Filistinli mahkumların ‘Şalit Anlaşması’ kapsamındaki itiraz başvurusu yeniden ertelendi

Şalit Anlaşması kapsamında 2011 yılında Ramallah’ta serbest bırakılan mahkumlar ve aileleri. (WAFA)
Şalit Anlaşması kapsamında 2011 yılında Ramallah’ta serbest bırakılan mahkumlar ve aileleri. (WAFA)
TT

Filistinli mahkumların ‘Şalit Anlaşması’ kapsamındaki itiraz başvurusu yeniden ertelendi

Şalit Anlaşması kapsamında 2011 yılında Ramallah’ta serbest bırakılan mahkumlar ve aileleri. (WAFA)
Şalit Anlaşması kapsamında 2011 yılında Ramallah’ta serbest bırakılan mahkumlar ve aileleri. (WAFA)

Filistin’de, Şalit Anlaşması kapsamında serbest bırakıldıktan sonra yeniden tutuklanan 50 Filistinli mahkumun ailesi, İsrail Yüksek Mahkemesi’ne sundukları ‘mahkumların serbest bırakılması’ yönündeki itirazın adli tatilin biteceği 8 Eylül’den sonrasına erteleme kararını protesto etti. Söz konusu kararın kasıtlı olduğu savunuldu.
Ramallah’taki Filistinli Mahkumlar Kulübü, tutuklananların serbest bırakılması yönünde yapılan itirazın İsrail Yüksek Mahkemesi tarafından bir kez daha ertelenmesini protesto ederek, kararı ‘haksız ve keyfi’ olarak nitelendirdi.
Mahkum Nail el-Barguti’nin eşi de karar hakkında yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“50 mahkumu yeniden tutuklama kararına karşı temyiz başvurusu bir yıldan fazla bir süre önce yapıldı ve başvuru birkaç kez ertelendi. İtiraz oturumunun 7 Temmuz’da yapılması gerekiyordu.”
Mahkemenin erteleme kararına gerekçe olarak yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını göstermesine işaret eden Barguti’nin eşi, “Bu haksız bir argüman. İş mahkemeleri duruşmalarını her zamanki gibi yapmaya devam ediyor” dedi.
Hamas tarafından 2006’da kaçırılan İsrailli asker Gilad Şalit’in serbest bırakılması karşılığında bin 27 Filistinli mahkumun serbest bırakılmasını öngören bir takas anlaşması yapılmıştı.
Mısır’ın arabuluculuğu ile Başbakan Binyamin Netanyahu ve Hamas arasında varılan anlaşma Ekim 2011’de uygulanmıştı.
Ancak İsrail makamları, söz konusu mahkum takası anlaşması çerçevesinde serbest bıraktıkları arasından 70 Filistinliyi askeri faaliyetleri sürdürdükleri gerekçesiyle 2014’te tekrar tutuklamıştı.
Söz konusu mahkum takası anlaşmasında, silahlı faaliyete geri dönen kişilere yönelik affın kaldırılması ve haklarındaki eski kararın yeniden etkinleştirilmesi koşulu vardı.
İşgal makamları, her biri aleyhinde verilen onlarca yıl hapis cezasından ömür boyu hapis cezasına kadar değişen eski kararları uygulamaya karar vermişti.
Söz konusu dönemden bu yana 20 mahkum serbest bırakıldı. Ancak 40 yıldan fazla bir süredir tutuklu olan Nail el-Barguti de dahil 50 kişi halen cezaevinde tutuluyor.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan hukuk alanından uzman kaynaklar, İsrail mahkemesinin İsrail ile Hamas arasında devam eden mahkum takası anlaşması ile ilgili müzakerelerin sonuçlarını beklediğine ilişkin iddiayı dışarıda bırakmadılar.
Ancak Hamas Hareketi, İsrail ile olası bir mahkum takas anlaşmasının önkoşulu olarak Şalit Anlaşması kapsamında olmasına rağmen yeniden tutuklananların serbest bırakılmasını istiyor.
İsrail ve Filistin medyasında yer alan haberlere göre taraflar arasındaki müzakerelerde Gazzeli liderlerin tutuklu iki İsrailli sivili serbest bırakması ve iki İsrail askerinin cesetlerini vermesine karşılık Filistinli mahkumların serbest bırakılması yönünde bazı ilerlemeler kaydedildi.



Almanya'nın Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağının kara kutusunu incelememesi nedeniyle özür dilemesinin ardından İngiltere ile anlaşmaya varıldı

Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
TT

Almanya'nın Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağının kara kutusunu incelememesi nedeniyle özür dilemesinin ardından İngiltere ile anlaşmaya varıldı

Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)
Haddad, başkent Trablus'ta düzenlenen mezuniyet töreninde yeni subay grubuna hitap ediyor (Arşiv - AFP)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Almanya'nın Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindekileri taşıyan düşen uçağın kara kutu verilerini analiz etmeyi, bu tür uçaklarla ilgili gerekli teknik kapasitenin bulunmaması gerekçesiyle reddettiğini duyurdu.

Bakanlık, Facebook sayfasında yaptığı açıklamada, Ankara Havalimanı'ndan kalktıktan yarım saat sonra düşen uçakla ilgili gerekli teknik işlemleri tamamlamak üzere İngiltere'nin "tarafsız" taraf olarak seçilmesi konusunda Türkiye ile anlaşmaya varıldığını belirtti.

