Fransa ile Türkiye arasında meydana gelen deniz çatışması, NATO’daki çatlakları açığa çıkarıyor

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron (Arşiv- Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron (Arşiv- Reuters)
TT

Fransa ile Türkiye arasında meydana gelen deniz çatışması, NATO’daki çatlakları açığa çıkarıyor

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron (Arşiv- Reuters)
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron (Arşiv- Reuters)

Geçtiğimiz ay Akdeniz’de Fransız ve Türk deniz gemileri arasında yaşananlar, Fransa açısından devenin sırtını kıran saman çöpü oldu. Türkiye ise bunu sadece bir “yanlış anlama” olarak değerlendirdi. NATO açısından ise durum, bir dönüm noktası olabilir. 10 Haziran’da NATO komutası altındaki bir Fransız firkateyni, Birleşmiş Milletler’in (BM) silah ambargosunu ihlal ettiği ve Libya’ya silah taşıdığı gerekçesiyle Tanzanya bandıralı bir kargo gemisini kontrol etmeye çalışırken, bu gelişme Doğu Akdeniz’de tansiyonu artırdı. Reuters haber ajansına göre hükümet adına konuşan Fransız Silahlı Kuvvetler Bakanlığı, Türk Deniz Kuvvetleri’ne bağlı kargo gemisine eşlik eden üç geminin, firkateyni taciz ettiğini açıkladı.  
Bakanlık, bir Türk gemisinin radar ışıklarını açtığını, mürettebatının kurşun geçirmez yelek giydiğini ve hafif silahlarını sergilemek için teyakkuzda beklediğini söyledi.
Türkiye, söz konusu iddiaları yalanladı. Ankara, Libya’ya silah kaçakçılığı yaptığı iddialarını kabul etmezken, Çirkin adlı kargo gemisinin insani yardım taşıdığını vurguladı. Türkiye, Fransız donanmasını da saldırgan davranışlarda bulunmakla suçladı.
Türkiye’nin Fransa Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa, 1 Temmuz’da yaptığı açıklamada, 3 Türk savaş gemisinin NATO’nun, BM silah ambargosunu uygulamasına yardım ettiğini vurguladı.
NATO, olayla ilgili soruşturma emri verirken, içeriği hakkında bilgi vermedi ve sonuçları hakkında da açıklamada bulunmadı. İki Avrupalı diplomat da Reuters’a yaptığı açıklamada, Fransa’nın Temmuz ayı başlarında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e ‘gerçekleri doğru bir şekilde kanıtlamadığını’ belirten bir mektup gönderdi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), durum hakkında açıklama yapmayı reddetti.
Fransa açısından ise birçok NATO üyesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Avrupalı müttefiklerinin çıkarlarına ve değerlerine yönelme eğilimi sergilediği inancına ışık tutuyor.

Çatlaklar
4 diplomat ve yetkili, bir dizi anlaşmazlığın ardından Türkiye’nin Rusya’dan silah satın almasından Kıbrıs yakınlarında gaz sondajına kadar yaşananlar hususunda Fransa’nın, ‘Ankara’nın Libya’ya silah gönderdiği şüphelerinin’ göz ardı edilemeyecek kadar tehlikeli olduğunu belirtti.
Diplomatlar, Fransa’nın Akdeniz’deki NATO misyonuna katılımını askıya aldığını, bunun yerine BM’nin silah ambargosunun uygulanmasını içeren, ancak Türk gemilerini kapsamayan Avrupa Birliği (AB) misyonuna sunduğunu ifade etti.   
Konunun hassasiyeti nedeniyle isminin verilmesini istemeyen, Fransız Silahlı Kuvvetler Bakanlığı’ndan bir yetkili, “NATO’ya bağlı bir kontrol göreviniz olduğunda ne yapardınız?” dedi.
Diplomatlar, ABD’nin ‘Türkiye’nin Rus S-400 füze sistemini satın almasından ve Suriye’deki askeri operasyonlarından memnun olmadığını belirterek’, NATO içerisindeki gerginliği hafifletmeye çalıştığını ifade etti.
Geçtiğimiz Ekim ayında ABD Savunma Bakanı Mark Esper, Türkiye’nin ‘yanlış yönde ilerlediğini’ söylerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakın ilişkilere sahip olan ABD Başkanı Donald Trump ise Türkiye’yi Mayıs ayında Libya çatışmasında tırmanışın hafifletilmesine yardımcı olmaya çağırdı.
ABD Savunma Bakanlığı Sözcüsü Charles Thomas Campbell, Pentagon’un ‘Türk hükümetini S-400 füze sistemi ve diğer anlaşmazlık nedenleriyle ilgili daha yapıcı politikalar izlemeye çağırdığını ve Türkiye ile ilişkilerini sürdürmeye çalıştığını’ vurguladı.

