Çin'de keşfedilen yeni grip virüsü neden pandemi riski taşıyor: İşte 7 sebep

Bir öğrenci, Çin'in Yünnan eyaletin bir ilkokulun yanındaki çiftlikte domuzları besliyor, 2018 (Reuters)
Bir öğrenci, Çin'in Yünnan eyaletin bir ilkokulun yanındaki çiftlikte domuzları besliyor, 2018 (Reuters)
TT

Çin'de keşfedilen yeni grip virüsü neden pandemi riski taşıyor: İşte 7 sebep

Bir öğrenci, Çin'in Yünnan eyaletin bir ilkokulun yanındaki çiftlikte domuzları besliyor, 2018 (Reuters)
Bir öğrenci, Çin'in Yünnan eyaletin bir ilkokulun yanındaki çiftlikte domuzları besliyor, 2018 (Reuters)

Çinli bilim insanları, domuzlardan insana bulaşabilen ve dünya çapında salgına dönüşme ihtimali taşıyan yeni bir grip virüsü türü keşfetti.
2011 ile 2018 arasında domuzlarda tespit edilen grip virüslerini inceleyen araştırmacılar, G4 EA H1N1 adlı verilen yeni virüsün, 2009’da Meksika'da ortaya çıkan ve dünya çapında yaklaşık 800 bin kişiye bulaşan domuz gribine yol açan H1N1 virüsüyle benzer yapıda olduğunu saptadı.
Yeni olması nedeniyle insanların bağışıklığının bulunmadığı patojenin mutasyon geçirme ve hızla yayılma riskine vurgu yapan araştırmacılar, domuz çiftliklerinde çalışanların kanında yüksek oranda virüse rastladı.
Çin Tarım Üniversitesi, Shandong Tarım Üniversitesi ve Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi'nden bilim insanları, virüsün henüz “pandemi liginde” olmadığını söylüyor.
Saygın bilim dergisi PNAS’ta yayımlanan çalışmanın yazarlarının bu açıklaması, şimdilik yüreklere su serpiyor. Ancak söz konusu virüs suşu, bir noktada pandemiye dönüşebilecek özelliklere sahip.
Forbes’un sağlık muhabiri Bruce Y. Lee, çalışmada yer alan bilgiler doğrultusunda pandemiye işaret eden 7 sebebi yazdı.

1. Domuzlar arasındaki yaygınlık
G4 EA H1N1 grip virüsü uzun bir süredir Çin'in domuz popülasyonu içinde dolaşıyor ve çoğalıyor. Bu virüsü ortaya çıkaran çalışmanın, 7 yıl boyunca toplanan örneklere dayandığı unutulmamalı.
2011'den 2013'e kadarki örneklerde EA H1N1 grip virüsünün en yaygın çeşidi genotip 1 (G1) suşuydu. Ancak bunda meydana gelen mutasyonlar, genotip 4’ün (G4) ortaya çıkmasına neden oldu.
Bu G4 suşu, 2014'ten beri giderek daha yaygın hale geldi ve G1’i aşarak, EA H1N1 grip virüsünün Çin'deki domuz popülasyonunda en baskın genotipi oldu.

2. Virüsün bağlandığı reseptörler
Bu virüsler hücre içine girip çoğalmak için reseptör diye bilinen belirli moleküllere bağlanıyor. Örneğin yeni koronavirüsün hücrelere girmek için Anjiyotensin Dönüştürücü Enzim 2 (ACE-2) diye bilinen reseptöre bağlandığı biliniyor.
G4 EA H1N1 grip virüsü de SAa2,6Gal adı verilen, insandakine benzer bir reseptöre bağlanabiliyor. 

3. İnsanın nefes borusuna bağlanabiliyor
Söz konusu çalışma, virüsün kendini insan hücrelerine bağlayabildiğini de gösteriyor. Üstelik bu hücreler trakea diye bilinen nefes borusunda bulunuyor.
Bu da trakeayı oluşturan hücrelere bağlanabilen bir vürüsün daha sonra ciğerlere inebileceği anlamına geliyor.

4. İnsanın solunum yolundaki epitel hücreleri enfekte edebiliyor
Çalışmayı yürüten bilim insanları, insan bronşlarını ve alveolleri kaplayan hücreleri, laboratuvar ortamında virüsle bir araya getirdi. Bunun sonucunda virüsün hücreleri enfekte edebildiği ortaya çıktı.
Virüsün hücreyi enfekte etmesi, o hücrenin tüm mekanizmalarını ele geçirebildiği ve kendini kopyalamak için kullanabildiği anlamına geliyor.

