Suriye’nin El-Hol Kampı’ndaki Deyri Zor göçmenleri ‘çıkış vizesi’ bekliyor

Haseke kırsalındaki El-Hol Kampı’ndaki göçmenler (Şarku’l Avsat)
Haseke kırsalındaki El-Hol Kampı’ndaki göçmenler (Şarku’l Avsat)
TT

Suriye’nin El-Hol Kampı’ndaki Deyri Zor göçmenleri ‘çıkış vizesi’ bekliyor

Haseke kırsalındaki El-Hol Kampı’ndaki göçmenler (Şarku’l Avsat)
Haseke kırsalındaki El-Hol Kampı’ndaki göçmenler (Şarku’l Avsat)

2018’in sonlarında yaşadıkları yerde savaşın baş göstermesi üzerine Sultan’ın ailesi, Deyri Zor’un kuzeyindeki Bağuz kasabasını terk ederek çöle kaçtı, buradan da Haseke kentindeki El-Hol Kampı’na yöneldi. 50 yaşındaki Sultan, karısı ve 4 çocuğu Kendilerini 45 derecelik hava sıcaklığından koruyamayan çadırlarında oturuyor.
Sultan, “Yaklaşık 1 yıl 10 aydır buradayız. Bağuz’daki çatışmalar bitti. Ancak dönmemize izin vermiyorlar. Kamp yönetimine bunun nedenini sorduğumda bize ‘bölgenin önde gelenlerinden bir kefile ihtiyaçları olduğunu’ söylüyorlar” diye konuştu.
Sultan’ın karısı 40 yaşlarındaki Saide ise kampta yaşadıkları en büyük sorunun yüksek hava sıcaklığı ve içme suyu sıkıntısı olduğunu belirtiyor.
Üzerinde siyah nakışlar bulunan mavi bir fistan giyen Sultan, alnından yüzüne ve gözlerine doğru akan ter damlalarını bir yandan silerek, “Dışardaki sıcaklık ölüm gibi. İçinde olduğumuz çadır bizi güneşin alevlerinden korumuyor. Çok miktarda suya ihtiyacımız var. Çocuklarım hastalanıyor. Akşam olması için uzun saatler bekliyoruz” dedi.
Sultan konuştuğu esnada çadırın dışında bir toz kasırgası yaşandı. Kasırgaya yakalanan çocukların üstü başı toz içinde kaldı. Dışarda su için oluşan kuyrukta onlarca genç kız ve kadın bekliyor. Önlerinde duran su depolarının üzerinde Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin amblemi var. Bu bekleyiş içme suyu almak için.

