Libya Ulusal Ordusu, Cufra yakınlarında bir savunma sisteminin imha edildiği haberini yalanladı

Trablus'taki hükümet yanlısı güçler Sirte'ye ilerlemeye hazırlanıyor (Reuters)
Trablus'taki hükümet yanlısı güçler Sirte'ye ilerlemeye hazırlanıyor (Reuters)
TT

Libya Ulusal Ordusu, Cufra yakınlarında bir savunma sisteminin imha edildiği haberini yalanladı

Trablus'taki hükümet yanlısı güçler Sirte'ye ilerlemeye hazırlanıyor (Reuters)
Trablus'taki hükümet yanlısı güçler Sirte'ye ilerlemeye hazırlanıyor (Reuters)

Libya Ulusal Ordusu, Cufra yakınlarındaki bir savunma sisteminin imha edildiğini yalanladı ve bir kez daha Türkiye’yi ‘Libya'yı kontrol etmek amacıyla silahlı unsurlara’ destek vermekle suçladı.
Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı güçlerin açıklamasında, Sokna bölgesinde gerçekleştirilen bir hava saldırısı sırasında orduya ait bir savunma sisteminin imha edildiği kaydedildi. Hükümete yakın yerel basın organlarının bir askeri kaynaktan aktardığına göre Cufra hava üssünün yakınlarında bulunan Sokna’da ulusal orduya ait Rus yapımı bir savunma sistemi düzenlenen hava saldırıları sonrasında imha edildi.
Libya Ulusal Ordusu’nun kaynakları bu haberleri yalanladılar ve ordunun kontrolünde olan mevkilerin dün herhangi bir şekilde bir hava saldırısına veya baskına maruz kalmadığını belirttiler. Bununla birlikte taraflardan herhangi bir resmi açıklamada gelmedi.
Ulusal Ordu’ya bağlı Askeri Enformasyon Birimi’nin Facebook sayfası üzerinden “Şeytan Müttefiki” başlıklı bir video yayınlandı. Ayrıca yapılan açıklamada belgesel niteliğinde olan bu videonun Türklerin Libya'yı kontrol etmek amacıyla silahlı milislere destek vermeye devam ettiği belirtildi. Türkiye'nin Libya topraklarında operasyonlara karışmasının yeni bir şey olmadığına işaret edilen açıklamada, milisleri dronlar, zırhlı araçlar ve mühimmat ile destekleyen Türkiye'nin uzun bir süredir bu faaliyetlerde bulunduğu belirtildi. Ayrıca açıklamada, Türkiye’nin yabancı savaşçıların Suriye'den Libya'ya nakli için bir hava köprüsü kurduğu ifade edildi.
Serrac, dün hükümet yetkilileriyle gerçekleştirdiği toplantıda Türk şirketlerinin ve yatırımlarının ülkeye geri dönüşü konusunu tartıştı. Serrac yaptığı açıklamada, ülkenin yaşadığı olağanüstü koşullar nedeniyle tamamlanmamış olan altyapı projelerinin ele alındığına dikkati çekti. Bunların başında elektrik ve enerji projelerinin yanı sıra vatandaşlara etkili ve hızlı hizmet verilmesine katkıda bulunacak yeni projeler yer alıyor. Projelerin yeniden aktive edilmesi için çalışmaya devam etmenin önemini vurgulayan es-Serrac, bu geri dönüşün iki ülke arasında dengeli bir ortaklık sürecinin başlangıç ​​noktasını oluşturduğunu ifade etti.
Öte taraftan Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin Libya Ulusal Ordusu’na ‘başkent Trablus'un çeşitli bölgelerine mayın döşediği’ yönündeki suçlamalarının sonrasında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Ulusal ordu kuvvetlerine bağlı güçler tarafından sivil mahallelere dağınık şekilde yerleştirilen mayınlar olası bir uluslararası hukuk ihlalidir. Bu mayınlar geçen mayıs ayından beri 81 sivil ve 57 sivil olmayan kişinin hayatını kaybetmesine sebep oldu.”
Libya Uluslararası İzleme Komitesi’nin ekonomik işleriyle ilgilenen çalışma ekibi tüm Libyalı tarafları, Ulusal Petrol Şirketi'nin çalışmalarını kolaylaştırmaya çağırdı. Yapılan açıklamada, kurumun şeffaflık temelinde hayati çalışmalarına devam etmesine izin verilmesinin, petrol ve gaz gelirlerinin adil dağılımı konusunda ortak bir anlayış için gerekli koşulları oluşturacağı kaydedildi.
BM Libya Destek Misyonu’nun açıklamasında, bu ekibin devam eden Berlin süreci kapsamında video konferans aracılığıyla bir görüşme gerçekleştirdiği kaydedildi. Görüşmeye Ulusal Petrol Şirketi Başkanı Mustafa Sanallah, ABD Büyükelçiliği, Mısır ve Avrupa Birliği delegasyonları, Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İsviçre, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), İngiltere, Afrika Birliği ve Arap Birliği temsilcileri de katıldı. Görüşmede kurumun bütünüyle desteklendiği teyit edildi.



