Kral Abdulaziz’den Roosevelt’e: Araplar topraklarını teslim etmektense ölmeyi tercih ederler

Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz Al Suud ve ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, 14 Şubat 1945 tarihinde ABD ‘USS Quincy’ destroyerinde bir araya geldi. (Getty)
Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz Al Suud ve ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, 14 Şubat 1945 tarihinde ABD ‘USS Quincy’ destroyerinde bir araya geldi. (Getty)
TT

Kral Abdulaziz’den Roosevelt’e: Araplar topraklarını teslim etmektense ölmeyi tercih ederler

Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz Al Suud ve ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, 14 Şubat 1945 tarihinde ABD ‘USS Quincy’ destroyerinde bir araya geldi. (Getty)
Suudi Arabistan Kralı Abdulaziz Al Suud ve ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, 14 Şubat 1945 tarihinde ABD ‘USS Quincy’ destroyerinde bir araya geldi. (Getty)

Joanna Al-Halabi
Suudi Arabistan’ın kurucusu Abdulaziz Al Suud bundan yaklaşık 75 yıl önce, ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt ile Süveyş Kanalı’ndaki USS Quincy destroyerinde önemli bir toplantı yaptı.
ABD dış politikasının resmi belgelerini yayınlamaktan sorumlu resmi organ olan ABD Tarih Ofisi (Office of the Historian), toplantıya ilişkin bir belgeyi yayınladı.
Roosevelt söz konusu dönemde Yalta’da ileri gelen Arap liderlerle bir araya geldiği bir konferanstan dönüyordu ve bu görüşme Suudi Arabistan Kralı ile ABD Başkanı arasındaki ilk toplantıydı. Görüştüğü kişiler arasında Mısır Kralı 1. Faruk ve Etiyopya İmparatoru Haile Selassie de vardı.
Roosevelt ve Abdulaziz arasındaki toplantıda, Arap sorunları üzerinde duruldu. Kral, Fransız sömürgeciliği altında olan Lübnan ve Suriye de dahil olmak üzere Arap halklarının topraklarını koruma ve yaşama haklarına dikkati çekti. Roosevelt ise Kral ile görüşmesi sırasında, Arap ülkeleri de dahil olmak üzere tarım ve su kaynaklarının geliştirilmesine olan ilgisini dile getirdi.
Toplantının büyük bir kısmında Kral ve Başkan, Filistin meselesini, Yahudi göçünü ve Filistin halkının kendi topraklarında barış içinde yaşama hakkını ele aldı.
İki taraf arasında imzalanan Quincy Anlaşması, o günlerde ortaya çıktı. Kral Abdulaziz, 14 Şubat’ta Arapça nüshaya imza attı ve Başkan Roosevelt de ertesi gün İskenderiye’de İngilizce metni imzaladı. Anlaşma daha sonra Başkan Harry S. Truman’a sunuldu.
Quincy toplantısına ilişkin ABD belgesi 3 bölüme ayrılıyor. İlk bölümde diyalogun başlangıcı var. Roosevelt, Kral’ın Avrupa’dan kovulan ‘Yahudi mülteciler’ sorunuyla ilgili tavsiyelerini sorduğunda aldığı yanıt ‘yaşamlarını, kovuldukları alanlarda sürdürmeleri gerektiği’ yönünde oldu. Evleri yıkılan ve kendi ülkelerinde yaşama fırsatına sahip olmayanlara gelince; Kral onlara zulüm gördükleri ülkelerde yaşayacakları bir yer verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kral, Roosevelt’e Arap meselesini ve topraklarında yaşama ilişkin meşru haklarını sunarken ABD Başkanı’na Arapların ne Filistin’de ne de başka bir ülkede Yahudilerle iş birliği yapmayacaklarını iletti. ABD belgesinde, Arapların varlığına yönelik artan tehdide ve Yahudi göçünün devam etmesi ve toprakların Yahudiler tarafından satın alınmasından kaynaklanan krize dikkat çekildi. Kral, Arapların topraklarını Yahudilere teslim etmek yerine ölmeyi tercih edeceklerini vurguladı.