5. Solunum yoluyla yayılabiliyor
Enfekte olan bir yaban gelinciğinin, solunum damlacıkları veya doğrudan temas yoluyla virüsü diğer yaban gelinciğine bulaştırdığı görüldü. 
Yaban gelincikleri, ilk bakışta insanlı deneyler kadar etkileyici görünmeyebilir. Ancak bilim insanları, grip virüsüyle ilgili laboratuvar çalışmalarında genellikle yaban gelinciklerini kullanıyor. Çünkü bu hayvanlar, akciğerlerinin çalışma biçimi, hücre reseptörleri ve grip virüsü kaptığında gösterdiği semptomlar konusunda insanlara çok benziyor.

6. Yeni virüs, aşılarda bulunan virüslerden farklı
Araştırmacılar ayrıca, normal grip aşısının G4 EA H1N1 virüsüne koruma sağlayacak kadar benzemediğini keşfetti. Yani G4 EA H1N1 grip virüsüne karşı koruma sağlamak için yeni bir grip aşısı icat etmek gerekecek.
7. Selefinden daha bulaşıcı
Çalışmanın son kısmında araştırmacılar, 2016 ve 2018 yılları arasında 15 farklı domuz çiftliğinde çalışan işçilerden örnekler topladı.
Testler sonucunda çalışanların yüzde 10,4'ünde antikor bulundu ve bu kişilerin G4 suşuyla enfekte olduğu sonucuna varıldı.
G1 virüsü için yapılan testlerde bu oran, yüzde 6,5’te kaldı. Bu da G4 virüsünün sefeli G1’den daha bulaşıcı olabileceğini düşündürüyor.



Rus istihbaratı Telegram operasyonunu hızlandırdı: Çocukları devşiriyorlar

Avrupa istihbaratı da Ukrayna savaşında Rusya'nın Telegram üzerinden savaşçı devşirdiğini bildirmişti (Reuters)
Avrupa istihbaratı da Ukrayna savaşında Rusya'nın Telegram üzerinden savaşçı devşirdiğini bildirmişti (Reuters)
TT

Rus istihbaratı Telegram operasyonunu hızlandırdı: Çocukları devşiriyorlar

Avrupa istihbaratı da Ukrayna savaşında Rusya'nın Telegram üzerinden savaşçı devşirdiğini bildirmişti (Reuters)
Avrupa istihbaratı da Ukrayna savaşında Rusya'nın Telegram üzerinden savaşçı devşirdiğini bildirmişti (Reuters)

Rusya, sabotaj ve saldırı eylemleri için Telegram üzerinden Ukraynalı gençleri devşirme faaliyetlerini hızlandırdı. 

Ukrayna'nın iç güvenlik teşkilatı Ukrayna Güvenlik Servisi'nin (SBU) verilerine göre Rusya, son iki yılda en az 800 Ukraynalı genci Telegram üzerinden işe aldı. Bunlardan yaklaşık 200'ünün 18 yaş altı olduğu iddia ediliyor. 

Ukraynalı siber güvenlik uzmanı Anastasya Apetik, Rus istihbaratının 9 ya da 10 yaşlarında çocukları bile kendi tarafına çektiğini savunuyor. 

Ukrayna Ulusal Polisi Yardımcı Direktörü Andriy Nebitov, Kremlin'in özellikle savunmasız çocukları manipüle etmeye çalıştığını ileri sürerek şunları söylüyor.

Çocuklar eylemlerinin sonuçlarını her zaman tam olarak anlayamayabilir. Düşman, ev kimyasallarından patlayıcılar yapıp bunları askerlik şubeleri veya polis karakolları gibi noktalara yerleştirmeleri için çocukları kullanmaktan utanmıyor.

SBU devşirme çalışmalarının çoğunlukla Rus girişimci Pavel Durov'un CEO'su olduğu Telegram üzerinden gerçekleştirildiğini bildiriyor. Buna ek olarak TikTok ve çeşitli oyun platformlarında da benzer faaliyetler yürütüldüğü belirtiliyor.

BBC'nin incelediği Telegram kanallarında açıkça Rusya yanlısı mesajlar paylaşılmadığına dikkat çekiliyor. Bunun yerine Ukrayna'daki yolsuzluk iddialarına veya askere alım sürecine dair olumsuz gönderiler paylaşıldığı aktarılıyor. 