Yaser Ebu Şebab İsrail ordusuyla iş birliği yaptığını açıkladı

Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
TT

Yaser Ebu Şebab İsrail ordusuyla iş birliği yaptığını açıkladı

Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)
Ebu Şebab ve bir grup silahlı kişi, Refah'ın doğusunda görüldü (Yaser Ebu Şebab adlı Facebook hesabı)

Gazze'de Hamas hareketine karşı çıkan Halk Güçleri’nin lideri Yaser Ebu Şebab, İsrail'in Arapça yayın yapan resmi radyo kanalı Makan'a verdiği röportajda, İsrail ordusuyla Gazze'nin güneyinde iş birliği yaptığını teyit etti.

Halk Güçleri’nin İsrail ordusunun kontrolündeki bölgelerde rahatlıkla hareket ettiğini belirten Ebu Şebab, iki taraf arasında koordinasyon olduğunu vurguladı.

Halk Güçleri’nin İsrail ordusuna, tek başına gerçekleştirdiği askeri faaliyetleri bildirdiğini açıklayan Ebu Şebab, herhangi bir ayrıntıya girmeden ‘dışarıdan destek aldıklarını’ belirtti. Ebu Şebab, bazı konuların açıkça konuşulamayacağını ifade etti.

İsrailli yetkililer, geçtiğimiz haziran ayında Hamas'a muhalif bir Filistinli grubu desteklediğini ve silahlandırdığını kabul etmiş, ancak bu grubun Ebu Şebab liderliğindeki Halk Güçleri olduğunu açıklamamıştı.

İsrail Ordu Sözcüsü Effie Defrin, konuyla ilgili bir soruya “Hamas yönetimi karşısında farklı yöntemler kullandığımızı söyleyebilirim” yanıtını verdi, ancak ayrıntılara girmedi.

Bir araştırma merkezi olan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi, Ebu Şebab’ı ‘Refah bölgesinde faaliyet gösteren ve yardım tırlarını yağmalamakla suçlanan bir suç çetesinin lideri’ olarak tanımladı.

Röportajda, Halk Güçleri’nin herhangi bir ideoloji veya siyasi örgüte bağlı olmadığını belirten Ebu Şebab, lideri olduğu grubun 2007 yılında Gazze'de iktidara gelen Hamas'a atıfla ‘adaletsizlik ve yolsuzlukla mücadele ettiğini’ vurguladı. Şarku’l Avsat’ın Independnet Arabia’dan aktardığı habere göre Halk Güçleri’nin ne kadar büyük fedakarlıklar yaparsa yapsın mücadelesine devam edeceğini vurgulayan Ebu Şebab, Hamas’ın şu anda iç çatışmalar yaşadığını ve sonunun yaklaştığını bildiğini söyledi.

Hamas'ın askeri yargı organı geçtiğimiz çarşamba günü, Ebu Şebab’a silahlı çete kurmak ve İsrail ile iş birliği yapmakla suçlandığı gerekçesiyle 10 gün içinde teslim olması için süre tanıdığını açıkladı.

Filistinli birçok grubu bir araya getiren ‘Filistinli Gruplar Ortak Odası’ pazar günü, Halk Güçleri'ni ‘işgalci İsrail’in maşası olmakla’ suçladı. Filistinli Gruplar Ortak Odası tarafından yapılan açıklamada, “Ebu Şebab ve onunla birlikte olanlar ulusal kimliklerinden mahrumdurlar, Filistin ulusal saflarının dışındadırlar ve direniş gruplarının oybirliği ile kanları dökülmüştür” denildi.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta yaşayan 1990 doğumlu Yaser Ebu Şebab, İsrail ordusunun kontrolü altındaki Refah'ın güneydoğu bölgesinde faaliyet gösteren Halk Güçleri adında bir silahlı grup kurdu.

Ebu Şebab liderliğindeki Halk Güçleri’nin silahlı üyeleri geçtiğimiz haftalarda, Refah'taki bir yardım merkezinin yakınlarında hafif makineli tüfeklerle görüldüler.