Cezayir Cumhurbaşkanı: Libya’da işler UMH’yi aştı ve ülkedeki kurumlar tüm Libyalıları temsil etmeli

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
TT

Cezayir Cumhurbaşkanı: Libya’da işler UMH’yi aştı ve ülkedeki kurumlar tüm Libyalıları temsil etmeli

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun (AFP)

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Libya’daki işlerin Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) aştığını söyleyerek, ülkedeki kurumların tüm Libyalıları temsil etmesi, ulusal toplumu kurmak için seçimlere gidilmesi ve bir başkan seçilmesi gerektiğini dile getirdi.
Tebbun, Fransa 24 kanalına verdiği yaptığı röportajda, kabileler ve diğer kurumlarla Libya halkına danışmak ve geçiş kurumları aracılığıyla seçimler düzenlemek gerektiğini dile getirerek, “Libya'nın tüm bölgeleri arasındaki dengeyi göz önünde bulundurarak, tüm Libyalıları temsil eden kurumlar sağlamalıyız. Başkan ve iki yardımcısını seçmek üzere seçimler düzenlemeliyiz. Mevcut hükümet bu kurumlardan biri, ama işler onu aştı” dedi.
Tebbun, Libya’daki durumun ‘Suriye modeline’ kayabileceği konusunda uyararak, bu konuda Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile konuştuğunu şu ifadelerle açıkladı;
“Yaklaşık dört ay önce, Berlin’deki Barış Konferansı’nda ‘ateşkesin gerçekleşmemesi halinde halk meşruiyeti temelinde Libya’yı yeniden inşa etmek mümkün olabilir’ dedim. Tehlike şu ki, Suriye modelinin Libya'da yaşadığını görüyoruz. Şimdi gördüğümüz şey bu. Libya’da kullanılan aktör ve yaklaşımlar aynı. Ancak Libya’nın şansı, kabilelerin akıllıca davranması oldu. Paralı askerler ve diğerleri ihlalleri yapan kişilerdir. Ancak sabırlar taşarsa, Libya kabileleri kendilerini savunmaya ve silahlanmaya başlayacak. İşte o zaman Libya’da Suriye modelini değil, Somali modelini göreceğiz. Bu durumda kimsenin bir şey yapması mümkün olmayacak. Ülke teröristler için bir sığınak haline gelebilir ve ülkelerini temizlemek isteyen herkes teröristlerini Libya’ya gönderebilir.”
Şarku’l Avsat’ın Indepenent Arabia’dan aktardığı habere göre, Tebbun, Cezayir’in Libya’da arabulucu rolünü oynama isteğiyle ilgili gelen bir soruya, “Evet, çatışmanın çözümü için umudumuzu kaybetmedik. Tüm Libyalılarla ilişkimiz var ve hepsiyle temas halindeyiz. Libyalı tüm taraflara aynı mesafede duruyoruz ve bunlardan birini diğerine karşı desteklemeyeceğiz” diyerek yanıt verdi.
Ülkesinin Libya müzakerelerine ev sahipliği yapmaya istekli olduğunu belirten Tebbun, “Bu adımı atmadık. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bu yılın başlarında Berlin’deki Libya Barış Konferansı’ndaki görüşmede, konferansta gerçekleşenleri karışık hale getirmeme sözü verdik” şeklinde konuştu.

UMH’den suçlamalar
Trablus’u kontrol eden UMH, hangi ülkeye ait olduğu bilinmeyen ‘yabancı uçakları’ başkentin 140 kilometre güneybatısında bulunan Vatiyye Askeri Hava Üssü’ne saldırı düzenlemekle suçladı.
Libya Savunma Bakan Yardımcısı Selahaddin Nemruş, “Savaş suçlusunu (Halife Hafter) destekleyen yabancı uçaklarla düzenlenen bu hava saldırısı, şanlı ordu güçlerimizin sahadaki zaferini manipüle etmek için yapılan başarısız bir girişimdir.  Bu saldırıya, uygun bir zaman ve mekanda karşılık verilecektir” şeklinde bir açıklama yaptı.
Buna karşılık, Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) bağlı yerel medya kuruluşları da, söz konusu hava saldırıları ile üste bulunan Türkiye’ye ait hava savunma sistemlerinin hedeflendiğini öne sürdü.
Anadolu Ajansı (AA) ise isminin açıklanmasını istemeyen bir Libya ordusu yetkilisine dayandırdığı haberinde, hangi ülkeye ait olduğu bilinmeyen ‘yabancı uçakların’ Vatiyye Askeri Hava Üssü’ne saldırı düzenlediğini ve saldırıda üssün hava savunma kapasitesini arttırmak için son dönemde getirilen bazı teçhizatın zarar gördüğünü bildirdi.
UMH, iki ay süren çatışmanın ardından geçtiğimiz Mayıs ayında Tunus sınırına yakın stratejik Vatiyye Askeri Hava Üssü’nde kontrolü yeniden sağlamıştı.
Hafter kuvvetleri ise UMH’yi hava üssünü Türkiye’ye teslim etmekle suçlamıştı.
Muammer Kaddafi rejiminin 2011’de çökmesinden bu yana kaos yaşanan Libya’da, geçtiğimiz Nisan ayında Hafter liderliğindeki LUO güçleri ile UMH’ye bağlı güçler arasında çatışma patlak vermişti.
Yüzlerce sivilin hayatını kaybetmesine ve 200 binden fazla insanın yerinden edilmesine neden olan çatışma sonucu UMH, Libya’nın batısında kontrolü tamamen sağlamış, Hafter güçleri ise Trablus'un 450 km doğusundaki Sirte’ye çekilmek zorunda kalmıştı.



İsrail ordusunun Refah'a yönelik saldırısında çoğu kadın ve çocuk 8 Filistinli öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail ordusunun Refah'a yönelik saldırısında çoğu kadın ve çocuk 8 Filistinli öldü

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentine yönelik saldırısında 5'i çocuk, 2'si kadın 8 Filistinli hayatını kaybetti.

