Polonya'da ağzında sikke bulunan onlarca çocuk iskeleti ortaya çıkarıldı

Polonya'nın güneydoğusundaki bir köyün yakınlarında 16. yüzyıldan kalma bir mezarlık keşfedildi. Çoğunlukla çocukların gömülü olduğu mezarlıktaki bazı iskeletlerin ağızlarında sikkeler bulunuyordu

İskeletlerin bulunduğu köyün bir kısmı S19 otoyolunun açılabilmesi için temizleniyordu (Arkadia Firma Archeologiczna/Facebook)
İskeletlerin bulunduğu köyün bir kısmı S19 otoyolunun açılabilmesi için temizleniyordu (Arkadia Firma Archeologiczna/Facebook)
TT

Polonya'da ağzında sikke bulunan onlarca çocuk iskeleti ortaya çıkarıldı

İskeletlerin bulunduğu köyün bir kısmı S19 otoyolunun açılabilmesi için temizleniyordu (Arkadia Firma Archeologiczna/Facebook)
İskeletlerin bulunduğu köyün bir kısmı S19 otoyolunun açılabilmesi için temizleniyordu (Arkadia Firma Archeologiczna/Facebook)

Polonya'nın Podkarpackie eyaletindeki Jeżowe köyü yakınlarında bir otoyol inşası için yapılan kazıda, 16. yüzyılın sonlarından kalma bir mezarlık keşfedildi.
İşçilerin iskeletleri bulmasının ardından alana Arkadia Arkeoloji Şirketi'nden arkeologlar çağırıldı.
Alanda 115 kişinin iskeletinin bulunduğu bunların yüzde 70 ile yüzde 80'inin çocuk olduğu açıklandı.

(Gminne Centrum Kultury w Jeżowem/Facebook)
Kalıntıların düzgünce yerleştirildiği ayrıca bazılarının ağzında sikkeler bulunduğu görüldü.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Arkeolog Katarzyna Oleszek, First News'a yaptığı açıklamada "Bu kesinlikle inançlarının bir işareti. Sikkeler ölü obolu ya da Kharaon'un obolları diye adlandırılır. Hıristiyanlık öncesi, eski bir gelenek. Ancak bu inanç uzun süre, hatta 19. yüzyıla kadar sürdü" dedi.

Yan yana gömülmüş 4 çocuğun kalıntısı (Arkadia Firma Archeologiczna/Facebook)
Antik Roma ve Yunan uygarlıklarında yapılan bu ritüelde, sikkelerin mitolojik Styx nehri üzerinde kayıkçılık yaparak ölenlerin ruhlarını ölüler dünyasına götüren Kharon'a ödeme ya da rüşvet olarak verildiğine inanılıyordu. 
Madeni paraların 1587'den 1632'ye kadar Polonya kralı olan Sigismund III Vasa'nın hükümdarlığında basıldığı belirlenirken, bazı madeni paraların 1648'den 1668'e kadar koltukta oturan John II Casimir dönemine ait olduğu ifade edildi.

(Gminne Centrum Kultury w Jeżowem/Facebook)
Oleszek alanın bir toplu mezar değil, Katolik kilisesi mezarlığı olduğunu belirterek "Bölge sakinleri nerede mezarlık olduğunu tam olarak biliyordu ve ölülerle ilgilendiler. Sikkeler dışında mezarlarda başka eşya bulunmadı. Gömülen diğer yetişkinler henüz keşfedilmemiş bölümlerde olabilir" dedi.
First News daha önce bölgede bir "çocuk mezarlığı" bulunduğu söylentilerinin olduğunu da aktardı.



İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
TT

İlk kez bir Antik Mısırlının tam genomu çözüldü

Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)
Üç boyutlu taramayla yüzü oluşturulan kişinin, ileri yaşlarda hayatını kaybettiği saptandı (Caroline Wilkinson/Liverpool John Moores Üniversitesi)

Bilim insanları ilk kez bir Antik Mısırlının tüm genomunu diziledi. Yaklaşık 4 bin 500 yıl önce yaşayan adamın kalıntıları, antik uygarlıktan gelen en eski genetik veriyi de sunuyor.

Uzmanlar, bölgenin sıcak iklimi DNA'nın kolayca bozunmasına yol açtığı için Antik Mısır'dan genetik kayıtlar bulmanın epey zorlu bir iş olduğunu söylüyor. Ayrıca bu toplumda yaygın olan mumyalama da yumuşak dokuları muhafaza etmesine karşın DNA'nın düzgün bir şekilde korunmasını engelliyor.

