Koronavirüsün hız kazanması, normal yaşama dönme planlarını sekteye uğratıyor

Dün Pekin’de koronavirüs teşhisi yaptıracak kişiler sıra bekliyor (AFP)
Dün Pekin’de koronavirüs teşhisi yaptıracak kişiler sıra bekliyor (AFP)
TT

Koronavirüsün hız kazanması, normal yaşama dönme planlarını sekteye uğratıyor

Dün Pekin’de koronavirüs teşhisi yaptıracak kişiler sıra bekliyor (AFP)
Dün Pekin’de koronavirüs teşhisi yaptıracak kişiler sıra bekliyor (AFP)

Koronavirüs salgınının dünya genelinde hız kazanması; sınırları yeniden açma, karantina önlemlerini kaldırma ve ekonomik faaliyetlere yeniden başlama planlarını sekteye uğratıyor. Nitekim vaka sayısı, bir hafta içerisinde 9 milyondan 10 milyona çıktı.
Yalnızca ABD’de 2 milyon 637 bin 77 vaka kaydedildi. Salgının en çok etkilediği ülkedeki bu durum, eyaletleri ekonomiyi yeniden açma adımlarını ertelemeye sevk etti. Dünyanın diğer bölgelerindeki vaka sayıları da yükseldi.

Çin’de yarım milyon kişi karantina altında
Kovid-19 virüsünün geçen Aralık sonlarında ilk kez ortaya çıktığı Çin’de yeni bir vaka grubunun izlenmesinin ardından Pekin'i çevreleyen eyalette yaklaşık yarım milyon insanı kapsayan sıkı kapatma önlemleri alındı. Pekin şehir yetkilisi Xu Hejian, AFP’ye verdiği demeçte, durumun ‘ciddi ve karmaşık’ olduğunu, şehrin salgını izlemeye devam etmesi gerektiğini belirtti. Reuters’ın haberine göre, Pekin belediye komitesinden bir yetkili olan Zhang Qiang, şehir yetkililerinin koronavirüs teşhis testi çabalarını yoğunlaştırdığını, bu ay bir toptan satış pazarında yeni bir odak noktasının patlak vermesinin ardından bu çabaların şuana kadar nüfusun üçte birini kapsadığını bildirdi. Bu çabalar dahilinde 8,29 milyon test örneğinin alındığını, 7,69 milyon testin sonuçlarının ise çıktığını bildiren Qiang, “Bu derece testin yapılması, test edilmesi gereken herkesi test ettiğimiz anlamına geliyor. Ayrıca temel bölgelerde ve şehirde önemli nüfus yoğunluğunun bulunduğu yerlerde kapsamlı kontroller yapıyor, test kapasitemizi artırıyoruz” ifadelerini kullandı. Pekin'in diğer eyaletlerden de tıbbi destek aldığını da sözlerine ekledi.
Yaklaşık 20 milyon nüfuslu Pekin, 11 Haziran'da Şinfadi pazarında patlak veren salgında uzun bir aranın ardından ilk vakayı kaydetmişti. O zamandan beri 311 kişide virüs tespit edildi.  
Zhang, Pekin’in günlük test kapasitesinin günde 458 bine yükseldiğini vurguladı.