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı, sözkonusu hesaplardan bazılarıyla iletişime geçti. Haberde, çeşitli kundaklama ve saldırı eylemleri için banka havalesi ya da kripto parayla ödeme teklif edildiği yazılıyor. 

Bir postane kundaklama eylemi için 1500 dolar, bankaya saldırı içinse 3 bin dolar teklif edildiği aktarılıyor. Hesaplardan gönderilen mesajlarda kullanıcılara molotofkokteyliyle saldırı düzenleme talimatı verildiği belirtiliyor. 

Bunlara ek olarak iş arayan Ukraynalı vatandaşlara bile sabotaj için para teklif ediliyor. 

SBU, mevzubahis hesapların Rus istihbaratı tarafından kontrol edildiğini savunurken, BBC bunun bağımsız olarak doğrulanamadığını yazıyor. 

Londra'daki Rus Büyükelçiliği'nden kamu yayımcısına gönderilen açıklamada, bu faaliyetleri yürüten tarafın Ukrayna istihbaratı olduğu öne sürüldü: 

Bahsettiğiniz uygulamalar Ukrayna istihbaratının bilindik eylemleri haline geldi. Özellikle çocuklar dahil sivilleri; belirli kişileri, binaları veya araçları kundaklayıp bombalamaları ya da sabotaj eylemleri düzenlemeleri için işe alıyorlar.

Ukrayna, başta kritik altyapı ve savunma birimlerindekiler olmak üzere kamu çalışanlarının resmi cihazlarda Telegram kullanmasını geçen yıl yasaklamıştı. 

Independent Türkçe, BBC, Reuters


Malezya'da tartışma yeniden alevlendi: Doğru zaman diliminde miyiz?

Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
TT

Malezya'da tartışma yeniden alevlendi: Doğru zaman diliminde miyiz?

Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)
Maha Kulesi ve Kuah kasabasının 1 Mart 2024'te Malezya'nın tatil adası Langkawi'de gün doğumundaki görüntüsü (AFP)

Malezyalı bakan Tengku Zafrul Aziz'in Sabah'ta erken sabah koşusunun keyfini çıkardığına dair sosyal medya paylaşımı, Güneydoğu Asya ülkesinin "yanlış" zaman diliminde olup olmadığı tartışmasını yeniden alevlendirdi.

Kuala Lumpur ve Singapur, Bangkok ve Cakarta'yla hemen hemen aynı boylamda yer alsa da doğudaki Manila şehriyle aynı hizada oldukları için bir saat ilerideler. GMT+8'e yapılan bu yapay geçiş, Malezya yarımadasında gün doğumunu sabah 7 civarına, yani Jakarta'da sabah 5.30'dan veya Manila'da sabah 6'dan çok daha sonraya kaydırıyor; zira yerel saat güneşin konumunu daha yakından takip ediyor. Eleştirmenler, bunun sabah gün ışığını sınırladığını ve sirkadiyen ritmi bozduğunu savunuyor.

Hevesli bir koşucu olan Aziz, Kota Kinabalu'daki daha erken gün doğumunun, sabah 8.30'daki randevusundan önce sabah koşusunu araya sıkıştırmasını sağladığını söyleyerek bu tezatı vurguladı.

Kota Kinabalu, Borneo'daki Sabah eyaletinin başkenti.

Malezya Yarımadası, Güneydoğu Asya anakarasında; Sabah ve Sarawak, Güney Çin Denizi'nin karşısındaki Borneo adasında yer alıyor.

Ticaret ve Sanayi Bakanı, X'te paylaştığı gönderide, "Bugün KK'de birçok koşucuyla karşılaştım! Enerji! Sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmeye devam edelim" dedi.

Paylaşımı, Tayland ve Endonezya'nın batısında uygulanan saat dilimi olan GMT+7'ye dönülmesi çağrısında bulunan çok sayıda tepki aldı.

Birçok kişi, Malezya Yarımadası'nda yaşayanların erken gün ışığının tadını çıkarma şansından "mahrum bırakıldığını" ve geç gün doğumunun onları doğal vücut ritimleriyle uyumsuz kıldığını savundu.

Malezya Yarımadası, II. Dünya Savaşı'ndan sonra GMT+7.30'daydı ancak 31 Aralık 1981'de dönemin başbakanı Mahathir Mohamad, yarımadayı Sabah ve Saravak'la hizalamak için saatleri 30 dakika ileri aldı.