Bakanlık, ölenlerin cenazelerinin bugün (Cumartesi) Trablus’a nakledilmesine karar verildiğini açıkladı.

Uçakta Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad ve beraberindeki heyet bulunuyordu. Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Libya Ulusal Birlik Hükümeti, uçağın kara kutusunun doğru teknik analizinin yapılması için Türk yetkililerle Almanya'ya gönderilmesi konusunda anlaşmaya vardığını duyurmuştu.


Humus bombalaması: DEAŞ sorumluluğu üstlendi... Şam misilleme sözü verdi

Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
TT

Humus bombalaması: DEAŞ sorumluluğu üstlendi... Şam misilleme sözü verdi

Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)
Dün Humus'taki bir camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlayıcı düzeneğin neden olduğu hasarı inceleyen güvenlik görevlileri (AP)

Suriye hükümetinin karşı karşıya olduğu güvenlik sorunlarını bir kez daha vurgulayan yeni bir olayda, Humus şehrindeki (orta Suriye) bir camide meydana gelen patlamada en az 8 kişi öldü, 18 kişi de yaralandı. Saldırıyı DEAŞ'a bağlı bir grup üstlendi.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA) tarafından yayınlanan bir açıklamada, Suriye Sağlık Bakanlığı yetkilisi, Humus'un Vadi el-Deheb mahallesindeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii'ne düzenlenen bombalı saldırıda ölü sayısının 8, yaralı sayısının ise 18'e ulaştığını söyledi. Sağlık Bakanlığı Acil Durum ve Ambulans Müdürlüğü Direktörü Necib el-Nesen, ölü sayısının "kesin olmadığını" belirtti.

DEAŞ'a bağlı aşırılıkçı grup Ensar el-Sünne, saldırının bir Alevi camisini hedef aldığını belirterek sorumluluğu üstlenirken, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, saldırının arkasında kim varsa adaletin yerini bulacağına dair söz verdi. İbadet yerlerinin hedef alınmasını "alçakça ve korkakça bir eylem" olarak nitelendirdi.

Bu bombalama, mevcut rejimin bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethane içinde gerçekleşen ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam'daki bir kilisede meydana gelen ve 25 kişinin ölümüne yol açan intihar saldırısının sorumluluğunu da "Saraya Ensar el-Sünne" grubu üstlenmişti.

Dün Humus'ta gerçekleşen bombalama, Arap dünyasında geniş çaplı kınamaya neden oldu. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, Krallığın "terörizm ve aşırıcılığı", cami ve ibadethanelerin hedef alınmasını ve masum sivillerin terörize edilmesini kesin bir dille reddettiğini vurgulayarak, Suriye ile dayanışmasını ve Suriye hükümetinin güvenlik ve istikrarı sağlamaya yönelik çabalarına desteğini teyit etti.


Gazze'deki el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu askıya aldı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
TT

Gazze'deki el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu askıya aldı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahya'daki Kemal Advan Hastanesi (AFP)

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat'ta bulunan el-Avde Hastanesi, yakıt kıtlığı nedeniyle hizmetlerinin çoğunu geçici olarak askıya aldığını ve sadece acil servis gibi temel hizmetleri sürdüreceğini duyurdu.

Hastaneyi yöneten el-Avde Sağlık ve Toplum Derneği'nin program direktörü Ahmed Muhanna, AFP'ye yaptığı açıklamada, "Jeneratörleri çalıştırmak için gerekli yakıtın tükenmesi nedeniyle hizmetlerin çoğu geçici olarak askıya alındı" dedi.

"Sadece temel hizmetler, yani acil servis, doğum ve çocuk servisleri devam ediyor," dedi ve hastane yönetiminin asgari hizmet seviyesini sağlamak için jeneratör kiralamak zorunda kaldığını belirtti.

Hastanenin normalde günlük 1000 ila bin 200 litre dizel tükettiğini, ancak mevcut stokun sadece 800 litre olduğunu ve tüm bölümlerin çalışır durumda kalması için yetersiz kaldığını açıkladı.

"Devam eden yakıt krizi, hastanenin temel hizmetlerini sağlama yeteneğini doğrudan tehdit ediyor," uyarısında bulundu.

Birkaç gün süren ağrıların ardından, 30 yaşındaki Hetem Ayada sonunda el-Avda Hastanesi'ne gitmeye karar verdi.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Nuseyrat'tan gelen yerinden edilmiş kadın ajansa, hastane personelinin kendisine röntgen için elektrik olmadığını ve onunla ilgilenemeyeceklerini söylediğini belirtti.

Ayada, kendisine ağrı kesici verdiklerini ve durumu düzelmezse başka bir hastaneye gitmesi gerektiğini söylediklerini anlattı.

O akşam ağrıları şiddetlendi, bu yüzden başka bir sağlık merkezine gitti ve orada safra taşı teşhisi konuldu.

Kadın, harap olmuş Gazze Şeridi'nde en temel sağlık hizmetlerinin bile eksikliğinden duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi.

İsrail ile Hamas arasında yaklaşık iki yıldır süren savaşın ardından 10 Ekim'den bu yana yürürlükte olan ateşkes anlaşmasına rağmen, Gazze Şeridi ciddi bir insani krizi yaşamaya devam ediyor.

Ateşkes anlaşması günlük 600 kamyonun girişini öngörürken, STK'lara ve Birleşmiş Milletler'e göre, Şeride insani yardım taşıyan kamyonların sayısı yalnızca 100 ila 300 arasında değişiyor.