Irak Başbakanı Kazimi’nin önündeki yeni sorun: Sınır kapılarında devlet kontrolünü sağlamak

Irak ile İran arasındaki Eş-Şelamce Sınır Kapısı  (Arşiv_Reuters)
Irak ile İran arasındaki Eş-Şelamce Sınır Kapısı (Arşiv_Reuters)
TT

Irak Başbakanı Kazimi’nin önündeki yeni sorun: Sınır kapılarında devlet kontrolünü sağlamak

Irak ile İran arasındaki Eş-Şelamce Sınır Kapısı  (Arşiv_Reuters)
Irak ile İran arasındaki Eş-Şelamce Sınır Kapısı (Arşiv_Reuters)

Ahmed es-Suheyl
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, sınır kapılarındaki yolsuzluklara son vermek ve kapılarda devlet kontrolünü sağlamak için hamle yapma konusunda işaretler vermeye devam ediyor.
Bazı gözlemciler, Kazimi’nin bu meseleyi çözebilme gücüne sahip olduğuna şüpheyle yaklaşırken, diğer bazı gözlemciler ise böyle bir adımın sınır kapılarında büyük bir etkiye sahip olan çetelerin ve silahlı grupların geçiş güvenliğini tehlikeye atmalarına sebep olabileceğine dikkat çekiyorlar. Gözlemciler ayrıca Kazimi’nin verdiği sözler arasında bu sorunun çözümünün de yer aldığına işaret ediyorlar.

Başbakan Kazimi’nin verdiği sözler
Ülke sınırlarında denetimin sağlanmasına ilişkin taahhüdünü birçok münasebetle dile getiren Kazimi, daha önceki bir açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Kapılarda yılda milyarlarca dolar zarar ediyoruz. Bazı zamanlarda çeteler, silahlı gruplar, haydutlar ve nüfuz sahipleri kapıları kontrol ediyor. En yakın zamanda devlet içindeki bazı idari mevkileri değiştirmek için bir dizi önlem alacağız. Bunun akabinde de hükümetin hamlesini çarpıtma kampanyalarına tanık olacağız. Çünkü bu değişikliklerden zarar görenler olacak. Kapılarda kontrolü yeniden sağlamak için yakında bir hamle yapacağız” ifadelerini kullanmıştı. Sınır kapılarından elde edilen vergiler halkın malıdır, nüfuz sahipleri veya kamuoyu çıkarının aleyhine olacak şekilde iradelerini dayatan silah sahiplerinin değil.”
Başbakanlık Sözcüsü Ahmed Molla Talal, 30 Haziran’da yaptığı açıklamada, “Ülke genelinde sınır kapılarının devletin kontrolüne almasını hedefleyen kararlı faaliyetlerin başlaması yakındır” dedi.

Meselenin boyutları
Kazimi hükümeti bu adımını sadece ekonomik sıkıntıların ülkede hakim olduğu bu ortamda bütçeye kaynak sağlamak amacıyla değil bunun yanı sıra İran destekli silahlı güçlerin etkisine son verme çabaları kapsamında da değerlendirmek gerekir. Zira gözlemci ve milletvekillerin aktardıklarına göre, bazı silahlı gruplar sınır kapılarındaki kaçakçılık ve yolsuzluklardan fayda sağlıyor.
Sınırları kontrol altına almak amacıyla yapılacak hamlenin yaklaştığı yönündeki tahminlerin giderek artması ve İran’ın ekonomik kriz nedeniyle Iraklı silahlı örgütlere cılız fonlar aktardığına ilişkin yapılan sızdırmalar, Kazimi’nin bu gruplara baskı uygulamak için siyasi ve ekonomi araçlara başvuracağı varsayımını güçlendiriyor.
Kazimi’nin tüm bu sorunları çözmeye güç yetirebileceğine ihtimal vermeyen gözlemciler, buna gerekçe olarak Kazimi’nin, verdiği sözleri tutmak için gerekli olan özgürce hareket etme imkanını engelleyen siyasi iradeye bağımlı olduğunu ve adımlarını destekleyecek bir Meclis şemsiyesinden mahrum olduğunu ifade ediyorlar.

Silahlı grupların finans kaynaklarını kurutmak
Yapılan sızdırmalara göre, Kazimi sınır kapılarını kontrol altına alma görevini Terörle Mücadele Kurumu’na devretti.
Hükümete yakın kaynaklar, “Sınır kapılarını kontrol etme meselesinin, hükümetin yolsuzlukla mücadele ve gelir kaynaklarını çeşitlendirme kararlılıkla bağlantılı olduğu kadar, yasa dışı bazı silahlı grupların finans kaynaklarını kurutulmasıyla da ilgili olduğunu” söylüyorlar.
Gözlemciler, sınırları kontrol etmenin Terörle Mücadele Kurumu’nun görev sınırları içinde yer almadığını savunurken, kaynaklar “bu kapıların artık yasadışı silahlı gruplara çalıştığını ve bu durumun Terörle Mücadele Kurumu’na müdahale hakkı tanıdığını” belirtiyorlar.
Irak’ta ithalat hacminin yaklaşık 60 milyar dolara ulaştığına işaret eden uzmanlar, yıllık ithalat gelirinin 8 milyar dolara kadar çıktığını ancak bu paradan devletin kasasına giren miktarın 800 milyon doları geçmediğine dikkat çekiyorlar.

