Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin doğuya doğru ilerlemesini ne engelliyor?

Ulusal Mutabakat Hükümeti, Libya’nın doğusundaki petrol kaynaklarına doğru ilerleme konusunda tereddütlü görünüyor (AFP)
Ulusal Mutabakat Hükümeti, Libya’nın doğusundaki petrol kaynaklarına doğru ilerleme konusunda tereddütlü görünüyor (AFP)
TT

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin doğuya doğru ilerlemesini ne engelliyor?

Ulusal Mutabakat Hükümeti, Libya’nın doğusundaki petrol kaynaklarına doğru ilerleme konusunda tereddütlü görünüyor (AFP)
Ulusal Mutabakat Hükümeti, Libya’nın doğusundaki petrol kaynaklarına doğru ilerleme konusunda tereddütlü görünüyor (AFP)

Zayed Hediye*
İki ay önce Libya ve çevresi, çatışmanın iki tarafı olan doğuda Libya Ulusal Ordusu (LUO), batıda ise Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı Libya ordusu arasındaki ülkenin merkezindeki Sirte ve güneyindeki Cufra’daki çözüm çatışmasını nefeslerini tutmuş bir şekilde yakından izliyordu. Söz konusu iki şehir hem Ankara hem de Trablus için stratejik birer hedef konumunda.  
Batı Libya (Tripolitanya) cephesinden ilerleme, bu kritik çizgiyi aşma ve Bingazi/Berka bölgesindeki petrol kaynaklarına ulaşma kararlılığının açıkça ima edilmesine rağmen, UMH bu adımı atmakta tereddütlü görünüyor. Bu durum, bu tereddüdün nedenleri ve yangın hattına doğru ilerleyip üstesinden gelme konusundaki gerçek gücü hakkında birçok soruya neden oldu.

Çeşitli engeller
UMH’nin güçlerini seferber ederek ve doğuya doğru ilerlemek üzere sevk ettiğine dair haberler ışığında, Libya Ulusal Ordusu’ndan (LUO) emekli bir albay olan Neys el-Amami, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada “Türkiye tarafından desteklenen UMH’nin LUO kuvvetlerinin savunma hattını kırma girişimleri için gerçek bir engel oluşturacak doğal ve lojistik faktörler var. Bunların başında Misrata’dan Sirte ve Cufra’ya uzanan tedarik hattı. Hat, Sirte’den 250 kilometre uzaklıktayken, Cufra ile arasından 500 kilometre bulunuyor” dedi.
Amami, “Açık bir çöl bölgesindeki böyle uzun bir tedarik hattı, geniş bir hava örtüsüne ihtiyaç duyar. Bu bağlamda tamamen Türk yapımı Bayraktar Mini SİHA’larına dayanan UMH, ilgili teknik nedenlerden dolayı bu hayati desteği sağlayamıyor” şeklinde konuştu.
Emekli Albay, “Bayraktar SİHA’larının genel menzili yalnızca 150 mildir. Doğrudan bir boru hattı gerektiriyor. Sirte’nin doğusundaki tüm operasyonlar, ileri kontrol istasyonlarının konuşlandırılmasını ya da röle (telsiz aktarma) kuleleri gerektiriyor, her ikisi de LUO tarafından gerçekleştirilecek hava saldırına karşı savunmasız olacaktır” ifadelerini kullandı.
UMH güçleri ve Türkiye’nin bu engelleri aşmak için çok az seçenek bulunduğunu söyleyen Amami, “Misrata’nın doğusundaki bu açık alanlardaki yoğun gizleme faaliyetlerinin genişletilmesi, karşıt hava kuvvetlerini daha fazla karadan havaya füze sistemleri konuşlandırılmasını gerektiriyor. Bu füzeleri açık alana konuşlandırmak, imhalarını kolaylaştırıp garanti hale getirdiğinden, maliyet ve riski arttırır” dedi.
Aynı İHA’lar, eğer doğuya uçarlarsa orduya ait olan Panzer uçaksavar füze radarlarını yenebilen, Trablus Savaşı'nda onu korumada ve belirleyici rolünü güçlendirmede rol oynayan Koral radar sistemi kapsamı dışında kalacağını söyleyen Emekli Albay, bu koruma kaybının UMH her kullanma girişiminde bulunduğunda çöle düşürülmesini sağlayacağını ifade etti.

