Irak’ta siyasi ihtilaflar erken seçim meselesinde çözümü engelliyor

Irak Meclisi Hukuk Komisyonu üyelerinin katıldığı bir oturum. (Irak Meclisi resmi Facebook hesabı)
Irak Meclisi Hukuk Komisyonu üyelerinin katıldığı bir oturum. (Irak Meclisi resmi Facebook hesabı)
TT

Irak’ta siyasi ihtilaflar erken seçim meselesinde çözümü engelliyor

Irak Meclisi Hukuk Komisyonu üyelerinin katıldığı bir oturum. (Irak Meclisi resmi Facebook hesabı)
Irak Meclisi Hukuk Komisyonu üyelerinin katıldığı bir oturum. (Irak Meclisi resmi Facebook hesabı)

Ahmed es-Suheyl
Irak’ta erken seçim meselesi, ülkenin eski Başbakanı Adil Abdulmehdi’nin istifasına neden olan Ekim 2019 protestolarının başlıca talepleri arasında bulunmasına rağmen yasama ve yürütme organları meselenin çözümüne dair şu ana kadar ciddi bir adım atmış değil. Bu durum, meselenin erkenden ele alınmasının imkanı ve siyasi partiler arasındaki ihtilaflar ile sistemsel sorunların meseleyi çözümsüz bırakıp bırakmayacağı hakkında birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
Gözlemciler, Irak Meclisi’nin Kasım 2019’da onayladığı yeni Seçim Yasası’nın birinci adım olmanın ötesine geçmediğini ancak meselenin çözümü için bunu başka adımların ve düzenleyici uygulamaların da takip etmesi gerektiği görüşündeler. Ancak kasım ayından bu yana siyaset sahasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle bu yönde bir adım atılamadı.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi’nin erken seçimle ilgili sürekli tekrarladığı vaatlere rağmen eldeki veriler seçim yasası meselesinin çözülememesinin sistemle ilgili sorunların yanı sıra Yüksek Seçim Komiserliği’ne gerekli mali ödeneklerin ayrılmaması ve Federal Mahkeme üyelerinden birinin eksik olmasından kaynaklandığını gösteriyor.

Seçim bölgeleriyle ilgili ihtilaflar
Siyasi gruplar arasındaki ihtilaflı meselelerin başında seçim bölgeleri ve meclisteki koltukların bu bölgelere dağıtılmasına ilişkin Seçim Yasası’na yapılacak eklemeler geliyor. Buna göre siyasi taraflar, seçim bölgelerinin Seçim Yasası’nda nasıl belirleneceği noktasında anlaşamıyorlar.
Siyasiler ve milletvekilleri, siyasi grupların bu konuda çeşitli görüşlere sahip olduklarına işaret ediyorlar. Bu görüşlerden bazıları, her ilde bir seçim bölgesinin esas alınmasını veya bir ilin mecliste sahip olduğu koltuk sayısı kadar birden fazla seçim bölgesine bölünmesi yönünde. İllerin seçim bölgelerine ayrılmasıyla ilgili olarak, örneğin Basra iline mecliste ayrılan koltuk sayısı kadar Basra içinde seçim bölgesi oluşturulması ve vatandaşların sadece içinde bulunduğu seçim bölgesindeki adayları tercih edebilmesi öngörülüyor. Bunun yanı sıra seçim mekanizması üzerinde de ihtilaflar var. Zira oylamanın, seçim listeleri üzerinden mi yoksa doğrudan mı yapılacağı noktasında tartışmalar mevcut.
Irakiye Koalisyonu Milletvekili Hüseyin Arab, Independent Arabia’ya verdiği demeçte şunları söyledi:
“Devam eden toplantılarda Yüksek Seçim Komiserliği’nin bu görevi ne ölçüde yürütme gücüne sahip olduğu tartışılıyor. Toplantılarda iller birden fazla seçim bölgesine mi bölünmeli veya her ilde tek seçim bölgesi mi esas alınmalı yoksa her bir seçim bölgesine bir sandalye mi düşmeli yönündeki tartışmalar sürüyor. İllerin seçim bölgelerine bölünmesinde hangi kriterlerin esas alınacağı meselesi siyasi partiler arasındaki sorunlardan biridir. Bu çerçevede en ikna edici çözüm, illeri seçim bölgelerine bölme işleminin bağlı ilçelerin durumu ve illerdeki nüfus dağılımı göz önünde bulundurularak yapılmasıdır.”
Arab, erken seçimlerin yapılmasını reddeden siyasi taraflarla ilgili olarak “Meclisteki koltuğunu kaybetmekten korkanlar erken seçimlerin yapılmasını istemiyor. Irakiye Koalisyonu’nun öncelikli meselesi erken seçimlerin desteklenmesidir” ifadelerini kullandı.

Dolaylı ret
Irak’ta şu ana kadar erken seçimlere karşı hiçbir siyasi grup alenen karşı çıkmasa da milletvekilleri, bazı grupların birçok münasebetle seçimin yapılmasına yönelik itirazlarını dolaylı yollardan yaptığını ve kamuoyunda artık bununla ilgili bir talep oluştuğu için itirazlarını doğrudan dile getirmekten çekindiklerini belirtiyorlar.
Sairun Koalisyonu Milletvekili Bedr ez-Ziyadi de yerel bir haber ajansına şu açıklamalarda bulundu:
“Irak’ın içinde bulunduğu krizlerin tek çözümü, erken seçimlerden ve bağımsız ve profesyonel bir seçim komiserliğinden geçmektedir. Doğrusu bütün siyasi gruplar bu seçimlerin yapılmamasını istiyorlar. Siyasi gruplar, erken seçimlere gitmeden durumun mevcut haliyle kalması taraftarı. Bu nedenle yeni seçim yasasının geçmesini engelleyenlerin olduğu görülüyor.”
Kürdistan Demokrat Partisi’nden (KDP) Arafat Kerm ise Twitter hesabından paylaştığı mesajda şunları söyledi:
“Siyasi geleceğinden endişe eden partiler erken seçimlerin düzenlenmesini engelleyecek. Önceki seçimlerde olduğu gibi koltuklarını hileyle güvence altına almaları halinde bundan vazgeçerler.”

