Thanos, Sonsuzluk Savaşı’nda orijinal Yenilmezler'in hiçbirine neden zarar veremedi?

Sonsuzluk Savaşı’nda Thanos dünyanın yarısını galaksiden silmişse de 6 yenilmez hayatta kalmayı başarmıştı

Yapımcıların basit açıklamalardan kaçındığı belirtildi (Marvel)
Yapımcıların basit açıklamalardan kaçındığı belirtildi (Marvel)
TT

Thanos, Sonsuzluk Savaşı’nda orijinal Yenilmezler'in hiçbirine neden zarar veremedi?

Yapımcıların basit açıklamalardan kaçındığı belirtildi (Marvel)
Yapımcıların basit açıklamalardan kaçındığı belirtildi (Marvel)

Thanos (James Brolin), Avengers: Sonsuzluk Savaşı’nda (Avengers: Infinity War) evrenin yarısını ortadan kaldırmışsa da, orijinal Yenilmezler'in tamamı hayatta kalmayı başarmıştı. Peki neden?
Joe ve Anthony Russo’nun Mad Titan’ı Marvel Sinematik Evreni’ne tanıtmasıyla Marvel Studios 2018’de Sonsuzluk Destanı’nın doruk noktasını ortaya çıkarmaya başlamıştı.
Filmin sonunda kötü adam kahramanların bazılarıyla birlikte evrenin yarısını yok ederek başarılı olmuştu fakat ilginç biçimde Iron Man (Robert Downey Jr.), Thor (Chris Hemsworth), Kaptan Amerika (Chris Evans), Hulk (Mark Ruffalo), Black Widow (Scarlett Johansson) ve Hawkeye (Jeremy Renner) hayatta kalmıştı.
Marvel Sinematik Evreni’nin 6 kurucu karakteri, diğer birkaç karakterle birlikte, Thanos’un katliamının ardından geçen 5 yılda farklı yollarda ilerlemişti.
Tony Stark, süper kahraman rolünü gözden geçirmiş ve Pepper Potts (Gwyneth Paltrow) ve Morgan ile birlikte sakin bir aile hayatı yaşamıştı. Mad Titan’ı durduramadığı için suçluluk duyan Thor, depresyona girerek New Asgard’a çekilmişti.
O sırada Kaptan Amerika ve Black Widow aktif olarak görevlerine devam etti, biri terapi seanslarına katılırken, diğeri eski müttefiklerini görmeye devam etti.
Bruce Banner, Smart Hulk olmak için çalışmayı sürdürdü ve son olarak Hawkeye yeni kişiliği Ronin ile ailesinin ölümüyle başa çıkmaya çalıştı.
Marvel Studios, 6 orijinal Yenilmez'i Thanos’un gazabından koruyarak Avengers: Endgame’deki nihai rolleri için hazırladı. Sonsuzluk Destanı’nın son filmi olması tasarlanan filmin karakterlerin bazıları açısından da bir son anlamı taşıması bekleniyordu.
Russo kardeşler, senaristler Christopher Markus ve Stephan McFeely ile birlikte söz konusu karakterlerin kıyımdan kurtulması için hikayeyi daha iyi hale getirdi.
Thanos, Sonsuzluk Savaşı’nda kendini katliama adamış olsa da Mad Titan kimseyi öldürme niyeti taşımıyordu. Sonsuzluk taşlarını arayışı boyunca, açıkça yapabilecek durumdayken insanları kasten öldürmemişti.
Kendisinde bulunan üç kristalle, kahramanların bazılarını öldürebilirdi fakat yapmadı. Bunu yanı sıra Thanos orijinal Yenilmezler ile savaşmak için yeteri kadar vakit bulamadı.
Büyük oyuncu kadrosu nedeniyle, film yapımcıları ihtiyaç duydukları her şeyi kapsayacak şekilde hızlı bir hikaye hazırlamak zorunda kaldı. Bununla başa çıkmak için yapımcılar karakterleri küçük gruplara ayırdı. Thanos taşların hepsini tek tek toplamak zorunda olduğundan, her bir grup Mad Titan ile karşılaşacakları zamanı beklemek zorunda kaldı. Bu da savaşların kısa sürmesiyle sonuçlandı. Bahsi geçen karakterler çok kısa süre karşı karşıya kalabildi.
Yapımcıların çok basit açıklamalara kaçmayı tercih etmediği ve hikayenin akışını bu şekilde temellendirmek istedikleri belirtildi. 