Bugüne kadar Antik Mısır'dan sadece üç kişinin genomunun bir kısmı dizilenmişti. Ayrıca bu kişiler uygarlığın daha geç dönemlerinde yaşamıştı. 

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (2 Temmuz) yayımlanan çalışmadaysa, bu örneklerden en az bin yıl daha önceye ait bir genom ilk kez tamamen dizilendi. 

Kahire'nin güneyindeki Nuwayrat köyünde 1900'lerin başında bulunan kalıntılar, kayaya oyulmuş bir mezarın içine yerleştirilmiş bir çömlek kabın içindeydi.

Liverpool John Moores Üniversitesi'nden Dr. Adeline Morez Jacobs liderliğindeki araştırmacılar, 4 bin 500 ila 4 bin 800 yıl önce yaşamış kişinin kemiklerini inceledi. Ayrıca dişinden aldıkları örneklerle genomunu dizileyen ekip, Antik Mısırlı hakkında eşsiz bilgiler elde etti.

VFDGH
Adamın kalıntılarını içeren çömlek 1902'de keşfedilmişti (Garstang Arkeoloji Müzesi/Liverpool Üniversitesi)

İlk piramitler inşa edilirken yaşayan kişinin kalıntıları, 44-64 yaşında ölen bir erkek olduğuna işaret ediyor. Makalenin yazarlarından Joel Irish, MÖ 2855 ila 2570'de hayatını kaybeden adam hakkında "Öldüğünde muhtemelen 60'lı yaşlarındaydı, ki bu o dönem için inanılmaz derecede ileri bir yaş" diyor.

Bilim insanları kişinin genetik materyalinin yüzde 80'inin beklendiği gibi Kuzey Afrika kökenine sahip olduğunu tespit etti. Ancak yüzde 20'si, Batı Asya ve Mezopotamya bölgesindeki insanlara dayanıyordu.

Araştırmacılar Antik Mısır ve Mezopotamya halkları arasında bir ilişki olduğunu uzun zamandır düşünüyordu. Arkeolojik bulgular bu etkileşime güçlü kanıtlar sunsa da bugüne kadar genetik bir veri elde edilememişti. 

Harvard Üniversitesi'nden Iosif Lazaridis, yer almadığı çalışmanın bulguları hakkında "Bu örnek bize, bu kadar erken bir tarihte Mısır'da çoğunlukla Kuzey Afrikalı soyundan gelen ancak Mezopotamya'dan da bir miktar soy katkısı olan insanlar olduğunu söylüyor" diyor: 

Bu coğrafi açıdan mükemmel derecede mantıklı.

Araştırmacılar bulunan kemiklerde artrit ve osteoporoz belirtilerinin yanı sıra yaşamının büyük bölümünde aşağı baktığını ve öne doğru eğildiğini gösteren işaretler tespit etti. Ayrıca kollarını uzun süre önünde tuttuğunu, ağır malzemeler taşıdığını ve sert yüzeylere oturduğunu gösteren bulgulara rastlandı. 

Ekip bu verilere dayanarak bu kişinin ağır işçilik yaptığı ve muhtemelen çömlekçi olduğu sonucuna vardı. Irish çömlekçi çarkının da Mısır'a bu dönemde geldiğini söyleyerek ekliyor:

Öte yandan bir çömlekçiye genellikle böyle üst sınıf bir cenaze töreni düzenlenmez. Belki de olağanüstü yetenekli ya da başarılı olduğu için sosyal statüsü yükselmişti.

Bilim insanları Antik Mısır ve Mezopotamya ilişkisine ışık tutan yeni çalışmanın sadece tek bir genom örneğine dayandığına ve daha fazla kanıt bulmayı beklediklerine değiniyor. Bu sayede iki bölgede yakın zamanda ortaya çıkan yazının kökenlerini ve farklı toplumlar arasındaki göçleri daha iyi anlamayı umuyorlar.

Makalenin ortak yazarı Dr. Linus Girdland-Flink "Bu, insan genetik varyasyonu bulmacasının sadece bir parçası: Bugüne kadar yaşamış her insan ve onların genomu bu bulmacanın benzersiz bir parçasını oluşturuyor" diyerek ekliyor:

Hiçbir zaman herkesin genomunu dizileyemeyeceğiz ancak insanlık tarihinde bugün kim olduğumuzu şekillendiren önemli olayları doğru bir şekilde yeniden yapılandırmak için dünyanın dört bir yanından yeterince çeşitli örnek toplamayı umuyoruz.

Independent Türkçe, CNN, New Scientist, Nature