Singapur da yolcuları ve işletmeleri gereksiz aksaklıklardan korumak istediğini söyleyerek aynı şeyi yapmıştı.

dfyh
Eski lider Mahathir Mohamad, Malezya'yı GMT+8 saat dilimine geçirmişti ​​(AP)

X'te faal olan niş bir grup, Malezya'yı yıllardır saatleri geri almaya çağırıyor ve sabahları daha fazla güneş ışığının diyabet ve obezite gibi sağlık sorunlarıyla mücadeleye yardımcı olabileceğini savunuyor.

Öneri Mart 2024'te parlamentoda yeniden gündeme geldiğinde, hükümet sağlık iddialarını kabul etse de saat diliminin değiştirilmesinin önemli ekonomik sonuçlar doğuracağını savunmuştu.

Dönemin Yatırım, Ticaret ve Sanayi Bakanı Liew Chin Tong, "Hükümet 1981'de kararlaştırılandan sapmaya istekli değil" demişti.

Gönderiye yorum yapanlardan bazıları, Aziz'in paylaşımına değişiklik çağrısında bulunarak yanıt verdi. Biri, Malezya yarımadasına atıfta bulunarak "Semenanjung'a GMT +7'yi GERİ GETİRİN!!" diye yazdı.

Independent Türkçe 


Günde sadece iki sigara bile ölüm riskini yüzde 60 artırıyor

Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
TT

Günde sadece iki sigara bile ölüm riskini yüzde 60 artırıyor

Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)
Araştırmacılar sigarayı tamamen bırakmak gerektiğini vurguluyor (Unsplash)

Bilim insanları günde sadece birkaç tane sigara içmenin bile kalp hastalığı ve ölüm riskini ciddi derecede artırdığını tespit etti.

Tütün kullanımının kalp sorunları ve kanser gibi hastalıklarla yakından ilişkili olduğu geniş çapta biliniyor. 

Bazıları alışkanlıklarını tamamen bırakmasa da sigara tüketimlerini azaltarak bu riskleri düşürmeye çalışıyor. 

Johns Hopkins Ciccarone Kardiyovasküler Hastalık Önleme Merkezi'nden bilim insanları, bu azaltmanın gerçekte ne kadar etki ettiğini araştırdı. 

Araştırmacılar uzun vadeli 22 çalışmayı analiz ederek toplamda ABD'den 320 bin yetişkinin 20 yıllık sağlık verisini inceledi.

Bu süre zarfında çalışmalarda kalp krizi, felç ve kalp yetmezliği gibi 54 bin kardiyovasküler olay ve 125 binden fazla ölüm kaydedildi.

Bulguları hakemli dergi PLOS Medicine'da 18 Kasım Salı günü yayımlanan çalışmada, günde 2-5 sigara içenlerin herhangi bir nedene bağlı ölüm riski, hiç içmemiş olanlardan yüzde 60 daha yüksek çıktı. 

Ayrıca bu grubun kalp-damar hastalığına yakalanma ihtimali de yüzde 50 daha fazlaydı.

Günde 11-15 sigara içmenin, kalp-damar hastalığı riskini yüzde 84; tüm nedenlere bağlı ölüm riskini ise yaklaşık iki kat artırdığı belirlendi.

Ayrıca sigarayı bırakmanın kalp sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin hızla ortaya çıktığı saptandı. Ancak risklerin, hiç içmemiş kişilerle aynı seviyeye inmesinin 30 yılı bulabildiği saptandı.

Makalenin yazarlarından Michael Blaha "Az miktarda sigara içmek (günde 2-5 sigara) çalışmada incelenen tüm risklerde artışla ilişkilendirildi" diyerek ekliyor:

Az miktarda sigaranın bile ne kadar zararlı olduğunu ve erken bırakmanın uzun vadeli kalp sağlığı üzerindeki inanılmaz önemini görünce biz bile şaşırdık.

Sigara kullanımı üzerine yapılan en kapsamlı çalışmalardan olan bu araştırma, tütün kullanımını olabildiğince erken ve tamamen bırakmanın önemini vurguluyor. 

Araştırmacılar şu ifadeleri kullanıyor:

Sigarayı mümkün olan en erken yaşta bırakmak şart çünkü bırakıldıktan sonra geçen sürenin etkisi, uzun süre düşük miktarda sigaraya maruz kalmaktan çok daha belirleyici.

Independent Türkçe, Medical News, SciTechDaily, PLOS Medicine