Arap Parlamentosu Başkanı Sulemi: Ortak Arap Stratejisini, dış müdahaleye karşı mücadele etmek için onayladık

Arap Parlamentosu Başkanı Sulemi: Ortak Arap Stratejisini, dış müdahaleye karşı mücadele etmek için onayladık
TT

Arap Parlamentosu Başkanı Sulemi: Ortak Arap Stratejisini, dış müdahaleye karşı mücadele etmek için onayladık

Arap Parlamentosu Başkanı Sulemi: Ortak Arap Stratejisini, dış müdahaleye karşı mücadele etmek için onayladık

Arap Parlamentosu Başkanı Dr. Meşal bin Fehm es-Sulemi, İran ve Türkiye’nin Arap dünyasına yönelik müdahalelerinin oldukça tehlikeli bir boyuta ulaştığını belirterek, bu durumun Arap Parlamentosu üyelerini komşu ülkelerin müdahalelerine karşı Ortak Arap stratejisini kabul etmeye zorladığını söyledi.
Sulemi, dün Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Ortak Arap Stratejisi, Arap Ulusal Güvenliğinin birliği ilkesini güçlendirme zorunluluğunu vurguluyor. Bu ilke, herhangi bir Arap ülkesine yapılan saldırının Arap ülkelerinin tamamına yapıldığını ve Arap Ulusal Güvenlik önlemlerini herhangi bir Arap devletinin Türkiye ve İran ile olan ikili ilişkisinin üstünde tutulmasını ifade ediyor” dedi.
Arap Parlamentosu, geçtiğimiz günlerde, Arap ülkelerinin bölgedeki komşuları Türkiye ve İran’ın müdahaleleriyle mücadele etmeyi hedefleyen ilk Ortak Arap Stratejisini onaylamıştı.
Parlamento, Stratejinin, bölgenin mücadele ettiği ve "özellikle Araplara komşu olan ülkelerden kaynaklanan" sorunlara ve Arap ülkelerinin egemenliğini ihlal eden "yayılmacı emellere" işaret eden eylemlere yanıt olarak hazırlandığını vurguladı.
Şarku’l Avsat, Arap Birliği’ne sunulacak Ortak Arap Stratejisi belgesine ulaştı.
Arap dünyası ile Türkiye arasında ilişkilere değinilen stratejide, “Arap-Türk ilişkilerinin uluslararası hukuk ilkeleri, iyi komşuluk, ülkelerin egemenliğine ve meşru rejimlerine karşılıklı saygı, iç işlerine karışmama, güç kullanımından ve bununla tehdit etmekten kaçınma temeli üzerine’ inşa edilmesinin gerekliliği vurgulanıyor.
Stratejide, “Türkiye’nin Arap ülkelerindeki askeri müdahalelerine karşı bir caydırıcı unsur olarak Ortak Arap Savunma Konseyi’nin aktifleştirilmesi yoluyla Ankara’nın Arap bölgesindeki yayılmacı emellerinin reddedilmesi” gerektiğine işaret ediliyor