İran Devrim Muhafızları Ordusu ile yapılan anlaşmalar
Iraklı Bağımsız Milletvekili Basim Haşşan, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, “İslami partiler ve silahlı gruplar, Irak’ın güneyindeki sınır kapılarını kontrol ediyor. Sınırın diğer tarafını da İran Devrim Muhafızları Ordusu kontrol ediyor. Bu durum bazı ticaret çeşitlerinin birbiriyle anlaşma yapan silahlı gruplar ile Devrim Muhafızları Ordusu arasında sınırlı kalmasına neden oluyor. Bununla rekabet etmek mümkün olmuyor” dedi.
Haşşan, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Irak’ın kuzeyinde de Kürt partiler aynı yolu izliyor. İran ile yapılan resmi ve gayri resmi ticaretin hacmi, devasa boyutlara ulaşıyor. Gerçek ticaret hacmine dair rakamlar gizleniyor. Sınır kapılarından 10 milyar bandını aşan gelirler elde edilebilir. Kapıların kontrol altına alınmasıyla ilgili harekete geçilmesi halinde kapıları kontrol eden siyasi partiler ve silahlı gruplar gerginliği tırmandırma yolunu seçebilirler. Bu noktada İran’daki ekonomik kriz nedeniyle silahlı gruplara yapılan yardımların durduğunu ve bu grupların sınır kapılarını ve kaçakçılığı şu an tek gelir kaynağı olarak gördüklerine dikkat çekmek gerekir. Silahlı gruplar ve siyasi gruplar, İran ve Suriye’den buğday ve arpa alarak bunları piyasada Irak menşeli diyerek satıyorlar.”

Silah, para ve uyuşturucu kaçakçılığı
Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şammari, “Ülkenin mali sorunlar yaşadığı bu dönemde kamu bütçesine yardımcı olacak bir kaynak olması nedeniyle sınır kapılarının kontrol altına alınması artık bir zorunluluk haline geldi” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’ya aktardığı habere göre Şammari, “Bu adım, hükümet ile siyasi grupların çatışmasına neden olacak. Çünkü bu kapılar artık söz konusu grupların en önemli gelir kapılarından biri haline geldi. Bunun yanı sıra resmi olmayan sınır geçitleri silah, para ve uyuşturucu kaçakçılığı aracına dönüştü. Sınır kapılarının kontrol altına alınması yalnızca gelir çeşitliliği oluşturmak için değil, aynı zamanda devlet otoritesi ve iç güvenliği sağlamak ve siyasi partiler ile bunların silahlı kanatlarının bu gelirlerden nemalanmasına son vermek için gayet önemli. Bu görevin başarısı, devletin aldığı kararları sınır kapılarında ne ölçüde uygulayabileceğine bağlı” ifadelerini kullandı.

Zor bir mesele
Gazeteci yazar Felah ez-Zehebi, Kazimi’nin yolsuzluk ve kontrol dışı silahlara karşı iyi bir sınav veremediğini ve bu durumun sınır kapılarını kontrol etme hamlesinin oldukça zor geçeceği izlenimi verdiğini söyledi.
Independent Arabia’ya konuşan Zehebi şunları kaydetti:
“Sınırlarda kontrolü sağlamak, siyasi irade ve Meclis çatısı altındaki siyasi gruplarla birtakım anlaşmaları gerektirir. Çünkü bu gruplar Başbakan Kazimi’yi düşürebilirler. Bu gruplar Kazimi ile bu konuda asla müzakere kapısını açmayacak. Çünkü bu kapılardan faydalanıyorlar. Bu mesele yalnızca Iraklı aktörlerin iradeleriyle çözülemez bilakis bu meselenin çözümü için bölgesel ve uluslararası anlaşmalar gerekiyor.”

Medya manevrası
Güvenlik konularında araştırmalar yapan Ahmed eş-Şerifi, Independent Arabia’ya verdiği demeçte, “Kazimi yaptığı hareketlerde, icraat yapmaktan ziyade daha önce medyada yaptığı açıklamasından manevra yapmaya odaklandı. İcraata geçtiği vakit, bu yönde vereceği çabalar daha önce ABD güçlerinin hedef alınmasını engellemeye dönük çabaları gibi başarısızlıkla sonuçlanacak. Hükümet, partilerin finans kaynaklarını kurutmayı arzuluyor ancak bunu yapacak gücü yok” dedi.
Şerifi, Terörle Mücadele Kurumu’nun resmi sınır kapılarında kontrolü sağlama gücüne sahip olup olmadığı konusunda, “Bu bağlamda en önemli mesele, kota sistemine göre şekillenen idari birimleri değiştirmektir” ifadesini kullandı.
Ülkedeki güvenlik kurumlarında yaşanan yolsuzluklar nedeniyle gayri resmi yollardan yapılan kaçakçılığın durdurulmasının mümkün olmadığını belirten Şerifi, konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Terörle Mücadele Kurumu, sınırların alanlarının çok geniş olması ve kaçakçılık için kullanılan güzergahların sürekli değişmesi nedeniyle bu alanların tamamını kapsamı altına alma gücüne sahip değildir.”
Irak Sınır Kapıları Kurumu’ndan önceki gün yapılan açıklamada, Kurum Başkanı Ömer el-Vaili ile Başbakan Kazimi arasında yapılan toplantıyla ilgili bilgi verildi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Sınır kapılarında çalışma mekanizmasının denetimini sıkılaştıracak bir dizi tedbir alınması hususunda uzlaşı sağlandı. Gelirleri artıracak planlamaların yapılması, amacı devletin gücünü hafife almak olan her türlü dış müdahalenin engellenmesi ve sınır kapılarında çalışanlara güvenli bir ortam hazırlanmasına vurgu yapıldı.”
Toplantı sırasında sınır kapılarında kontrolü sağlamak amacıyla önemli kararlar alındığına dikkat çekilen açıklamada, sınır kapılarında güvenlik kontrolü, inceleme, denetleme ve kontrol işlemlerinin tavizsiz bir biçimde yürütülmesi için yasalar ve yönetmeliklerin tanıdığı yetkilerin kullanılacağı belirtildi.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.