Hayat kurtaran yeni koronavirüs ilacının, hastalığı hafif geçirenler için risk taşıdığı ortaya çıktı

Deksametazon tedavide ilk kez 1960'larda kullanıldı (Pixabay)
Deksametazon tedavide ilk kez 1960'larda kullanıldı (Pixabay)
TT

Hayat kurtaran yeni koronavirüs ilacının, hastalığı hafif geçirenler için risk taşıdığı ortaya çıktı

Deksametazon tedavide ilk kez 1960'larda kullanıldı (Pixabay)
Deksametazon tedavide ilk kez 1960'larda kullanıldı (Pixabay)

Bilim insanları geçen haftalarda, deksametazon isimli ilacın durumu ciddi olan Kovid-19 hastalarının tedavisinde etkili olduğunu duyurmuş ve bu keşif dünya çapında büyük yankı uyandırmıştı.
Bulgular ilk olarak, bir basın bildirisinde açıklanmıştı. Şimdi ise henüz hakem onayından geçmeyen çalışmanın tümü internette yayımlandı ve ilaçla ilgili yeni bir bilgi ortaya çıktı.
Ucuz ve yaygın bulunan ilacın, hastalığı şiddetli geçiren Kovid-19 hastalarında ölüm oranını azalttığı görülmüştü. Ancak şimdi hastalığı hafif geçirenler için risk teşkil ettiği ve tedavinin zamanlamasının da önemli olduğu anlaşıldı.
Çalışmaya katılmayan, Utah Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden asistan profesör Samuel Brown, “İlaç bazı hastalara zarar verebilir ve biz bunların hangi hastalar olduğundan tam olarak emin değiliz” dedi.
İlacı araştıran Oxford Üniversitesi'nden bilim insanları 2 binden fazla hastaya 10 gün boyunca günde 6 mg deksametazon vermişti. Bunun sonucunda olunum cihazına bağlı hastalara uygulanan ilaç tedavisinin ölüm oranını üçte bir oranında azalttığı tespit edilmişti. Standart oksijen tedavisi gören hastaların ölüm riskiyse beşte bir oranında azalmıştı.
Öte yandan The New York Times’ın haberine göre, solunum desteği almadığı halde ilaç verilen hastalardaki ölüm oranının ilacı almayan benzer hastalardan biraz daha yüksek olduğu görüldü. Ancak farkın istatiksel açıdan anlamlı olmadığı bildirildi.
Çalışmanın yazarlarından ve Oxford Üniversitesi'nden Prof. Dr. Martin J. Landray'e göre ilacın, hastalığın farklı aşamalarında farklı etkileri olabilir.
Landray, "Bu neredeyse iki aşamalı bir hastalık gibi. İlk aşamada virüs baskın. İkinci aşamada ise bağışıklık sisteminin aşırı tepkisinin neden olduğu hasar baskın" dedi.
Doktorlar Kovid-19’la savaşta deksametazon gibi steroidleri kullanmaktan şüphe duyuyor. Çünkü steroidler vücudun bağışıklık tepkisini azaltıyor. Bu yüzden Dr. Landray, ilacı durumu hafif seyreden hastalarda kullanmanın yarardan çok zarar getirebileceğini düşünüyor.
Landray, "Hastalığın ilk evresinde bağışıklık sistemi dostunuzdur, virüsle savaşır. Bu aşamada onu zayıflatmak, iyi bir fikir değildir. Sonraki aşamada artık dostunuz değildir ve akciğer hasarından sorumludur. Steroidlerle onu yatıştırmak, hayatta kalma şansını arttırır" dedi.
Bu fikre katılan Dr. Brown da şunları söylüyor:
"Deksametazonun Kovid-19 hastalarına ayakta tedavide verilmesi, muhtemelen zarar verecektir."



Netflix'in suç dramasına övgü yağıyor: İkinci sezon şart

Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
TT

Netflix'in suç dramasına övgü yağıyor: İkinci sezon şart

Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)

Gençlik dizisi Dawson's Creek ve korku serisi Çığlık'ın (Scream) yaratıcısı Kevin Williamson imzalı yeni suç draması The Waterfront, haziranda Netflix'te yayımlanmasının ardından kısa sürede geniş bir izleyici kitlesine ulaştı.

8 bölümlük dizi, dünya çapında 11,6 milyon kez izlendi ve 70 ülkede Netflix'in en popüler 10 yapımı arasına girmeyi başardı. 

Kuzey Carolina sahilinde geçen hikaye, Buckley ailesinin zayıflamaya başlayan balıkçılık imparatorluğunu odağına alıyor. Görünüşte geleneksel bir aile olsalar da perde arkasında ihanet, karanlık sırlar ve organize suçlarla kuşatılmış karanlık bir dünya gizleniyor.

The Waterfront, sıradan bir ailenin suç dünyasına karışmasını anlatan drama dizisi Ozark'a benzetiliyor.

Dizinin kadrosunda 1990'ların yıldız isimlerinden Holt McCallany, Çıtır Kızlar'la (Coyote Ugly) tanınan Maria Bello ve popüler dizi Supergirl'den Melissa Benoist gibi dikkat çekici oyuncular yer alıyor. 

The Waterfront, aile bağlarının karanlık yüzünü ve bir mirası korumak için nelerin göze alınabileceğini çarpıcı biçimde işliyor.

Sosyal medyadaki izleyici yorumları da dizinin ne kadar etkileyici olduğunu gözler önüne seriyor. X'te bir kullanıcı, "The Waterfront tam olarak Ozark havası veriyor. Dalmaya hazırım!" paylaşımında bulunurken, bir diğeri, "Melissa Benoist için geldim, hikaye için kaldım. Gerçekten çok iyi bir dizi" yorumunu yaptı.

Bir Reddit kullanıcısı, The Waterfront için "İzlemeye değer" derken, bir başkası ise "Ozark'ı hatırlattı... İnsanı o kadar germiyor ama yine de sağlamdı" ifadesini kullandı.

Bir diğer izleyiciyse, diziyi şöyle özetledi: 

Gergin, kaotik, tempolu ve izlemesi çok eğlenceli!

İnternette heyecan dalga dalga yayılırken, pek çok kişi ikinci sezonun çekilmesi için Netflix'e çağrıda bulunuyor. "Lütfen ikinci sezonu istiyoruz" diyen bir hayrana başka biri şöyle katılıyor: 

Eğer benim gibi Ozark'ı sevdiyseniz, sıradaki Netflix maratonunuz The Waterfront olmalı. Çılgın sürprizlerle dolu. Gerçekten muhteşem.

Dizinin yaratıcılarından Kevin Williamson, New York Post'a verdiği röportajda The Waterfront'u yazarken kendi geçmişinden ilham aldığını söylemişti. Bir kıyı kasabasında büyüyen Williamson, balıkçı babası Wade ve bir otelde çalışan annesi Faye'le denizcilikle iç içe bir yaşam sürmüş.

"Ben balıkçı bir aileden geliyorum. Sadece babam değil, tanıdığım herkes balıkçıydı" diyen yönetmen, aynı zamanda kariyeri boyunca sıklıkla işlediği ihanet ve ahlaki gri alanlar gibi temaları bu yapımda da merkezine alıyor.

Independent Türkçe, Express, LadBible, New York Post