Hong Kong polisi, Ulusal Güvenlik Yasası’nı uygulamaya başladı

Ulusal Güvenlik Yasası’nın uygulamaya konmasının ardından Hong Kong çevik kuvvet polisi, demokrasi hareketi aktivistlerini gözaltına almaya başladı (AFP)
Ulusal Güvenlik Yasası’nın uygulamaya konmasının ardından Hong Kong çevik kuvvet polisi, demokrasi hareketi aktivistlerini gözaltına almaya başladı (AFP)
TT

Hong Kong polisi, Ulusal Güvenlik Yasası’nı uygulamaya başladı

Ulusal Güvenlik Yasası’nın uygulamaya konmasının ardından Hong Kong çevik kuvvet polisi, demokrasi hareketi aktivistlerini gözaltına almaya başladı (AFP)
Ulusal Güvenlik Yasası’nın uygulamaya konmasının ardından Hong Kong çevik kuvvet polisi, demokrasi hareketi aktivistlerini gözaltına almaya başladı (AFP)

Hong Kong’da tartışmalı Ulusal Güvenlik Yasası’nın kabul edilmesinin ertesi gününde, eski İngiliz kolonisi polisi demokratik hareket eylemcilerine yönelik tutuklamalara başladı. Polis, Salı günü Pekin tarafından kabul edilen söz konusu yasayı ihlal ettiği gerekçesiyle Hong Kong'un bağımsızlık bayrağını taşıyan bir adamın tutuklandığını açıkladı. Bu gelişmeler, merkezi hükümetin nüfuzu karşısında şehir halkının sokaklara çıkmasının ardından gerçekleşti.
Hong Kong polisi, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, söz konusu “tutuklamanın yasa yürürlüğe girdikten sonra bir ilk olduğunu” ifade etti. Polisin Twitter hesabında, üzerinde “Hong Kong’a özgürlük” yazılı tişört giyen siyah kıyafetli bir adamın fotoğrafı paylaşıldı.
Kolluk kuvvetlerinin bu hamlesi, Hong Kong'un 1 Temmuz 1997'de Çin'e iade edilişinin yıldönümü ile aynı zamana denk geldi. Hong Kong'ta her sene 1 Temmuz’da kitlesel gösteriler yapılıyor. Salı günü Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, şehirdeki demokrasi yanlısı aktivistler ile dünya hükümetlerinin kınamaları arasında Ulusal Halk Kongresi Daimi Komitesi’nin yasayı kabul etmesinin ardından tartışmalı yasayı onaylamıştı.
Hong Kong'un Pekin yanlısı lideri Carrie Lam, dün yaptığı açıklamada, yasayı şehrin 1997'de İngiliz yönetiminden devralınmasından sonra Hong Kong ile Çin arasındaki ilişkilerde yaşanan ‘en önemli gelişme’ olarak niteledi. Bloomberg News'in dünkü haberine göre, yasa; terör eylemleri, ayrılıkçılık, devlet otoritesinin yıkılması ve yabancı güçlerle gizli anlaşma gibi çok ciddi suçlar için ömür boyu hapis cezasını öngörüyor.
Batı hükümetleri, bu yasanın şehirdeki özgürlükleri engelleyeceği ve ‘bir ülke, iki sistem’ ilkesini baltalayacağı konusunda önceden uyarılar yapmıştı. Aralarında Fransa, Almanya, Japonya ve İngiltere’nin de yer aldığı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nden 27 ülke, bu kanunu kınadıklarını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin'i bağımsızlığı ortadan kaldırma adımlarını atmaması hakkında uyarıda bulundu. Pompeo dün yaptığı açıklamada, Pekin’in yarı özerk bölgeyi otokrat pençelerine alırken, ABD’nin ‘elleri bağlı bir şekilde durmayacağını’ bildirdi. Diğer yandan “Çin Komünist Partisi’nin Hong Kong'a sıkı ulusal güvenlik mevzuatı getirme kararı, Çin'in en büyük başarılarından biri olan eyalet özerkliğini yok ediyor” ifadelerini kullandı.
Çin, Çarşamba günü, ABD ve İngiltere'den gelen eleştirilere yanıt olarak yabancı ülkeleri Hong Kong’un iç işlerine karışmayı bırakmaya çağırdı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Cao Licien, yabancı ülkelerin Hong Kong'daki vaziyete objektif bir şekilde bakmaları gerektiğini, nitekim Pekin'in işlerine dış müdahaleye izin vermeyeceğini açıkladı. Çin'in Hong Kong ve Macao İşleri Ofisi Müdür Yardımcısı Zhang Xiaoming, “Sizin bu konuyla alakanız nedir, bu sizin meseleniz değil. Bazı Çinli yetkililere sert yaptırımlar uygulayacağını açıklayan ülkeler hakkında ise, çete mantığıyla hareket ettiklerini söylüyorum” ifadelerinde bulundu. Hong Kong topluluğu üyeleriyle kapsamlı istişarelerde bulunduklarını vurgulayan Çinli yetkililer, yasanın şehrin özerkliğini ihlal ettiği yönündeki eleştirileri reddetti. Merkezi hükümet, bu metnin “istikrarı garanti edeceği, 7,5 milyon insanın yaşadığı şehirde 2019'da patlak veren protestolardaki sabotajı sona erdireceği” sözünü veriyor. Yasa aynı amanda demokrasi yanlısı eğilimi de bastırıyor.
Çin'e yönelik tek bir Avrupa tutumu sergileme çağrısında bulunan Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, dün Alman televizyon kanalı ZDF’ye yaptığı açıklamada, “Çin konusunda Avrupalılar olarak ​hareket etmemiz, her ülkenin kendi yoluna gitmemesi önemli. Avrupa Birliğinin artık çok hızlı ve çok net davranması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerinde bulundu. Çinin muhtemelen ilk ortak davranış testi olacağını söyleyen Maas, “Çin, Avrupalılar olarak bunu yapmadığımız ve herkesin bireysel olarak bunu gerçekleştirecek güce sahip olmadığı sürece, elimizde çıkarlarımızı ve değerlerimizi koruma fırsatımız olmadığını gösteren bir örnektir” dedi.
ABD, Hong Kong'un özgürlüklerinden yoksun bırakılması dolayısıyla bazı Çinli yetkililere vize kısıtlamaları getireceğini açıklamıştı. Çin ise yasayı sert bir dille eleştiren Amerikalıları hedef alan benzer bir tedbirle karşılık vermişti.
ABD, Pazartesi günü yaptığı açıklamada, ABD’nin Hong Kong’a hassas askeri ekipmanlar ihraç etmeyeceğini, zira bu ekipmanın Çin ordusunun ‘eline geçme riskini’ göze almak istemediğini bildirmişti. Çin ise buna yanıt olarak ‘karşıt adımlar’ atacağını açıkladı.