Belgeye göre Kral Abdulaziz, ABD Başkanı’na ‘Arapların umudunun müttefiklerinin onuruna ve ABD’nin adalet sevgisine dayandığını ve kendilerini desteklemesini beklediklerini’ ifade etti.
Roosevelt, Suudi Arabistan Kralı’na ‘Araplara karşı Yahudilere yardım etmek için hiçbir şey yapmayacağı ve Araplara karşı düşmanca bir adım atmayacağı’ yanıtını verdi. Ancak aynı zamanda Kongre’den yayınlanan adımları ve kararları engellemenin ve basının herhangi bir konudaki görüşünü önlemenin imkansız olduğunu da kaydetti.
ABD belgesinde, Kral Abdulaziz’in ABD Başkanı’na teşekkürlerini ilettiği, Arapların ve Filistin’in durumunu açıklamak için ABD ve İngiltere’ye bir Arap misyonu gönderme önerisi de yer aldı. Fikir, Roosevelt tarafından memnuniyetle karşılandı ve bunun son derece iyi bir öneri olduğunu, çünkü ABD ve İngiltere’de birçok insanın yanlış yönlendirildiğini ifade etti. Kral ise bu misyonun insanları bilgilendirmek için faydalı olacağını ancak en önemli durumun Arap halkına yönelik özel politikası hakkında söyledikleri olduğunu kaydetti.
Belgenin ikinci kısmına gelince… Kral Abdulaziz, İngiltere’nin Filistin’i ve Irak’ı sömürdüğü dönemde, 20 yıldan uzun bir süredir Fransız sömürgeciliği altında kalan Suriye ve Lübnan’ın bağımsızlığı sorunuyla ilgili endişelerinden bahsetti. ABD belgesine göre Kral, Roosevelt’e ABD’nin bu konudaki tavrını sordu. Başkan, Fransa’nın kendisine Suriye ve Lübnan'ın bağımsızlığını garanti eden resmi bir yazı teslim ettiğini, sözlerine saygı duyması için Fransa’ya her zaman yazabileceğini söyledi. Lübnan, o dönemde bağımsızlığını ilan etmiş ancak Fransa ordusu 1946’ya kadar Lübnan veya Suriye topraklarından çekilmemişti. Roosevelt, Fransızların bu iki ülkenin bağımsızlığını engellemesi halinde ABD hükümetinin güç kullanmadan tüm desteği vereceğini de söyledi.
ABD belgesinin üçüncü ve son kısmına göre Kral Abdulaziz ve Roosevelt’in gündeminde tarım vardı. ABD Başkanı, su kaynaklarını geliştirme ve ekili arazileri artırma meselesine önem verdiğini belirtirken Arap ülkeleri de dahil olmak üzere birçok ülkede savaşın sona ermesinin ardından bu alanlarda gelişme kaydetmeye dair umudunu dile getirdi. Araplarını sevdiğini belirten Roosevelt, Kral’a da ekili arazinin çölleşmeyi azaltacağını ve daha büyük bir nüfus sağlayacağını hatırlattı. Daha sonra Kral Abdulaziz, eğer Yahudiler bu refahı miras alacaksa ülkesinde tarımı geliştirmeye hevesli olmadığını vurguladı.
Suudi Arabistan, o günden itibaren Arap meselelerine, özellikle de Filistin meselesine destek vermekten geri durmadı. Öyle ki Riyad, İsrail’in Filistin topraklarının bazı bölgelerini ilhak planını reddettiğini belirterek “1967 yılında işgal edilen Filistin Devleti topraklarının bazı bölgelerinin ilhak edilmesi, uluslararası meşruiyet kararlarına açık bir saldırıdır. Bölgede barış sürecini sürdürme, güvenlik ve istikrarı sağlama fırsatını tehdit eden tehlikeli bir tırmanıştır” açıklamasında bulundu.
1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti’nin kurulması, Filistin halkının haklarını tamamen elde etmeleri için mutlak destek sağlanması gerektiğini ifade etti. Suudi Arabistan, ilhakın Birleşmiş Milletler sözleşmesinin ilgili kararlarının ve uluslararası hukuk ilkelerinin çirkin bir ihlali olduğunu vurguladı.
Kral Abdulaziz bin Suud ve Franklin D. Roosevelt’in toplantısının 75’inci yıl dönümünde, 2020 yılının başlarında yeniden gündeme geldi.
Suudi Arabistan’ın Bahreyn Büyükelçisi Prens Sultan bin Ahmed bin Abdulaziz ve Roosevelt’in torunu, Cidde İslam Limanı’nda ABD ‘USS Quincy’ destroyerinde bir araya geldi.