Fransa’nın talepleri
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, 2 Temmuz’da NATO’nun Ankara’yı ‘NATO kurallarını ihlal edemeyeceği’ hususunda uyarması gerektiğini açıkladı. Ancak Fransız diplomatlar, Fransa’nın Türkiye’yi NATO’dan çıkarmak istemediğini, NATO üyelerini cezalandırmak ve çıkarmak gibi resmi bir mekanizmaya sahip olmadığını vurguladı.
Bununla birlikte NATO’nun, Türkiye’yi ‘radar, patriot füzeleri, erken uyarı ve kontrol sistemi uçakları gibi varlıklarını geri çekme hususunda tehdit etmesi muhtemel.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, AB’deki mevkidaşlarına 13 Temmuz’da video konferans aracılığıyla bir toplantı sırasında Ankara’ya yaptırım uygulamayı düşünme çağrısında bulundu.
Carnegie Avrupa Eğitim Merkezi’nde çalışan AB’nin eski Türkiye Büyükelçisi Mark Perini, “AB’nin temel sorunu Rusya’dır. Her kampa ayak basan Türkiye paradoksu endişe verici bir faktördür” açıklamasında bulundu.
Türkiye, NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip ve örgüte, Karadeniz ve Akdeniz’de özel bir stratejik varlık kazandırıyor. Türk Büyükelçisi Musa, “Türkiyesiz bir NATO hayal edin! Böyle bir NATO olmayacak” dedi.
Fransa, Temmuz ayında Stoltenberg’e gönderdiği mektubunda 4 talepte bulundu. Reuters’a göre 30 NATO üyesinin tamamı, BM’nin Libya’ya uyguladığı silah ambargosuna saygı göstermeyi taahhüt etmesini, ulusal görevlerde NATO ambleminin kullanılmamasını, Akdeniz’de NATO ve AB misyonları arasındaki koordinasyonun geliştirilmesini ve gelecekte benzer olaylardan kaçınılmasını istiyor.
NATO savunma bakanlarının Haziran ayı sonlarında video konferans aracılığıyla düzenledikleri son toplantıda Almanya, İtalya ve İspanya da dahil olmak üzere sekiz ülke, Türkiye’den daha işbirlikçi bir yaklaşım arayışını destekledi.
Fransız diplomatlar, Türkiye’nin Baltık ülkeleri ve Polonya için bir NATO savunma planı imzaladığını belirtti. Ancak analistler, Türkiye’nin rotasını değiştirmemesi halinde NATO içinde uzun vadeli bir bölünme riskinin bulunduğunu söylüyor.
Perini, “Türkiye artık kendisini tüm taraflardan bağımsız kalacak kadar büyük görüyor” dedi.



İki İsrail vatandaşı DEAŞ'a biat ettikleri ve saldırı planladıkları suçlamasıyla gözaltına alındı

İsrail polisi (Reuters)
İsrail polisi (Reuters)
TT

İki İsrail vatandaşı DEAŞ'a biat ettikleri ve saldırı planladıkları suçlamasıyla gözaltına alındı

İsrail polisi (Reuters)
İsrail polisi (Reuters)

Yedioth Ahronoth gazetesi, yetkililerin, ülkenin kuzeyinde yaşayan iki kişiyi, ‘DEAŞ terör örgütüne biat etmek, örgütle bağlantılı yabancı bir unsurla temas kurmak ve ABD’ye, oradan da düşman bir ülkeye giderek terör eğitimi almak amacıyla seyahat planı yapmak’ şüphesiyle gözaltına aldığını yazdı.

Soruşturmacılara göre, Yizreel Vadisi’ndeki Daburiye köyünden 20 yaşındaki Kenan Azayze ile Akka’dan bir başka şüpheli, bu hedef doğrultusunda İsrail içinde hazırlık faaliyetlerinde bulundu. İki isim, Şin-Bet ile polis arasında yürütülen ortak soruşturmanın ardından gözaltına alındı.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth’tan aktardığı haberde, Azayze hakkında Nasıra Mahkemesi’nde iddianame düzenlendiği, ikinci şüphelinin ise tutuklu bulunduğu belirtildi.