ABD eyaletleri, açılıştan geri adım atıyor
Virüsten ciddi şekilde etkilenen ekonomik faaliyetlere ABD  Başkanı Donald Trump’ın da desteklediği gibi yeniden başlama ikilemi, çoğu ülkede tartışmalı bir soruna dönüştü. Johns Hopkins Üniversitesi verilerine göre ABD’de yalnızca Cumartesi günü en az 43 bin yeni vaka kaydedildi. Ülkede toplamda kaydedilen can kaybı ise 128 bin 437 ile dünya genelindeki ölümlerin çeyreğini teşkil ediyor.
Ülkenin batı ve güney eyaletlerinde yüksek vakalar ile beraber sağlık krizi ilan edilerek, ekonomiyi yeniden açma adımları şuan için ertelendi. Florida Valisi Ron DeSantis, eyaletinin yeni vaka sayılarında bir ‘patlama’ yaşadığını kabul etti. Nitekim eyalette Cumartesi günü 24 saat içerisinde 9 bin 585 vaka kaydedildi. Vakaların ortalama yaşı, iki ay önceki 65'e kıyasla 33 yaşa düştü. Zirâ aylar süren izolasyonun ardından sabırları tükenen gençler, sosyal mesafe kurallarına uymadan plajlara yöneldi ve maskesiz bir şekilde kalabalıklara karıştı. AFP’nin haberine göre, Miami, 4 Temmuz itibariyle plaj ve barlarını kapatacağını açıkladı.
Kaliforniya Valisi Gavin Newsom bazı bölgelerde bazı izolasyon önlemlerinin yeniden alınmasını emrederken San Francisco ise yeniden açılma prosedürlerinin şimdilik ‘dondurulduğunu’ bildirdi. Dükkanların yeniden kapatıldığı Teksas’ta, kapanma prosedürlerine önceden karşı çıkan Vali Greg Abbott, “Zamanda geri gidebilseydik, bilhassa barların yeniden açılma hızının yavaş tutulmasını emrederdim” itirafında bulundu. Teksas, kapanış önlemlerini kaldıran ilk ABD eyaletlerindendi.
Trump Kasım ayında yapılacak seçimlerin yaklaştığı vakitte seçim faaliyetlerini canlandırmaya çalışırken, yardımcısı Mike Pence’in Arizona ve Florida'da önümüzdeki hafta düzenlemesi planlanan etkinlikler ertelendi. Trump, salgının patlak vermesi korkulara rağmen bir hafta önce Oklahoma'da seçim mitingi düzenlemek için ısrar etmiş, bu nedenle eleştirilmişti.  

Latin Amerika'da zor kararlar
Salgın Latin Amerika'da da yayılmaya devam ediyor. ABD'nin ardından salgından en fazla etkilenen ülke olan Brezilya, dünyanın en yüksek bilançosu olarak yalnızca Cumartesi günü 990 can kaybı kaydetti. Aynı gün Meksika’da ise 719 ölüm teyit edildi. Peru’da toplamda kaydedilen vaka sayısı 9 bin 317’ye yükseldi.
Ekvador’un başkenti Kito Belediye Başkanı Jorge Yunda, şehirdeki sağlık hizmetlerinin hastanelere akın eden yeni vakalarla karşı karşıya olduğu konusunda uyardı. Yunda, Twitter hesabından Cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Sağlık cihazları artık hastalıkla baş edemiyor. Zor da olsa yeni kararlar alınması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Birçok kişinin sekiz saatlik sokağa çıkma yasağı da dahil olmak üzere salgın ortaya çıktığından bu yana getirilen kısıtlamalara uymadığından şikayet eden Yunda, “Ne yazık ki, insanlar başkentin karşı karşıya olduğu ciddi tehlikeyi anlamıyorlar” dedi.
Latin Amerika'da salgından en çok etkilenen ülkeler arasında yer alan Ekvator’da toplamda 55 bin 255 vaka, 4 bin 429 can kaybı kaydedildi. Yetkililer, izolasyon tedbirlerini Mayıs ayında hafifletmişti. Ancak sağlık yetkililerinin ifade ettiğine göre, başkent, 3-27 Haziran tarihleri ​​arasında teyit edilen vakalarda yüzde 62'lik bir sıçrama kaydetti. Sağlık Bakanlığının bildirdiğine göre, başkentte yoğun bakım bölümlerindeki vaka sayısı 57'den 250'ye yükseldi.



Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
TT

Haaretz: Türkiye’nin Gazze’deki rolü ABD - İsrail hattında gerginlik yarattı

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (Reuters)

İsrail'in, Türkiye'nin Gazze'deki barış sürecinde oynayacağı rolle ilgili itirazları, Tel Aviv-Washington hattındaki gerilimleri göz önüne seriyor. 

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin Gazze'deki Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Türkiye, ABD'nin barış planı kapsamında kurulacak güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamış ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Haaretz'in analizinde, Doha'daki toplantıya Türk yetkililerin katılmadığına dikkat çekiliyor. 

Bu durumun, "Ankara'nın Gazze'de oynamak istediği role karşı Tel Aviv'in itirazlarının Washington tarafından kabul edildiği yönünde bir işaret olduğu" savunuluyor. 

Diğer yandan Liza Rozovsky'nin kaleme aldığı analizde, Gazze'ye insani yardım ve bölgenin yeniden inşasına destek sağlama da dahil Ankara'nın süreçte rol oynaması için ABD ve İsrail arasındaki görüşmelerin sürdüğü yazılıyor. 