Budeyvi: Körfez ülkeleri ortak füze kalkanı kurulmasını görüşüyor

Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi, Manama'da gazetecilerle bir araya geldi (Şarku'l Avsat)
Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi, Manama'da gazetecilerle bir araya geldi (Şarku'l Avsat)
TT

Budeyvi: Körfez ülkeleri ortak füze kalkanı kurulmasını görüşüyor

Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi, Manama'da gazetecilerle bir araya geldi (Şarku'l Avsat)
Körfez İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi, Manama'da gazetecilerle bir araya geldi (Şarku'l Avsat)

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi,  yarın  (Çarşamba) Bahreyn’de yapılacak liderler zirvesine hazırlanan altı Körfez ülkesinin, füze saldırılarına karşı birleşik bir savunma sistemi oluşturmayı ve Konsey ülkelerini koruyacak ortak bir “füze kalkanı” kurmayı görüştüklerini açıkladı.

Budeyvi, Bahreyn’in başkenti Manama’da, 46. Körfez Zirvesi’nin başlamasından önce medya temsilcileriyle yaptığı söyleşide, ortak Körfez savunmasının, liderlerin çarşamba günü ele alacağı en önemli başlıklardan biri olacağını belirtti.

Bölgesel gerilim gölgesinde zirve

Genel Sekreter, zirvenin bölgedeki son gelişmeler ışığında gerçekleştiğini, özellikle Katar’ın İran ve İsrail tarafından düzenlenen iki saldırıya maruz kalmasının Körfez ülkelerini ciddi şekilde endişelendirdiğini ifade etti.

İran, 23 Haziran 2025’te Katar’daki El-Udeyd Hava Üssü dâhil olmak üzere Katar ve Irak’taki bir dizi ABD üssüne füze saldırısı düzenlemişti. Tahran yönetimi bu saldırının, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerini hedef alan operasyonuna bir yanıt olduğunu açıklamıştı.

Ardından 9 Eylül 2025’te İsrail savaş uçakları, Doha’da Hamas heyetinin müzakere ofisinin bulunduğu bir binayı hedef almıştı.

Budeyvi, bu saldırıların ardından Körfez İşbirliği Konseyi liderlerinin Doha’da dayanışma toplantısı düzenlediğini ve Körfez topraklarının benzer saldırılardan korunması için savunma bakanlarını olağanüstü toplantıya çağırdıklarını söyledi.

Beş maddelik savunma paketi

Genel Sekreter, Doha’daki toplantıda Körfez savunma bakanlarının beş savunma tedbiri üzerinde uzlaştığını açıkladı ancak bu önlemlerin ayrıntılarına değinmedi. Budeyvi, bu adımların, ortak Körfez askeri iş birliğini ilerletmeyi ve güçlendirmeyi hedeflediğini vurguladı.

Ayrıca Körfez ülkelerinin ortak bir füze kalkanı sistemi kurma yönünde çalışma yürüttüğünü söyleyen Budeyvi, bu konuda ilgili üretici ülkelerle müzakerelerin de yapıldığını belirterek, “Yakın zamanda bir çözüme ulaşmayı umut ediyoruz” dedi.

Serbest ticaret anlaşmaları gündemde

Budeyvi, medya toplantısında Körfez’in dünya ülkeleriyle serbest ticaret anlaşmaları yapma çabalarına da değindi. Yakında Pakistan, Yeni Zelanda ve Güney Kore ile yeni serbest ticaret anlaşmalarının imzalanacağını açıkladı.

Birleşik Krallık ile yürütülen müzakerelerde ise önemli ilerleme kaydedildiğini belirten Budeyvi, anlaşmanın tamamlanması için “çok az bir bölümün kaldığını” ifade etti.

Genel Sekreter, Körfez–İngiltere ortaklığının uzun bir iş birliği ve karşılıklı güven tarihine dayandığını, gelecekte ise ortak çıkarlar temelinde daha kapsamlı siyasi koordinasyon, güvenlik ve savunma alanlarında iş birliği, ekonomik ve yatırım ortaklıkları ve kültürel değişimi içeren geniş bir ortaklık vadettiğini söyledi.