Sağlık yetkilileri, AA muhabirine, İsrail ordusunun Refah'ın güneyinde bulunan es-Selam Mahallesi'ndeki tarım arazisi üzerindeki bir barakayı hedef aldığını söyledi.

Yetkililer, İsrail ordusunun saldırısında, Gazze kentinden yerinde edilerek Refah'a gelen Iyad ailesinden 5'i çocuk, 2'si kadın 8 Filistinlinin hayatını kaybettiğini aktardı.

İsrail ordusunun, Refah kentinde bulunan Doğu Mezarlığı çevresindeki el-Behabisa ailesine ait bir evi bombalaması sonucu da çok sayıda Filistinli yaralandı.

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 14 bin 500’ü çocuk, 9 bin 560'ı kadın olmak üzere 33 bin 899 Filistinli öldürüldü, 76 bin 664 kişi yaralandı.

Enkaz altında halen binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

- Gazze'de yerinden edilen Filistinlilerin son sığınağı Refah

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana sürdürdüğü saldırıları nedeniyle yaklaşık 2,3 milyon nüfuslu Gazze Şeridi'nde 1,9 milyon kişi, yerinden edildi. Bu Filistinlilerin çoğu, İsrail'in daha önce "güvenli bölge" olduğunu iddia ettiği Refah kentine sığındı.

Gazze Şeridi'nin en güneyinde, Mısır sınırında yer alan Refah'ın İsrail saldırılarından önce 280 bin olan nüfusu, halihazırda 5 katından fazla artarak neredeyse 1,5 milyona ulaştı.

İsrail saldırılarından kaçarak, yeterli kalacak yerin bulunmadığı ve altyapının yetersiz kaldığı Refah'a sığınan Filistinlilerin büyük bölümü, derme çatma çadırlardan oluşan kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.

İsrail ordusunun sık sık hava saldırıları düzenlediği Refah'a kara saldırısı başlatması halinde sivillerin Gazze Şeridi'nde sığınacak yerinin kalmayacağından endişe ediliyor.


Sudan Dışişleri Bakan Vekili Sadık, görevden alındı

Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık (AFP)
Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık (AFP)
TT

Sudan Dışişleri Bakan Vekili Sadık, görevden alındı

Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık (AFP)
Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık (AFP)

Sudan Kabine İşleri Bakanı ve Başbakan Vekili Osman Hüseyin, Dışişleri Bakan Vekili Büyükelçi Ali es-Sadık'ı görevden aldı.

Devlet televizyonundan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Vekili Ali es-Sadık'ın görevine son verildiği aktarıldı.

Sadık'ın yerine Bakanlık Müsteşarı Hüseyin Avad getirildi.

Sadık, 21 Ocak 2022'de Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ın 25 Ekim 2021'de sivil hükümetin feshedilmesi dahil aldığı istisnai kararlar sonrası bu göreve getirilmişti.

Aralık 2023'te Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olarak atanan yeni Bakan Vekili Avad ise Sudan'ın Zambiya ve Uganda büyükelçiliği görevlerini yürütmüştü.

- Sudan'daki savaş

Sudan'da 30 yıl süren Ömer el Beşir iktidarının halk ayaklanmasıyla devrilmesi sonrası, sivillerin katılımıyla oluşturulan hükümete karşı ortak darbe yapan ordu ve HDK arasındaki güç mücadelesi 1 yıldır sürüyor.

Nisan 2023'ün ortasında başlayan ve Sudan'ın 18 eyaletinden 10'unda devam eden savaşta ordu, kuzey ve doğudaki eyaletleri kontrol ederken, HDK, batı ve güney eyaletlerini ele geçirmeyi başarmıştı.

Savaşın bitirilmesi için başlatılan Suudi Arabistan ve ABD arabuluculuğundaki Cidde görüşmeleri, Mısır'ın öncülük ettiği Sudan'a komşu ülkeler barış girişimi, Doğu Afrika'da Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesinin çabaları ve Bahreyn'in başkenti Manama'da yapılan görüşmeler sonuçsuz kalmıştı.

BM'ye göre, dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizinin yaşandığı Sudan'daki çatışmalar sonucu 15 binden fazla kişi hayatını kaybetti, yaklaşık 8,5 milyon kişi yerinden edildi ve 25 milyondan fazla kişi insani yardıma muhtaç durumda.


İsrail'in Refah'ın doğusuna yönelik bombardımanında biri kadın, üçü çocuk yedi kişi öldü

İsrail'in Refah'ta bombaladığı yerin yakınındaki Filistinliler (Reuters)
İsrail'in Refah'ta bombaladığı yerin yakınındaki Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Refah'ın doğusuna yönelik bombardımanında biri kadın, üçü çocuk yedi kişi öldü

İsrail'in Refah'ta bombaladığı yerin yakınındaki Filistinliler (Reuters)
İsrail'in Refah'ta bombaladığı yerin yakınındaki Filistinliler (Reuters)

Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı (WAFA) dün (Çarşamba), İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Refah'ın doğusundaki bir arazi ve konutu hedef alan bombardımanı sonucu biri kadın, üçü çocuk olmak üzere yedi kişinin öldürüldüğünü bildirdi. Ajans, konutta yerinden edilmiş kişileri barındırdığını belirtti.

Gazze Şeridi Sağlık Bakanlığı ise yaptığı açıklamada, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'nde yürüttüğü savaş sonucu ölen Filistinli sayısının 33 bin 899'a, yaralananların sayısının ise 76 bin 664'e yükseldiğini duyurdu.


Sudani: Irak herkese açık bir ülke değil

ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz pazartesi günü Beyaz Saray Oval Ofis'teki ikili görüşmenin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile (DPA)
ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz pazartesi günü Beyaz Saray Oval Ofis'teki ikili görüşmenin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile (DPA)
TT

Sudani: Irak herkese açık bir ülke değil

ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz pazartesi günü Beyaz Saray Oval Ofis'teki ikili görüşmenin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile (DPA)
ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz pazartesi günü Beyaz Saray Oval Ofis'teki ikili görüşmenin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile (DPA)

Hibe el-Kudsi ve Hamza Mustafa

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, “Irak herkese açık bir ülke değil. Topraklarımızı her türlü saldırıdan korumak için yasal ve diplomatik haklarımızı kullanacağız” dedi.