Mahremiyet sorunu
Sultan’ın yanında oturan 30’lu yaşlarındaki Able, kalmaya elverişli olmayan çadırların yıpranmış ve yer yer yırtık olması nedeniyle kişisel mahremiyetten yoksun olduklarını söyledi.
Able, “Aramızdaki bölmede sadece bir parça kumaş var. Nasıl duş alayım, çamaşırları sereyim veya 50 metrelik bir alanda yemek pişireyim… Özellikle uykuda; ne benim ne de kızlarımın mahremiyeti var” dedi.
Deyri Zor’un kuzeyindeki Bağuz kasabasında çatışmalar bitti. Özellikle koronavirüs nedeniyle kısıtlamaların arttığı bu dönemde kampta evine dönmeyi bekleyen 20 bin göçmen var.
Susa kasabasından bir buçuk yıl önce bu kampa gelen 55 yaşındaki Abdurravay, 15 gündür kamp yönetimine ailesinin çıkış muamelesini yapmaları için başvurduğunu söyledi.
Abdurravay, kayıt ofisinin önünde oluşan uzun kuyrukta beklediği sırada, öfkeli bir ses tonuyla, “Bölgemiz kurtuldu ve güvenli. Eğer mahkumsak, rica ediyorum bir belge versinler ve bir yıl mı yoksa daha fazla mı mahkum kalacağımız hususunda bize bilgi versinler. Yok eğer özgürsek, izin versinler çıkalım, kişisel evraklarımızı versinler” ifadelerini kullandı.
Konuşma sırası bu sefer Susa’ya bağlı El-Bubderan beldesinden kampa gelen 60 yaşındaki Ali Matar Ali’ye geliyor. Beldesinde patlak veren savaştan kaçarak geldikleri bu kampta 2 yıldır kaldıklarını söyleyen Ali, “Kamp yönetiminden çıkmamıza izin vermelerini istedik. Buna karşılık tatmin edici bir cevap alamadık; her seferinde yeni bir işlem çıkarıyorlar. 3 aydır buradan çıkmayı bekliyorum. Şartlarımız göz önünde bulundurulmalı” diye konuştu.
Kamp yönetiminin tahminlerine göre kampta kalan göçmenlerin sayısı 68 bin civarında. Bunlardan yaklaşık 20 bini veya 9 bin aile Suriyeli göçmenlerden oluşuyor. Çoğu Deyri Zor’dan buraya geldi. Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin değerlendirmesine göre, gelenlerin yüzde 90’ı kadın ve çocuklardan oluşuyor.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kontrolündeki bölgeler başta olmak üzere Suriye’nin diğer bölgelerindeki kanaat önderleri veya Arap aşiret liderleri olaya müdahale ederek, ailelerin çıkmasını talep ediyorlar.
Kampın Müdürü Macide Emin, kefil sistemiyle çalışmaya başladıklarını belirterek, yüzlerce kişiyi bölümler halinde çıkardıklarını söyledi.
Emin, “Yakında çıkacak olan yüzlerce isimlerin bulunduğu listeler hazır. Arap aşiretlerinin gönderdiği listelere bağlıyız” dedi.
Çıkış işlemlerinde yaşanan gecikmenin, tüm ailelerin dönüş imkanını inceleyen güvenlik birimlerinden kaynaklandığı belirtiliyor.
DEAŞ üyesi unsurların radikal göçmen eşleri, 5’inci sıradaki Iraklı mültecilerin kaldığı çadırları ateşe verdi. Güvenlik kaynakları, DEAŞ unsurlarının eşlerinin, Iraklı mültecilere ait 4 çadırı ateşe verdiklerini, çıkan yangında can kaybı yaşanmadığını aktardılar. Bir kaynak, “Bu kadınlar örgüt yanlısı sloganlar yazıyordu. Kampta birçok kez bu duruma tanıklık edildi. Bazılarına linç girişimi yapılırken, bazıları bıçaklandı” dedi.
Mart 2019’da Deyri Zor’un kuzeyindeki şehir ve kasabalardan binlerce aile kampa akın etti. Bir çadırın altında bir veya birden fazla aile yaşıyor. Zaman zaman elektrik ve su gibi temel hizmetlerde aksaklıklar yaşanıyor. Ancak tüm bunlara rağmen bu kamp, savaştan kaçanların hayalini oluşturuyordu.
43 yaşındaki Fatma, savaşın ailesini nasıl parçaladığını anlattı. Fatma ve kocası ve 3 küçük çocuğuyla birlikte 22 ay önce kampa geldiler. Büyük oğlu tutuklanma endişesiyle Lübnan’a kaçtı. Bir kızı evlenerek Humus kentine göç etti. Fatma, “Günlük olarak Whatsapp üzerinden onları arıyorum, onlara fotoğraf gönderiyorum. Onlar da sesli mesaj ve fotoğraflarını gönderiyorlar. Bir kez daha aynı sofrada bir araya gelmeyi ümit ediyorum” diye konuştu.



İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)

Irak parlamentosunda şu anda ‘en büyük blok’ konumundaki (Şii) Koordinasyon Çerçevesi güçleri, dokuz aday arasından yeni bir başbakan seçmeye hazırlanıyor.

Şii ittifakının genel sekreteri Abbas Radi dün yaptığı açıklamada, adayın Irak’ta kabul görmesi, uluslararası gerekliliklerle başa çıkma becerisine sahip olması ve devlet kaynaklarını partizan amaçlarla kullanmayacağına dair taahhütte bulunması gerektiğini vurguladı. Radi, güvenlik ve ekonomi alanlarında başbakanın görevlerine ilişkin ayrıntılı bir programın, gelecek hükümetin bir parçası olabilecek bir ekip tarafından hazırlanmasının ardından, en olası adayın özelliklerini belirleyecek bir toplantının yapılacağını da sözlerine ekledi.

Koordinasyon Çerçevesi, siyasi normlara uygun olarak cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı makamlarına getirilecek isimlere karar vermek için Kürt ve Sünni güçlerle müzakereler yürütürken, adayları değerlendiren önde gelen siyasi şahsiyetlerden oluşan bir komisyon aracılığıyla faaliyet gösteriyor.

Radi, rekabetin tanınmış önde gelen isimler arasında yaşandığını söyledi.

Radi, Şarku’l Avsat’ın Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin yeni gündeminin bir parçası olarak milis grupların silahları sorununu ele almayı düşünüp düşünmediğine ilişkin sorusuna verdiği yanıtta, “Hükümet programı, yeni başbakan tarafından uygulanacak güvenlik reformlarını içerecek” ifadelerini kullandı.