46. Körfez Zirvesi Bahreyn’de

Körfez liderleri, Bahreyn’de düzenlenecek 46. Körfez Zirvesi sırasında bölgesel ve uluslararası gelişmeleri, ayrıca Körfez ortak çalışma mekanizmalarının güçlendirilmesini ele alacak. Bu zirve, 25 Mayıs 1981’de Konsey’in kuruluşundan bu yana Bahreyn’in ev sahipliği yaptığı sekizinci KİK zirvesi olacak.


Veliaht Prens: 2026 bütçesi, vatandaşın menfaatini önceliyor

Veliaht Prens ve Başbakan, 2026 bütçesini onaylamak üzere oturuma başkanlık ediyor (SPA)
Veliaht Prens ve Başbakan, 2026 bütçesini onaylamak üzere oturuma başkanlık ediyor (SPA)
TT

Veliaht Prens: 2026 bütçesi, vatandaşın menfaatini önceliyor

Veliaht Prens ve Başbakan, 2026 bütçesini onaylamak üzere oturuma başkanlık ediyor (SPA)
Veliaht Prens ve Başbakan, 2026 bütçesini onaylamak üzere oturuma başkanlık ediyor (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 2026 yılı bütçesinin “vatandaşın menfaatinin hükümetin önceliklerinin başında geldiğini” vurgulayarak, ülkede elde edilen büyük kazanımların “Allah’ın lütfuyla, ardından Kral Selman’ın yönlendirmeleri ve Suudi kadın ve erkeklerinin çabaları sayesinde” gerçekleştiğini söyledi.

Veliaht Prens, Bakanlar Kurulu’nun önümüzdeki yılın bütçesini onaylamasının ardından yaptığı açıklamada, Suudi ekonomisine ilişkin olumlu göstergelerin 2030 Vizyonu doğrultusunda yürütülen kesintisiz reformların devamı niteliğinde olduğunu belirtti. İlk tahminlere göre, 2026’da reel gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 4.6 oranında büyümesi bekleniyor. Bu büyüme; ekonomik büyümeyi sürüklemeye devam eden ve yüzde 4.8 artış kaydeden petrol dışı faaliyetlerle destekleniyor.

Veliaht Prens, hükümetin ekonomik büyümeyi destekleme ve mali sürdürülebilirliği koruma yönündeki çabalarını sürdürdüğünü ifade ederek şunları söyledi:

“Hükümet, ekonomik büyümeyi güçlendirmek ve kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini korumak için küresel dalgalanmalara karşı yerel ekonominin direncini artıran sürdürülebilir kalkınma hamlelerine devam etmektedir. Bu yaklaşım, uzun vadeli planlamaya dayanan esnek ve disiplinli mali, ekonomik ve sosyal politikalar ile egemen borç stratejisi kapsamında finansman araçlarının yöntemsel kullanımını esas almaktadır.”

Muhammed bin Selman, 2030 Vizyonu’nun ilanından bu yana gerçekleştirilen yapısal dönüşümün; petrol dışı faaliyetlerde büyüme oranlarını iyileştirdiğini, enflasyonun küresel seviyelerin altında tutulmasına katkı sunduğunu, iş ortamının gelişmesini sağladığını ve özel sektörün kalkınmada daha etkin bir ortak hâline gelmesini teşvik ettiğini belirtti. Ayrıca Krallığın ekonomik ve yatırım merkezi olarak konumunu pekiştirdiğini vurguladı.

Veliaht Prens, “2026 bütçesi, hükümetin yerel ekonominin dayanıklılığını ve esnekliğini artırma yönündeki kararlılığını teyit ediyor. Krallık, ekonomik çeşitliliği artırmaya, yatırımları teşvik etmeye ve ekonomik dönüşüm sürecini 2030 hedefleriyle uyumlu şekilde hızlandırmaya devam edecektir” dedi.

Açıklamasında Kamu Yatırım Fonu’nun (PIF) 2030 Vizyonu’nun hedeflerini destekleme rolüne değinen Muhammed bin Selman, fonun stratejik ve gelecek vadeden sektörlerin geliştirilmesini, küresel ekonomik ortaklıkların güçlendirilmesini ve uzun vadede kamu maliyesinin sürdürülebilirliğinin desteklenmesini sağlayacağını ifade etti. Ayrıca Ulusal Kalkınma Fonu ve bağlı kalkınma fonlarının, devlet bütçesinin tamamlayıcısı olarak büyümeyi ve ekonomik çeşitliliği teşvik etme görevlerini sürdüreceğini söyledi.

