Türk Deniz Kuvvetleri Libya açıklarında tatbikata hazırlanıyor

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İtalyan mevkidaşı Lorenzo Guerini ile dün bir araya geldi (AP)
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İtalyan mevkidaşı Lorenzo Guerini ile dün bir araya geldi (AP)
TT

Türk Deniz Kuvvetleri Libya açıklarında tatbikata hazırlanıyor

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İtalyan mevkidaşı Lorenzo Guerini ile dün bir araya geldi (AP)
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, İtalyan mevkidaşı Lorenzo Guerini ile dün bir araya geldi (AP)

Türk Deniz Kuvvetleri’nin, Libya açıklarındaki üç alanda büyük bir yapacağı tatbikata hazırlandığı duyurulurken askeri raporlar Cufra’ya yönelik operasyonun hazırlığına vurgu yapıyor. Öte yandan Türk ve Rus ordularının genelkurmay başkanları, Libya'daki son gelişmeleri görüştüler. Bu arada Rusya, Türkiye'yi Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (UMH) ateşkesi kabul etmesi ve barış sürecine katılması için müdahale etme çağrısında bulundu.
Türk Deniz Kuvvetleri dün, herhangi bir tarih belirtmeden Libya açıklarında yapacağı tatbikat için NAVTEX ilan ederken tatbikatın gerçekleşeceği alanların adları Barbaros, Turgut Reis ve Çaka Bey olarak belirlendi. Türkiye'nin bölgede hava ve deniz yollarını kontrol etme yeteneğini ortaya koymayı hedeflediği tatbikata 17 savaş uçağı ve 8 gemi katılacak.
Tatbikat duyurusu, Türk Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Adnan Özbal'ın geçtiğimiz hafta Libya’nın başkenti Trablus’a yaptığı ziyaretin ve ardından Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in Akdeniz'in ortasında Libya açıklarındaki TCG Giresun savaş gemisini ziyaretleri sonrası yapıldı. Gemide görevli Türk askerleriyle bir araya gelen Milli Savunma Bakanı Akar ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Libya'yı ve Libyalıları asla terk etmeyeceğini vurguladı. Akar, Türkiye'nin Akdeniz, Kara Deniz ve Ege Denizi’ni kapsayan bir terim olan ‘mavi vatanın’ çıkarlarını korumaya hazır olduğunun altını çizdi.
Askeri işlerde uzman ‘Bulgarian Military’ adlı internet sitesi Türkiye’nin önümüzdeki günlerde Cufra’daki hava üssüne hava saldırıları yapabileceğini öne sürdü. Site, internette yayınlanan Türk F-16 savaş uçaklarının yakıt ikmali yaptıkları tatbikatlarla ilgili videoların bu şüpheleri güçlendiğini belirtti.
Sitedeki askeri uzman Yuri Lyamin tarafından hazırlanan haberde Libya’da tansiyonun özellikle UMH ve Türk ordusu tarafından kontrol edilen Vatiyye Hava Üssü'ndeki Hawk uçaksavar füze sistemlerinin imha edilmesinin ardından daha da yükseldiği vurgulanırken Türkiye'nin büyük F-16 savaş uçağı filosunu Cufra’daki hava üssünü bombalamak için kullanabileceği belirtildi.
Öte yandan Türkiye Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada, Libya'daki Vatiyye Hava Üssü’ndeki hava savunma sistemini hedef alan saldırı ‘yasal bir ihlal’ olarak nitelendirilirken Türkiye’nin UMH’ye verdiği destek bir kez daha vurgulandı.
Bir başka gelişmede Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler, Rus mevkidaşı Orgeneral Valery Gerasimov ile dün bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Güler ve Geresimov görüşmesinde Libya'daki son gelişmeler ele alındı. Bu görüşme öncesinde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya ve Türkiye'nin Libya'da bir an önce ateşkes ilan edilmesi için çalıştıklarını açıklamıştı. Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) ateşkes çağrısı yapılan bir belgeyi imzalamaya hazır olduğunu söyleyen Lavrov, Türkiye'nin de UMH’yi bu belgeyi imzalamaya ikna etmesini umduğunu belirtti.
Diğer yandan Milli Savunma Bakanı Akar, İtalyan mevkidaşı Lorenzo Guerini ile Ankara'da bir araya geldi. İki bakan yaptıkları görüşmede, Libya ve Doğu Akdeniz'deki son gelişmelere değindiler.
Görüşmenin ardından açıklamada bulunan Akar, “İki ülkenin her alanda, özellikle de savunma ve güvenlik alanında, hem sivil hem askeri kesimde yapacağı etkin iş birliğinin sadece ülkelerimiz için değil, aynı zamanda tüm bölge için de çok önemli yararlar sağlayacağına inandığımızı burada belirtmek istiyorum. Birçok konuda ortak ve benzer görüşleri paylaştığımızı da memnuniyetle müşahede ettik” ifadelerini kullandı.
İtalya Savunma Bakanı Guerini ise görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “İstikrar gerektiren birçok konudan da bahsettik. Özellikle Libya konusunda, Libya'nın barışa ermesi için siyasi bir çözümü üretmemiz gerekliliği üzerinde yine mutabık kaldık. Doğu Akdeniz konusunda da aynı şekilde vizyonumuzu ve hangi sorumlulukları alacağımızı da paylaştık” şeklinde konuştu.



Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi
TT

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

Öcalan'dan görüntülü çağrı geldi

İmralı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan, 19 Haziran 2025 tarihli mektubunda PKK’nin Fesih Kongresi’ne atıfla “varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketinin sona erdiğini” belirtti. Demokratik siyaset ve toplumsal barış vurgusu yapan Öcalan, “silahların gönüllüce bırakılmasını” talep etti. TBMM çatısı altında kurulacak komisyonun önemine dikkat çeken Öcalan, “Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

İşte Öcalan’ın çağrısından öne çıkan bölümler:

“27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim”

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim. Tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘Kürdistan Devriminin Yolu’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir.

“Varlık tanındı, ana amaç gerçekleşti”

Öcalan, mektubunda PKK’nin kuruluş amacına işaret ederek bu amacın gerçekleştiğini belirtti:

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

“Silahları bırakın, mekanizmaları kurun”

Barış sürecinin somutlaşması için atılması gereken adımlara dikkat çeken Öcalan, mektubunda şunları kaydetti:

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır.

“Kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim”

Abdullah Öcalan, bireysel özgürlüğü kolektif özgürlük bağlamında ele alarak şu değerlendirmeyi yaptı:

Ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir.

“Demokratik Modernite Güçleri yeni evreye hazırlanmalı”

Öcalan, mektubunun son bölümünde yeni bir stratejik döneme işaret ederek şu çağrıyı yaptı:

Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim. Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Mektubun tamamı şöyle:

Değerli yoldaşlar

Komünalist yoldaşlık hareketimizin geldiği aşamayı, yaşadıkları somut durumu, sorun ve çözüm yollarına ilişkin kapsamlı bir mektupla tekraren de olsa açıklayıcı ve yaratıcı yanıtlar vermeyi, sizlere karşı etik bir görev saymaktayım.

27 Şubat 2025 tarihli Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı savunmaya devam etmekteyim.

Sizlerin PKK’nin 12. Fesih Kongresi’yle, buna kapsamlı oldukça doğru bir içerikle pozitif yanıt vermenizi tarihi bir karşılık olarak değerlendirmekteyim.

Gelinen nokta oldukça değerli ve tarihi nitelikte sayılmak durumundadır. Bu arada köprü ilişkide bulunan yoldaşların çabası aynı değerde ve takdire şayandır.

Tüm yaşanan gelişmeler sonunda tarihi bir dönüşüm sayılması gereken bir Demokratik Toplum Manifestosu hazırladım. Bu manifesto, yaklaşık 50 yıllık ‘’Kürdistan Devriminin Yolu’’ manifestosunu başarıyla ikame edecek niteliktedir. Sadece Kürt tarihsel toplumu için değil, bölgesel ve küresel toplum için de tarihsel toplumsal bir içerik taşıdığına inanmaktayım. Tarihi manifesto geleneğinin başarılı bir örneğini teşkil ettiğinden kuşku duymamaktayım.

Tüm bu gelişmelerin İmralı’da gerçekleştirdiğim görüşmeler neticesinde yaşandığını açıkça belirtmek durumundayım. Görüşmelerin özgür irade temelinde yürütülmesine azami dikkat gösterilmiştir.

