyor” ifadelerini kullandı. Til Koçer kapısının, Özerk Yönetim’e ait alanları Şam'ın kontrolü olmaksızın dış dünyaya bağlayan en önemli sınır kapılarından olduğunu söyleyen Mustafa, “Kapı insani ve sağlık yardımlarına kapalı kaldığı taktirde ciddi bir kriz ve insani felaket patlak verecek. Yardımların alınması için Dünya Sağlık Örgütü’nün kapıyı açtırması ve işbirliğini amaçlayan tüm tarafları ikna etmesi gerekiyor” dedi.
Özerk Yönetim’e ait alanlarda az sayıda koronavirüs vakası kaydedildi. Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin (ICRC) bildirdiğine göre, bu bölgelerdeki toplam 16 hastane veya sağlık tesisinden 7’si çalışmıyor; 8’i kısmi kapasitede, 1’i ise tam kapasitede çalışıyor. ICRC sözcüsü Adnan Hizam, konuyla ilgili açıklamasında “Hastanelerde 10 bin kişiye yalnızca 10 yatak düşüyor. Göçmen kampları ve merkezleri ise zaten zayıf düşen sağlık sistemine ekstra yük oluyor. Buna anne ve çocuk (çocuklar, kamp nüfusunun 3’te 2’sini oluşturuyor) sağlığı, pediatri, cerrahi, akıl sağlığı ve fiziksel rehabilitasyon alanları dahil olmak üzere sağlık ihtiyaçları hala çok fazla” açıklamalarında bulundu. Uluslararası toplumu ve bağışçıları milyonlarca Suriyelinin çektiği ıstırabı dindirmeye çağıran Hizam, özellikle de koronavirüs döneminde insani yardım kuruluşlarının çalışmalarını kolaylaştırmak için insani yardım dosyasını tarafsızlaştırma ve uluslararası çabaları birleştirme gereğini vurguladı.



İsrail ordusu Hamas deniz komandolarının 6 komutanının öldürüldüğünü duyurdu

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bombardımanının ardından dumanlar yükseliyor (AP)
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bombardımanının ardından dumanlar yükseliyor (AP)
TT

İsrail ordusu Hamas deniz komandolarının 6 komutanının öldürüldüğünü duyurdu

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bombardımanının ardından dumanlar yükseliyor (AP)
İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki bombardımanının ardından dumanlar yükseliyor (AP)

İsrail ordusu ve Şin Bet'in dün yaptığı açıklamaya göre Hamas'ın “deniz komandoları”nın altı üst düzey yöneticisi Gazze Şeridi'nde düzenlenen bir dizi operasyonda öldürüldü.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığına göre Hamas'ın deniz kuvvetleri komutanları mayıs ortasında başlayan Gazze saldırısı sırasında hedef alındı. Ordu, operasyonların İsrail Donanması, İstihbarat Müdürlüğü, ordunun Güney Komutanlığı ve Genel Güvenlik Servisi (Şin Bet) tarafından yönetildiğini belirtti.

Ordu, Hamas mensuplarının “İsrailli asker ve sivillere karşı gelişmiş deniz saldırıları gerçekleştirdiğini ve bazılarının 7 Ekim 2023 saldırısının planlanmasında yer aldığını” ifade etti.

İsrail ordusu öldürülen kişilerin, “Gazze'nin kuzeyindeki deniz kuvvetlerinin komutanı Ramzi Salah, Gazze'nin merkezindeki deniz kuvvetlerinin komutanı Cemal el-Baba, Gazze Şehrindeki deniz kuvvetlerinin komutanı Ratib Ebu Suheyban, Han Yunus'taki deniz kuvvetlerinin komutanı Ömer Ebu Celala, Refah'taki deniz kuvvetlerinin komutanı Muhammed Kişta ve Gazze Şehrindeki deniz kuvvetlerinin komutanı olarak Halife Ebu Suheyban’ın halefi Ahmed Ali” olduğunu açıkladı.

Ordu, Hamas'ın deniz kuvvetlerine karşı operasyon düzenlediğini ve "donanma gemileri, silah depoları ve diğer muharebe teçhizatı da dahil olmak üzere çok sayıda hedefi etkisiz hale getirmek" için çalıştığını doğruladı.

İsrail ordusu, Salah'ın bu ayın başlarında bir kafeye düzenlediği ve 24 kişinin ölümüne yol açan hava saldırısında öldüğünü duyurmuştu.