Veliaht Prens, Krallığın insan kaynağına yatırım yapma, kapsamlı kalkınmayı gerçekleştirme, çeşitli alanlarda öncülük etme ve içte-dışta insani yardımları sürdürme konusundaki kararlılığını da vurguladı.


Riyad ve Moskova... Petrolün ötesine geçen ve enerji piyasalarının istikrarını pekiştiren stratejik bir ortaklık

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ve Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Ortak Bakanlar Komitesi toplantısına başkanlık etti. (X)
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ve Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Ortak Bakanlar Komitesi toplantısına başkanlık etti. (X)
TT

Riyad ve Moskova... Petrolün ötesine geçen ve enerji piyasalarının istikrarını pekiştiren stratejik bir ortaklık

Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ve Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Ortak Bakanlar Komitesi toplantısına başkanlık etti. (X)
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ve Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Ortak Bakanlar Komitesi toplantısına başkanlık etti. (X)

Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki Yatırım ve İş Forumu sone erdi. Yoğun bir stratejik diyalog gününü geride bırakan forum, iki ülke arasındaki ortaklığı petrol koordinasyonunun ötesine taşımayı hedefliyor.

9. Ortak Bakanlar Komitesi toplantısı kapsamında düzenlenen forum, artan ticaret hacmiyle desteklenen ekonomik ve yatırım iş birliğini derinleştirme yönündeki ortak iradeyi vurguladı.

Forum, Riyad’da Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ile Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak tarafından açıldı. Açılışa Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan da katıldı. Forumda, iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğini güçlendirmek amacıyla üst düzey yetkililer, uzmanlar ve yatırımcılardan oluşan bir heyet yer aldı.

sdcfg
Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman, Suudi Arabistan – Rusya Yatırım ve İş Forumu'nun açılışında bir konuşma yaptı. (X)

Enerji ve Yatırım bakanlıkları tarafından düzenlenen forumda konuşan Prens Abdulaziz bin Selman, OPEC+ ittifakının üye ülkelerin maksimum üretim kapasitesini değerlendirmek için benimsediği yeni mekanizmayı ‘dönüm noktası’ olarak nitelendirdi. Prens, mekanizmanın ‘adil ve şeffaf’ olduğunu vurgulayarak, piyasaların istikrarına katkı sağlayacağını ve üretime yatırım yapanlar için bir ödül niteliği taşıdığını belirtti.

Prens Abdulaziz bin Selman ile Aleksandr Novak, Suudi Arabistan – Rusya Ortak Bakanlar Komitesi toplantısına da başkanlık etti. Toplantıda, enerji, ticaret ve ekonomi, yatırım, uzay, sanayi ve maden kaynakları, sağlık, eğitim, medya, kültür, spor, turizm, ulaştırma, konut, tarım gibi birçok kritik alanda iş birliğini geliştirmeye yönelik gündem konuları ele alındı.

Her iki taraf da, iki ülke arasındaki ortak ilgi alanlarındaki iş birliğinin sürekli olarak ilerlemesinden duydukları memnuniyeti dile getirdi. Taraflar, ekonomilerin gelişimine katkı sağlayacak ortaklığı güçlendirme isteklerini vurguladı ve özellikle Suudi Arabistan – Rusya İş Forumu ile Ortak İş Konseyi toplantılarının başarılı geçmesini takdirle karşıladılar.

cdfgtr
Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Ortak Bakanlar Komitesi toplantısına katıldı. (RIA Novosti)

Suudi Arabistan Odalar Birliği Başkanı Hasan bin Muceb el-Huveyzi, toplantının önemine ilişkin yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin ‘küresel enerji piyasalarında istikrar ve büyümeyi destekleyen önemli bir dayanak’ olduğunu vurguladı.