Gazete, Azayze’nin sorgusu sırasında, DEAŞ’a kendi amaçları doğrultusunda biat ettiğinin tespit edildiğini, örgüt adına güvenlik faaliyetleri yürütmeye hazır olduğunu ifade ettiğini ve İsrail askerlerine yönelik terör saldırıları düzenlemeyi düşündüğünü aktardı.

dfrgt
İsrail polisi (Reuters)

Soruşturma kapsamında, şüphelinin yurt dışındaki DEAŞ bağlantılı kişilerle temas kurduğu, boru tipi bombalar ve patlayıcıların nasıl üretileceğini öğrendiği ve eğitim amacıyla Bağdat’a seyahat etmeyi planladığı da ortaya çıktı.

Kuzey Bölgesi Büyük Suçlar Birimi Azınlıklar Dairesi Başkanı Pavel Saharovitz, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Devletin güvenliğine karşı faaliyetlerde bulunan ve dini aşırılık temelinde radikalleştirme sürecinden geçen iki gençle ilgili istihbarat aldık. 10 Kasım’da gözaltına alındılar. Şüphelerimiz, internet üzerinden DEAŞ içerikleri izlediklerinin belirlenmesiyle güçlendi. ABD’ye giderek ileri düzey silah eğitimi almayı, ardından DEAŞ’ın faaliyet gösterdiği ülkelerden birine dönmeyi planlıyorlardı” dedi.

Polise göre Azayze, doğduğu yerin yakınlarında eğitim yapan İsrail askerlerinden silah ele geçirmeyi de planladı.

Saharovitz, “DEAŞ’a biat etti, askerleri izleyerek silah ele geçirme fırsatlarını tespit etmeye çalıştı. Özellikle daha zayıf ve hedef alınması kolay görülen kadın askerleri gözetliyordu. Patlayıcı yapımı ve boru tipi bombaların hazırlanmasına ilişkin materyaller topladı. İsrail ordusuna zarar vermeyi amaçlıyordu” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, Azayze’nin üzerinde DEAŞ ile bağlantılı çok sayıda görsel bulunduğu, bunlar arasında örgütün eski lideri Ebubekir el-Bağdadi’ye ait bir fotoğraf ile başka bir görselin de bulunduğu belirtildi.

Azayze’yi savunan avukat Ahmed Masalha ise müvekkilini ‘akli dengesi yerinde bir kişi’ olarak nitelendirerek, “Güvenlik şüphelerine dair bilgim yok ve onu temsil etmeye devam edip etmeyeceğimden emin değilim” dedi.

Şin-Bet ile polisin ortak açıklamasında, “Gazze Şeridi’ne yönelik savaşın başlamasından bu yana, örgütün ve destekçilerinin İsrail içinde oluşturduğu tehdit düzeyinde artış gözlemliyoruz. Savaşın etkisiyle İsrail vatandaşı Arapların terör faaliyetlerine katılımında da artış yaşanıyor” ifadelerine yer verildi.


Von der Leyen: Avrupa kendi güvenliği için sorumluluk almalı

TT

Von der Leyen: Avrupa kendi güvenliği için sorumluluk almalı

Von der Leyen: Avrupa kendi güvenliği için sorumluluk almalı

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen bugün yaptığı açıklamada, Avrupa’nın kendi güvenliği için sorumluluk alması gerektiğini söyledi. Strasbourg’da Avrupa Parlamentosu’na hitap eden Von der Leyen, “Bu artık bir seçenek değil, bir zorunluluk” dedi.

Avrupa’nın başkalarının dünyaya bakışını belirlemesine izin vermesinin kendisine yakışmadığını vurgulayan Von der Leyen, ABD’nin ulusal güvenlik stratejisinde Avrupa’nın küresel gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payının gerilediğine işaret edilmesinin doğru olduğunu, ancak ABD’nin de ‘aynı yolda ilerlediğini’ ifade etti.