Washington'da gazetecilerle bir araya gelen Sudani, “DEAŞ'la mücadele için 86 ülkeden oluşan uluslararası koalisyonun, artık Irak'ta tek bir metrekareye bile sahip olmayan örgütü yenilgiye uğratmasının ardından gerekçesi kalmadığını” söyledi. Sudani, Şarku’l Avsat'ın Irak'taki ABD muharip güçlerinin varlığına ilişkin tartışmalar ve ABD yönetimiyle yaptığı görüşmelerin çekilmeye ilişkin net bir takvim içerip içermediği sorusuna “Irak'ta geri çekilecek muharip güç yok. 2024 yılındaki Irak, koalisyon güçlerinin göreve başladığı 2014 yılındaki Irak'tan farklı” yanıtını verdi.

Irak'taki Ketaib Hizbullah örgütünün yabancı karargâh ve tesislere yönelik silahlı saldırılarına da yanıt veren Sudani, İran vekil güçlerinin bulunduğu bölgelerde her türlü silahlı saldırıyı reddettiklerini ve hiçbir silahlı grubun güvenlik ve istikrarı bozmasına izin vermeyeceklerini söyledi.

Sudani, ülkesinin İsrail'e yönelik saldırıda füze ve insansız hava aracı (İHA) kullanıldığına dair İran'dan rapor aldığını ve özellikle de İran’ın Irak hava sahasını ihlal ettiğini reddetti. Sudani, Irak'ın İsrail ve İran arasındaki mevcut gerilime müdahil olduğunu yalanladı.

Sudani, mevcut gerginliğin temel nedeninin Filistin meselesi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Bizim pozisyonumuz, Gazze'deki savaşın durdurulması ve yardımların ulaştırılması gerekliliğidir. İkincil dosyalarla ilgili diğer tüm konuşmalar, ana mesele olan Filistin meselesinden kaçıştır.”


İran herhangi bir İsrail saldırısını püskürtmeye ‘hazır’

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Ordu Günü münasebetiyle Tahran'ın kuzeydoğusundaki Lavizan Üssü’nde bir konuşma yaptı. (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Ordu Günü münasebetiyle Tahran'ın kuzeydoğusundaki Lavizan Üssü’nde bir konuşma yaptı. (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

İran herhangi bir İsrail saldırısını püskürtmeye ‘hazır’

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Ordu Günü münasebetiyle Tahran'ın kuzeydoğusundaki Lavizan Üssü’nde bir konuşma yaptı. (İran Cumhurbaşkanlığı)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Ordu Günü münasebetiyle Tahran'ın kuzeydoğusundaki Lavizan Üssü’nde bir konuşma yaptı. (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran, silahlı kuvvetlerinin İsrail'den gelebilecek herhangi bir saldırıyı püskürtmeye hazır olduğunu, hava kuvvetlerinin de beklemede olduğunu açıkladı. İran'ın geçtiğimiz Cumartesi günü gerçekleştirdiği saldırıya karşılık olarak bölge İsrail'in karşı saldırısına hazırlanırken İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İsrail'den gelecek en küçük saldırının ‘büyük ve acımasız’ bir karşılıkla sonuçlanacağı uyarısında bulundu.

Reisi bugün (Çarşamba) İran ordusunun yıllık askerî geçit töreninde yaptığı açıklamada, İsrail'in ülkesine yönelik en küçük hamlesine bile ‘güçlü ve kararlı’ bir karşılık verileceğini söyledi.

Reisi, başkent Tahran'ın kuzeydoğusundaki Lavizan Üssü’nde Ordu Günü münasebetiyle düzenlenen yıllık askerî geçit töreni sırasında İran'ın saldırısını savundu. Bu yıl askeri geçit törenleri için Tahran'ın güneyindeki otoyolun yanı sıra başkentin merkezindeki Azadi Meydanı da kullanıldı.

‘Askeri seçenek’

AFP'nin İran devlet medyasına dayandırdığı haberine göre Reisi, ordu komutanlarına yaptığı konuşmada İran saldırısının ‘silahlı kuvvetlerin teyakkuzda olduğunu gösterdiğini’ belirterek, “Siyonist varlık İran topraklarına en ufak bir saldırıda bulunursa, bu ciddi ve sert bir şekilde ele alınacak” dedi.

İsrail ve müttefikleri, hafta sonu boyunca Tahran tarafından ateşlenen roket ve insansız hava araçlarının (İHA) çoğunu düşürdü. Ancak İsrail, caydırıcılığını korumak için karşılık vermesi gerektiğini düşünüyor. İran ise konuyu şimdilik kapattığını, ancak İsrail'in yeni bir saldırı düzenlemesi halinde karşılık vereceğini söylüyor

vcfgbn
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Hava Kuvvetleri Komutanı Emir Ali Hacızade ile konuşuyor (İran Cumhurbaşkanlığı)

Reisi, İsrail'e yönelik saldırının ‘sınırlı ve cezalandırıcı bir önlem’ olduğunu söyledi. İsrail'in herhangi bir askeri karşı tepkisine karşı uyarıda bulunan Reisi, “Eğer daha şiddetli operasyonlar yaparsak İsrail'in elinde hiçbir şey kalmayacak. Ancak gerçekleşen eylemin sınırlı olması gerekiyordu” ifadelerini kullandı.

Reisi İsrail'e meydan okuyarak şöyle dedi: “Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra Sadık Vaat Operasyonu İsrail'in hegemonyasını yok etti. Siyonist varlığın bir örümcek ağından daha zayıf olduğunu kanıtladı ve yenilmez bir ordu efsanesini kırdı.”

İran ordusu ve onun paralel aygıtı olan Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) övgüde bulunan Reisi şu ifadeleri kullandı: “Onlar, Dini Lider Ali Hamaney’in emriyle İsrail'i cezalandırdılar. Bu operasyon hesaplı ve isabetliydi. Tüm dünyaya ve donanımlı güçlere, ABD'ye ve Siyonist varlığın koruyucularına, İran'ın ve silahlı kuvvetlerinin hazır olduğu ve Silahlı Kuvvetler Başkomutanı’nın emirlerini beklediği yönünde bir mesaj verdi.”