Afrika kıyılarındaki “Kan Emirliği” sınırlarını altın ve nüfuz ile genişletiyor

Afrika kıyıları radikal hareketlerin ve sınır ötesi silahlı çetelerin yayılması için verimli bir zemin sağlıyor (Şarku’l Avsat)
Afrika kıyıları radikal hareketlerin ve sınır ötesi silahlı çetelerin yayılması için verimli bir zemin sağlıyor (Şarku’l Avsat)
TT

Afrika kıyılarındaki “Kan Emirliği” sınırlarını altın ve nüfuz ile genişletiyor

Afrika kıyıları radikal hareketlerin ve sınır ötesi silahlı çetelerin yayılması için verimli bir zemin sağlıyor (Şarku’l Avsat)
Afrika kıyıları radikal hareketlerin ve sınır ötesi silahlı çetelerin yayılması için verimli bir zemin sağlıyor (Şarku’l Avsat)

Sahra altı Afrika'yı boydan boya geçen ve 2 bin 300 kilometrelik bir hat boyunca uzanan ülkeleri kapsayan kıyı şeridinde faaliyet gösteren terör örgütleri, altın ve uranyum gibi doğal kaynaklar ve nüfuz için rekabet ederek, yeni üyeler edinerek ve gangster taktikleri uygulayarak kurmak istedikleri ‘Kan Emirliği’nin sınırlarını genişletiyor.