Türkiye'yle ilgili meselenin, ABD ve İsrail ilişkilerindeki gerginlikleri ön plana taşıdığı belirtiliyor. 

Binyamin Netanyahu'nun "her şeyden önce radikal sağcı koalisyonunu korumayı" istediğine dikkat çekiliyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın da Gazze planı etrafında kurduğu "kırılgan koalisyonu" korumaya çalıştığı ifade ediliyor. 

Washington'ın aynı anda Tel Aviv'i memnun etmek, Arap ve Müslüman ortaklarına istediklerini vermek ve Gazze'nin yeniden inşası için önemli miktarda finansman sağlamasını beklediği Avrupalı müttefiklerinin desteğini güvence altına almak istediği belirtiliyor. 

Diğer yandan Times of Israel'in dünkü haberinde de Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Gazze'deki geçiş yönetiminin denetlenmesi amacıyla kurulacak Barış Kurulu'nda görmek istediği aktarılmıştı. 

Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceği belirtilmişti. Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği de yazılmıştı.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel, Reuters


Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
TT

Gazze’deki Barış Kurulu’na 6 ülkeden taahhüt geldi

İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)
İsrail ordusu savaşın başından bu yana Gazze'de çoğu kadın ve çocuk en az 70 bin kişiyi katletti (AP)

Gazze Şeridi'nde oluşturulacak Barış Kurulu'na Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Birleşik Krallık, İtalya ve Almanya'nın katılma taahhüdü verdiği aktarılıyor.

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla Times of Israel'e konuşan yetkililer, ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 maddelik barış planı kapsamında kurulacak Barış Kurulu'na 6 ülkenin katılma taahhüdü verdiğini söylüyor.

Trump yönetimi, Barış Kurulu'na katılacak ülkeler sayesinde Gazze'de kurulacak yapının uluslararası meşruiyetinin artacağını düşünüyor.

Sözkonusu ülkelerin fon, asker veya diğer türden destekleri sağlama olasılığının da artacağı değerlendirmesi paylaşılıyor.

Diğer yandan ABD, İsrail ve Arap ülkelerinden diplomatlar, Barış Kurulu'na katılmanın Uluslararası İstikrar Gücü'ne (ISF) asker gönderme taahhüdü anlamına gelmediğini vurguluyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Plan kapsamında Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye ISF'nin konuşlandırılması öngörülüyor.

Türkiye de güvenlik gücüne asker göndermeye hazır olduğunu açıklamıştı ancak İsrail yönetimi buna yanaşmayacağını söylemişti.

Diplomatlar, Türkiye'nin hem Barış Kurulu'nda yer alması hem de ISF'ye asker göndermesi için ABD'nin gelecek haftalarda Tel Aviv'e baskıyı artırabileceğini belirtiyor.

Washington'ın, Ankara'nın ISF'ye asker göndermese bile güvenlik gücünün komuta yapısında yer almasını istediği aktarılıyor.

Trump'ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yanı sıra Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı da kurulda görmek istediği aktarılıyor.

Diğer yandan yetkililer, Riyad yönetiminin Gazze'deki durum netleşene kadar böyle bir karar almaktan kaçındığını söylüyor.

ABD Merkez Komutanlığı'nın, Katar'ın başkenti Doha'da salı günü düzenlediği toplantıda ülkelerin ISF'ye çeşitli şekillerde destek verebileceği belirtilmişti.

Bunlar arasında asker gönderme, kolluk kuvvetlerinden görevlileri atama, lojistik destek sağlama, finansman ve Filistinli polis memurlarının eğitimini üstlenme gibi seçenekler yer alıyor.

Ancak Arap yetkililer, ISF'nin Hamas'ı silahsızlandırma planıyla ilgili sorunların devam ettiğine dikkat çekiyor. Örgüt, bağımsız Filistin devletinin kurulmasına ilişkin bir süreç başlatılmadan silah bırakmaya yanaşmayacağını bildirmişti.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

Independent Türkçe, Times of Israel, Reuters


Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
TT

Netanyahu ve Trump İran’a saldırıları çok önceden planlamış

Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)
Netanyahu, Trump'ı seçim zaferi için tebrik etmiş, ABD Başkanı'nın "tarihin en büyük dönüşünü yaptığını" savunmuştu (AP)

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İran'a saldırıları çok daha önceden planlamış.