Bölge ülkelerine ‘güven verici’ bir mesaj gönderen Reisi, “Askeri güçlerimiz güven sahası yaratıyor, barışı tesis ediyor, bölgeyi güçlü kılıyor. Bölgede yabancı güçlere ihtiyaç yok” dedi.

Ülkesine karşı ‘askeri seçeneğin’ artık ABD yetkililerinin sözlüğünde yer almamasından duyduğu rahatlamayı dile getiren Reisi, bunu, ‘silahlı kuvvetlerin gücüne’ bağladı.

sdfvbrt
İran ordusunun askeri geçit töreni sırasında bir Muhacir-6 İHA’sı (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran Ordusu Genel Komutanı Tümgeneral Abdurrahim Musevi geçit töreni sırasında yaptığı açıklamada ‘düşmanların askeri seçenekle övünmekten vazgeçtiğini’ söyledi. Musevi, kuvvetlerinin ‘olası kötülüklerle yüzleşmeye hazır olduğunu’ ifade ederek ‘Düşmanlar harekete geçerse daha ölümcül teçhizatla karşılık verileceği” uyarısında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’ndan (ISNA) aktardığına göre Musevi, “Ülkenin çıkarlarını hedef alan her türlü saldırı, pişmanlık getirecek kesin bir yanıtla karşılanacaktır. Ülkenin karşı karşıya olduğu düşmanlar göz önüne alındığında, düşmanlarımızın silahlı kuvvetlerimizin ilerleyişini nasıl izlediğini herkes bildiğinden, kuvvetlerimiz genellikle görevleri en iyi şekilde yerine getirmek için sürekli tetikte olur” ifadelerini kullandı.

Hava ve deniz hazırlığı

Aynı etkinlikte konuşan İran Ordusu Hava Kuvvetleri Komutanı Emir Vahidi, aralarında Rus yapımı Sukhoi 24'lerin de bulunduğu savaş uçaklarının herhangi bir İsrail saldırısına karşı ‘hazırda’ olduğu konusunda uyardı. Vahidi, “Hava korumamız ve bombardıman uçaklarımız da dahil olmak üzere her alanda tam hazırlıklıyız ve her türlü operasyona hazırız” dedi.

İran içindeki DMO üslerine ya da nükleer araştırma tesislerine doğrudan saldırı, İsrail'in karşılık vermesi için seçeneklerden biri. İran dışındaki hedeflerin bombalanması da mümkün.

sdvftg
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Tahran'ın kuzeydoğusunda gerçekleşen askeri geçit töreni sırasında İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Şehram İrani'nin mini denizaltı hakkındaki açıklamalarını dinliyor. (İran Cumhurbaşkanlığı)

DMO’ya bağlı Tesnim haber ajansı, İran Ordusu Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Şehram İrani'nin İran donanmasının İran ticari gemilerine Kızıldeniz'e kadar eşlik ettiğini söylediğini aktardı. İrani, “Ordu filoları ticari gemilerimize eşlik etme görevini yerine getiriyor. Aden Körfezi'nden Süveyş Kanalı'na kadar gemilere eşlik ediyoruz. Diğer ülkelerin gemilerini de korumaya hazırız” dedi.

Kızıldeniz'de Yemen'deki İran destekli Husilerin saldırıları nedeniyle İsrail'e yönelik gemi trafiğinde büyük bir kesinti yaşandı. DMO 13 Nisan'da, Tahran'ın İsrail ile bağlantılı olduğunu söylediği Portekiz bandıralı bir konteyner gemisine el koydu.


Suudi Arabistan-Ürdün toplantısında çeşitli alanlarda iş birliğinin genişletilmesi ele alındı

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı Dr. Abdullah Al eş-Şeyh'i kabul etti. (SPA)
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı Dr. Abdullah Al eş-Şeyh'i kabul etti. (SPA)
TT

Suudi Arabistan-Ürdün toplantısında çeşitli alanlarda iş birliğinin genişletilmesi ele alındı

Ürdün Kralı 2. Abdullah, Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı Dr. Abdullah Al eş-Şeyh'i kabul etti. (SPA)
Ürdün Kralı 2. Abdullah, Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı Dr. Abdullah Al eş-Şeyh'i kabul etti. (SPA)

Ürdün Kralı 2. Abdullah dün (Salı), Amman'a resmi bir ziyarette bulunan Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı Dr. Abdullah Al eş-Şeyh'i kabul etti. Görüşmeye Ürdün Veliaht Prensi Hüseyin bin Abdullah da katıldı.

Görüşmede iki ülke, halkları ve liderleri arasındaki tarihi kardeşlik ilişkileri, başta parlamenter alanda olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliğini genişletme yolları ve ortak kaygı duyulan konularda koordinasyonun sürdürülmesinin önemi ele alındı.

Şarku’l Avsat’ın Ürdün Haber Ajansı’ndan aktardığı habere göre toplantıda, bölgede tehlikeli bir gerilime yol açan Gazze savaşının sona erdirilmesi ihtiyacının yanı sıra sivillerin korunması, insani yardımların arttırılması ve sürdürülebilir bir şekilde ulaştırılmasının önemi vurgulandı.

Diğer yandan eş-Şeyh, Ürdün Temsilciler Meclisi Başkanı Ahmed es-Safadi ile resmi temaslarda bulundu. Riyad ile Amman arasındaki güçlü ve kardeşçe ilişkilerin derinliğini, parlamento düzeyinde çeşitli alanlarda tanık oldukları gelişmeleri ve iki meclis arasındaki büyük koordinasyonu övdü.

frtnb
Suudi Arabistan Şura Meclisi Başkanı Dr. Abdullah Al eş-Şeyh ile Ürdün Temsilciler Meclisi Başkanı Ahmed es-Safadi arasında Amman'da gerçekleşen görüşmeden (SPA)

Eş-Şeyh ziyaretinin parlamenter iş birliğinin güçlendirilmesi ve iki liderin ikili ilişkilerin geliştirilmesi ve iki ülke ve halklarının çıkarlarına hizmet edecek yeni iş birliği ufuklarının açılması yönündeki arzularına ayak uydurulması çerçevesinde gerçekleştiğini belirtti. Eş-Şeyh, iki meclis arasındaki ilişkilerin parlamenter iş birliği ve koordinasyon bağlarını güçlendirecek şekilde eyleme dönüştürülmesinin ve parlamento dostluk komiteleri ve karşılıklı resmi ziyaretler yoluyla çalışmaların sonuçlandırılarak çıkarlara hizmet eden ve arzuları karşılayan sonuçlar elde edilmesinin büyük önem taşıdığına işaret etti.