Gökyüzünde eli kulağında bir tehlike
Libyalı araştırmacı akademisyen Mebruk el-Gazali’ye göre başka bir faktörün UMH’nin Misrata’nın doğusunda başarılı bir askeri operasyon gerçekleştirme olasılığını tamamen karmaşıklaştırıyor. Gazali, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, "LUO'nun hava yeteneklerinin geliştirilmesi ve Rusya'dan gelen uçaklar veya Kahire'den yapılan açıklamayla geleceği kesin olan Mısır hava desteği aracılığıyla şekillerde desteklenmesi, Sirte ve Cufra savaşı patlak verdiği takdirde, UMH güçlerinin Misrata’dan çıkıp açık topraklara ilerlemeden önce bin kez düşünmesine neden olacak. Çünkü bu adım onu hava saldırıları için kolay bir hedef haline getiriyor” şeklinde konuştu.
UMH’nin LUO’nun ülkenin batısından çekilmesinin ardından onu birçok kez doğuya doğru kovmaya çalıştığını söyleyen Gazali, bu girişimlerin bir fiyaskoyla; yıkıcı hava saldırıları ile sona erdiğini ifade etti. Ayrıca Sirte’den ayrılan kimsenin üslerine geri dönmediğine dikkat çekti.
Gazali, UMH için gerçekleşmesi yakın bir tehlikenin varlığına işaret ederek, “Petrol sahalarına ve limanlara hükmetme planlarını engellemede en etkili faktör olacaktır. Bu durum seçeneklerini dikkatle incelemesine neden olacak ve işin sonunda müzakere etmeye yönlendirebilir” dedi.

Denizden saldırı
Öte yandan Libya’da son zamanlarda Türkiye’nin UMH güçlerinin, doğudaki acil hedeflerine doğru karadan ilerleyişini tehdit eden tehlikelerin üstesinden gelmek için alternatif planlara başvurabileceğini gösteren beklentiler arttı. Bu alternatif planlardan bazılarının deniz yoluyla ilerleyerek Sirte’deki savunma hatlarının arkasındaki orduyu gafil avlamak ve doğrudan petrol hilali, ihracat için dört liman, fırkateynler ve gemiler kullanmak olduğu tahmin ediliyor.
Bu görüşlerin sahipleri tahminlerini, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal’ın Trablus ziyareti ve UMH güçlerinden askeri liderler ve Türk Operasyon Odası subaylarıyla gerçekleştirdiği görüşmeye dayandırıyor.  Özbal, söz konusu ziyarette ülkesinin Libya’nın batı kıyılarına demir atan gemilerinin ekipman ve hazırlıkları hakkında bilgi aldı.
Türk Deniz Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen eğitim ve tatbikatlar, bu bilgileri pekiştirdi. Türk basınında dün çıkan haberlerde Ankara’nın daha fazla eğitim ve tatbikat gerçekleştirmek istediğine işaret etti. Basında çıkan haberlere göre Deniz Kuvvetleri önümüzdeki günlerde ‘Libya sahili açıklarında savaşa hazırlık olarak tatbikatlar yapmaya hazırlanıyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri, geçtiğimiz 11 Haziran’da Hava ve Deniz Kuvvetlerinden özel elemanların katılımıyla büyük bir deniz tatbikatı gerçekleştirmişti. Söz konusu tatbikata, hava kuvvetlerine ait 17 uçak ve donanmaya ait seki fırkateyn ve kruvazörle katılım sağlanmıştı.

Uygulanması zor seçenek
Buna benzer haberlerin sayısının çokluğuna rağmen, bazıları bu planların başarıya ulaşmasının zor olduğunu savunuyor. Libyalı gazeteci Muhammed Harake nedenleri şöyle anlatıyor: "Türkiye'nin petrol hilâline, deniz istilası seçeneğine başvurması, onu çevreleyen risklerin büyüklüğü nedeniyle tamamen uzak bir ihtimal, Ankara’nın sonuçların farkında olduğundan şüphem yok.”
Harake, başta İtalya ve Fransa olmak üzere Libya karasularında bol miktarda bulunan Avrupa gemileriyle çarpışma ihtimalinin bu riskleri arttırdığına işaret etti. Avrupa gemilerini varlığının, görünüşteki amacının, İrini Operasyonu tarafından dayatılan deniz gözetimi sağlanması olduğunu söyleyen Harake, gizli hedefin ise petrol hilalindeki iki ülkenin çıkarlarını Türkiye’nin hırslarından korumak olduğunu ifade etti.
Paris ve Ankara arasında bir krize yol açan  ve NATO’ya taşınan ender bir vaka olan bir Türk ve Fransız firkateynleri arasındaki sürtüşme, Türkiye’nin Sirte’den sonra denizde herhangi bir ilerleme kaydetmesinin, krizi Libya'nın iç kapsamından çıkaran bir Türkiye- Avrupa çatışması için çok tehlikeli olasılıklar doğuracağını açıkça ortaya koyuyor.
Bu olasılıklar göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin bu kadar tehlikeli bir çatışmaya girmeyeceği, Libya'daki varlığını her şeyden önce tehdit edemeyeceği kesindir.