Washington Post'un aktardığına göre Trump ve Netanyahu, İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları şubatta yaptıkları ilk görüşmede planlamaya başladı.

Beyaz Saray'da gerçekleştirilen toplantıda Netanyahu'nun Trump'a 4 seçenek sunduğu belirtiliyor. Bunlar arasında İsrail ordusunun tek başına saldırı düzenlemesi, ABD'nin asgari yardımda bulunması, tam işbirliğiyle harekat yapılması ya da ABD'nin saldırıyı yönetmesi yer alıyordu.

Haberde, Trump'ın ilk etapta İran’ın nükleer programıyla ilgili diplomatik sürece şans vermeyi tercih ettiği belirtiliyor. Washington ve Tahran, nükleer program ve uranyum zenginleştirme konularıyla ilgili bu yıl birçok görüşme düzenlemişti.

Diğer yandan bu süreçte İsrail ve ABD'nin muhtemel saldırı planlarını gizlice hazırlamaya devam ettiğine dikkat çekiliyor.

ABD ve İsrail'in İran'ı hazırlıksız yakalamak için medyaya yanıltıcı bilgiler servis ettiği de ortaya çıktı.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir yetkili şunları söylüyor:

Netanyahu'nun Witkoff veya Trump'la fikir ayrılığı yaşadığına dair haberlerin hiçbiri doğru değildi. Ancak böyle bir genel algının yaratılması iyi oldu. Bu sayede birçok kişi fark etmeden planlamalara devam ettik.

Haberde, Mossad'ın operasyon için 100'den fazla İranlıyı devşirip silahlandırdığı aktarılıyor. Bu kişilerin bir kısmı İsrail'de özel eğitimden geçirilmiş.

Ajanlara belirli görevler verildiği ancak bunların İran'ın nükleer ve balistik füze programına yönelik geniş çaplı bir operasyonun parçası olduğu söylenmedi.

İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) "Narnia Operasyonu" adı verdiği harekatta Tahran'da Mossad'a ait drone rampaları ve çeşitli askeri düzenekler kurulduğu da ortaya çıkmıştı.

İran ve İsrail arasında Gazze savaşı nedeniyle tırmanan gerginlik haziranda sıcak çatışmaya dönüşmüştü. İsrail'in 13 Haziran'daki saldırısıyla başlayan çatışmalarda İran vakit kaybetmeden misilleme yapmıştı.

Washington Post, çatışmalar sürerken Trump yönetiminin Tahran'a gizli bir teklif götürdüğünü de yazıyor. 15 Haziran'da iletilen teklifte, İran'ın Ortadoğu'daki milislere desteğini kesmesi ve uranyum zenginleştirme tesislerini kapatması istendi. Bunun karşılığında Washington tüm yaptırımların kaldırılacağını söyledi.

Ancak kaynaklar, ABD'nin Katar aracılığıyla İran'a gönderdiği teklifin reddedildiğini söylüyor. Bunun ardından Trump'ın İsrail'in yanında savaşa katılmaya karar verdiği aktarılıyor.

Çatışmalarda ABD'ye ait bombardıman uçakları İran'daki İsfahan, Fordo ve Natanz tesislerine 22 Haziran'da hava saldırısı düzenlemiş, operasyonda 14 "sığınak delici" GBU-57 bombası kullanılmıştı.

İran, ABD'nin saldırısına cevap olarak 23 Haziran'da Amerikan ordusunun Katar'daki El-Udeyd Hava Üssü'ne saldırmıştı. Operasyonda Tahran'ın önceden Washington'a haber verdiği ve hiçbir can kaybı yaşanmadığı aktarılmıştı.

Washington operasyonun ardından 24 Haziran'da taraflar arasında ateşkes sağlandığını duyurmuştu.

Saldırılarda İran, İsrail'e 500 balistik füze ve binden fazla drone göndermişti. İsrail'de 32 kişi yaşamını kaybetmiş, 3 binden fazla kişi de yaralanmıştı. İran'da ise binden fazla kişi ölmüş, 4 bini aşkın kişi yaralanmıştı. 

İsrail ve ABD, İran'ın uranyum zenginleştirerek nükleer silah elde etmeye çalıştığını savunurken Tahran iddiaları reddediyor. 

Independent Türkçe, Washington Post, Times of Israel