Safadi ise iki kardeş ülke arasındaki ikili ilişkilerin derinliğine, parlamenter ilişkilerdeki büyük gelişmeye ve Suudi Arabistan Şura Meclisi ile Ürdün Temsilciler Meclisi arasındaki koordinasyon düzeyine dikkat çekerek Riyad'ın çeşitli bölgesel ve uluslararası konulardaki tutumlarını övdü.

İki taraf ikili ilişkileri ve parlamenter iş birliğini geliştirme yollarının yanı sıra ortak ilgi alanlarına giren çeşitli konuları da ele aldı.


Biden Sudani'ye İran yanlısı grupları engelleme çağrısında bulundu

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani için Pentagon'da verdiği resepsiyondan (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani için Pentagon'da verdiği resepsiyondan (Reuters)
TT

Biden Sudani'ye İran yanlısı grupları engelleme çağrısında bulundu

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani için Pentagon'da verdiği resepsiyondan (Reuters)
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani için Pentagon'da verdiği resepsiyondan (Reuters)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Washington ziyareti hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, Irak ve Amerikan tarafları arasındaki görüşmelerde Irak'taki İran yanlısı gruplar konusuna değinildiğini ve ABD Başkanı Joe Biden'ın Sudani'den bu grupların etkisini azaltmasını istediğini belirtti. Kaynaklar ayrıca, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'ın da dün (Salı) Sudani ile bu konuyu görüştüğünü bildirdi.

Sudani, Biden ile Gazze'deki savaşa ilişkin tutum konusunda görüş ayrılıklarını dile getirdi ve Irak'ın uluslararası koalisyonun misyonunu sona erdirme arzusunu ifade etti. Ancak bölgedeki gerginlikler ABD askerlerinin Irak'tan çıkmasına ilişkin görüşmeleri geciktirdi.

Washington, Sudani hükümetindeki Yüksek Öğrenim Bakanı Naim el-Abudi ve Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Ahmed el-Esedi'ye, İran destekli bazı milislere bağlılıkları nedeniyle vize verilmesine itiraz etmişti.

Diğer yandan ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) yaklaşık 550 milyon dolar değerinde bir askeri anlaşmaya ilişkin çalışma protokolü imzalandığını duyurdu.


Sudan’daki “Generaller Savaşı” uzun süreli psikolojik sorunlara yol açtı

Sudan'da ruhsal bozukluk vakaları savaştan sonra önemli ölçüde artış gösterdi (Independent Arabia - Hasan Hamid)
Sudan'da ruhsal bozukluk vakaları savaştan sonra önemli ölçüde artış gösterdi (Independent Arabia - Hasan Hamid)
TT

Sudan’daki “Generaller Savaşı” uzun süreli psikolojik sorunlara yol açtı

Sudan'da ruhsal bozukluk vakaları savaştan sonra önemli ölçüde artış gösterdi (Independent Arabia - Hasan Hamid)
Sudan'da ruhsal bozukluk vakaları savaştan sonra önemli ölçüde artış gösterdi (Independent Arabia - Hasan Hamid)

Ruhsal bozukluk, intihar düşüncesi veya girişimi vakaları... Anksiyete bozukluğu, aileden ayrılma ve boşanma vakaları… Stres, korku ve sosyal fobi sorunları yaşayan çocuklar... Silah ve bomba sesleri ve generallerin (Burhan ve Hamideti) savaşı durdurma konusundaki isteksizliğinin gölgesinde bazıları unutulan hikayeler... Hayatta kalanların omuzlarındaki ekonomik baskılar artarken, büyük çoğunluğu psikolojik çöküşün eşiğinde yaşayan bir toplumun hali…

Mira (11) çatışmaların devam ettiği Hartum’un dışında olmasına rağmen halen şiddetli panik ataklar yaşıyor. Küçük kız ailesiyle birlikte güvenli bir yere yerleşse de sürekli ölmekten korktuğunu söylüyor. Ne yazık ki bu hal sadece Mira için geçerli değil. Sudan'daki çatışmalara tanıklık eden milyonlarca çocuk ve kadın da Mira ile aynı durumda.

İlk kurşunun sıkılmasının üzerinden 365 gün geçti. Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında başlayan savaşın bugüne kadar devam edeceğini kimse tahmin edemezdi. Herkes çatışmaların en fazla bir hafta içinde sona ereceğini düşünüyordu. Ancak günler günleri kovaladı, çatışmalar devam etti. Mermi ve top sesleri hiç kesilmedi. Her yeri ölüm kokusu sardı. Çatışmalara tanık olan Hartum ve komşu şehirlerin sakinlerinin psikolojisi yaşadıkları panik atak ve ölüm korkusu nedeniyle bozuldu.

Mira'nın annesi Nermin es-Seyyid, üç ayı aşkın bir süre boyunca çatışmaların yaşandığı bölgede kaldıklarını ve ardından güvenli bir bölgeye yerinden edildiklerini söyledi. Ancak, bu süre zarfında çocuklarının ruh sağlığının kötüleştiğini ve tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyacak hale gelinceye kadar büyük korkular yaşadıklarını belirten anne, yaşadıklarının ‘acı verici ve zor’ olduğunu kendilerini ‘ölüme yaklaşmış’ hissettiklerini vurguladı.