Varılan aşama, yeni adımlarla pratiğe geçmeyi gerekli kılmaktadır. Bu aşamanın ve gerekli adımların da tarihi nitelikte olduğunun önemle belirtilmesi, anlaşılması ve gereklerine bağlı kalınması, yol alınması açısından kaçınılmazdır.

Varlık inkarına dayalı ve ayrı devlet amaçlı PKK hareketi ve dayandığı ulusal kurtuluş savaş stratejisine son verilmiştir. Varlık tanınmış, dolayısıyla ana amaç gerçekleşmiştir. Miadını doldurma bu anlamdadır. Gerisi aşırı tekrar ve açmaz olarak değerlendirilmiştir. Bu temelde kapsamlı eleştiri-öz eleştiri devam edecektir.

Siyaset boşluk tanımayacağına göre, boşluk, Barış ve Demokratik Toplum başlıklı program, ‘’demokratik siyaset’’ stratejisi ve temel taktik olarak bütüncül hukukla doldurulmak durumundadır. Tarihsel nitelikte ve kader belirleyici bir süreçten bahsediyoruz.

Sürecin geneli olarak silahların gönüllüce bırakılması ve TBMM’de yetkili ve kanunla kurulması düşünülen kapsamlı komisyon çalışması önemlidir. Kısır mantıklı, önce sen-ben kısırlığına düşmeden, adımların atılmasında dikkat ve hassasiyetin gösterilmesi şarttır. Atılan adımların boşa çıkmayacağını biliyorum. Samimiyeti görüyor ve güveniyorum.

Dolayısıyla daha da pratik ve somut kilit açıcı adımlara geçilmeye çalışılmaktadır. Benim tarafımdan ileri sürülen tezlerin belli başlı olanları şunlardır:

Herkesin üzerine düşeni yapması, Barış ve Demokratik Toplum hedefine ulaşılması, pozitif entegrasyonalist bir perspektifle mümkündür. Tüm anlatılanlardan çıkarılan sonuç: PKK ulus devletçi bir amaçtan vazgeçmiş, bu temel amaçtan vazgeçişle birlikte temel savaş stratejisinden de vazgeçmiş, varlığını sona erdirmiştir. Gelinen tarihi noktanın daha da ileriye götürülmesi beklenmektedir.

Gerek TBMM ve komisyon için anlam ifade edecek, gerek kamuoyundaki şüpheleri giderecek ve sözümüzün gereğini karşılayacak şekilde silahların bırakılmasını, ilgili çevre ve kamuoyuna açık olarak temin etmeniz doğal karşılanmalıdır. Silah bırakma mekanizmasının kurulması süreci ileri taşıyacaktır. Yapılan silahlı mücadele aşamasından demokratik siyaset ve hukuk aşamasına gönüllüce geçiştir. Bu bir kayıp değil, tarihi bir kazanım olarak değerlendirilmek durumundadır. Silah bırakmaya ilişkin detaylar belirlenecek ve hızlıca hayata geçirilecektir.

Meclisin çatısı altında bulunan DEM, diğer partilerle birlikte bu sürecin başarıya ulaşması için üzerine düşeni yapacaktır.

Bu arada tüm karar metinlerinde vazgeçilmez bir şart olarak benim özgür kalma durumuma gelince; biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman kendi özgürlüğümü bireysel bir sorun olarak görmedim. Felsefi olarak da kişi özgürlüğü toplumdan soyut olamaz. Birey özgürleştiği oranda toplum, toplum özgürleştiği oranda birey özgür olabilir. Bu eğilimin gereğine bağlı kalınacağı tabidir. 

Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum.

Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor.

Sürece yönelik her türlü eleştiri ve önerilerinizi, katkılarınızı dört gözle beklediğimi belirtmeliyim. Bu tartışmalar tüm ülke, bölge, küresel düzeyde bizleri, Demokratik Modernite Güçlerini yeni bir teorik program, stratejik ve taktik evreye ulaştıracağına, şimdiden bunun hazırlık çabası içinde olunduğuna dair çok iyimser ve hazır olduğumu, arzulu ve coşkulu olarak belirtirim.

Önümüzdeki döneme çağrım, kongre kararları ve en son bu yazıda dile getirdiğim görüş ve öneriler doğrultusunda yüklenelim ve başarı temelinde gelişmeler sağlayalım.

Daimi yoldaşça selam ve sevgiyle kalın.

19 Haziran 2025 / Abdullah Öcalan

Independent Türkçe