Fas’ta önlenemeyen cinsel istismar: Çocuk evlilikleri

Fas’taki çocuk evlilikleri kızları eğitim-öğretim hakkından mahrum bırakıyor ve onları cinsel istismar mağduru yapıyor (Independent Arabia)
Fas’taki çocuk evlilikleri kızları eğitim-öğretim hakkından mahrum bırakıyor ve onları cinsel istismar mağduru yapıyor (Independent Arabia)
TT

Fas’ta önlenemeyen cinsel istismar: Çocuk evlilikleri

Fas’taki çocuk evlilikleri kızları eğitim-öğretim hakkından mahrum bırakıyor ve onları cinsel istismar mağduru yapıyor (Independent Arabia)
Fas’taki çocuk evlilikleri kızları eğitim-öğretim hakkından mahrum bırakıyor ve onları cinsel istismar mağduru yapıyor (Independent Arabia)

İlham et-Talibi
“Buna evlilik diyemem aksine bu, çocukken uğradığım bir tecavüzdü” cümlesi Independent Arabia’nın küçük yaşta imam nikahı ya da “Contre” ile evlendirilmiş Faslı genç kızlarla yaptığı röportaj sırasında birçok kez tekrarlanan bir cümle oldu. Röportaj sırasında kendilerine, böyle bir evliliğin yaşamlarını nasıl etkilediği ve evliliğin kendileri için bir örtü olduğunu söyleyerek çocukluklarına ve hayatlarına nasıl tecavüz edildiği soruldu.

“Bizi Contre ile evlendirdiler”
Saragna Kalesi şehrinden Saide “15 yaşımdayken beni nişanladılar. Nişanlandığım kişi İtalya’da yaşayan Faslı bir göçmendi. Hala küçük olduğum için benimle, babama 4 bin euro borçlu olduğunu gösteren Contre adı verilen bir belge ile evlendi” ifadelerini kullanıyor.
Saide Independent Arabia ile yaptığı röportaj sırasında sözlerine şöyle devam etti:

“Evlendikten sonra düğün yaptık ve kendisi İtalya’ya dönene kadar onunla evinde bir ay kaldım. Döndükten sonra benimle iletişimini kesti.”
Contre evliliği, iki taraf arasında bir borç sözleşmesi. Bazı aileler bunu genç kızlarının haklarını korumak için bir sigorta olarak kabul ediyor.

“Bu anılarıma ve bedenime kazınmış bir dövme gibi”
Saragna Kalesi şehrinden, 10 yaşında evlendirilmenin şokunu hala atlatamayan Nadiye’nin yaşadığı Fas’ın güneyindeki Varzazat şehrinin eteklerine...
Nadiye “Ailem beni imam nikahı ile evlendirdi. O zamanlar evlilik ne demek bilmiyordum. Yaşıtlarımla oynayan küçük bir çocuktum. Bir gün teyzem yanıma gelerek beni o yaşlarda anlamını bilmediğim düğün geceme hazırlayacağını söylemişti” ifadelerini kullanıyor.
Nadiye “Evlendiğim kişi 60 yaşındaydı ben ise küçücüktüm. İlk gece canım çok yandı. Detayları hala zihnimde kazılı. Evliliğimizin üzerinden bir hafta geçtikten sonra halamın evine kaçtım. Dayanamamıştım” şeklinde sözlerini sürdürüyor.
Nadiye şu an 26 yaşında ve geçimini sağlamak için evlerde hizmetçi olarak çalışıyor.
Nadiye “Buna evlilik diyemem aksine bu, çocukken uğradığım bir tecavüzdü. Anılarıma ve bedenime kazınmış bir dövme gibi. Beni çocukluğumdan mahrum bıraktığı ve hayatımı kaybetmeme sebep olduğu için çok üzgünüm”

Olgunun sebepleri
Genç kızların üzerindeki psikolojik ve sosyal etkilerine rağmen Fas’ta çocuk evliliği olgusunun hala devam etmesinin nedenlerini öğrenmek için Independent Arabia, Fas’ın çeşitli şehirlerinde ve köylerinde sahada çalışan Faslı insan hakları aktivistlerinin ve sivil temsilcilerin görüşlerini inceledi.

İmam Nikahı
İnsan hakları aktivisti ve Fas’ın güneyinde bulunan Taroudant şehrindeki Vatandaşlık ve Adalet Derneği Başkanı Ahmet Bevhiyye “Kız çocuğu 12 veya 13 yaşına geldiğinde kadınsal özellikleri ortaya çıkmaya başladığında rüşt yaşına ulaşmamış olmasına rağmen kendisi ile nişanlanmak isteyen bir kişi çıkana dek beklemek üzere okula gitmesi yasaklanır ve imam nikahı yapılarak ile evlendirilir” değerlendirmesinde bulunuyor.
İmam Nikahı evliliği bir sözleşme imzalanmadan yapılıyor ve Fas’ın bazı köylerinde ve şehirlerinde yaygın olarak görülüyor. Aileler, yargıç çocuklarını daha küçük olduğu için evlendirmelerine müsade etmeyince bu yola başvuruyor.