Hizmet dışı kalan hastaneler

Fransız Haber Ajansı (AFP) geçtiğimiz yılın ortalarında, savaşın üçüncü ayında yayınladığı bir haberde Sudan'da psikolojik rahatsızlık vakalarının görülme sıklığının savaştan sonra önemli ölçüde arttığı ve Hartum'da bulunan sinir hastalıkları hastanesi et-Ticani el-Mahi Hastanesi’nin hizmet dışı kalmasıyla durumunun daha da kötüleştiğini bildirdi. Tedavi gören tüm hastaların hastaneden tahliye edildiği belirtilen haberde, hastanedeki ekipmanların, laboratuvarların ve ilaç depolarının zarar gördüğü kaydedilirken öncesinde hastaneye günde yaklaşık 40 hastanın kabul edildiği ve bunların çoğunun 30 yaşın altındaki gençlerden oluştuğu aktarıldı. Haberde, et-Ticani el-Mahi Hastanesi’nden sonra tüm sinir hastalıkları hastanelerinin hizmet dışı kaldığı ve bu hastanelerde tedavi gören sinir hastalarının durumunun daha da kötüleştiği vurgulandı.

Psikolog Süleyman Said, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:

Savaş, Sudanlıların yüzde 80'inde kaygı, stres, panik, korku ve diğer psikolojik rahatsızlıkları tetikledi. Sadece Sudan içinde değil, savaşa tanık olmayan yurtdışındaki Sudanlılar da buna dahiller. Sudanlı yetkililerin sivil bir devlet kurmak ve genel olarak durumu istikrara kavuşturmak için halka sözler verdiği ancak daha sonra bu sözlerin tutulmadığı Aralık 2018’deki devrimden bu yana geçen uzun süreçte Sudan’daki aileleri için süreli korku, panik ve hayal kırıklığı içindeler. Savaşın psikolojik etkileri nedeniyle, özellikle çatışma bölgelerinde yaşayanlar için acil tıbbi müdahale ve psikolojik yardım gerekiyor. Mermi ve top seslerini duymak, ölü bedenler görmek ve uzun süre susuz ve gıdasız kalmak birçok kişiyi ruhsal bozukluğa sürükleyebilir.

Savaşın, çatışmalara tanık olan çocuklar üzerindeki etkilerine değinen Said, sözlerini şöyle sürdürdü:

Çatışma bölgelerinde bulunan tüm çocuklar, özellikle de güvenli bölgelere sığınamayan ve alışmış gibi görünüp çevrelerindeki olaylara tepki vermeyenler, çatışmalar bir an önce çözülmediği takdirde gelecekte karmaşık psikolojik sorunlara yol açabilecek panik ataklar yaşıyorlar. Ancak, bu psikolojik çöküntüler bazılarını kaçmaya ve güvenli bir sığınak aramaya itebilir, bu da ruhsal bozukluklara ve belki de intihar vakalarına yol açabilir.

Şiddet ve düşmanlık

Sosyolog ve antropolog Haydar el-Havad, Sudan’da savaşın başlamasının üzerinden geçen bir yılın ardından psikolojik ve sosyolojik etkilerinin boyutunu belirlemenin, bilimsel araştırma metodolojisine uygun, veri toplama araçlarının kullanıldığı ve bunları niceliksel ve niteliksel olarak analiz ederek söz konusu etkilerle ilgili bilgiye ulaşan ve önerilerde bulunan bilimsel bir çalışma yapılmadan şu an için zor olduğunu vurguladı. Ancak böyle bir çalışma yapıldığı takdirde bu etkilerin özelliklerinin ve tezahürlerinin genel gözlem yoluyla ve bireyin bireysel olarak ve çevresi içinde nelerden etkilendiği açıklığa kavuşturulabileceğini belirten Havad, birçok insanın çevresinde tanık olduğu şiddet vakaları nedeniyle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) sergilediğinin gözlemlendiğini ifade etti.

rtbgnh
Psikolojik rahatsızlıklar uzun süreli olabilir (Independent Arabic - Hasan Hamid)

Bu kişilerin profesyoneller tarafından destek almadıkları sürece uzun süreler boyunca bu hastalıklardan mustarip olmaya devam edeceklerinin altını çizen Havad, yaşanan olaylar nedeniyle Sudanlılar arasında kaygı, gerginlik ve korku gibi duygularda artış gözlemlendiğini belirterek, “Ayrıca duygu yoğunluğunda artış, yüksek düzeyde öfke, bireyler arasında güven eksikliği ve aralarında tartışma ve diyalog kurma yeteneğinin kaybolduğunu görüyoruz. Bazıları içinde bulundukları gerçeklikten ve olaylardan kaçmak için uyuşturucuya ve alkole başvuruyor. Aynı şekilde tecavüz ve cinsel saldırı olaylarının etkileri de depresyona vakalarında artışa ve muhtemelen intihar düşüncelerine ya da girişimlerine yol açabilir. Savaşta kullanılan taktiksel söylem de kişilerde manik depresif ve şizofreni düzeyine getirecek kadar psikolojik etkiye sebep olabilir” ifadelerini kullandı.

Havad, savaşın insanların karakteri, ailesi ve sosyal çevresiyle uyumu üzerindeki etkisiyle ilgili olarak ise şunları söyledi:

Savaşın psikolojik etkisi, başta çocuklar olmak üzere bireyin karakterini değiştirerek saldırgan ve şiddet içeren davranışlar sergilemesine neden olabiliyor. Ayrıca din ve etnik köken kaynaklı radikalizm vakalarını artırırken, sosyal etkiler açısından da nefret söyleminin yanı sıra ötekini kabul etmede ve tanımada isteksizlik, bölgesel ve ülkesel gruplaşmalarda artış olabiliyor.

Savaşın geniş ailelerin dağılmasına, fertlerinin birbirinden kopmasına ve yerinden edilmesine yol açtığını söyleyen Havad, “Savaş aynı zamanda Sudanlı kimliğinin gerçekçiliğini yitirdiğini ortaya koydu. Savaşın ailelerin istikrarı ve uyumu üzerinde bir diğer etkisi ve belki de en önemlisi bazı boşanmalar gibi sosyal sorunların ortaya çıkması olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte kamu ve özel sektörde çok sayıda Sudanlının işini kaybetmesine neden olan savaş, işsizlik oranının artmasına ve günlük gelir kaynaklarının azalmasına neden oldu” dedi.