Gözden geçirilmeli
Ortak Arap Stratejisi belgesinde ayrıca şu ifadeler yer alıyor:
“Türk rejimi, Arap bölgesindeki yayılmacı emellerini, Arap ülkelerinde barışı, güvenliği ve istikrarı tehdit eden politikalarını ve düşmanca eylemlerini terk edene kadar, Arap ülkeleri ile Ankara arasındaki ticaret ve ortak anlaşmaların yanı sıra Türkiye tarafından finanse edilen ve  kamuoyunu kışkırtan uydu kanallarının yayınlarının durdurulması ve bu kanalların Arap uyduları üzerinden yayın yapmasını engelleyen yasa tasarılarının hazırlanması hususu gözden geçirilmeli”
Arap dünyası ve İran arasındaki ilişkiler
Strateji belgesinde Arap dünyası ile İran ilişkilerinin ele alındığı kısımda, “İran rejiminin Arap ülkelerinin istikrar ve güvenliğine zarar veren, egemenliğine saldıran politikalarına ve bu ülkelerin toplum dokusunu bozma çabalarına karşı koymak için tüm Arap ülkeleri dayanışma içinde olmalıdır. İran’ın nükleer projesi reddedilmeli ve Ortadoğu’nun nükleer ve diğer kitlesel imha silahlarından arındırılmasına bağlı kalınmalıdır” denildi.
Arap ülkelerine, “her türlü düşmanı caydırmak amacıyla egemenlik, güvenlik, istikrar ve çıkarlarını savunma kapasitesini geliştirme” çağrısında bulunulan belgede, “Arap ülkeleri içinde İran rejimi ile ilişkili her türlü silahlı milis veya örgüt oluşumunu kınama, Arap kimliğine bağlı kalma, iç ihtilafların mezhepçi ve ideolojik ihtilaflara dönüştürülmesinden uzak durma ve İran rejiminin Arap ülkelerinin güvenlik ve istikrarını tehdit eden devrimi Arap dünyasına ihraç etme projesini durdurulması” gerektiği belirtildi.
Arap Parlamentosu’nun kabul ettiği stratejide, “Birleşik Arap Emirlikleri’ne ait Ebu Musa, Tanb el-Kubra ve Tanb el-Suğra adalarının geri alınmasının önemine” ve “sabit Arap haklarına” vurgu yapılarak, İran’a, adaları iade etme veya anlaşmazlığı uluslararası tahkime götürme çağrısında bulunuldu.
Strateji belgesinde ayrıca, “İran’ın müdahalelerine” karşı mücadele veren Bahreyn Krallığı’na destek verilirken, İran rejiminin Yemen Cumhuriyeti’nin egemenliğine saygı duyması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nun (BMGK) Husi milislerin silahlandırılmasını yasaklayan ilgili kararlara uyması gerektiği vurgulandı.
Belgede, “İran rejiminin, Suudi Arabistan'da sivilleri ve sivil tesisleri hedef alması için darbeci Husi milislere balistik füze ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağlamasının en sert ifadelerle kınandığı” belirtildi.
Belgede yer alan başka bir maddede ise, Arap Birliği’nden, İran rejiminin düşmanca eylemleri, Arap ülkelerinin içişlerine müdahalesi ve BMGK kararlarının ihlalleriyle ilgili BMGK’ya yazı göndermesi talep ediliyor. Söz konusu maddede bu ihlallerin, dünya için stratejik ve hayati önem taşıyan bir bölgede güvenlik ve istikrarı tehdit ettiği ifade ediliyor.



Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

TT

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Mikati: Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlıyız

Lübnan Başbakanı Necib Mikati bugün yaptığı açıklamada, Lübnan'ın kara, deniz ve hava sahası üzerindeki egemenliğine bağlılığını bir kez daha yineleyerek, ‘ordunun güneydeki güvenlik otoritesinin düşmanın dayandığı argümanları boşa çıkardığını’ vurguladı.

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından konuşan Mikati şunları söyledi: “Bugün yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etme sürecine başlıyoruz. Ordumuzun güney kentlerine güvenliği geri getireceğine inanıyoruz. Hükümetin Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararını tüm hükümleriyle uygulama konusundaki kararlılığını vurguluyoruz.”

Mikati sözlerini şöyle sürdürdü: “Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Kazanımları koruyan bir devlet inşa etmek ve birleşmek için büyük ve kolektif bir sorumluluğumuz var. Dünyanın bize olan güvenini ve Lübnan halkının devlete olan güvenini yeniden tesis edeceğiz. Ordunun güneydeki güvenlik otoritesini yeniden sağlayacağız.”

sdcfergt
Ateşkesin yürürlüğe girmesinin ardından yerinden edilen insanlar evlerine dönerken, güneydeki Sayda kentinde bir adam Lübnan bayrağı sallıyor. (AFP)

İsrail'i ateşkese uymaya ve işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağıran Mikati, “Farklılıklarımızı bir kenara bıraktığımız takdirde yarının Lübnan için daha iyi olacağına inancımız tamdır” dedi.

“Herkes fitne üzerine bahis oynuyordu, ancak zor sosyal koşullara rağmen vatandaşların birbirini kucakladığını gördük” diyen Mikati, ‘bugünün acılara rağmen Lübnan'a güvenlik ve istikrar getirmesini’ diledi.

İsrail ile Hizbullah arasındaki ateşkes, her iki tarafın da ABD ve Fransa'nın aracılık ettiği bir anlaşmayı kabul etmesinin ardından bu sabah erken saatlerde yürürlüğe girdi.