Kaybetme korkusu
Gözlemciler, seçim bölgeleriyle ilgili kanunun belirlenmemesinin bazı siyasi gruplara seçim tarihlerinin ertelenmesiyle ilgili manevra alanı tanıdığına işaret ederek söz konusu grupların seçimlerin yakın bir zamanda yapılması halinde kaybetmekten korktuklarına dikkat çekiyor.
El-Irakiyye Üniversitesi Medya Profesörü Fadıl el-Cudrani ise seçimlerin erken yapılabileceğine ihtimal vermediğini söyledi:
“Uluslararası değişkenler ve ABD-İran çekişmesini göz önünde bulunduran Irak’taki İran destekli güçler, erken seçim gibi bir maceraya girişmeme ve Meclis’teki mevcut ağırlığını kaybetmemeye çalışacaktır. Kazimi hükümeti ile İran destekli gruplar arasında uyumluluğun olmaması, erken seçim meselesinde çözüme ulaşılmasının önünde ilave bir engel oluşturuyor. Seçimlerin yapılması için sürecin hızlandırılması çağrısında bulunan çevreler dürüst değil. Çünkü bu çevreler ekim gösterileri sonrasında halkın desteğini kaybettiler ve bu nedenle son seçimde elde ettikleri kazanımlara sıkı sıkıya tutunmak istiyorlar. Erken seçimlerden önce kontrol dışı silahlar, istikrarsızlık, silahlı kolları bulunan partilerin tahakkümü, devletin askeri kurumlarının yeniden yapılandırılması gibi meselelerin çözülmesi gerekir.”

Ödenek ayırma sorunu
Yüksek Seçim Komiserliği eski Başkanı Adil el-Lami, Independent Arabia’ya verdiği demeçte “Komiserlik, seçimleri birkaç ay içinde düzenleyebilecek teknik imkanlara sahip. Fakat bu konuda bir siyasi iradenin olmayışı başlıca bir engel oluşturuyor” diye konuştu.
Lami sözlerini şöyle sürdürdü:
“Seçim Yasası çıkmış sayılmaz çünkü henüz Meclis’te onaylanmadı. Bunun yanı sıra siyasi gruplar, seçim bölgeleriyle ilgili yasaya yapılacak eklemeleri tamamlama noktasında ciddiyetsizlik gösteriyorlar. Bazıları da Federal Mahkeme’nin bir üyesinin eksik olması nedeniyle aksaklık yaşandığını söylüyor. Bu temelsiz bir iddiadır.”
Nüfus sayımına ilişkin de açıklamalarda bulunan Lami, “Önceki seçimlerde nüfus sayımı yapılmadı. Ancak buna rağmen Ticaret ve Planlama bakanlıklarının verileri üzerinden vekil sayılarında birçok değişiklik yapıldı. Nüfus sayımının yapılmaması seçim bölgelerinin belirlenmesini engellemez” dedi.
Lami, hukuki işlemlerin henüz tamamlanmamasına ilave olarak bütçenin onaylanmamasının erken seçimlerin önündeki temel sorun olduğunu söyledi. Lami, “Komiserliğin ihtiyaçlarının giderilmesi için 250 milyon dolar ayrılması gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Erken seçimle ilgili gelişmeleri yakından takip eden bir kaynak, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Başbakanlığa bağlı danışmanlar heyeti ile Maliye Komisyonu ve Meclis Başkanlığı Heyeti’nin ekonomik kriz ve öncelikli harcamalara ilişkin yaptığı ortak toplantıda, mevcut hükümetin öncelikleri arasında yer almasına rağmen erken seçimlere ödenek ayrılması hususuna değinilmedi.”

Erken seçimlerin düzenlenmesi için 4 temel esas
Seçimler üzerine çalışmalar yapan araştırmacı Abbas eş-Şerifi, “Erken seçimlerin yapılmasına yönelik gerçekçi girişimler yok. Hükümet düzeyinde bir niyet var ancak pratikte bir adım yok” dedi.
Şerifi, açıklamasının devamında şunları söyledi:
“Erken seçimlerin yapılması 4 temel esasa bağlıdır. Bunlardan sadece Seçim Komiserliği üyelerinin seçilmesi gerçekleşti. Fakat ödenek ayırmak, seçim yasasını ve Federal Mahkeme’nin üyelerini tamamlamakla ilgili geriye kalan esaslar duruyor. Siyasi ihtilaflar ve hukuki düzenlemelerle ilgili meselelerin çözülmemesi sebebiyle seçimlerin yapılamayacağını düşünüyorum. Halkın baskısı seçim yasasının bu yılın sonuna kadar hızlandırılmasını sağlayabilir. Fakat şu an böyle bir baskının olmaması siyasi gruplara manevra alanı ve oyalama fırsatı sunuyor.”



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.