5 bin yıl önce Avrasya'da yayılan vebanın arkasından koyunlar çıktı

Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
TT

5 bin yıl önce Avrasya'da yayılan vebanın arkasından koyunlar çıktı

Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)

Tunç Çağı'nda Avrasya'da yaşanan veba salgının yayılmasında koyunların kritik bir rol oynamış olabileceği tespit edildi. 

İnsanlara bulaşan pek çok hastalık hayvansal kökenli. Hayvanlarda bulunan patojenler bir noktada insanlara geçerek onlar arasında yayılıyor. 

Tarihteki en ölümcül zoonotik hastalıklardan biri olan veba da sıçanların üzerinde yaşayan pireler yoluyla insanlara bulaşarak milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı. 

Diğer yandan 14. yüzyıldaki Kara Ölüm diye bilinen salgından sorumlu patojen, yaklaşık 5 bin yıl önce yayılmaya başlayan patojenden genetik olarak farklı. İnsanlar arasında yayılan bu Yersinia pestis türünün yaklaşık 2 bin yıl önce ortadan kaybolduğu düşünülüyor.

Ancak uzmanlar bu patojenin insanlara nasıl sıçradığını bilmiyordu. Bilim insanları hayvanlardaki hastalıkların geçmişte insanlara nasıl bulaştığını öğrenerek gelecekte yaşanabilecek bu tür olaylara karşı hazırlıklı olabilir.

Aralarında Harvard Üniversitesi'nden isimlerin de yer aldığı bir araştırma ekibi, Tunç Çağı'ndaki Yersinia pestis'in kökenini saptamak için bugünkü Rusya'da bulunan Arkaim arkeolojik kazı alanındaki hayvanlarının kemiklerini ve dişlerini inceledi.

Araştırmacılar 4 bin yıllık bir koyunda, o dönemde insanlara bulaştığı bilinen Y. pestis türünü tespit etti.

Bilim insanları koyundan alınan Y. pestis genomunu diğer eski ve modern genomlarla karşılaştırdı. Koyundan alınan örnek, aynı zamanlarda yakın bir bölgede yaşayan bir insana bulaşan patojenin genomuna çok benziyordu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de dün (11 Ağustos) yayımlanan makalenin ortak yazarı Dr. Christina Warinner şöyle diyor:

Bir koyuna ait olduğunu bilmeseydik, herkes bunun başka bir insan enfeksiyonu olduğunu varsayardı; neredeyse ayırt edilemezler.

Ekip, patojenin henüz bilinmeyen bir yaban hayvanından koyunlara ve oradan da insanlara sıçradığını tahmin ediyor. Öte yandan hastalığın insanlardan koyunlara bulaşmış olması da muhtemel. 

Sözkonusu patojen, diğer veba salgınlarından farklı olarak pireler aracılığıyla bulaşmasını sağlayacak genetik materyalden yoksun. Araştırmacılar bu nedenle başka bir kaynaktan yayılmış olması gerektiğini söylüyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden makalenin bir diğer yazarı Dr. Felix Key "Elimizdeki bulgular eski koyun ve insan enfeksiyonlarının, hâlâ bilinmeyen bir kaynaktan muhtemelen münferit olaylarla yayıldığını gösteriyor" diyerek ekliyor:

Sıradaki adım, o kaynağı bulmak.

Araştırmacılar o dönemde bölgede yaşayan Sintaşta-Petrovka halkının sığır, koyun ve at yetiştiriciliğiyle ilgilendiğine de dikkat çekiyor.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Taylor Hermes "Bu erken dönem çoban topluluklarının tahıl depoları, fareleri ve pireleri çekmezdi ve daha önce Sintaşta bireylerinde Y. pestis enfeksiyonları bulunmuştu" diyerek soruyor: 

Kayıp halka çiftlik hayvanları olabilir mi?

Bu toplulukların kullandığı hayvanların yabandaki canlılarla temasa geçmesi hastalığın yayılmasını sağlamış olabilir.

Bilim insanları bunu ve patojenin kısa sürede nasıl geniş bir alana yayıldığını anlamak için çalışmalarına devam etmeyi planlıyor.

Independent Türkçe, Popular Science, Cosmos Magazine, Cell