BM, dış müdahaleyi kınıyor
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, dün yaptığı açıklamada, “Gelişmiş ekipmanların teslimi ve savaşlarda yer alan paralı askerlerin sayısı ile Libya’daki dış müdahale benzeri görülmemiş seviyeler ulaştı” dedi.
Guterres, video konferans sırasında Güvenlik Konseyi'ne askeri güçlerin Sirte şehri etrafında toplanması konusundaki endişesini dile getirdi.
* Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir.
 



Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
TT

Abdulati, Gazze Şeridi'nin altyapısının yeniden inşa edilmesi çağrısında bulundu

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (EPA)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nin altyapısının yeniden inşa edilmesinin ve insani yardımların bölgeye güvenli, hızlı ve engelsiz şekilde ulaşmasının önemini vurguladı.

Açıklama, Abdulati’nin Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib ile gerçekleştirdiği görüşme sonrasında Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Temim Hallaf tarafından duyuruldu.

Hallaf’ın açıklamasına göre Abdulati, mart ayında yayımlanan ortak bildiriyle Mısır-AB ilişkilerinin kapsamlı ve stratejik bir ortaklığa yükseltilmesinden bu yana yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle karşıladı. Bakan, ortaklığın altı ana ekseninin uygulanması çerçevesinde karşılıklı çıkar alanlarında iş birliğini güçlendirmeye kararlı olduklarını belirtti. Ayrıca uluslararası toplumun bölgedeki jeopolitik krizler ile mülteci ve göçmen sorunlarının yükünü paylaşma sorumluluğunu hatırlatarak, komşu ülkelerdeki krizler nedeniyle milyonlarca yabancıya ev sahipliği yapan Mısır’ın ağır bir yük taşıdığını ifade etti.

Abdulati, Lahbib’i Gazze Şeridi’ndeki son duruma ve ateşkesin Şarm eş-Şeyh Barış Anlaşması doğrultusunda kalıcı hâle getirilmesine yönelik yürütülen çabalara dair bilgilendirdi. Ayrıca Mısır’ın, erken toparlanma, yeniden inşa ve Gazze’nin kalkınmasını ele alacak uluslararası konferansa yönelik hazırlıklarını sürdürdüğünü aktardı.

Mısır Dışişleri Bakanı, 20 Kasım’da Brüksel’de yapılan Filistin Bağışçılar Grubu’nun ilk toplantısını da memnuniyetle karşıladı. AB ve üye ülkelerden yeniden imar sürecinin finansmanına etkin katılım beklediklerini belirten Abdulati, Filistin halkına ve Filistin Yönetimi’ne destek sağlayan Avrupa mekanizmalarının etkinleştirilmesi ve bütçelerinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Abdulati, Mısır’ın Suriye’nin birliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini savunan kararlı tutumunu yineledi. Abdulati, ülkenin istikrarını zayıflatabilecek her türlü girişim ve müdahaleye karşı olduklarını belirterek, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak kapsamlı bir siyasi sürecin hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.

Açıklamaya göre Lahbib, Mısır’ın bölge barışı ve istikrarı için yürüttüğü çabaları ve Gazze Şeridi’nde ateşkesin sağlanması ile insani yardımların ulaştırılmasındaki kritik rolünü takdir etti. AB’nin Mısır’ın bu yöndeki çalışmalarını desteklediğini ve stratejik ortaklığı güçlendirmeye önem verdiğini ifade etti.

Hallaf, görüşmede Sudan’daki gelişmelerin de ele alındığını aktardı. Abdulati’nin, özellikle el-Faşir bölgesinde işlenen ağır ihlalleri kınadığı ve Sudan’daki çatışmaların durdurulması ile devletin birliği ve bütünlüğünün korunması için Mısır’ın dörtlü mekanizma kapsamında yürüttüğü çabaları anlattığı belirtildi.

Abdulati, insani yardımların Sudan’a ulaştırılmasının önemine dikkat çekerek, ülkenin egemenliğine saygı duyulması ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde yardım akışının kolaylaştırılması yönündeki kararlılıklarını vurguladı.

Görüşmede ayrıca Lübnan’daki gelişmeler ele alındı. Abdulati, Mısır’ın Lübnan’ın birliği, egemenliği, güvenliği ve istikrarına verdiği desteğin değişmez olduğunu ifade etti.


Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.