Bunun yanında savaşın çok sayıda Sudanlının yerinden edilmiş kişilere dönüşmelerine ve mülteci olmalarına yol açtığını söyleyen Havad, “Savaş akademik alanda da etkili oldu. Her düzeyde eğitim süresiz olarak askıya alındı. Tüm bunlara su ve sağlık hizmetlerinin yetersizliğinin yanı sıra yoksulluk, kıtlık, düşük yaşam standartları, güvenliğin ve emniyetin olmayışı, bilinmezlik korkusu ve kuruluşların ihtiyaç sahiplerine ve en savunmasız kişilere yardım sağlamaya yetişememesi eşlik ediyor.

Fiziksel şiddet

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanan bir rapora göre Sudan’da fiziksel şiddet, kadınlara karşı bir savaş aracı olarak kullanılıyor. İnsan hakları aktivisti Halide Berekat, Sudan'da kadınların büyük bir kısmının sözlü ve fiziksel şiddete ve dayağa maruz kaldığını, tecavüze uğradığını ve silahla tehdit edildiğini açıkladı. Bu ihlaller karşısında çok az kadının direnç gösterebildiğini söyleyen Berekat, özellikle hamilelikle sonuçlanan cinsel saldırıya uğrayan çok sayıda kadının intihar ettiğini vurguladı.

Savaşın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bu vakalarla ilgili çok büyük ve ürkütücü rakamların kaydedildiğinin altını çizen Berekat, “Kız çocuklarına yönelik fiziksel şiddet riski, güvenli bölgelere yerleştirildiklerinde bile devam ediyor. Söz konusu güvenli bölgelere yolculukları sırasında askeri gruplar tarafından fiziksel şiddete maruz kalıyor, silahla tehdit ediliyor ve tecavüze uğruyorlar. Bu da psikolojilerinin bozulmasına yol açıyor” şeklinde konuştu.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.


Sudan krizine çözüm ufukta görünmüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Sudan krizine çözüm ufukta görünmüyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Sudan'daki krizi değerlendiren uzmanlar, küresel siyasette yaşanan gelişmeler ve Hızlı Destek Kuvvetleri'ne (HDK) verilen dış destek nedeniyle bu ülkede kısa vadede bir çözümün beklenemeyeceğini, uluslararası aktörlerin krizin çözümüne yönelik yeterli çaba göstermediğini dile getirdi.

Sudan'ı takip eden uluslararası ilişkiler uzmanları, 15 Nisan 2023'te Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettau el-Burhan ile Yardımcısı ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Dagalo arasında iktidar paylaşımı temelinde çatışmalara neden olan Sudan iç savaşı ile ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Milli Savunma Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Özkan, Sudan iç savaşının kimsenin kimseyi yenemediği bir çıkmaza dönüştüğünü söyledi. Savaşın kısa vadede bitmesinin olası görünmediğini ifade eden Prof. Dr. Özkan, Sudan'ın "Afrika'nın yeni Suriyesi" haline geldiğini belirtti.

Prof. Dr. Özkan, Sudan'da taraflardan birinin askeri üstünlüğü ele geçirmesi ile sorunun çözümünün mümkün olabileceğine dikkat çekerek, "Bir tarafın bu savaşta üstünlük sağlaması sonrasında kapsamlı bir yapılanma ile bu sorun çözülebilir gibi görünüyor. Sudan'da savaş sonrasında kaç Sudan oluşacağı hatta sınırların nasıl çizileceğinin konuşulduğu bir süreç başlayacak gibi görünüyor." şeklinde konuştu.

Küresel siyasetin sıcak gündeminde Sudan'ın nasıl bir sürece evrileceğini kestirmenin son derece zor olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özkan, şöyle devam etti:

"Küresel siyasetteki ilginin Filistin, Asya ve Ukrayna'ya kaydığını görüyoruz. Dolasıyla Sudan'a uluslararası ilginin oluşması kısa vadede zor görüyor. Afrika'nın farklı ülkelerinde son yıllarda askeri darbeler ve güvenlik sorunları Sudan sorununa bir Afrika merkezli çözümün ortaya çıkmasını mümkün kılmıyor. Sonuç olarak Sudan'daki kriz her geçen gün daha da derinleşerek kronik hale geliyor. "

- Binlerce kadın ve çocuk kaçmak zorunda kaldı

Sudanlı eski büyükelçi ve akademisyen Sanaa Hamad el-Awad el-Biyli ise Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki iç savaşın başlamasının üzerinden bir yıl geçtiğini hatırlatarak, özellikle başkent Hartum ve Darfur bölgesindeki şehirlerde altyapı, eğitim, sağlık, ekonomi ve toplumsal yapının sistematik olarak yıkıma uğratıldığını söyledi.

İç savaşın Sudan'da tam anlamıyla insani bir trajediye dönüştüğünü ifade eden el-Biyli, şöyle konuştu:

Bu çok farklı türden bir trajedi. Başkentin 11 milyondan fazla nüfusu var. Milislerin geniş çaplı öldürme, yerleşim alanlarını bombalama ve rastgele tutuklama yöntemlerini kullanması sonucu 8 milyondan fazla insan yerinden edildi. Bu savaşta yerinden edilen milyonlar ve öldürülen binlerce insandan daha kötüsü var ki o da 6-7 yaşındaki kız çocuklarından tutun 60-70 yaşındaki kadınların uğradığı taciz, tecavüz. Binlerce kadın ve kız çocuğu milislerin kontrol ettiği bölgelerden kaçmak zorunda kaldı.

El-Biyli, Birleşmiş Milletlerin (BM) Geneina kentinde sadece bir haftada 15 bin kişinin öldürüldüğüne dair verilerini paylaşarak, Arap olmayan kabilelerden oluşan ülke nüfusunun yarısından fazlasının ise komşu ülke Çad'a göç ettiğini aktardı.