Von der Leyen, bu hafta yapılacak kritik zirve sırasında Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’nın finansmanı konusunda karar alması gerektiği uyarısında bulundu. Liderlerin, dondurulmuş Rus varlıklarının kullanılmasına yönelik bir planı onaylamaları yönünde baskı altında olduğunu belirten Von der Leyen, AB milletvekillerine hitaben, “Avrupa’nın savunulması için Ukrayna’nın savunmasını desteklemekten daha önemli bir adım yoktur. Bunu güvence altına almak için önümüzdeki günler belirleyici olacak. Ukrayna’nın mücadelesini nasıl finanse edeceğimizi seçmek bize düşüyor” dedi.

Ukrayna’nın Rusya ile savaşında önümüzdeki iki yıl boyunca finansmanının sağlanması, perşembe ve cuma günleri Brüksel’de düzenlenecek AB devlet başkanları zirvesinin ana gündem maddelerinden birini oluşturuyor.

Bu kapsamda değerlendirilen seçenekler arasında, büyük bölümü Belçika’da Euroclear tarafından yönetilen ve Avrupa’da dondurulmuş bulunan Rusya Merkez Bankası varlıklarının, Ukrayna için 90 milyar euroluk bir ‘yeniden inşa kredisinin’ finansmanında kullanılması yer alıyor.

AB’ye üye 27 ülkenin büyük çoğunluğu bu seçeneği desteklerken, Belçika olası Rus misillemelerinden endişe etmesi ve bir sorun yaşanması halinde sonuçları tek başına üstlenmek istememesi nedeniyle plana karşı çıkıyor.

Son olarak gündeme gelen formül, 27 üye ülke ile AB’nin Belçika’ya garanti vermesini öngörüyor, ancak Brüksel bu garantilerin hâlâ yetersiz olduğu görüşünde.

Von der Leyen, söz konusu adımın aynı zamanda Ukrayna’nın ‘gerçek, adil ve kalıcı bir barışı güvence altına alma kapasitesini güçlendirmeyi; Ukrayna’yı ve Avrupa’yı korumayı’ hedeflediğini belirtti. Açıklama, Rusya’nın Şubat 2022’de başlattığı savaşı sona erdirmeye yönelik müzakerelerin yoğunlaştığı bir dönemde yapıldı.


İsrail Batı Şeria'da geniş çaplı gözaltı ve baskın operasyonu gerçekleştirdi

Batı Şeria'nın Tulkerim kentindeki İsrail ordusu personeli (AP)
Batı Şeria'nın Tulkerim kentindeki İsrail ordusu personeli (AP)
TT

İsrail Batı Şeria'da geniş çaplı gözaltı ve baskın operasyonu gerçekleştirdi

Batı Şeria'nın Tulkerim kentindeki İsrail ordusu personeli (AP)
Batı Şeria'nın Tulkerim kentindeki İsrail ordusu personeli (AP)

İsrail ordusu bugün Batı Şeria’nın farklı bölgelerinde geniş çaplı gözaltı ve baskın operasyonu başlattı.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre Beytüllahim’deki İsrail güçleri, yaşlı bir kişi de dahil olmak üzere sekiz Filistinliyi gözaltına aldı ve bir kişiyi İsrail istihbaratıyla görüşmeye çağırdı.

Cenin’de ise İsrail özel birlikleri kentin doğu mahallesine girerken, ordudan takviye güçler bölgeye sevk edildi. Bir ev askerî karakol haline getirilirken, başka bir ev kuşatma altına alındı.

WAFA’ya konuşan kaynaklar, İsrail güçlerinin Filistinliler arasında geniş çaplı gözaltı ve sorgulama operasyonları yürüttüğünü bildirdi.

İsrail güçleri, El Halil’de de birçok Filistinliyi gözaltına aldı; el-Favvar ve el-Arrub mülteci kampları ile Yatta kasabası dahil olmak üzere çok sayıda bölgede evlere baskın düzenledi.

Nablus’un eski şehrine de giren İsrail ordusu, el-Akabe mahallesini bastı ve Ra’su’l Ayn bölgesinin çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı.

Ayrıca Tulkerim kentinde dört Filistinli gözaltına alındı; bunlardan üçü eski tutukluydu. Ramallah’ın doğusu ve kuzeyinde yer alan Ayn Yabrud kasabası ve el-Celzun Mülteci Kampı’ndan da çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Kudüs’te ise İsrail ordusu, kuzeydoğudaki Anata kasabasından bir grup Filistinliyi gözaltına aldı. Yerel kaynaklar, gözaltına alınanların kimliklerinin henüz belirlenemediğini bildirdi.