Lübnan’da her 6 saatte bir intihar girişimi meydana geliyor

Lübnan’da bir vatandaşın çektiği maddi sıkıntılar nedeniyle intihar etmesinin ardından Beyrut'taki Hamra Caddesi'nde protesto gösterileri düzenlendi. (AFP)
Lübnan’da bir vatandaşın çektiği maddi sıkıntılar nedeniyle intihar etmesinin ardından Beyrut'taki Hamra Caddesi'nde protesto gösterileri düzenlendi. (AFP)
TT

Lübnan’da her 6 saatte bir intihar girişimi meydana geliyor

Lübnan’da bir vatandaşın çektiği maddi sıkıntılar nedeniyle intihar etmesinin ardından Beyrut'taki Hamra Caddesi'nde protesto gösterileri düzenlendi. (AFP)
Lübnan’da bir vatandaşın çektiği maddi sıkıntılar nedeniyle intihar etmesinin ardından Beyrut'taki Hamra Caddesi'nde protesto gösterileri düzenlendi. (AFP)

Carine Eliane Zahir
Lübnan’da son günlerde intiharlarda yaşanan artış, tehlike çanlarının çalmasına neden oluyor. Lübnanlılar artan intihar vakaları nedeniyle şaşkın. Nitekim Lübnanlıların çektiği sancılar, dayanılmaz bir raddeye ulaştı. Ölüm neredeyse tek seçenek haline gelirken halkın çektiği zulüm ise yaşama arzusunun yitirilmesine neden oluyor. Dolayısıyla, Lübnan halkından gelen, hayatın mali sıkıntılar altında ezildiğini gözler önüne seren şoke edici haberler devam ediyor.
Embrace Ulusal Manevi Destek ve İntiharı Önleme Yardım Hattı’na göre ülkede her üç günde bir Lübnanlı, 6 saatte bir de çeşitli milletlerden bir kişi intihar girişiminde bulunuyor. Ancak yüksek görünmeyen bu rakamlar Lübnan’daki gerçek tabloyu yansıtmıyor. Ne yazık ki Lübnan'daki intihar vakaları hakkında durumu kategorilere ayırmaya ve dini, sosyal gibi nedenleri sınıflandırmaya yardımcı olacak gerçekçi raporlar mevcut değil. İç Güvenlik Kuvvetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan son rakamlar, Lübnan'da 2018'in ilk altı ayında 100 intihar vakasının kaydedildiğini gösteriyor. Ancak sonraki dönemde, daha da bozulan ekonomik ve sosyal durum ile son aylarda intihar oranlarında endişe verici derecelere ulaşılmasına rağmen kesin bir istatistik yayınlanmadı.
Yılbaşından bu yana en az 130 bin kişi işini kaybetti. Ekonomik krizin kötüleşmesiyle, 2 milyondan fazla Lübnanlının durumunun yoksulluk sınırına gerileyeceği yönünde beklentiler var. Bazı faktörler, durumun Lübnanlılar üzerindeki psikolojik baskıyı artıracak raddeye geldiğini, geleceğin bulanık gözüktüğünü gösteriyor.