Afrika kıyılarının coğrafi alanı, batıda Moritanya ve Senegal'deki Atlantik Okyanusu'ndan doğuda Sudan ve Eritre'deki Kızıldeniz'e kadar uzanıyor. Terör örgütleri bu geniş alanlarda yayıldıkça, kan dökülmesinde ve servet biriktirilmesinde giderek daha fazla rol oynuyor.

Şarku’l Avsat, bu örgütler, liderleri ve yerel uzantıları ile El Kaide veya DEAŞ’a olan farklı bağlılıkları hakkında bir araştırma yayınladı. Araştırma, çeşitli üye kazanma mekanizmalarını ve modern teknolojilerin kullanımını, ayrıca kırsal alanlardan şehirlere doğru yayılmalarını gözlemliyor.

Uzun süredir yoksul toplulukları sömüren terör örgütleri, artık mali harcamaları için yapay zeka, ucuz insansız hava araçları ve kripto para birimlerine yöneliyor ve geleneksel silahlara güvenen düzenli orduların sahip oldukları imkanları geride bırakıyor.


Trump, Elon Musk'ın yakın bir arkadaşını NASA'nın başına yeniden atayacağını duyurdu

Elon Musk'ın yakın arkadaşı milyarder Jared Isaacman (Arşiv- Reuters)
Elon Musk'ın yakın arkadaşı milyarder Jared Isaacman (Arşiv- Reuters)
TT

Trump, Elon Musk'ın yakın bir arkadaşını NASA'nın başına yeniden atayacağını duyurdu

Elon Musk'ın yakın arkadaşı milyarder Jared Isaacman (Arşiv- Reuters)
Elon Musk'ın yakın arkadaşı milyarder Jared Isaacman (Arşiv- Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, dün TruthSocial platformunda, Elon Musk'ın yakın arkadaşı milyarder Jared Isaacman'ı, geçen mayıs ayındaki adaylığından geri çekmesine rağmen, ABD Uzay Ajansı'nın (NASA) başına yeniden atayacağını duyurdu.

Cumhuriyetçi başkan, paylaşımında Isaacman'ın "NASA'yı cesur bir yeni döneme taşıyacak ideal kişi" olduğunu açıkladı. Donald Trump mayıs ayında, Isaacman'ın adaylığını geri çekmiş ve onu önde gelen Demokratlara bağış yapmakla suçlamıştı.


Demokratlar Trump yönetimindeki ilk seçimleri süpürdü... Mamdani New York belediye başkanı seçildi

Zahran Mamdani, New York belediye başkanlığı seçimlerindeki zaferini destekçileriyle kutluyor (AFP)
Zahran Mamdani, New York belediye başkanlığı seçimlerindeki zaferini destekçileriyle kutluyor (AFP)
TT

Demokratlar Trump yönetimindeki ilk seçimleri süpürdü... Mamdani New York belediye başkanı seçildi

Zahran Mamdani, New York belediye başkanlığı seçimlerindeki zaferini destekçileriyle kutluyor (AFP)
Zahran Mamdani, New York belediye başkanlığı seçimlerindeki zaferini destekçileriyle kutluyor (AFP)

Demokratlar, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünden bu yana yapılan ilk büyük ABD seçimlerinde üç yarışı da kazanarak zor durumdaki partiye, gelecek yıl yapılacak ara seçimlere giderken büyük bir ivme kazandırdı.

New York'ta, 34 yaşındaki demokratik sosyalist Zohran Mamdani belediye başkanlığı seçimini kazandı. Tanınmayan bir eyalet temsilcisinden ülkenin en önde gelen Demokratlarından birine dönüşen Mamdani, çarpıcı bir yükselişin zirvesine ulaştı. Virginia ve New Jersey'de Demokratlar Abigail Spanberger ve Miki Sherrill, eyalet valiliği seçimlerini büyük farkla kazandılar.