“Çocuk evlilikleri cinsel istismardır”
Bevhiyye “Çocuk evlilikleri, cinsel istismar ve çocukluğa yapılan bir tecavüz sayılır. Ne yazık ki Fas’ta bunu savunan ve meşru kılan fundamentalistler bulunuyor. Dernekte küçük yaşta evlendirilen genç kızları dinliyoruz ve bize evlilik ya da evlendikleri gece hakkında hiçbir şey bilmediklerini söylüyorlar. Bu da üzerlerinde, aşılması zor travmalar bırakıyor” şeklinde sözlerini sürdürüyor.
İnsan hakları aktivisti “bu tür evliliklerin cezalandırılması ve aynı zamanda genç kızların eğitimlerine devam etmeleri ve medya kuruluşlarının Fas’taki bu olgu karşısında farkındalık uyandırmak üzere çalışması gerektiği” çağrısında bulunuyor.

“Ruhsal dengeden mahrum bırakılıyor”
Aynı bağlamda Azilal bölgesinde toplumsal bir aktör olan Refik Naci “Sorun şu ki kanunda yargıcın çocuğun fiziksel yeterliliğini onaylayan bir sağlık raporu gibi belli şartlara göre genç kızın evlenmesine izin verebileceği istisnalar bulunabiliyor” diyor.
Naci “Biz bu istisnaya karşı çıkan hukukçular ve sivil aktörler olarak 18 yaşın altındaki bir kızla evlenilmesini kızın hayatına yapılan ve onu haklarından mahrum bırakan bir tecavüz olarak görüyoruz. Özellikle kırsal bölgelerde çocuk evlenir evlenmez okula gitmesi yasaklanıyor ve aynı zamanda ruhsal dengeden mahrum bırakılıyor. 16 yaşındaki bir kızın evlendiği evin sorumluluğunu üstlendiğini hayal edemiyoruz” şeklinde sözlerini sürdürüyor.

18 yaş altı çocuklarda evlenme oranı yaklaşık yüzde 14
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Naci “Beni Mellal, Hanifra ve Azilal bölgelerine doğru gittikçe bir genç kızın evlenmesinin onun örtüsü olduğuna ve eğer evlenmezse ailesi için bir utanç lekesi olduğuna yönelik baskın bir kültür var” değerlendirmesinde bulunuyor.
Sivil aktivist “Köylerdeki ve dağlardaki aileler yoksul olduklarından ötürü Faslı bir göçmen kızlarıyla nişanlanmak isteyince kızlarına maddi ve sosyal olarak daha iyi bir hayat sunacağını düşünüyorlar ancak bazı göçmenler bu fakirliği kullanıp kız çocuğuyla aylarca ilişki kuruyor ve ardından ülkesine dönünce onu arkada bırakıyor” diyor.
“Fas’ta muhafazakar kesim hala bu evliliği meşrulaştırıyor”
Buna karşılık sivil aktivist Refik Naci “Fas’taki herkes çocuk evliliğine karşı ancak muhafazakar kesim bunu hala meşrulaştırmaya çalışıyor” diyor.
Naci bu evliliklerden sorumlu olan diğer bir güruhun doktorlar olduğunu söyleyerek “Bir çocuğa evlenebilecek fiziksel yeterliliğe sahip olduğunu gösteren bir sağlık raporu vermek nasıl bir mantıktır?” şeklinde sorular yöneltiyor.

Naci ailelerin yasayı atlatmaya çalıştığını şu sözlerle açıklıyor:
“Yargıç, bir ailenin çocuğunu evlendirmesine müsade etmeyince aile, kanundan kaçıp kızlarını ‘el-Fatiha’ ile evlendiriyor. Kız 18 yaşına gelince de çift, evli olduklarını ispat etmek için çocukları ile birlikte yargıça gidiyorlar.”

“Başarısız evlilikler”
Bu bağlamda Fas İnsan Hakları Derneği üyesi Abdulaziz Ecbilu “Ne yazık ki bu bölgelerde hala yasal bir izin alamadığında kızlarını Contre ile evlendiren aileler var” diyor.
Ecbilu “genç kız kocası kaçtıktan sonra çocuk eşten bekar bir anneye dönüştüğü ve bu yüzden de evliliği ile çocuğunun soyunu ispatlamada zorluklar yaşadığı için bu evliliklerin büyük bir çoğunun başarısız olduğu” görüşünde.
Ecbilu “Yargıdan genç kız için adaleti sağlamasını ve ailesi evliliğini onaylayana kadar onu korumasını bekliyor. Bu olaya bir son vermek için çocuk evlilikleri suç olmalı ve aynı zamanda genç kızla evlenen kişi ve kızın babası da cezalandırılmalı” ifadelerini de sözlerine ekliyor.

Toplumun reddetmesi
Eclibu “Eşi, genç kızı yüzüstü bırakınca kız bekar ya da boşanmış oluyor bu yüzden toplum tarafından reddediliyor ve küçük olmasına rağmen başına gelenlerden sorumlu tutuluyor” sözleri ile toplumun olaya bakış açısına dikkat çekiyor.
Eclibu Birleşmiş Milletler’in (BM) “2020 Dünya Nüfusunun Durumu” başlıklı raporunun, Fas’ta 18 yaşın altındaki çocukların evlenme oranının yüzde 14’e yakın olduğunun ortaya koyduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırıyor.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.