Lübnanlıları şaşkınlığa uğratan intihar vakaları
Acı ve çareslik nedeniyle meydana gelen her intihar vakasının vatandaşlar üzerinde ciddi etkileri oluyor. Bilhassa Ali’nin Hamra Caddesi’ndeki intiharı ve bir kağıda Ziyad Rahbani’nin şarkısının sözleri olan “Ben kafir değilim; kafir olan açlıktır” yazması, Lübnan toplumunu ciddi şekilde sarstı. Bu olay, geçinmekte zorluk çeken ve birçok sorun altında ezilen herkesi tedirgin etti. Bu tür faktörlerin intihara doğrudan yol açıp açmayacağı veyahut ardında psikolojik bir bozukluğun olup olmadığı tartışılmaya devam ediliyor.
Halk Sağlığı Bakanlığı Ruh Sağlığı Programı Başkanı Rabi Şemmai’ye göre çalışmalar, zor ekonomik ve yaşam koşulları eklendiğinde psikolojik bozukluğun intiharın birincil nedeni olabileceğini gösteriyor. Krizler de bu rahatsızlıkları artırıyor. Aynı zamanda kişinin belki de muzdarip olmadığı rahatsızlıklara bakılmaksızın tek başına ekonomik krizlerin intihara yol açabileceği de kaydediliyor.
Psikoterapi alanında uzman olan Nur Vakim sağlıklı olma, güvende hissetme ve iş sahibi olma gibi duyguların psikolojik sağlığı koruyucu faktörlerden olduğunu, yoksulluk, işsizlik ve yoksunluğun ise ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyen risk faktörlerini teşkil ettiğini söylüyor. Psikolojik bozuklukları olan, geçimini sağlayamayan insanlar ise doğal olarak intihar düşüncesine daha yatkın bir eğilim sergiliyor. Çalışmalar, intihar edenlerin çoğunun aslında depresyonda olduğunu, intiharın ise ekonomik krizin en belirgin etkisini teşkil ettiğini gösteriyor. Ancak ekonomik krizin başka belirtileri de mevcut.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, intihar girişiminde bulunan her 20 kişiden bir intiharı gerçekleştiriyor. Lübnan'da yapılan çalışmaların ortaya koyduğu en tehlikeli tablo ise Lübnanlı öğrenciler arasında da intihara meylin baş göstermeye başlaması. 12 ila 14 yaş arasındaki gençlerin yüzde 16'sı intihar etmeyi düşünüyor. Bu, Arap ülkelerindeki en yüksek orana tekabül ediyor. Embrace Hattı tarafından yapılan bir çalışmaya katılan öğrencilerin yüzde 13,5’i intihar girişiminde bulunduğunu itiraf etti. 

Erkeklerin intihar etme olasılığı daha yüksek
Konuyla ilgili veriler erkeklerin intihar etme olasılığının kadınlara oranla daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bunun sebebi ise toplumun ve kültürün ailenin geçiminden erkekleri sorumlu tutması. Bunun da erkekler üzerindeki baskıyı artırabileceği kaydediliyor. Nitekim toplumda erkeğin yüklendiği maddi baskının kadına yüklenenden daha fazla olduğu biliniyor. Dolayısıyla ailenin ihtiyaçlarını karşılayamama durumu gerginliğe, başarısızlık ve utanç duygularına yol açıyor. Bu da özellikle kişi psikolojik bozukluktan muzdarip ise intihar riskini artırıyor.

Lübnanlıların kaderi bu mu?
Bu tür vakaların artmasıyla insanlar omuzlarındaki baskının kendilerini de bu yola sürüklemesinden korkuyor. Zira Lübnanlıların büyük bir çoğunluğu, ülke krizin içindeyken yaşamakta zorlanıyor. Böyle acı verici bir sahnede her birinin durumla başa çıkmak için kendi savunma sistemleri bulunuyor. Ancak medya ve sosyal medyanın intihar olaylarını tüm detaylarıyla vurgulayarak Lübnanlıların omuzlarındaki yükü artırdığı ve durumu daha da kötü bir hale getirdiği, böylece ölümcül bir hata yaptığına şüphe yok. Aslında kişinin tam adı, yaşı ve ailesi hakkındaki ayrıntıları yayınlamaktan kaçınmak gerekiyor. Zira bunlar, yayınlanması ve dağıtılması mümkün olmayan kişisel bilgiler olarak gösteriliyor. Bu durum üzüntüyü artırıyor. Durumu daha da kötüleştirip insanların hayatını tehlikeye atmak yerine intihar edecek raddeye gelen herkese yardım eli uzatmak gerektiği belirtiliyor. Bu nedenle herkesin bir noktada sorumluluk alması ve intihar eden kişinin özel hayatına ait gereksiz ayrıntılara odaklanılmaması gerekiyor. Medyanın elinde bu durumu önlemek ve yardım etmek için iletişim kurarak olumlu müdahalede bulunma fırsatı mevcut.
Duruma dair gerçekleri saklama girişimi ise kabul edilebilecek bir şey değil. Zira yapılması gereken, söz konusu vakalara doğru ve düzgün bir şekilde ışık tutulmasıdır. Böylece Lübnanlılar arasındaki intiharlar önlenebilir. Bu noktada toplumu ölümcül bir tehlike ile tehdit etme hatasını yapmaktan kaçınmak için uyulması gereken bir dönüm noktası mevcut. Psikoterapi uzmanı Vakim’in ifadelerine göre sosyal medya, intihar düşüncesi olan insanlara yardım eden derneklerle iletişim kurmanın yollarını sunmada ve en fazla kişiye ulaşarak farkındalığı artırmada önemli bir rol oynuyor.



Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
TT

Gazze'nin güneyinde 13 evin enkazı altında kalan 55 Filistinlinin cesetlerinin çıkarılması süreci başladı

Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)
Bir akraba, Gazze şehrinin el-Tuffah mahallesinde sığınağa dönüştürülen okula düzenlenen İsrail bombardımanında bir gün önce hayatını kaybeden el-Nadir ailesi üyelerinin cenazeleri başında yas tutuyor (AFP)

Filistin haber ajansı Safa’nın haberine göre Sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta yıkılan 13 evin enkazı altında kalan 55 şehidin cesedini aramaya başladı.

Ajans, "Sivil Savunma ekiplerinin, uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde, Gazze şehrinin Rimal mahallesindeki bir evin enkazı altından Filistinli ailenin şehitlerinin cesetlerini çıkardığını" belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Safa’dan aktardığına göre "Gazze Şeridi'nde iki yıldır süren İsrail imha savaşının kurbanı olan 9 binden fazla şehit, halen evlerin enkazı altında gömülü kalmaya devam ediyor."


Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
TT

Ürdün, Suriye'deki DEAŞ mevzilerine yönelik saldırılara katıldı

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon savaş uçağı, 29 Mayıs 2014'te Eager Lion tatbikatı sırasında Ürdün'ün kuzeyindeki bir hava üssünün üzerinden uçuyor. [ABD Hava Kuvvetleri web sitesi]

Ürdün, Kraliyet Ürdün Hava Kuvvetleri aracılığıyla, dün sabah erken saatlerde Suriye'nin güneyindeki çeşitli DEAŞ mevzilerini hedef alan hassas hava saldırılarına katıldı.

Ürdün devletine ait el-Memleke TV internet sitesine göre, ABD ile iş birliği içinde gerçekleştirilen bu katılım, Suriye hükümetinin yakın zamanda katıldığı DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon operasyonlarının bir parçasıdır.

Bu operasyon, terörle mücadele çerçevesinde ve özellikle DEAŞ terör örgütünün güney Suriye'de yeniden yapılanıp kapasitesini güçlendirmesinin ardından, aşırılıkçı örgütlerin bu bölgeleri Suriye'nin komşularının ve bölgenin güvenliğini tehdit etmek için birer üs olarak kullanmasını önlemek amacıyla gerçekleştirildi.


El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
TT

El-Hakim, silahların devletle sınırlandırılmasını istiyor

Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)
Irak güvenlik güçleri, Suriye topraklarında bir operasyon düzenlediklerini ve DEAŞ liderlerini tutukladıklarını açıkladı (Hükümet medyası)

Irak'taki "Koordinasyon Çerçevesi" ittifakının liderlerinden Ammar el-Hakim, devletin güç kullanımında tekel sahibi olması gerektiğini belirterek, silahların ülkedeki karar vericiler üzerinde baskı aracı olarak kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

El-Hakim dün yaptığı konuşmada, "Silahlar, anayasaya uygun olarak, Irak halkının ve siyasi partilerinin iradesiyle, dışarıdan dayatmalarla değil, devletin elinde olmalıdır" dedi.

Hikmet Hareketi partisinin lideri el-Hakim, karar vericiler üzerinde baskı kurmak için devlet dışında silah kullanılmasına karşı olduğunu ifade etti.

El-Hakim'in partisinin liderlerinden Fahd el-Cuburi, "Washington, yeni hükümette grupların yer alması konusunda çekincelerini dile getirdi" dedi.

Son dönemde parlamentoda birkaç sandalye kazanan ve silahlı bir fraksiyon olan İmam Ali Tugayları ise "devletin elindeki silahların tekelleştirilmesini ve Haşdi Şabi Güçlerinin güçlendirilmesini" savundu. Tugayların genel sekreteri Şibl el-Zaidi, yaptığı açıklamada, "fraksiyonel güçlerin seçimlerdeki önemli zaferi, onları önemli bir sınavın önüne koyuyor" ifadelerini kullandı.