HDK'nin ordu ile girdiği çatışmanın taraflar arasındaki "güç mücadelesi" şeklinde yorumlanmasının doğru bir okuma olmadığını ifade eden el-Biyli, çatışmanın uluslararası standartlara göre orduya bağlı askeri bir grubun mevcut yapıya isyan etmesi şeklinde tanımlanması gerektiğini söyledi.

HDK'nin ABD ve Fransa gibi Batılı ülkeler, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi bazı Arap ülkeleri ve İsrail tarafından desteklediğini savunan el-Biyli, "Sudan'da yaşananlar, Amerikan işgalinden sonra Irak'ta yaşananların bir tekrarı gibi görünüyor ancak burada olay mezhepsel değil aşiret temelinde gerçekleşiyor. Çünkü devlet üzerindeki kontrolü sıkılaştırma planı, ordunun bu aşiret milisleri tarafından değiştirilmesini gerektiriyor. Bu aşiret güçleri gelecekte söz konusu ülkelerin hırs ve istekleri doğrultusunda kullanılacak nitelikli askerler sağlayacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

- Tarafların güç mücadelesi iç savaşa neden oldu

Orta Doğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Kuzey Afrika Çalışmaları Uzmanı Dr. Kaan Devecioğlu da ordu ile HDK arasındaki çatışmanın ülkeyi hem ekonomik hem de toplumsal bir kaosa sürüklediğini ifade etti. Devecioğlu, ülkedeki en ciddi ve öncelikli sorunun insani yardım olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Tarafların anlaşarak insani yardımın sağlanması için güvenli bölgeleri ve yolları oluşturması gerekiyor. Uluslararası toplum insani yardım konusuna yoğunlaşmalı. Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisine (UNOCHA) göre Sudan’da insani yardım ihtiyacı 2,7 milyar dolar fakat bütçe 150 milyon dolar. Dolayısıyla ivedilikle BM’nin ve diğer uluslararası ortakların yoğunlaşması gereken konunun bu olduğu kanaatindeyim."

Sudan'daki iç savaşın sona erdirilmesi için tarafların hiçbir uzlaşma zemininde buluşmadığına dikkat çeken Devecioğlu, "Taraflar uzlaşmaya varmak istemiyor. Ancak Sudan'da insani kriz de her geçen gün derinleşiyor. Dolayısıyla öncelikli olarak tarafların müzakere masasına oturtulması için diplomatik baskı artmalı ve aynı zamanda insani yardım için girişimler artmalı." ifadelerini kullandı.

- "HDK milisleri 21. yüzyılın Moğolları"

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mayada Kemal Eldeen, Sudan'da devam eden çatışmaların özellikle başkent Hartum'u çok ciddi etkilediğini belirterek, HDK milislerinin evleri, bankaları ve çeşitli kurumları yağmaladığını, binlerce sivili öldürdüğünü ve yüzlerce kadın ve kız çocuğunun tecavüze uğradığını söyledi.

Dünyada savaşın olduğu hiçbir bölgede bir başkentin Hartum kadar yağmalanmaya ve yıkıma sahne olmadığını belirten Eldeen, "HDK milisleri 21. yüzyılın Moğolları gibi. Milisler, Hartum'da her tür yağma, işkence ve aşağılama yöntemini kullanarak başkenti hayalet bir şehre dönüştürdü." ifadelerini kullandı.

Sudan'daki iç savaşın benzeri görülmemiş bir insani krize yol açtığını dile getiren Eldeen, 45 milyon nüfusa sahip ülkede 18 milyon kişinin gıda kıtlığı ile karşı karşıya bulunduğunu, ülkede yaklaşık 25 milyon kişinin insanı yardıma muhtaç olduğunu, insani yardım için 2,7 milyar dolara ihtiyaç olduğu açıklansa da bunun yüzde 5'inden azının finanse edilebildiğini kaydetti.

Eldeen, "Savaşın sona ereceğine dair henüz bir belirti yok. BAE, milislere desteğini devam ettirdiği sürece savaşın sona erme olasılığı yok. Bu savaş yıllarca sürebilir." dedi.


İsrail saldırıları güney Lübnan'da iki kasabayı hedef aldı

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Mecdel Zevn köyüne düzenlediği hava saldırısı sonucu dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Mecdel Zevn köyüne düzenlediği hava saldırısı sonucu dumanlar yükseliyor. (AFP)
TT

İsrail saldırıları güney Lübnan'da iki kasabayı hedef aldı

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Mecdel Zevn köyüne düzenlediği hava saldırısı sonucu dumanlar yükseliyor. (AFP)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Mecdel Zevn köyüne düzenlediği hava saldırısı sonucu dumanlar yükseliyor. (AFP)

Lübnan Ulusal Haber Ajansı (NNA), İsrail savaş uçaklarının dün (Pazartesi) Lübnan'ın güneyindeki Meys el-Cebel ve Tayr Harfa kasabalarına saldırı düzenlediğini bildirdi.

Ajans, İsrail saldırılarının bazı ev ve mülklerde ciddi hasara yol açtığını, ancak can kaybının olmadığını aktardı.

İsrail keşif uçaklarının Mavi Hat'a komşu sınır köyleri üzerinden Sur kentinin eteklerine kadar uçmaya devam ettiği bildirildi.

İsrail ordusu, uçaklarının güney Lübnan'da saldırılar düzenlediğini doğrulayarak, Meys el-Cebel'de bir Hizbullah askeri yerleşkesini bombaladığını ve topçularının güney Lübnan'daki Şeba Çiftlikleri’nde tehdit oluşturan bir hedefi vurduğunu açıkladı.

İsrail ordusu ve Hizbullah, 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasından bu yana neredeyse her gün sınır ötesi bombardıman gerçekleştiriyor.

İsrail ordusu bugün (salı) yaptığı açıklamada, dün gece Lübnan sınırına yakın kuzey bölgesinde kaynağı bilinmeyen bir patlamada dört askerin yaralandığını duyurdu.

Daha sonra Hizbullah tarafından yapılan açıklamada, İsrail Golani Tugayı'ndan bir güç sınırı geçerken Hizbullah savaşçılarının İsrail sınırına yakın Tel İsmail bölgesinde bir dizi patlayıcı düzeneği patlattığı ifade edildi.