Salı günkü seçimler, Amerikan seçmenlerin Trump'ın dokuz aylık görev süresine tepkisinin bir barometresi oldu. Bu üç eyaletteki seçimler, Demokrat Parti'ye, Kongre'nin kontrolünün söz konusu olacağı 2026 ara seçimleri öncesinde farklı kampanya taktikleri deneme fırsatı da verdi. Parti, Washington'da iktidardan uzak kalmaya devam ederken, siyasi çıkmazdan bir çıkış yolu bulmaya çalışıyor.

f
Demokrat aday Zohran Mamdani'nin destekçileri New York'ta zaferi kutluyor (Reuters)

Ancak, ara seçimlere hala bir yıl var ve bu, Trump'ın liderliğinde uzun bir süre. Salı günkü seçimler, geçen yılki başkanlık seçimlerinde Trump'ı desteklemeyen, Demokrat eğilimli bölgelerde yapıldı.

Üç aday da ekonomik konulara, özellikle de satın alınabilirliğe odaklandı. Ancak Spenberger ve Cherrill partinin ılımlı kanadına mensupken, Mamdani kampanyasını açık sözlü bir reformcu ve yeni neslin sesi olarak yürüttü. Mamdani, Amerika'nın büyük şehirlerinden birinin ilk Müslüman belediye başkanı olacak. Mamdani, ön seçimlerde Mamdani'ye adaylık yarışını kaybettikten sonra bağımsız aday olarak yarışan 67 yaşındaki eski Demokrat Vali Andrew Cuomo'yu yendi.

Cuomo, reddettiği cinsel taciz iddialarının ardından dört yıl önce valilik görevinden istifa etmiş ve Mamdani'yi, önerileri uygulanamaz ve tehlikeli olan radikal bir solcu olarak tanımlamıştı. De Blasio'nun kampanyasının birçok seçmeni harekete geçirdiğinin bir göstergesi olarak, Seçim Kurulu, şehir genelinde erken oylama da dahil olmak üzere 2 milyondan fazla oy kullanıldığını bildirdi. Bu, en azından 1969'dan bu yana belediye başkanlığı seçimlerinde kullanılan en yüksek oy sayısıdır.

Mamdani, kira dondurma, ücretsiz çocuk bakımı ve ücretsiz otobüs gibi iddialı sol politikaların finansmanı için şirketlere ve zenginlere vergi uygulanmasını istiyor. Wall Street yöneticileri, dünya finans başkentinin başında demokratik bir sosyalistin bulunmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Trump, Mammadani'yi “komünist” olarak nitelendirmiş ve onun yükselişine tepki olarak şehre sağlanan fonları kesme sözü vermişti. Salı akşamı sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda Trump, yenilgisini oy pusulasında adının yer almamasına ve devam eden hükümetin kapanmasına bağladı. Cumhuriyetçi Vali Yardımcısı Wensom Earl Sears'ı yenen Spenberger, Cumhuriyetçi Glenn Youngkin'in yerine Virginia valisi olarak göreve başlayacak. New Jersey'de Cheryl, Cumhuriyetçi Jack Chattarelli'yi yendi ve Demokrat Vali Phil Murphy'nin yerine geçecek.

Kaliforniya'da seçmenler, Demokrat milletvekillerine eyaletin kongre haritasını yeniden çizme yetkisi verilmesini onaylayarak, gelecek yıl yapılacak ara seçimlerden sonra ABD Temsilciler Meclisi'ni hangi partinin kontrol edeceğini belirleyebilecek olan ülke çapındaki seçim bölgesi yeniden belirleme savaşını genişletti. Trump, 2020 seçimleriyle ilgili iddialarını yineleyerek, sosyal medyada Kaliforniya'daki oylamanın hileli olduğunu iddia etti, ancak bununla ilgili herhangi bir kanıt sunmadı.

Cumhuriyetçiler için Salı günkü seçim, 2024'te Trump'ı destekleyen seçmenlerin, kendisi aday olmadığında da oy vermeye devam edip etmeyeceklerinin bir testi niteliğindeydi. Trump, Reuters/Ipsos anketine göre Amerikalıların yüzde 57'sinin performansını onaylamadığı için popülerliğini korumuyor, ancak Demokratlar da bu durumdan destek kazanamıyor. Ankete katılanlar, 2026'da Demokratları mı yoksa Cumhuriyetçileri mi tercih edecekleri konusunda eşit olarak ikiye bölündü.