El-Huveyzi, stratejik ortaklık kapsamında son yıllarda madencilik, sanayi, tarım ve ileri teknoloji gibi kritik sektörleri kapsayacak şekilde önemli bir genişleme yaşandığını ve bunun iki ülkenin ekonomik kapasitesinin bütünleşmesini yansıttığını belirtti. Ayrıca, iki ülke arasındaki iş birliğinin somut şekilde büyüdüğüne dikkat çekerek, ticaret hacminin 3,8 milyar doları aştığını ve yüzde 60’lık bir artış kaydettiğini, bunun da özel sektörün iki ülkeye duyduğu güvenin bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Enerjiden ekonomik çeşitliliğe

Suudi Arabistan Şura Konseyi Üyesi Fadl bin Sad el-Buayneyn, forumun düzenlenmesini ‘iki ülke arasındaki ikili ilişkileri ve ekonomik ortaklığı derinleştirmenin bir aracı’ olarak nitelendirdi. Forumun, ekonomik ortaklığı güçlendirmeyi ve bu hedeflerin önündeki zorluklarla başa çıkmayı amaçladığını vurguladı.

El-Buayneyn, Suudi Arabistan ile Rusya arasındaki petrol koordinasyonunun ve OPEC+’nın rolünün enerji piyasalarının istikrarını sağladığını ifade etti. Ayrıca, ekonomik ortaklığı güçlendirmeye yönelik sistemli çalışmalar yürütüldüğünü belirterek, karşılıklı vize muafiyeti anlaşmaları ve doğrudan uçuşların başlatılması gibi somut sonuçların iş birliğinin potansiyelini gösterdiğini kaydetti.

fr
Suudi Arabistan – Rusya Yatırım ve İş Forumu katılımcıları (X)

Forumun çıktıları, Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak’ın Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda da teyit edildi. Novak, OPEC+ çerçevesindeki iş birliğinin sadece petrol piyasasıyla sınırlı olmadığını, bunun ‘küresel piyasalarda uzun vadeli istikrarı sağlayan güvenilir bir bölgesel ve uluslararası iş birliği platformu’ olduğunu vurguladı. İkili iş birliğinin enerji dışı büyük yatırım projelerini de kapsadığına dikkat çekti.

Mutabakat zaptı ve anlaşmalar

Suudi Arabistan – Rusya Yatırım ve İş Forumu kapsamında, Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman ile Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Suudi Arabistan Enerji Bakanlığı ile Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı arasında sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik düşük karbonlu kalkınma ve iklim değişikliği alanında iş birliğine dair bir mutabakat zaptı imzaladı. Mutabakat zaptı, iki ülke arasında iklim değişikliği alanında kapsamlı bir iş birliği çerçevesi oluşturmayı ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ile Paris Anlaşması’nın amaç ve ilkelerini destekleyerek ortak çıkarları güçlendirmeyi hedefliyor. Mutabakat zaptı, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletmeye yönelik teknolojiler ve çözümler, sera gazı emisyonlarını azaltma ve ortadan kaldırma faaliyetleri ile enerji verimliliğinin artırılması gibi alanları kapsıyor.

Forum kapsamında ayrıca, iki ülke vatandaşları için karşılıklı vize muafiyeti anlaşması imzalandı. Suudi tarafı adına anlaşmayı Prens Faysal bin Ferhan, Rus tarafı adına Novak imzaladı.

Enerji Bakanı ayrıca, Suudi Arabistan’daki Kral Abdulaziz Vakfı ile Rusya Federal Arşiv Ajansı arasında iş birliği anlaşmasını da imzaladı. Anlaşma kapsamında bilgi paylaşımı, seminer ve forum düzenleme, ilgili yayın ve broşürlerin değişimi ile deneyim ve ziyaretlerin paylaşılması öngörülüyor.

Aynı çerçevede, Rusya’nın en büyük paladyum ve nikel üreticisi Norilsk Nickel’in Satış ve Ticaretten Sorumlu Başkan Yardımcısı Anton Berlin, şirketin Suudi Arabistan’da madencilik projelerine katılma olasılığını değerlendirdiğini açıkladı. Anton Berlin, Suudi Arabistan’da dört sanayi bölgesi bulunduğunu ve bu bölgelerde potansiyel projeler üzerinde çalıştıklarını belirtti.

Anton Berlin, bu sanayi bölgelerinin avantajlarını da anlatarak, “Buralarda yatırımcılara vergi kolaylıkları sağlanıyor ve gerekli altyapı (enerji, gaz, su temini, atık su arıtma, yakıt istasyonu) mevcut. Özetle, yatırımcının ihtiyacı olan tek şey üretim tesisini kurmak” dedi.